# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DRUDKH – Їм часто сниться капіж (They Often See Dreams About the Spring) [Ortak İnceleme]
| 15.03.2018

Ukrayna kültür mirası ve çeşitli öyküler.

Ahmet Saraçoğlu

DRUDKH’la olan ilişkim nispeten geç, eşim Güzide’nin “Microcosmos” incelemesiyle başladı. Grupla öyle bir albümle tanışınca, sonrasında DRUDKH’a dair her şeyi hatmetmek farz olmuştu. Şu anda grubun tüm diskografisi CD koleksiyonumda bebek gibi duruyor, bu satırları da üstümdeki “Handful of Stars” tişörtümle yazıyorum.

DRUDKH, barındırdığı kült hissiyat düşünüldüğünde şaşılacak düzeyde üretken bir grup. Bu tarz yoğun müzik yapan grupların genelde daha seyrek şekilde albüm çıkardığına tanık oluyoruz. Oysa DRUDKH, sadece 15 yılda 11 adet albüm çıkarmış, son yıllarda da split’ten split’e koşan bir grup.

“Microcosmos” sonrasında çıkan 3 albümünde, hayranlar arasında önceki müşterek beğeniyi sağlayamadığına tanık olduğumuz DRUDKH, tıpkı AGALLOCH gibi kimilerince yerilen, kimilerinin ise bu yeren kesimi “grubu anlamamakla” itham ettiği dönemler de yaşadı. Sonuçta ortada tartışmaya açık olmayan bir şey varsa, o da Roman Sayenko’nun Ukrayna’nın metale kazandırdığı en önemli değerlerden biri olduğu. Özellikle HATE FOREST’ın sonlanmasıyla daha bir coşan Sayenko, DRUDKH’a daha da bir abanmaya başladı. Bu üretim sıklığı tüm DRUDKH sevenleri memnun ediyor mu bilmem, ancak yeni albüm “They Often See Dreams About the Spring”in “Microcosmos” sonrası adına olumlu yöne atılan bir adım olduğu bence net şekilde ortada.

“Handful of Stars”la birlikte ikinci dalga black metal kimliğini bir miktar törpüleyip olayın atmosferik tarafına biraz daha yüklenen grup, bana kalırsa epik tarafını biraz yitirmiş ve ses duvarlarıyla atmosfer verme arayışına girmişti. Post-black metal gruplarında görsek yadırgamayacağımız kimi şeyler, efektli taramalar, şunlar bunlar; grubun orman havası estiren, Ukrayna’nın karamsar ve esrarengiz havasını kulaklara taşıyan karakterini belli ölçüde sekteye uğratmıştı.

“They Often See Dreams About the Spring”de grubun bence daha lezzetli olan eski tarafına biraz daha yaklaştığını görüyoruz. En sevdiği DRUDKH şarkısı “Ars Poetica” olan bir insan olarak her ne kadar o daha çıplak, daha doksanlar sound’u sevsem de, o dans eden nefis basları özlesem de, daha güçlü prodüksiyonlu, daha modern DRUDKH da gayet iyi bir şey. Grup bu albümde, son birkaç albümün aksine baştan sona akor dayamalı ses duvarı olayını kıran ve rif denebilecek şeyler de sunan bir kimlik sunuyor. Daha önce de yaptıkları gibi, DRUDKH bu albümde de eski Ukraynalı şairlerden referans alıyor ve sözel tarafını bunların üstüne kuruyor.

Müzikal tarafına ve DRUDKH’un black metal sivriliğini daha naif bir kederle değiş tokuş ettiği son birkaç albümüne bakarsak, hem bunun sebebinin hem de buna yönelik tepkinin sebebinin, yine son yıllarda iyice coşan post-black metal olduğunu öne sürebiliriz. Bence özellikle muhafazakâr metal kitlesinin çok da can ciğer olmadığı DEAFHEAVEN ve türevi gruplar ortalarda olmasaydı, bir gözün üstünden diğer gözün üstüne inen saçlı tertemiz post-black metal oluşumları peydahlanmasaydı, belki de DRUDKH’un yakın dönemi de bu kadar eleştirilmezdi. Yine de DRUDKH hiçbir zaman gerçekten yapmak istediği şeyi yaptığına dair bir şüphe uyandırmadı. Herhangi bir trendi takip ediyor olsalardı, kitle büyütme konusunda büyük hırsları olsaydı, en azından kendilerini bu kadar gizli tutmaz ve biraz olsun pazarlanabilir olmak adına birkaç adım atarlardı.

Kısacası DRUDKH’un sunduğu her şey gibi “They Often See Dreams About the Spring”in de Sayenko ve dostlarının şu anda yapmak istediği şey olduğuna inanıyorum. Tüm bu alt metinleri, tezleri, vs. geçtim, “They Often See Dreams About the Spring” kendi içinde gayet iyi bir albüm. En azından “Microcosmos” ve öncesi DRUDKH’u daha bir sevenler için mutlak olumlu bir adım. İlk şarkı, Накрита неба бурим дахом.., Вечірній смерк окутує кімнати…’nin ikinci yarısı ve son şarkı Білявий день втомився і притих… baya bildiğin, öküz gibi DRUDKH.

Yazıyı sonlandırırken DRUKH’un uzun zamandır en çok beğendiğim albümüyle karşılaşmanın mutluluğunu yaşadığımı bir kez daha vurguluyor, 2015 Mayıs’ında Moskova’daki Tretyakov Gallery’de çektiğim şu “Blood in Our Wells” (Vasily Perov, 1865) tablosunun fotoğrafıyla veda ediyorum.

Çünkü DRUDKH her türlü iyidir, ama eski DRUDKH bir başka iyidir. Çok acayip bir şeydir.

Not: 8/10

Ant Arın Şermet

1. Öykü

Gökyüzü Kahverengi Bir Çatıyla Örtülü!

“Uyan, Vasilyeviç. Uyan! Şu gökyüzüne bir bak. Neler görüyoruz, rüyada mıyız yoksa Vasilyeviç. “Bronz gibi bir gece Bettina. Öyle görünüyor ki; gece kararacak ve sertleşecek. Bizler geceye, gecenin sonsuzluğundaki yıldızların gök mavi denizlere kaybolduğunu göreceğiz. Evet, Bettina. Evet! Rüyadayız. Tükenmiş, şiddetli, kostik bir rüya!” diye kaygılanırlar. Bettina’nın Vasilyeviç’i korkunun ne demek olduğunu üzerlerine yağacak asitlerin korkusuyla anlar, Bettina ise sadece sayıklar ve şöyle der; “Bir delinin, meczubun karanlık gözleri bakmıyor mu bize göklerden? Bir şeyler söyle Vasilyeviç! Bu muydu ha! Bu mu! “Vasilyeviç sözü devralır; “Kalplerimiz karanlık birer dehliz, birer cehennem! Ortaçağ’dan bir tragedya yaşıyoruz sanki, mistik güçlerin bizleri ele geçireceği… Korkma ama Bettina, bu akşam batıl inançlar titriyor,ya da inançlar. Yıldızlara bakalım orada cevap bizi bekliyor olacak.”

“Herkes senin gibi, herkes benim gibi olsun. Evsiz olalım. Gökyüzü kahverengi bir çatıyla örtülü Vasilyeviç, görüyorum… SABAH, GECE, ATEŞ ve DENİZ!

Bettina ve Vasilyeviç kendilerini çeken güce karşı koyamayıp bedenlerini teslim ederler ve uzaktan bir pikap karanlığı sunar ve ne tesadüftür ki o pikapta çalan şarkı da gökyüzünün kahverengi bir çatıyla örtülü olduğunu, duyuların olmadığı bir boyuta mırıldanır…

2. Öykü

Colossus!

“Rodos Heykeliyle ilgili neler biliyoruz? Şu an var olmadığı, Antik Yunan’ın en önemli eserlerden biri olduğu ve tam 54 sene boyunca yerinde durup insanlara ilham vermesi vb. mitler…” Öğrencilerden biri;

“Hocam dersin bitmesine 4 dakika kaldı. Bitirsek mi dersi?” diye atılır ve Erkan Hoca “Tamam gençler, çıkabilirsiniz” diyerek Cuma gününün son dersini tamamlamış olur.

“Bugün de Cuma ha, bugün çıkan albümlere bir bakayım” ve çıkan albümlerden birinin ilk saniyesinden itibaren kendi içinde bulunduğu boyutla, kulaklığındaki boyut arasında arafta kalır. Gerisini Erkan Hoca anlatıyor;

“Eyy Colossus, görkemli Colossus! Ne kadar büyük olursan ol, ne kadar heybetli olursan ol, bir gün sen de yok oldun, tanrıların çatılarında paslanmış bir kırık abidesin ey Colossus!”

Derken müzik durdu sanki ve bir anda gökler gürledi, çalıştığı lisenin camları kırılacakmış gibi canlandı. Evet canlanmıştı, gelen bir misafiri vardı Erkan Hoca’nın.

Duydum seni ey ölümlü! Bilir misin ki hiçbir ay kanlı doğmaz, farkında oldun mu ki benim heybetime söz söyleme cesareti gösterdin! Söyle bana ölümlü. Güneşten başka ne derindir? Nasıl gömersin şehre dağılmış bedenleri, köpekleri! Sana söylüyorum binlerce! Bin ve BİNLERCE!

Nutku tutulmuş, adeta konuşmayı, nefes almayı bile unutmuştu Erkan Hoca. Ama Colossus acımasızdı ve bir ders başlarsa bir şeyler öğretilmeden bitmeyeceğini biliyordu.

Colossus sözlerinin son kısmına geldiğini hissettiriyor ve camları kırarak gücünü, öfkesini anlatıyordu;

Biliyorum, biliyordum öleceğimi! Saflığı ve temizliğin abidesiydim. Gücün, kudretin sembolüydüm, ama öleceğimi biliyordum ve beni şehrimin üzerinde yok etsinler istedim. Senin gibi korkarak değil, kudretimle yok oldum. Hey! Sen ölümlü, donmuş gözlerimin içine bak! Kim tanrıların çatısında paslanmış bir abide?”

Camlar kırılmış, bina yerle bir olmuştu. Ege Denizinde olan deprem çoğu şehri yerle bir etmişti. İşte Erkan Hoca o şehirlerden birinde görevi başında Rodos’u anlatmıştı öğrencilerine. Sonrası Colossus ile aynı kader Ege Denizinde bir deprem ve tanrıların çatısında yok olmuş, paslanmış bir beden…

3. Öykü

Bazen Baharla İlgili Düşler Görürler!

“Sanığın 20 yıl hapsine…” cümlesini duyduğumuz an arkadaşları olan biz, ailesi, hayatına dokunduğu her insan olduğu yerde çöküp kalmıştı. Unuttuğumuz bir şey vardı. Bir gece, promili yüksek bir sofrada konuşurken;

“Sürüngenleri düşünsene be abi, o uyumlu sürüleri… Hatıralarımızı, yaşanmışlıklarımızı. Hatıralarımıza ağla be abi. İçinde biriken yoğun korku ve yorgunluğa ağla” demişti. O anda hepimizin kafasında çok içtiği için duygusallaştı fikri oluşmuştu ama aslında sona yaklaştığını gösteriyordu.

Biz onu evine götürmeye çalışırken Tarlabaşı’na çıkan yolda yapacaklarının sebebini, birikmişliğini haykırıyordu. “Güneş öldü, ağır bir gece, ha? Tohumlar tüm milletleri yok edecek ve bizlerin gözünden bir rüyaya hükmetmek vahşet olacak.”

Durmasını söylüyor, olabildiği kadar hızlı bir şekilde evine ilerliyorduk. O ise 47 senelik yaşamının nerede ve neye özlem duyarak biteceğine karar vermişti. Kendi sözleriyle; “uzakta, karanlıkta vahşi bir yerde ruhların savaşında kederli bir şekilde düşmüş o çığlığı, masmavi çığlığı görüyorum.”

2 ay geçmiş, hepimiz monoton hayatımıza devam etmişiz. Bir sabah metroya binmek üzereyken gelen çağrıyla her şey değişti. O gün masadaki bir arkadaşımızı vurmuş, onu taşıyıp evine götüren arkadaşımızı. Arabayı süren arkadaşımızı. Şansı yokmuş vuranın da vurulanın da… Biz 20 yıl hapsin de geçeceğini söylemiş o da bize “Geçer yahu, neler geçmiyor ki…” demişti. Duruşma öncesi hastaneye sevkini istemedi sadece “boş verin” dedi. O da boş vermişti, ne zaman boş verdiğini bir telefon çalışıyla herkes öğrendi…

4. Öykü

Şafak için…

Şafak gün için parlıyor. Günün gelişi, gecenin son demleri… Ama şafağı gördük mü biliriz ki bir gün daha ilerleriz. Güneşin aydınlığını bir gölge gibi kırmak isteriz bazen, buna da dönem dönem farklı isimler verilir. Bu isimler konumuz değil tabi. Bu da bir öyküden çok bir deneme oldu ya neyse…

Buzda delik açmak, mavi, gümüş bir yolculuğu sunar bize. Bu mesafeyi kabul ederek seçeriz. Bu yol bize karanlığı sunar. Bu karanlıkta şarkımızı söylerken gökyüzünde bir ay, bekçiymiş gibi bize yol gösterir. İzlerini takip etmemizi söyler ve biz de bu izlerle yolumuzu tayin ederiz.

Şafak gün için parlayana dek, biz yolumuzu almış oluruz ve söylediğimiz şarkı Ukraynaca bir şarkı olabilir…

5. Öykü

Uykusuz ve Yorgun

Sarışın bir gün. Uykulu ve yorgun da diyebiliriz elbette. Mavi huzurun derinliklerinden gelen bir çağrıyla başlamıştı. Ne olduğunu bilmeyen Mikhail, güneşin sessiz bir şekilde ilerleyişine tanıklık eder. Aslında tanıklık diyemeyiz, eşlik ediyor onlara Mikhail. Eşlik ettiğinin farkında olmasa da bir yolda, güçlü bir şekilde çekiliyor.

Durup bir anda “Nereye gidiyorum?” diye kendi kendini sorgulamış ve bildiğini sandığı yoldan devam etmiştir. Kubrick’in “Cinnet”inde yaşayan bir karakter gibi bilinçsizce savrulur.

Günün olmadığını, bu narin gökyüzünün altında neden olduğunu bilmez…

Bildiği bir şey varsa o da uykusuz ve yorgun olduğudur.

Dünyanın dökülüşünü görüp karanlığın ele geçirmesine izin vermek istemez. İstemediği için de birtakım önlemler almaya çalışır, ama sonuç bellidir. O bir karakter, bir özne değildir, o bir imgedir artık. Mikhail aslında uykusuz değildir ya da yorgun. Aslında Mikhail, Mikhail değildir.

Bunu fark ettiğinde sadece kasvetli bir ay duyumsar her zamankinden daha sessiz daha derinden. Verilen karar, aynı karanlık kalıpları yazıyor. Bembeyaz kış yeşil kıyafetlerin üzerinde gücünü gösteriyor.

Mikhail de, bu eşsiz manzaranın tadını çıkartıyor. Çıkartıyor ve bu manzara görülmüş yaşanmış son “an” olarak kayıtlara geç(em)iyor.

Gün ve yer bitti, artık her yer, herkes kış!

Yukarıda 5 tane öykücük ile albümdeki şarkıların nasıl bir atmosfer sunduğunu belirtmeye çalıştım. Sene sonu listelerinde yükseklerden yer kapacağına emin olduğum Drudkh, bize apokaliptik bir mesaj veriyor. Bu mesajı nasıl aldığımız ya da alıp almadığımız bize kalmış. Özellikle 4.şarkıyı dinlemenizi ve gitarlara kulak kesilmenizi öneririm. Drudkh bizi bir yolculuğa çıkarıyor ama Odessa Merdivenlerinden aşağı yuvarlamayı ihmal etmiyor. Keyifli dinlemeler (Tüm hikâyeler şarkı sözlerinden yazılmıştır).

Not: 9,5/10

(8+9,5)/2=8,75/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.03/10, Toplam oy: 36)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2018
Şirket
Season of Mist Underground Activists
Kadro
Roman Sayenko: Gitar
Thurios: Gitar, vokal
Krechet: Bas
Vlad: Davul, klavye
Şarkılar
1. Nakryta Neba Burym Dakhom…
2. U Dakhiv Irzhavim Kolossyu…
3. Vechirniy Smerk Okutuye Kimnaty…
4. Za Zoreyu Scho Striloyu Syaye…
5. Bilyavyi Den’ Vtomyvsya I Prytykh…
  Yorum alanı

“DRUDKH – Їм часто сниться капіж (They Often See Dreams About the Spring) [Ortak İnceleme]” yazısına 14 yorum var

  1. şeyh hulud says:

    Son 2 senedir insanı sinir edercesine iyi splitlerle yokluyorlardı zaten, bu sefer sağlam oturttular. Böylece yıllardır süren duraksama dönemini de temelli geride bırakmış oldular diye umuyorum.

  2. P L A G U E says:

    Kusura bakmayın ama kritik adı altında hikaye yazılması şu an beni çileden çıkardı. Ben haftanin kritik programi yayinlandigi gunden beri drudkh ve tt yi bekliyorum, bir heyecan ile siteye dalıyorum, karşıma bu yazı çıkıyor. Site yönetiminden ricam, bu albüme gerçek bir kritik yazılması. Lütfen…yazıyı makale olarak adlandırın, öykü olarak adlandırın ama kritik başlığı altında olmamalı. Emeğe saygım var, yazmak kolay bir iş değil tahmin edebiliyorum ama kritik diye böyle bir iş yapılmamalı…

    Ahmet Saraçoğlu

    @P L A G U E, sitede daha önce de bu tarz deneysel yazılar çıktı. Albümleri sadece referans olarak kullanan bu tarz denemeler seyrek de olsa sitede yer alıyor. Misal:

    http://www.pasifagresif.com/2011/03/opeth-blackwater-park/

    Yine de bu albüm için ben de bir şeyler yazacağım ve yazıya ekleyeceğim, ortak incelemeye dönüşecek. Kritiğin adına [Ortak İnceleme] eklendiğinde güncellenmiş olacak.

    P L A G U E

    @Ahmet Saraçoğlu, o yazıyı okuduğum günü hatırlıyorum. Yalnız o yazı ile albüm çıkışı arasında 10 yıl var. Zaten albümden yazıya kadarki 10 yıl içinde ne hikayeler çıkmıştır ve kimi insanlarca klasik mertebesine gelmiş yada gelebilecek bir albüm. Su an drudkh albümü çok taze ve gerçek kritik olması yeni dinleyenlere, grubu keşfedecek olanlara, bilgilenmek isteyenlere çok daha iyi olacaktır. Zaten yazıcam demişsin;)

    Ant Arın Şermet

    @P L A G U E, yaptğınız yorumları ve haklı eleştirilerinizi anlıyorum. Albümün tazeliğinden dolayı deneysel çalışma okumak yerine değerlendirme okuma isteğiniz var. Drudkh göreceli olarak bilinen bir grup olduğu için keşfedilme aşamasını bence artık geçti. Yine de olumlu-olumsuz eleştirileriniz için teşekkür ederim. Daha tercih edilen tarzda devam edeceğim…

    P L A G U E

    @Ant Arın Şermet, yanlış anlamadığın ve olumlu geri dönüşün için teşekkür ederim. İlk yorumda da dedim ortada bi emek var, asla emege saygısızlık etmek istemem. Kendim yazı yazabilen bir insan değilim ve o yuzden böyle şeyler üretenlere saygı duyuyorum. Yalnız şu an kritik + hikaye olarak çok güzel oldu. Belirtmeden geçmiyim:)

    Şafak

    @P L A G U E, Ben de katılıyorum bu görüşe. Tabi yazar arkadaşımıza saygısızlık etmem istemem çünkü yazdıklarını okumadım bile-belki çok güzeldir-. Bu sayfaya girdim ve öykü yazıldığını görünce ister istemez “bu öykü işi de iyice abartıldı”, diye düşünmeye başladım.

  3. İnceleme güncellendi, ortak kritik oldu.

  4. firat tale says:

    Sanirim her gune bir inceleme koyma hedefi, yazar arkadaslari zorluyor. Bazen nitelik nicelikten onemli oluyor, benim fikrim az ama oz inceleme paylasilmasinin daha yerinde olacagidir.

    Ahmet Saraçoğlu

    @firat tale, öyle bir sıkıtımız yok aslında. 2 hafta önce İstanbul’dan Antalya’ya taşındığımızdan biraz yoğunum, çok kısa sürede eski hâlimize döneceğiz. Az inceleme gibi bir düşüncemiz yok. Niteliği de niceliği de bir arada götürmeyi amaçlıyoruz. Konuk arkadaşlar sağ olsun sitenin teklemesine izin vermiyorlar. Hepsine bir kez daha teşekkürler.

  5. derivative flute says:

    Harika bir yazı olmuş çok teşekkür ediyorum. Öykülerdeki çevirilerin birçoğu olağanüstü bence. Benimkilere oldukça yakın. Drudkh neredeyse en sevdiklerimden, bu albümle de hiç şaşırtmadı açıkçası. У дахів іржавім колоссю… ‘da kuş sesleri varmış gibi duyuyorum gitarları, bunda baharla ilgili düşler kuruyorum…

  6. Siyah forma says:

    The damned’in geçen yıl çıkardığı albüm kapağı diilmi lüen bu?
    https://www.youtube.com/watch?v=EHjggflsPG4

    agorapocalypse

    @Siyah forma, hastasıyım şu albümün. iyi oldu hatırlattığın.

    Siyah forma

    @agorapocalypse, Drudkh’un mu Damned’in mi?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.