# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ALLIGATOR STEW – A First Taste Of…
| 14.06.2010

Şerif Mörfi’nin salonuna hoşgeldiniz.

Berca B.

Şu dünyada en çok keyif aldığım şeylerden biri sevgili okurlar, “kimselerin bilmediği harika müzik yapan” grup keşfetmektir. Yapı olarak bencil biri olduğum için çoğu zaman bu tip grupları pek fazla kimseyle paylaşmam, sinsi gibi tek başıma dinler ve bu keyfi yaşayamayanlara yukarıdan bakar, bir ortamda kendileri bir gruptan bahsettiği zaman “Seninkiler de bir şey mi, ben neler dinliyorum bilsen, bahsettiğin grupların adını yarın unutursun” temalı düşünceler geçiririm içimden.

Eğer benim bildiğim grubu bilen bir başkası ortaya çıkarsa, sonunda ilgili grup hakkında muhabbet edebileceğim birini bulmak sevinciyle “Hayır onları sen bilemezsin, onlar benim” siniri arasında ikilemler yaşarım. Bu zamanında Opeth için de böyle olmuştur (gerçi Opeth’le ilgili benzer duyguları yaşayan milyonlarca insan varmış), Scar Symmetry için de, hatta Vintersorg için de. Anlayacağınız bir zamanlar çok kısıtlı bir metal çevrem vardı, meğer bu grupları bilmeyenleri dövüyorlarmış da haberim yokmuş.

Alligator Stew da bana bu mutluluğu tattırmış gruplardan biri. Tesadüf, kendisiyle tanışmadan önce de içimde deli bir güneyli rock açlığı, çılgın bir Louisiana-Mississippi-Alabama üçlüsü özlemi vardı. Tam bu zamanda tamamen bilinç dışı yollarla grubun myspace’ine ulaşmam ve hayatımda dinlediğim en güzel güneyli rock albümlerinden birini keşfetmem benim açımdan büyük şanstır. Bencilliğime son verip bu nefis grubu sizinle de paylaşma günü de bugündür.

“A First Taste Of…” -maalesef- grubun ilk ve tek stüdyo albümü. Aslında yıllardır müzikle bir şekilde uğraşan amcaların sonunda kendilerine ait bir grup oluşturma isteğiyle hayat bulmuş bir proje olarak da göze çarpıyor. Bu bakımdan herhangi bir “ilk albüm tecrübesizliği” yaşamıyorlar, aksine müziklerindeki olgunluk dinleyiciyi hemen kendine çekiyor. Her şarkı bir kovboy filminin soundtrack’ine girecek kalitede, buram buram güney kokuyor. Mızıka kullanımı, piyano ve diğer tüm enstrümanlar vermesi gereken o kovboy salonları müziği hissini olabildiğince hissettirirken, sizi de zaman zaman triplere sokmuyor değil. Zaten güneyli rock’ın en belirgin özelliklerinden biridir bu. Adamlar o kadar samimi, o kadar içten ki, o an hissettiklerini ister istemez aşılıyorlar dinleyiciye.

Enstrüman kullanımında en ufak bir şov yok, herkes görev adamı. Gitar ne gerekiyorsa onu yapıyor, bas ne gerekiyorsa onu yapıyor, davul ne gerekiyorsa onu yapıyor. Zaten bu tarz bir müzikte herhangi bir masturbasyona yer olmadığı için bu iyi bir şey, fakat Lynyrd Skynyrd gibi dakikalarca süren sololara da yer yok. Yani Lynyrd Skynyrd işin daha çok çiftlik/hayvancılık yanıyla ilgiliyken Alligator Stew daha çok bar/salon tarafına bakıyor. Şarkılar çok uzun değil, anlatmak istediğini anlatıp diğer hikayeye geçiyor.

Yine de albümü dinlerken en çok dikkat çeken unsurdan bahsetmemek de olmaz. Normalde hiç huyum değildir ancak şu anda tutamıyorum kendimi ve iddia ediyorum, Gary Jeffries dinleyebileceğiniz en iyi güneyli rock vokalistlerinden biri. O kadar güzel ve müziğe uygun bir ses rengi var ki şarkılar adeta onun için inşa edilmiş bir oyun bahçesi gibi duruyor. Tabii oyun bahçesinden kastım çılgın çığlıklar, vahşi vokal oyunları değil. Güneyli rock’ın kalıpları içerisinde yapması gereken her şeyi yapıyor ve o ince “C’mon”lar olsun, “Yeah alright”lar olsun, güneylilere özgü o mısralar arası konuşmaları cuk oturtuyor, tüm o serserilikle babacanlık arasında gidip gelen sesiyle. Kısacası vokalist Gary Jeffries sadece şarkı söylemiyor, adeta bir oyuncu gibi doğaçlamasını da yapıyor.

Güneyli rock bildiğiniz gibi akla kovboylar, Jack Daniels, Western filmler, salon dansları getirebildiği gibi samanlıkları, traktörleri, redneck’leri, sıcağı, tezeği de getirebilen bir tür olduğu için düzgün yapılmazsa zamanla sıkıcılaşabiliyor. Neyse ki Alligator Stew bu sendromu albümdeki hit bolluğuyla atlatmış. Albümde o kadar çok hit var ki şarkıları birbirinden ayıramaz oluyorsunuz. Albümü ilk dinleyişimi hatırlıyorum da her bir şarkıda “Oha lan bu da çok güzelmiş”, “E bu da müthişmiş” gibi kendime gazlardan gaz beğeniyordum. Tabi bunu o anki güneyli rock açlığıma da bağlayabiliriz, ancak üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen hiçbir şarkının etkisinin gitmemiş olması, aksine benim için tam bir içki veya yol albümüne dönüşmesi albümün gücünü gösterir nitelikte. Özellikle blues etkili Shiner, mükemmel ballad Blood Money, tatlı mı tatlı Rose Thorn Bed, albümün en eğlencelisi diyebileceğim Voodoo Spell ve hüzünbaz kapanış şarkısı Mad Dog Saloon hayatınız boyunca bir şekilde açıp dinlemek isteyeceğiniz şarkılar listesine girmeye aday.

Prodüksiyon için denebilecek pek bir şey yok. “Kristal sound olacağına vermesi gereken hissi versin” adamı olarak prodüksiyona tam puan veriyorum. Albümü dinlerken gözünüzün önüne sepya tonlarda görüntüler geliyor, ki bir de Western filmler seviyorsanız bu müthiş bir şey. Çünkü bu görüntüler muhtemelen izlediğiniz Western filmlerden beslenecektir.

Ne yazık ki Alligator Stew bu albümün ardından çıkardığı bir de konser albümünden sonra bir daha aktif olmadı, olamadı. O konser albümünde 3-4 adet daha yeni şarkı olduğundan bahsediliyor ki benim için onu bulabilene kucak dolusu sevgilerimi yollamaya hazırım. O konser albümünde sadece 30 saniyesini dinleyebildiğim bir Turn the Page yorumu da var ki, o 30 saniye bile şarkının geri kalanının ne kadar nefis olduğunu hissettiriyor. Gruptan ilk defa haberi olanlar da şu anda çok şanslılar ki ilk defa tadacakları muazzam bir 50 dakika onları bekliyor. Son yılların en güzel güneyli rock albümlerinden biriyle tanışmaya hazır olun ve hoşça kalın.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.06/10, Toplam oy: 32)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2000
Şirket
Halycon Music
Kadro
Gary Jeffries: Vokal, gitar
Doug Richardson: Bas, geri vokal
Chris Turbis: Piyano, klavye, geri vokal
John Andrews: Gitar
TC Markle: Davul
Şarkılar
1- Louisiana Man
2- Shiner
3- Doesn't Really Matter
4- Blood Money
5- Four Winds
6- One Time to Long
7- Two Wheels
8- Rose Thorn Bed
9- Voodoo Spell
10- California Cowboy
11- You Gotta Give By
12- Mad Dog Saloon
13- Blood Money (Akustik versiyon)
  Yorum alanı

“ALLIGATOR STEW – A First Taste Of…” yazısına 7 yorum var

  1. duraganyolcu says:

    Valla ne diyim sağ ol hacı bu grubu tanıttığın için. çok güzelmiş.

  2. Berca B. says:

    Böyle güzellikleri ıskalamamak lazım, rica ederim.

  3. Ömer Kuş says:

    Lan kritiği okudukça Outlaws adlı efsane oyun geldi aklıma beah. Müziklerine hastaydım onun da.

  4. özgür says:

    where are you marshaaaaaal?

  5. Ahmet Saraçoğlu says:

    Timsah Yahnisi diye isimleri olunca eğlenceli taşak grubu sandım, çılgın fotoğraflar bekledim, adamlar hisli kovboy çıktılar. Ama güzelmiş hakkaten. ÖZellikle klip şarkısı pek hoş.

  6. b says:

    4-5 senedir dinlediğim yerel bir grubu bu sitede görmek şaşırttı beni. bu grubu beğenenler soundu dolayısıyla atlanta rhythm section’ın son dönem albümlerine de bakabilirler. yazı için teşekkürler ne diyim.:)

  7. ismail vilehand says:

    bu çok harika bir albüm gerçekten. albümün giriş şarkısı Louisiana Man müthiş gaz ve neşeli bir şarkı. bu albümdeki bazı şarkıları dinlerken insanın içinden boru dansı yapan striptizci kızın tangasına 50 dolar yapıştırıp, kasaba şerifinin kafasında viski şişesi kırmak falan gibi bir takım redneck hareketleri yapmak geliyor. Lynyrd Skynyrd ve benzeri şeylerden birazcık bile hoşlanıyorsanız bu albüme bir şans tanımalısınız. 9/10

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.