# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
LAMB OF GOD – Resolution
| 18.02.2012

Özgünlük ve zaman aşımı.

İyi ve önemli kabul edilen grupların zaman içinde kanıksanmaları ve yapıtlarının günde güne daha az ilgi çeker hale gelmesi, hepimizin alışık olduğu bir durum. Bu grupların zamanında çıkardıkları ve özgün bir sound oluşturdukları yapıtlarını ağızlarından sular akıtarak dinleyen insanlar, belli bir yerden sonra bu heyecanı daha az duymaya veya hiç duymamaya başlıyorlar. Üstelik bu gruplar kariyerleri sırasında bir “yanlış” yaparak kitlelerini kendilerinden soğutmamış olsalar bile.

Benzerleri çok olan bir durum bu. X grubu bir albüm çıkarır. Albüm herkes tarafından öylesine beğenilir ki, bir şekilde o albümün o grup tarafından yapılabilecek en önemli ürün olduğunu hissedersiniz. Dersiniz ki “Bu adamlar bundan sonra bir daha bu albümü gölgede bırakacak bir ürün ortaya koyamazlar. Grup albümler yapmaya devam eder. Hiçbiri kötü, hatta sıradan değildir. Ama o parlayan albümden ötesine bir türlü geçilememektedir. İşte o noktada anlarsınız ki o grubun önündeki yol da aşağı yukarı çizilmiştir. “Tamam” dersiniz, “bunlar da bu şekilde devam edecekler.”

Bu durumu kırmayı başaran ve çıkardıkları onca albümün ardından hâlâ daha iyisini yapabilecekleri hissiyatını oluşturan gruplar da var elbet; ancak bu tarz bir sıradışılık taşımayan devasa çoğunluk açısından durum, aşağı yukarı bahsettiğim şekilde gelişmektedir.

LAMB OF GOD, 2000′lerin başından bu yana yaptığı albümlerle metal tarihine dair yazılacak olası bir kitapta kendine yer edinmeyi garantilemiş, 2000′ler metalinin en önemli gruplarından biri. Aşırı derecede kendini belli eden bir sound’ları ve tavırları var. Bugün sadece 3 saniyesini duyduğumuz bir şarkının LAMB OF GOD’a ait olup olmadığını anlayabilmemiz de bunun bir göstergesi.

“As the Palaces Burn” ile büyük bir patlama yapan ve ardından da her ne kadar ben öyle düşünmesem de çoğunluğa göre o albümü de aşıp “Ashes of the Wake”i sunan grup, o albümün akabinde “LAMB OF GOD’ın en iyi albümü olmadığı belli olan” ürünler ortaya koymaya başladı. Elbet çıkıp da “Yok öyle bir şey, “Sacrament” hepsinden iyi” veya “”Wrath” yapılmış ve yapılacak en iyi LAMB OF GOD albümüdür” diyenler de çıkabilirse de, tabii ki de yok öyle bir şey. Çıktıkları dönem, LAMB OF GOD sound’unun oluşmasına ve güçlenmesine yaptıkları katkı gibi unsurlar düşünüldüğünde, LAMB OF GOD’ın en önemli iki, hadi ilkini de katalım üç olsun, en önemli üç albümü her zaman için “New American Gospel“, “As the Palaces Burn” ve “Ashes of the Wake” olacaktır. Tıpkı DARK TRANQUILLITY’den tutun da DREAM THEATER’a kadar sayısız grubun, bir daha o klasik kabul edilen albümlerini aşacak bir albüm yapamayacakları gibi. Evet, bu konuda netim; yapamazlar. Hem grupların azalan heyecanı ve gazı, hem de dinleyici algısından tutun da müzik endüstrisindeki sayısız değişimin yarattığı dinamikler, buna izin vermez (ulan hale bak, bildiğin ahkâm kesiyorum dört paragraftır).

Şimdi “Resolution“a geçelim.

“Resolution” iyi bir LAMB OF GOD albümü. Aslına bakarsanız olayın özü bu kadar. LAMB OF GOD’a karşı özel bir soğukluğunuz yoksa, zaten grubun çok kötü, hatta kötü denebilecek bir albüm yapmayacağını bilirsiniz. Bu sebepten, çok iyi olan ve olacakları dışarıda tuttuğumuzda elde kalan LAMB OF GOD albümleri, grubun diskografisinde olağanüstü bir önem teşkil etmeyen, sadece iyi albümler olarak kalacak yapıtlardan oluşacaklardır.

“Resolution”ın grubun yıllar sonra en çok adı anılacak albümlerinden bir olmayacağını söylüyor olmam, “Resolution”ın bir geri adım olduğu sonucunun çıkmasına neden olmasın. Bir kere, özellikle “Sacrament”ten beri hissedilen rife abanmaktansa besteye yatırım yapma durumu “Resolution”da da kendini belli ediyor. Şarkılar, birbiri ardına eklenen güzel riflerden ziyade, gerçek anlamda şarkı yapılarına sahip bir izlenim sunuyorlar.

Burada üstünde durulacak en önemli şeylerden biri, “Resolution”ın LAMB OF GOD’ın bugüne kadarki en az hit barındıran, akılda kalıcılık adına en az uğraşan albümü olduğunu. İlk klip şarkısı Ghost Walking’in önceki LAMB OF GOD albümlerine konsa herhangi bir şarkı olarak algılanacak olması bir yana, albümde “Oha lan şu şarkı varken nasıl Ghost Walking’i single olarak seçtiler” dedirtecek türden, yıllar sonra çıkacak bir LAMB OF GOD toplamasına banko girecek düzeyde bir LAMB OF GOD klasiği yok. Lâkin, albümün bütününe baktığımızda hissedilen bir olgunluk ve tecrübe de açık şekilde kendini belli ediyor.

“Resolution”ın özelliklerini sayarken mutlaka bahsedilmesi gereken bir diğer unsur, grup elemanlarının tümünün albümde parlıyor olması. Başta kariyerinin en iyi vokal performansını sunan Randy olmak üzere, özellikle Mark Morton’ın yıllar içinde geliştirdiği ve bu albümde doruğa çıkan solo çalışı ve Chris Adler’ın önceden kullanmadığı tarz atak kullanımı ve varyasyonlu partisyonları, albümün müzisyenlik açısından LAMB OF GOD’ın doruğu olmasına ön ayak oluyor. Campbell’ın önceki albümlere nazaran çok daha ön planda olan bas gitarı ile, ritim gitar konusunda Mark’la birlikte 2000′lerin en iyi gitar ikililerinden biri oluşturan Willie Adler’ın ritim gitar kullanımı da LAMB OF GOD’ın aynı şekilde “Resolution”da parlamasını sağlıyor.

Gruba özgü formüller albümün her yerini kaplasa da, LAMB OF GOD’dan hiç duymadığımız türde birtakım şeyler de karşımıza çıkmıyor değil. Albüme dair her ama her kritikte adı geçen King Me, bu konuda ilk sırayı kimselere kaptırmıyor. Operatik kadın vokal ve orkestrasyon içeren ilk LAMB OF GOD şarkısı olan King Me, yıllar sonra “Resolution” dendi mi akla ilk gelecek parça olacaktır.

Kritiğimizi, yazının ilk kısmına dönerek kapatalım. Evet, “Resolution” bundan yıllar sonra herhangi bir LAMB OF GOD albümü olarak anılacaktır. Bunun sebebi de sıradan veya kötü olması değil, grubun yaptığı müziğin artık kanıksanmış oluşu ve LAMB OF GOD’ın kendi tarzı içinde gidecek çok da fazla bir yerin kalmamış oluşudur. “Wrath”te, bir farklılık olsun diye albümü klasik gitarla başlatmış, kendilerinden beklenmeyen tarzda 7 dakikalık epik bir şarkıyla kapatmışlardı. “Resolution”da ise, yine benzer türde farklılık ve tazelik çalışmaları çerçevesinde, “klasik LAMB OF GOD albümü” kavramını kıracak türde ağır bir açılış yapıyor, Randy’ye clean vokal kullandırtıyor, orkestrasyon, kadın vokal gibi farklılıklar, denemeler yapıyorlar. Zira bir yerden sonra benzer albümler yapmak zorunda kalacaklarının onlar da farkındalar ve ufak dokunuşlarla, şaşırtmaçlarla bu kafesi kırmaya çalışıyorlar.

Tüm bunlar LAMB OF GOD’a yönelik bir eleştiri değil, zira aynı durumlardan muzdarip sayısız grup var. Özgün sound oluşturmanın uzun vadedeki olumsuz bir etkisi de bu; zira bu özgünlük, yaratıldığı anda ne kadar taze, ne kadar farklı olursa olsun, bir yerden sonra kendi kendini sıradanlaştırmaya başlıyor. Bu durum yıllar önce ilk çıktığında kahkaha atarak güldüğümüz bir karikatüriste, komikliği azalmamasına rağmen zaman içinde daha az gülmeye başlamamızla veya aşırı derecede inovatif ürünler ortaya koyan bir sanatçının tarzına alıştıkça onun yeni ürünlerine daha az heyecanla yaklaşmaya başlamamızla tam olarak aynı tarzda bir durum, belki de psikolojik veya sosyolojik olarak bile incelenesi bir fenomen.

2005 yılında LAMB OF GOD beni dünya üzerinde en çok heyecanlandıran gruptu. Artık öyle değiller, ama yine de LAMB OF GOD 2000′ler ve sonrası metali için yadsınamaz bir güç ve günümüz metal dünyasının da en önemli gruplarından biri. “Resolution” da, her ne kadar bahsettiğim tarz birtakım vaziyetler barındırsa da, grubun kalitesini yansıtan gayet iyi bir albüm. Umarım bu bence geliştirmesi zor olan durumu bir şekilde kırarlar ve heyecan dozunu yükselten tarzda yeni albümler yaratmanın formülünü bulurlar.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.87/10, Toplam oy: 101)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2012
Şirket
Roadrunner
Kadro
Randy Blythe: Vokal
Mark Morton: Gitar
Willie Adler: Gitar
Chris Adler: Davul
John Campbell: Bas
Şarkılar
1. Straight for the Sun
2. Desolation
3. Ghost Walking
4. Guilty
5. The Undertow
6. The Number Six
7. Barbarosa
8. Invictus
9. Cheated
10. Insurrection
11. Terminally Unique
12. To The End
13. Visitation
14. King Me
  Yorum alanı

“LAMB OF GOD – Resolution” yazısına 20 yorum var

  1. fubar says:

    yazı çok güzel olmuş
    ayrıca yazıda bahsedilen durumu kırabilen aklıma gelen ilk grup mastodon oldu
    eğer herkesin beğendiği ilk albümlerini devam ettirseler aynı duruma düşeceklerdi

    Ahmet Saraçoğlu

    @fubar, evet, ben de yazıyı yazarken düşündüm “bu durumu kırabilen gruplara örnek olarak Mastodon’u verebiliriz” diye yazmayı, ama genel bir durum olduğu için başka grup adı vermek istemedim.

  2. caglardurmaz says:

    Güzel kritik olmuş ahmet reyiz.Tam da bu albümle ilgili düşüncelerim olan “hit yok ama lamb of god standardında bir albüm ” cuk diye oturuyor

  3. mysh says:

    bu adamlar daha ne yapsın anlamadım bence en az 8.5 alacak bir albüm ilk dinleyişlerde herhangi bir log albümü gibi içine çekmediği doğru ama sonradan herşey yerli yerine oturuyor .Ben log un yıllar geçsede kalitesinden ve yırtıcılığından ödün vermeden ayakta kalmasından çok memnunum ve bence en iyi albümleri olabilecek kadar iyi bir albüm olmuş.

    Ahmet Saraçoğlu

    @mysh, “daha ne yapsın” olayı başka bi mevzu. Ben “hep aynı şeyleri yapıyorlar” diye eleştirmedim dikkat edersen. Lamb of God vesilesiyle genel bir olayı vurguladım.

    Bu yazıda da adı geçen Dark Tranquillity’nin son albüm yazısında “Ama artık DARK TRANQUILLITY de baymakla, sallamasyon iş yapmakla suçlanıyorsa, hangi grup müzik yapsın ben bilmiyorum.” demiştim. O da Dark Tranquillity’ye yönelik “hep aynı şeyler” eleştirisine yönelik bir tepkiydi.

    Dikkat edersen Resolution’la ilgili olarak da albümü eleştirmiyorum, bu tarz kendi tarzını yaratmış grupların zaman içinde düştüğü veya düşmek zorunda kaldığı bir durumu ifade ediyorum. Yoksa yazının hiçbir yerinde “Resolution kötü, Lamb of God da aynı şeyi yapsın dursun” türünde bir şey demedim.

    “En iyi albümleri olabilecek kadar iyi bir albüm” kısmına neden katılmadığımı da yazıda söyledim.

    mysh

    @Ahmet Saraçoğlu, “bu tarz kendi tarzını yaratmış grupların zaman içinde düştüğü veya düşmek zorunda kaldığı bir durum”benim yorumum bu durumla alakasızdı.Böyle düşünüyorsan bu puan çok bile zaten.Benim demek istediğim ve takıldığım yanlızca puan hadisesiydi.

    berk

    @Ahmet Saraçoğlu, dream theater için de aynı şey geçerli demişsin ama açıkçası buna katılmak biraz güç. son 2 albümü diğer albümlere karşın daha sert olmuş özellikle o kadar şarkıdan sonra a nightmare to remember şarkısı ve son albümü(her ne kadar portnoyun yerini dolduramayan mangini ile yapsalarda) beni baya heycanlandıran albümlerdi. lamb için ise kısmen haklı olduğunu düşünüorum ama şimdiye kadar yaptıklarının bi devamı olması ve bu kalitenin altına düşmemeleri de önemli bişey bence.

    lammoth

    @mysh, Ulan ya 18 yaşım… Selam olsun sana! Çok kafaya takma be olum. Sikmişim Log’unu da. Savunmak sana mı düştü? Git okulu mokulu as, eve kız falan at. Hayat yavaş yavaş ciddileşecek. Kötü şeyler de olacak tıpkı güzel şeylerin olacağı gibi. Ne olursa olsun insanlara inanmayı, (belli ölçüde) güvenmeyi unutma. Enseyi karartmaya gerek yok. Seni seviyorum. Gözlerinden öperim.

  4. junkman afatsum says:

    ”İlk klip şarkısı Ghost Walking’in önceki LAMB OF GOD albümlerine konsa herhangi bir şarkı olarak algılanacak olması bir yana, albümde “Oha lan şu şarkı varken nasıl Ghost Walking’i single olarak seçtiler” dedirtecek türden, yıllar sonra çıkacak bir LAMB OF GOD toplamasına banko girecek düzeyde bir LAMB OF GOD klasiği yok.” ahmet dedim ki kendime şu albümün kritiği yazılsada şu dedklerine benzer bir yorum yapsam diyordum ama gerek kalmadı.albüme gelirsek ki bana görede kritikte belirtildiği gibi albüm geneliyle derli toplu ama hit fakiri bir albüm yani tanrının kuzuları yapıcak herşeyi yapmış gözüküyorlar bundan sonrada çok düşmeden standart usulü albümler yapıcaklar bizde dinlemeye devam edicez notum 7 veya 8/10

  5. Kemal says:

    Ahmet keske bu yazinin ana fikrini ayri bir makale olarak yazsaymissin, bu kritikte kaybolup gidecek simdi. Cok cok onemli bir konuya deginmissin.

    Bahsettigin dertten muzdarip olmayan grup bilmiyorum. Kimi gruplar bu krizleri tarzlarinda ufak degisiklikler yaparak atlatabiliyorlar. Mesela Dark Tranquillity ve In Flames in yaptigi degisiklikler kariyerlerinin omrunu kafadan 10-15 sene uzatmistir.

    Kimi gruplarda bu krizi asamiyor ve malesef kalitesi yuksek ama heyecani dusuk albumler piyasaya surmeye devam ediyorlar. Kritikteki album gibi.

    Hatta bence Nevermore da ayni donemece girmek uzereydi, o yuzden grubun dagilmasina (tam dagilmak degil tabi de, anladiniz ne demek istedigimi) ben cok fazla uzulmedim. Obsidian Conspiracy Vol II yerine, Jeff Loomis in yapacagi solo album yada Warrel Dane in domine edecegi yeni Nevermore daha cok heyecanlandiriyor beni.

    Yine de bence metal muzik acisindan cok guzel bir zamanda yasiyoruz. Eski efsane gruplar istedikleri kadar bayik albumler cikarsinlar, her sene onlarin yerine sahane albumler yapan yeni gruplar da geliyor. O yuzden cok da sikayet edecek bir durum yok ortada.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Kemal, Bu kritikteki ana fikri içeren bir makale zaten yazacaktım, ama bu albüm de aynı konuya bir örnek olduğundan burada da kısaca değindim. Bu konuyu makale olarak da ayrıca yazacağım kısa zamanda.

    Pasifagresif’in yeni döneminde makalelere baya ağırlık vereceğiz, o yüzden kimi yazılar içinde değinilen bu tarz “ince” konuları mutlaka makale olarak da inceleyeceğiz.

  6. beylerbeyi says:

    bence log un en iyi albümü ashes of the wake olmakla birlikte bazen acaba sacrament mi, yoksa wrath mı en iyi diye düşünmeden de edemiyorum. en iyi sıralamasında belki resolution ilk sırayı alamayacak, ancak “motorlu çete müziği yapacaz” dediler ve bence bunu da yaptılar.

    albümün en iyi şarkıları ise bana göre terminally unique, desolation ve inserruction dır.

  7. Yazı güzel, amma velakin albümü eleştirirken “içinde hit olup olmaması durumu” çok önemli olmamalı bence. Ben bunu pek doğru bulmuyorum.

    Bu arada albüme notum da 9 olabilir mesela.

  8. lefthandpath says:

    belki de üretkenlikle ilgilidir. bu şikayetler belli periyotlarda albüm çıkaran gruplarda daha sık görülüyor. albümler arası zaman biraz uzun tutulsa farkına bile varmayabiliriz. örneğin dismember gibi gruplar için kendi müziğinin sınırları içinde sıkışıp kaldı tarzı tanımlamalar kullanmıyoruz. tabi buradan dismember’ın üretken olmadığı sonucu çıkarılmamalıdır.

  9. bence bu grubun tıkanması ve ufak varyasyonlar dışında kendini tekrar etmesi aynı zamanda dinleyici perspektifinde de farklı şekillenebiliyor.

    mesela bir grubu geç keşfeden birisi ve o grubu ilk albümünden beri takip eden birisi arasında algı farklılıkları oluyor. Örneğin ben çok geç opeth dinlemeye başladım. ilk dinlediğim opeth albümü ghost reveries’dir. O yüzden opeth bana zaten damnation’ı, clean vokali, slow’ları ile geldi. Ama bir sürü insan için bu noktada opeth ölmüştü bile. Benim için ise bunlar opeth’in karakteristik özellikleri.

    belki yazıda bahsedilen süreç ile tam uymayan bir grup seçtim ama farklı gruplar için de böyle bir durum olduğunu düşünüyorum.

  10. Kıvanç says:

    Bir Sacrament değil ama sevdim.

  11. Exorsexist says:

    Sanırım Randy Cannibal Corpse dinliyor. Terminally unique şarkısındaki screamler corpsegrinder’ınykiyle aynı lan. biara SOOOFFAAAAAAAA diye bağıracak sandım.

  12. Exorsexist says:

    Aha! yanılmamışım sanırım çünkü randy nerdeyse 2 aydır Cannabis corpse’un vokalistliğini yapıyormuş lan.
    http://www.youtube.com/watch?v=MwCP3L9x5Bs
    http://www.youtube.com/watch?v=I_RZvnEmVhs

  13. saw you drown says:

    Son albümlerinde kendilerini tekrarlamaya başladılar.Her müzisyende yaratıcılığın sınırları olduğuna inanırım.Ama bunlarda biraz erken başladı sanki bu.Oysa ashes the wake ve as the palaces burn gibi mükemmel metal albümleri çıkaran bir grup.Bu iki albümü dinlediğim de evet yeni pantera geliyor hem de milenyum panterası demiştim kendi kendime.Ama yanılmışım.Son iki albümlerinde kendilerini sürekli coverlama söz konusu.Wrath gayet iyi albüm.Resoulution da fena değil.Olaya sadece metal albümü olarak bakıldığında tabiki iyi,dinlenebilir.Ama ben bu tür şarkılarını daha önce çok dinlemiştim,duymuştum.Aynı tür şarkı yapmaya kendini coverlamaya ne gerek var ki.Bir de böyle yapınca yeni yaptıkları şarkılar da bir ruh bir hissiyat eksikliği,bir samimiyetsizlik hissediliyor.Ne yazık ki bu albüm bana eski lamb of god’tan hiçbir iz bile bırakmadı.Tat,doku denen olay bu albümde sanki kayboldu.Umarım bir sonra ki albümlerin de iyi işler çıkartırlar.

  14. Negro Lupus says:

    King Me şaheserinin destansı epik güzelliği peki ?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.