# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IHSAHN – Ihsahn
| 19.02.2024

A.D.S.P.D.M./B.M.

Solo kariyerine başladığı günden beri bir ila üç yıl arasında yeni albüm çıkaran Ihsahn, “After” sonrasında giriştiği kendini yenileme ve deneyler yapma yolculuğunda 2018’de çıkan “Àmr”ın ardından albüm olayına altı yıl ara vermiş ve bu süreçte üç adet EP çıkararak güncelliğini korumuştu. Ihsahn’ın EMPEROR’ın özellikle “IX Equilibrium” ve ardından “Prometheus – The Discipline of Fire and Demise”da yaptıklarını düşünce, adamın bir noktadan sonra rahat duramadığını ve sound’unu mutlaka değiştirme eğilimi gösterdiğini zaten biliyoruz.

Bu süreçte yaptığı albümler arasından beni yakalayanlar olduğu gibi, tam olarak ısınamadığım işleri de olmadı değil. Ne var ki Ihsahn kelimenin tam anlamıyla bir sanatçı ve her şeyiyle bir müzisyen olduğundan tüm bu müzikal serüveni boyunca birbirinden farklı şeyler denemesi de elbette ki gayet normal.

Şimdi karşımızda, altı yıllık albümsüzlüğün ardından gelen ve Ihsahn’ın kendi adını taşıyan albümü var. Aslında bir grubun, müzisyenin kendi adını taşıyan albüm yapması genelde o grubun, müzisyenin o zamana kadar yaptıklarının bir toparlaması; geçmişten günümüze onu ifade eden şeylerin bir kutlaması görevi görebiliyor. Ne var ki Ihsahn’ın durumunda böyle bir şeyden söz etmemiz zor, zira Ihsahn bu albümde “geçmişten günümüze Ihsahn” gibi bir yaklaşım benimsemeden, önceki işlerinden faklı bir zihniyetle yola çıkmış. “Ihsahn”, Ihsahn’ın bugüne dek yaptığı en senfonik albüm konumunda ve her ne kadar senfonik black metalin mucidi olan adamdan bahsediyor olsak da bu senfonik ögeleri EMPEROR’da dahi duymadığımız bir dominantlıkta kullanma yoluna gidiyor.

Metal-Archives’a bakarsanız, Ihsahn’ın yaptığı müziği “deneysel/ekstrem progresif metal/rock” olarak adlandırdıklarını görüyoruz. Temel olarak böyle olabilir, ancak “Ihsahn”daki müziğin adını daha derinlemesine koyacak olursak, sanırım Ihsahn’ın burada avangart tatlar barındıran deneysel senfonik progresif death/black metal yaptığını söyleyebiliriz. Bu ifadeleri tek tek açmaktansa bu sonuca ulaşmamı sağlayan başka bir taraftan yaklaşmam daha iyi olacaktır.

Şöyle ki, biri bana bu albümü iyice dinledikten sonra Ihsahn’ın bu albümün yazım sürecinde neler dinlediğini sorarsa, yani “Ihsahn”ı dinlerken tadını aldığım olası ilham kaynaklarını tahmin etmem istenirse, bir dinleyici olarak referans verebileceğim şeyleri şöyle sıralayabilirim:

John Williams
IMPERIAL TRIUMPHANT – “Vile Luxury
IMPERIAL TRIUMPHANT – “Alphaville
OPETH – “In Cauda Venenum
OPETH – “Pale Communion
DREAM THEATER – “Black Clouds & Silver Linings
SEPTICFLESH – “The Great Mass

Bu bir tahmin değil, sadece duyduklarımın bana çağrıştırdıkları. Belki de Ihsahn bu albümlerden bazılarını hayatında duymamıştır, ama his olarak bende uyananlar bunlar. Bunlar arasından en baskın olan elbette ki John Williams, zira albümün introsu başta olmak üzere “Ihsahn”ın genelinde bir “score” havası var ve albümün orkestral versiyonunun olması da bunun göstergesi.

Bunun yanı sıra, örneğin “Pilgrimage to Oblivion”da görülen çok tanıdık bir SEPTICFLESH karakteri var. Daha da ileri gidersem, şarkının ana rifi, SEPTICFLESH’in “The Great Mass of Death”inin yaylı melodisine de çok fazla benziyor. Benim albümde gördüğüm en net SEPTICFLESH benzerliği bu. Aklıma gelen diğer bir referans, kısa enstrümantal “Anima Extraneae”de hissedilen PAIN OF SALVATION – “BE” havası. Sondan bir önceki “At the Heart of All Things Broken”ın da introsu niteliğindeki bu kısa şarkı, Latince adını da hesaba katarsak bana “Be”yi hatırlatıyor.

Ihsahn’ın “Das Seelenbrechen”de denemeye başladığı tuhaflıkları içinde barındıran “Blood Trails to Love”ın üçüncü dakikayla birlikte bir anda sapıtması ve avangart sulara yelken açması veya “The Distance Between Us”ta görülen “’Heritage’ sonrası OPETH’in en alengirli ve karanlık anları” olarak özetleyebileceğim fikirleri de eklenince albümde pek çok farklı yöne dokunan zengin bir müzikal kimlik ortaya çıkıyor. Tabii önemli olan tüm bunların bir araya geldiklerinde oluşturduğu bütünlüğün nihayetinde nasıl bir değeri olduğu. Her ne kadar daha en baştan çok net şekilde karar kılınan senfonik karakterden dolayı kimi şarkıların belli bir çerçevenin dışına çıkamadığını düşünsem de “Ihsahn” genel olarak gayet başarılı bir albüm. Bu tarz durumların, yani bir grubun/müzisyenin müziğini tamamen belirli bir fikir altında toplamasının zaman içinde yaratabileceği sıkıntılardan SEPTICFLESH’in son albümü “Modern Primitive”de bahsetmiştim. Ihsahn elbette ki o tarz bir durumda değil ve “Ihsahn”ın “olayı” da senfonik karakterde olması.

Yine de Vegard Sverre Tveitan’ı 25 yıldır takip eden, black metal sahnesindeki yerini gayet iyi bilen büyük bir hayranı olarak albümdeki bazı şarkıların senfonik yapının mecburiyetlerinden özgürleşerek de gayet çarpıcı hâle gelebileceklerini düşünüyorum. Misal albümdeki favori şarkım olan “The Promethean Spark”ı orkestra kanalları tamamen çıkarılmış ve gerekli anlara gitarlarla dolgu yapılmış şekilde de duymak enteresan olabilirdi, zira bu şarkıda “Prometheus – The Discipline of Fire and Demise”dan tutun da “The Adversary”ye ve “angL”a kadar Ihsahn elinden çıkma pek çok şeyin tadını alabiliyorum.

Yavaştan kapatacak olursam, “Ihsahn” Ihsahn’ın altı yıldır albümsüz geçen dönemini sonlandırması açısından gayet iyi bir çalışma ve şikâyet edilecek çok da bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Bende bir “The Adversary”, bir “After” etkisi yarattı mı, hayır yaratmadı ama geçen zaman ve bugünün gerçekleri düşünüldüğünde Ihsahn hâlâ yaratıcı, ilham verici ve benzersiz olmaya devam ediyor. Tıpkı son OTUZ YILDA olduğu gibi.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.04/10, Toplam oy: 24)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
Candlelight Records
Kadro
Ihsahn: Büyük oranda her şey

Konuk:
Tobias Ørnes Andersen: Davul (2, 5, 7, 10), perküsyon
Tobias Øymo Solbakk: Davul (3, 4, 8, 9), perküsyon
Angell Solberg Tveitan: Perküsyon
Chris Baum: Keman
Şarkılar
1. Cervus Venator
2. The Promethean Spark
3. Pilgrimage to Oblivion
4. Twice Born
5. A Taste of the Ambrosia
6. Anima Extraneae
7. Blood Trails to Love
8. Hubris and Blue Devils
9. The Distance Between Us
10. At the Heart of All Things Broken
11. Sonata Profana
  Yorum alanı

“IHSAHN – Ihsahn” yazısına 14 yorum var

  1. crowkiller says:

    Einar Solberg’ın eniştesi yine yardırmış

  2. Koralp says:

    Baya iyi iş. Ben çok beğendim.

  3. Seyfettin Dursun says:

    Ihsahn’ın clean vokalleri beni daha önce hiç rahatsız etmemişti, bu albümde ise sanki bu tip vokallere ve tabi ki senfonik elementlere biraz fazla yüklenilmiş gibi. Umarım tüm bunlar, müzik “progresif” olarak adlandırılsın diye yapılmamıştır. Eğer öyleyse, ki albümdeki aşure/çorba hava bana böyle hissettirdi, Ihsahn’ın ne yapmak istediğinden emin olamayan yetenekli bir müzisyen olarak hayatına devam ettiğini görmek üzücü maalesef.

  4. Boba Fett says:

    Ihsahn ağır taştır altında kalırsınız, 10 üzerinden 9′luk bir albüm, 1 puanı da sikimin keyfine kırdım.

  5. enemyofgod says:

    Sene sonu listesine giriş yapmış bulunmakta. Daha dinleyeceğim.

  6. Burak K. says:

    Valla mis gibi albüm olmuş ihsahn abimizin ve konuklarının eline sağlık

  7. lammoth says:

    Çok tatlı albüm. Henüz puan verebilecek seviyede dinlemedim. Ama dinlemesi epey keyifli. İhsan abim yine yapmış

  8. 41 yaşındayım says:

    henüz hiç dinlemedim albümü ama şimdiden bayıldım.
    buda böyle bir Ihsahn sevgisi işte.

  9. 12ParmakBağırsağı says:

    Bağımlısı oldum albümün. Das Seelenbrechen’den beri en iyi Ihsahn icraatı. Bu arada:

    “Aslında bir grubun, müzisyenin kendi adını taşıyan albüm yapması genelde o grubun, müzisyenin o zamana kadar yaptıklarının bir toparlaması; geçmişten günümüze onu ifade eden şeylerin bir kutlaması görevi görebiliyor.”

    Müzikal olarak değil de sözleri bu görevi görüyor bence albümün. Ihsahn’ın solo kariyerinin retrospektifi gibi okudum ben albümün konseptini. Promethean Spark’ta aynı konforun içinde kalabilirdim, düzenli bir şekilde gül gibi geçinip giderdim ama bu yolculuğa çıkmak istedim diye başlıyor albüme. Keza Hubris and Blue Devils’de

    A spiral of convulsion
    Where anger fed the shame
    Resentments turning back unto myself
    Constructing self-fulfilling prophesies again

    Eremita’daki Paranoid şarkısında “and the shame feeds the anger feeds the shame feeds the anger” nakaratına gönderme. Başka böyle ufak tefek dokunuşlarla dolu albümün sözleri, meraklısı kurcalayabilir.

  10. madamesatan says:

    Çok çok iyi albüm, 9′u yapıştırdım.

  11. enemyofgod says:

    Blood Trails To Love ne muhteşem şey ya yok böyle bir şey çok efsane çok harika acayip bir şey muhteşem çok muhteşem. Devamını yazmıyorum ama aklımda 100 kere daha muhteşem dedim.

  12. ihsan says:

    gerek inceleme gerekse yorumlara baktığımda kendimden şüphe ettim; tekrar, tekrar ve tekrar dinledim ancak, maalesef çoğunluğun karşısındayım.
    albüm ikinci yarısında irtifa kaybediyor. bunu da ikinci yarıyı en az otuz defa dinledikten sonra yazıyorum.
    ahmet kritikte kısmen olumlu yanı ile yaklaşmış ancak, eremita’dan beri kafası karışık bir sanatçıyla karşı karşıyaymışız gibi geliyor. sanki aklındaki onlarca uyumsuz fikirden bütünlük sağlama iddiasındaymış gibi. işin bu kısmı bende işe yaramıyor. ihsahn’ın her albümünü yayınlanır yayınlanmaz dinlemişimdir ancak, son albümlerini esas aldığımda üzerinden zaman geçtikten sonra tekrar dinleme isteği de duyamadım.
    bu arada, bu son albüm atmosfer, konsept, sound vs yönünden after ertesindeki en tumturaklı ve homojen kaydı olabilir.
    albüm belki de yalnızca şarkı sıralaması yönünden bana hitap etmiyor olabilir ancak, bundan beş yıl sonra angl ya da after gibi baştan sona dinleme isteği uyandıracağını sanmıyorum.

  13. Ihsahn’ın solo kariyerinde yazdığı en iyi şarkının ilk solo albümünün ilk şarkısı olduğunu düşünüyorum hâlâ.

  14. Rzeczom says:

    yılın en iyi işlerinden

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.