# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PASSÉISME – Eminence
| 21.07.2021

Barda kavga başlattıran, koyu maviye çalan black metal.

Erhan Yiğit

Sokak röportajlarında ve çeşitli anketlerde yurdum vatandaşına cevabı bilindiği halde sorulmaktan asla vazgeçilmeyen yılların klişesi o soruya içimizden büyük bir çoğunluğu ‘Hayır’ veya “‘Kitap okumak, doğa yürüyüşüne çıkmak” yanıtını veriyor; “Bir hobiniz var mı?”. Hayır yok, olamıyor. Çünkü ülkemin insanları henüz yaşamayı bile sökebilmiş değil. Zira bir hobi edinmenin arkasında kuşkusuz hayati gereksinimlerini karşılamak, evine ekmek götürebilmekten öte kişisel ufak tefek zevkleri de çoktan aşmış olmak yatıyor.

Kritikleri yazarken grupların çoğu kez “Alman, Norveçli, İsveçli, İngiliz, Amerikan veya Fransız” olduklarını da dile getiriyoruz. Koskoca bir müzik türünü toplasan 7-8 ülkenin ayakta tuttuğunu feryad ediyoruz. Müzik yapmanın bir lüks olduğunu, bu lüksü yaşayabilmek için ilk paragrafta sözü geçen temel şeyleri çoktan aşmış olmak gerektiğini de biliyoruz.

21′inci yüzyılda yaşamanın hakkını veren, bu hakkı ister başka toprakları yıllarca sömürerek isterse de başka türlü elde eden Avrupa ülkelerine gıpta ile bakmamak elde değil. Onların yaptığı müzikleri burada incelemek de hoş nihayetinde fakat olmayan sanat anlayışımızı bir adım ileri atacak, ülkemin insanının zihninin derinliklerindeki atılım güdüsünü tetikleyecek bir kıvılcıma çok fazla ihtiyaç duyduğumuz bir gerçek. Gelgelelim ki millet olarak geride bırakmamız gereken gericilik, din istismarı, kadın meseleleri, leş politika, envaiçeşit dolandırıcılık, adalet ve gelir eşitsizliği gibi problemlerin yanı sıra bunlara çanak tutan, etrafındaki bir avuç insanı dünyevi zevkler cennetinde yaşatmak için 79 milyon 990 bin insanın hakkına tecavüz eden şahıslar ellerinde ipleri tuttuğu sürece bizden bir cacık olmaz. Dışardakiler 21′inci yüzyılda yaşarken biz de monarşi hayaliyle yanıp tutuşan kansızların arasında ortaçağı iliklerimiz pislikle dolana kadar yaşamaya devam ederiz.

Bizde durum böyleyken 2021′de insanlığın aydınlık çağının ortasında ellerinde enstrümanlar ile ortaçağ black metali yapan topluluklar Avrupa’da icraatlarına devam ediyor, biz de ağzımızın suyu akarak bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bu tuhaf, ülkemiz sınırları dâhilinde icrasının imkânsıza yakın müzik türünün yeni sahiplerinden birisi de ortaçağ black metalinin ya da ortaçağ ‘mavi’ metalinin meşalesini tutmaya başlayacak olan PASSÉISME grubu.

2000′li yılların başında ‘Si Monvmentvm Reqviris Circvmspice” isimli kusursuz bir gövde gösterisi ile black metalin çehresini değiştirip türe boyut atlatan DEATHSPELL OMEGA sayesinde türeyip çeşitlenmeye başlayan tür yakın geçmişte ODRAZA, ALCEST, WOLVES IN THE THRONE ROOM, DEAFHEAVEN ve SO HIDEOUS gibi grupların eserleri ile şu an ömrünün baharını yaşıyor desem yalan olmaz. Sınırları olmadığı gibi, dinleyiciye tecrübe ettirdiği atmosfer bakımından da herhangi bir kısıtlaması bulunmayan black metal işin ehline emanet edildiğinde gerçekten ortaya çok farklı formlarda, daha önce duyulmayan biçimlerde karşımıza çıkabiliyor.

Bugünkü konuğumuz ise bu çeşitlenmeye mükemmel bir örnek olan, ilhamını Fransız edebiyatından alan, ismi bile Fransızca olan Rus black metal grubu PASSÉISME. Meslektaşlarından bir hayli farklı ve bir o kadar da tuhaf bir black metal icra eden bu grup türü ele alış şekliyle kendisini daha en başta çok özel bir konuma sokuyor. Grup black metalin baskın, karanlık ve kasvetli karakterinin aksine coşkulu ve aşırı neşeli bir müzik anlayışıyla kulaklara hitap ederken bunu kendi karakteri haline getirecek kadar iyi yapıyor. Hal böyle olunca kendilerini bir black metal grubu olarak tanıtmaktan daha çok maviye çalan, laciverte yakın bir black metal grubu olarak tanıtmayı daha uygun görüyorum.

PASSÉISME tamamıyla black metalin beste yapısına ve müzikal tarzına sırt yaslıyor lakin bunu sadece teknik ve enstrümantal bakımdan gerçekleştiriyor. Bunun üzerine de majör riflerle örülü bir gitar işçiliği döküp dinleyenlere daha önce tecrübe etmedikleri bir deneyselliği sunuyor. Yarım saatlik süresi boyunca dinleyeni dünyadan koparıp başka diyarlara sürükleme ve atmosfer yaratma konusunda çok başarılı bulduğum ‘Eminence’ albümü bildiğimiz çoğu black metalin aksine insanı coşturan hatta neşelendiren malzemelerle doldurulmuş, adeta 200 yıl öncesinden bize seslenen tatlı mı tatlı coşkulu mu coşkulu bir albüm.

Albümü dinlerken kendinizi karanlık bir Satanik ritüelin ortasında bulmak yerine aniden 200 yıl öncesine yolculuk edip ağzına kadar dolu herhangi bir salaş barda durduk yere birisinin kafasında bira fıçısını parçalayıp akabinde bir kamyon dolusu dayak yerken buluyorsunuz.

Olayı özetleyen bir albüm kapağı ve oldukça canhıraş bir prodüksiyonla gelen ‘Eminence’ baştan sona her şeyi ile başarılı bir albüm. Biri akustik 7 şarkının tamamı bodoslama bir şekilde kaydedilmiş gibi dururken ipini koparmış kuduz köpek gibi saldırıyor, etlerden et koparıyor.

‘Eminence’ bu sebeplerden dolayı kendisini diğer black metal albümlerinden ayırıyor ve black metalde bambaşka bir konuma geçerek çok özel bir albüm olduğunu kanıtlıyor.

Kısa süresinden ve rahat dinlenebilirliğinden mütevellit bir gün içerisinde kendisini arka arkaya dinlemek imkânsız da değil. Hatta bu satırların tamamını sadece bu albümü dinlerken yazdım ve yılın geriye kalan 150 küsur gününde de dinlemeye devam edeceğime eminim.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.85/10, Toplam oy: 13)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2021
Şirket
Antiq Records
Kadro
KK: Vokal, bas
IM: Gitar
AV: Davul
Şarkılar
1. Chant for Tribulation
2. Chant for Harvest
3. Chant for Austerity
4. Chant for Insolence
5. Chant for Parade
6. Chant for Splendour
7. Chant for Enlightenment
  Yorum alanı

“PASSÉISME – Eminence” yazısına 54 yorum var

  1. Zeitgeist says:

    Bir black metal albümü için enteresan bir kapak tercihi. Albümü oldukça merak ettim. Teşekkürler kritik için.

  2. Godless Killing Machine says:

    Metal müziği ve ruhunu ayakta tutan mainstream gruplar değil böyle sürekli yeniyi ve farklıyı arayanlar. Başından sonuna işte bu amk diyerek dinledim teşekkürler.

  3. deadhouse says:

    Turgenyev’in, Dostoyevski’nin, Çehov’un, Puşkin’in kemikleri sızlıyor. Adamlara bak Rus edebiyatı yetmemiş, Fransız edebiyatından ilham almışlar. Tebrikler gerçekten. Albümü dinlemedim ama kritik güzel.

    Bence bizim “sanatsal” faaliyetlerde yetersiz olmamız sadece ilk 3 paragrafta açıklanan sebeplerle ilgili değil. Ülkenin 1250 yıldır bir kültür, kimlik sorunu var. Müslümanlığa giriş, “kültürel ve sanatsal” olarak sonsuz bir gerilemeye ve tahribata yol açtı. Tarihe bakıldığında devletin ekonomik ve siyasi anlamda en yüksekte olduğu devirde bile dinsel yobazlık yüzünden sanatsal ilerleme kaydedilememiş. Divan Şiiri, Minyatür vs. ile sınırlı kalmış.

    İslam, sanata düşman bir dindir. İslam inancına bağlı olmayanlar ise iki arada bir derede kaldığı için yeterli içsel ve zihinsel dengeyi sağlayamadıklarından yetenek anlamında yetersiz kalmışlardır.

    Ayrıca refahın sanat yapma ile bir ilgisi yok. Bunlar İlber Hocanın dediği gibi ezber laflar. Sanatta, kültürde en ileri milletler tarih boyunca en büyük acıları, bedelleri ödemiş milletlerdir. Bakıldığında biz de böyle bir milletiz. Ama İslam denilen “engel” bize ilerleme sağlatmadı.

    Ouz

    @deadhouse, “İslam, sanata düşman bir dindir.” Böyle beylik lafların acayip hastasıyım. Var mı hocam Kur’an’dan getirebileceğin bir sanat düşmanı ayet? Heyecanla bekliyorum. Ha “sanat” diye İbrahim’in balta ile daldığı heykelleri/putları getireceksen kahkaha atarım, baştan söyleyeyim yalnız.

    Erhan

    @Ouz, İslam belki sanat düşmanı değildir ama Müslümanlar sanat düşmanıdır ve islamı yaşayanlar da müslümanlardır. @deadhouse’a katılıyorum.

    Ouz

    @Erhan, Ben müslümanım, İslam’ı yaşıyorum ve sanat düşmanı değilim. Şimdi ne yapacağız? Bırakın hocam şu toptancılığı, buralara harbiden yakışmıyor.

    Necrobutcher

    @Ouz, ayet olmayabilir ama.butun kuran sanatçı olarak sadece Allahı,eser olarak da başka kendisini ve doğayı tabiatı alemleri gösterdiğinden bu dine mensup herkes inanca ters duseceginden sanatçı olmaya soğuk bakar. Yani şu bastan kesilmiş oluyor. Öte yandan hristiyanlikta böyle bir durum söz konusu değil hatta adamlar dini öğretmek için bizzat resim cizmekten faydalanmislar kapadokyadaki taa 11yydan kalma kiliselerin duvarları bu örneklerle dolu.

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, @Ouz, @Erhan, muhtemelen dünyanın en inançsız insanlarından biriyim ve ben bile İslam’ın sanata düşman olduğu görüşüne kesinlikle katılmıyorum. “Gerçek İslam bu değil” muhabbetine girmeyeceğim ama “düşmanlık” bambaşka bir şey. Tarihte yaratılan eserlerle, oluşturulan devasa bir kültürle yakın dönemin ve günümüzün fundamentalist fikirlerini/eylemlerini/yozlaşmış anlayışlarını karıştırmamak lazım.

    İslam belirli özellikleri sebebiyle dünyanın en sanat dostu inanç sistemi olmayabilir ama “düşmandır” demek için bazı şeyleri araştırmamış olmak gerek diye düşünüyorum. El Hamra Sarayı’nı görmek, misal bir Yusuf Gebzeli’yi dinlemek, yapılan sayısız eserden haberdar olmak lazım.

    Erhan

    @Ahmet Saraçoğlu, ”yakın dönemin ve günümüzün fundamentalist fikirlerini/eylemlerini/yozlaşmış anlayışları” Ben sadece bunu kapsayacak şekilde konuştum zaten. İslam din düşmanı olmayabilir ama müslümanların sanat düşmanı olduğunu söyledim zaten. Metalcilere ”Satanist” deyip dışlayan güruh Aşık Veysel’in elindeki saza ”Şeytan işi” işi diyen güruhun torunları.

    Ama iş yüzyıllar öncesine dayanacaksa çok gezip gören daha iyi bilir ben bilmem. Ben sadece günümüz müslümanlarının sanata yaklaşım tarzını eleştiriyorum.

    deadhouse

    @Ahmet Saraçoğlu, @Ouz, İslam dünyasında sanatsal eser yaratılmamıştır diyen yok. İslam ülkeleri neden bilimde geri kaldıysa, sanatta da o yüzden geri kaldı. Gözlemevi kurmak isteyen adamı, “İstanbul’daki yangınlar senin yüzünden çıkıyor” deyip gözlemevini kapattırıyorsan, resim çizmek isteyen insana da, sanat yapmak isteyen kadına da, “size haram, resim haram, müzik haram” dersin.

    Oğuz, Kur’an’da böyle bir ayet var mı diyor. Böyle bir ayet olup olmamasının bir önemi yok. Hıristiyanlar da misyonerlik uğruna milyonlarca insanı öldürdü. İsa’nın hıristiyan olmayanı öldürün dediğini hatırlamıyorum.

    Dogma, yorum ister. Yorumlayan kişiler de kendilerine göre farklı şekillerde yorumlamışlardır. Tarih bize açıkça gösteriyor ki islam, dünyası 1400 yıl hesap edildiğinde 200-300 sene dışında bilime ve sanata düşman olmuştur.

    Ben bir inançsız olarak, dinleri uygulayıcıları ile değerlendiririm. Kur’an’da yazıyor mu, yazmıyor mu, gerçek islam bu mu değil mi ona bakmam. Oğuz’un bir müslüman olarak sanata düşman olmadığı aşikar. Ancak Oğuz’a sormak istiyorum.

    İslam ülkelerine baksın. Sanat dostu diyebileceği kaç müslüman var. Kaç müslüman ülke var? Bu ülkelerde neden bilim ve sanat gelişmiyor?

    Buna engel olan en önemli, belki de tek şeyin “İslam” olmadığını söylemek için gözünü kapatmış olmak lazım.

    Hıristiyanlık esnek bir din. Kilisenin etkisi azaldığında, kamusal alanda, sosyal, kültürel alanlarında din etkisi çok düştü. Bazı ülkelerde tamamen etkisini kaybetti. Bu sayede bilim de, sanat da gelişti.

    İslam ise esnek değil. Günlük hayatın içine sirayet eden, günlük yaşamı şekillendiren sert ve kuralcı bir din. Böyle bir dinin hakim olduğu bir ülke karanlığa mahkum kalır.

    Yiğit

    @deadhouse, baştan sona, noktası virgülüne kadar katılıyorum.

    Emre Görür

    @deadhouse, sorunun İslam’a içkin olduğu iddiası da ezber laf. Zamanında Avrupa batısında Araplar, doğusunda Osmanlı tarafından kuşatılmış durumdaydı ve eğer mevcut denklemi komple değiştirip kıtalararası sömürgeciliğe başlamasalar Hıristiyan dünyasının İslam uygarlıkları karşısında şansı çok düşüktü. Kendisini Roma’nın devamı olarak gören Osmanlı onların dinini İslam’la değiştirdi, çünkü o daha genç ve canlı bir ideolojiydi. İberya’daki Arapların kültürel seviyesi de İspanyollardan çok daha yüksekti. Ama neticede dünyanın kaynaklarının çok ciddi bir kısmına emek gücü maliyeti bile olmadan el koyan Batı, ideolojisini reforma tabi tutmayı başardı. Yenilen uygarlıkların ideolojisi olan İslam ise gün geçtikçe daha çok çürüdü. İslam özsel olarak Hıristiyanlık’tan geri olduğu için yaşanmadı bu.

    Rzeczom

    @deadhouse, bildiğim kadarıyla müslüman toplumlarda avrupadakine benzer heykeltıraş ve resim gibi sanat dallarının neredeyse hiç ilerlememiş olmasının nedeni bunların kafirlikle, allaha şirk koşmakla vs. eş değer tutulmasıymış.

    heykeltıraşı biraz anlıyorum. geçmişte islam peygamberinin putlarla olan mücadelesinden ve portresini çizdirmemesinden kaynaklı olabilir. lakin resim çizmeye günah olarak bakılması abes kaçıyor. sanırım bu nedenden dolayı da osmanlı da minyatür öne çıkıyor.

    bizim tarihimizdeki örnekleri için: II. Bayezid fatihin yaptırdığı portleri ve daha bir çok italyan işi sanat eserini saraydan ”atıyor” satmıyor bile.

    I. Süleyman zamanında ise pargalı makbul ve maktul ibrahim paşa saray bahçesine avrupa’dan heykeller getirdiği için cuma çıkışı mı ne linç ediliyor. mahkemeye falan bile gidiliyor.

    sağdan soldan okuduğum-hatırladığım kadarıyla böyle bir çıkarımda bulundum. yanlışım varsa düzeltin.

    @Ouz, islam ile mi alakalıdır yoksa müslümanlar ile ilgili bir durum mudur inançsız biri olarak beni açıkçası pek ilgilendirmiyor. sadece kendi fikrimi söyleyecek olursam: islam ülkelerine ve müslüman coğrafyalara nüfusa oranla bakarsak bugün ”sanat” diye adlandırdığımız pek çok dalı değil icra etmek, beğenmek bile idam sebebi.

    örneğin bu sitede bahsi geçen herhangi bir albümü oralarda dinlemeye götümüzün yiyeceğini pek zannetmiyorum.

    dolayısıyla @deadhouse’un söylediği gibi belki islam direkt sanat düşmanıdır diyemeyiz ama bunu neden, neye dayanarak söylediğini tahmin etmekte pek zor değil açıkçası.

    Rzeczom

    @deadhouse, Deniz bey, bu arada sizi çok seviyorum. hiç bir kötü niyetiniz olmadığını sezdiğim-zamanla kavradığım halde rus bir black metal albümünün kritiği altında bile islam/sanat tartışması çıkarabiliyorsunuz.

    deadhouse

    @Rzeczom, Eksik olma Rzeczom. Tartışma, hakaret ve çirkinleşme olmadığı müddetçe güzel bir şey. İnsanlar artık tartışmalardan çekinir hale geldi.

    Bu arada kritiği okuduysan, din eksenli konuyu Erhan Yiğit yazıda tartıştı. Ben çıkarmadım yani. :)

    Opethsevenbiri

    @deadhouse, Şu yazdığın bütün semavi dinler için söylenebilir aslında. Sanat, bilim türevi şeyler kutsal kitaplarda oldukça flu ve yoruma açık şekilde bahsediliyor. Mesele dinin teoride sanata zararlarından ziyade pratikte toplumun ne kadar sekülerleşebildiği bence.

  4. Ouz says:

    Kapaktaki tuhaflık aklıma direkt Véhémence – Par le sang versé albümünü getirdi. Tabii heriflerin albümü Antiq Records’dan yayımlaması da tesadüf olamazdı. Malum, şirketin sahibi, Véhémence grubunun vokalisti Hyvermor. Bu albümün kapağını da Hyvermor tasarlamış.

    Antiq Records’dan çıkan albümleri dikkatle takip etmek lazım, bu herifler boşa sallamıyorlar hiç. Bu yapımı da epey tuttum. Benden 9 çalıştı.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ouz, kapaktaki ve diğer detaylardaki her şeyin FRANSIZLIIIIIIK diye bağırmasına rağmen grubun Rus olması da enteresan bir durum.

    Ouz

    @Ahmet Saraçoğlu, Müzik açısından da Orta Çağ temalı black metal yapan Fransız gruplardan aşağı kalır pek bir yanları yok. Tabii işi bu seviyede bir hayranlıkla veya öykünmeyle bırakmaları iyi olacaktır. Yoksa işin ucu açık, malum geçenlerde bir İngiliz, ameliyatla “ırk değiştirip” Koreli olmuştu.

  5. nomoshnocore says:

    Chant for Tribulation şarkısını dinledim ve gayet beğendim, grubu tanıttığın için teşekkürler Erhan. Bu arada bu tarz ortaçağ temalı black metal albümleri önerirseniz çok sevinirim :D

  6. Yiğit says:

    @deadhouse, ben linçlere pek katılamayacağım, sana hak veriyorum. Belki “düşman” sözü fazla olabilir ve bir de olayın İslam’dan çok Araplaşma olduğunu düşünüyorum. Bütün bunların sorumlusu Araplaşmamız; sadece yakın dönemden de bahsetmiyorum, İslam’ı ilk kabul edişimizden bu yana kültürümüz, sanatımız, toplum yapımız vs birçok şey tahribata uğradı. Araplaşma mevzusunda İslam dolaylı değil doğrudan bir rol oynuyor elbette.

    İslam’ın özü böyle değilse bile uygulayanların kafası halen bu durumda. Günümüzde bile modern bilim veya teknoloji yerine betonlarımızla, camiilerimizle, ezanlarımızla (ki İslam’da olmayan bir şey esasında) övünüyoruz. “Alnı secdeye değiyor” lafı halen bile önemli bir kriter. İslam’ı kabul ettiğimiz zamandan itibaren hangi tarihe bakarsak (Atatürk hariç) bakalım bu tiplemeleri (kısaca çomarlığı veya yobazlığı diyelim) hep görüyoruz. Araplaşmış veya Arap kafasındaki Müslümanların, ki böyle olmayan Müslümanlara aleviler dışında pek rastlamadım, bahsettiğin mevzularda hep bir zararı oldu ve olmaya devam ediyor.

    Hep söylediğim gibi, bu topraklarda yaşayan insanlar olarak başımıza gelmiş en kötü şey İslam’dır. Daha da kabalaşacağım ama İslam’ın özünün nasıl olduğu artık umurumda dahi değil. Sorunun İslam’a içkin olup olmadığını burada geçelim artık. Nedense her bok kki buradaki bok lafı Orta Doğu’ya atfedilmiştir) bu Araplaşmış zihniyetten çıkarken halen daha İslam’ın özselliğinden bahsetmek abes kaçıyor bence.

    Gerek kadınların toplum içindeki yeri olsun, gerek laikleşme önündeki müslümanların engeli olsun, gerek sanata felsefeye bilime olan engelleri olsun hangi konuya bakarsak bakalım ben hep Müslümanların zararlarını görüyorum. Batı hayranlığımdan demiyorum ama onların da elbet sorunları olmasına rağmen onların bizden bütün bu konularda çok daha ileride olduklarını düşünüyorum.

    Yüce reisimizin de dediği gibi, dünyanın göt deliği olan Afganistan’dan kafa açısından pek bir farkımız yok. Bu ülkede neredeyse hiçbir devirde gerek sanat olsun gerek felsefe-bilim olsun istediğin herhangi bir ideali toplum baskısı olmadan veya başka başka çeşitli engeller olmadan gerçekleştiremiyorsun. Yahu bugün 2021 yılında bile yapamıyorsun. Bunun başlıca sebebinin İslam olmadığını bence kimse iddia edemez.

    Erhan

    @Yiğit, +3

    cotard delusion

    @Yiğit, Yazdıklarını ben yazmaya kalksam muhtemelen ne ırkçılığım kalırdı ne faşistliğim çünkü çok daha sert bir dil kullanacaktım. Şu yorumu gördüm rahatladım. Genişletmek istedim başta ama burada bitmeyecek bir polemik başlatır, hümanist görüş adı altında arap seviciliğe maruz kalırsam aklımı oynatır klavyeyi kırardım.
    Güzel yorum eline sağlık.

  7. çaksu says:

    “Biz iyiydik Araplar bizi bozdu” minvalinde fikirler var sanırım burada. Biz de 2 arkadaşımla tam tersini konuşmuştuk geçenlerde haha. Ulan Araplar 8. 9. yüzyıl gibi bilimde düşüncede önder olmuş, orta doğu belli çevredeki medeniyetin merkezi olmuş.. Biz at üstündeki yabaniler hakimiyeti ele aldıkça düzenli şekilde gerilemiş İslam dünyası.. gibi.

    Tabi ben otistik matematikçiyim bi boktan anlamam. Diğer ikisi hukukçu, daha iyi anlar ama uzman değiller tarih konusunda.

    Yiğit

    @çaksu, aynen abi biz bozduk arapları. Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Afganistan vs gibi dünyanın en geri ülkeleri bizim at sırtındaki barbarlığımızdan dolayı böyleler. Komik olmayın.

    Bu “x-y. yüzyıldaki z toplumu zamanında böyleydi de sonra şöyle oldu” minvalindeki sözlerin içinin boş olduğu kanaatindeyim. Türkler de Fatih döneminde çok iyi ve gelişmişti. Hadi Türkler ve arapların belli dönemdeki gelişmişliklerini İslam’a bağladık (ki ben asla tamam değilim buna) , ondan sonraki bütüüün geri kalmışlığı nasıl göz ardı edeceğiz? Hele ki bütün bunların sebebini rahatlıkla araplaşmaya ve islama bağlayabilecekken.

    Grafiğin top noktasına değil, neden o top noktada kalamadığımıza ve gerilediğimize bakmak lazım.

    Berca B.

    @Yiğit, “aynen abi biz bozduk arapları. Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Afganistan vs gibi dünyanın en geri ülkeleri bizim at sırtındaki barbarlığımızdan dolayı böyleler. Komik olmayın.”

    Bari çaksu gibi naif bi adama karşı şu üslubu kullanma be güzel kardeşim. Adamın saldırgan olmayan, herhangi bişiyi körü körüne iddia etmeyen mesajına karşı “komik olmayın.” demek yakışıyor mu? Sonraki cümlelerinde neden öyle olmadığını düzgünce yazmışsın zaten, bırak tüm mesajın o olsun. İlk paragrafınla sonra yazdıklarının da değerini düşürüyorsun.

    Yiğit

    @Berca B., sakin ol abi. Bu mesaja değecek bir ifade değil bence komik olmayın demek. Yazdığı şey abes ve komik geldi evet, bunda bir şey yok ki. Adam da götümden atıyom, bir şey bilmiyorum falan rahat rahat taşağa almış zaten. Yani benim öyle demem için çaksunun saldırgan bir mesaj atması, körü körüne bir şeyi savunması veya kaba bir insan olması (ki evet çok naif biri, ironisiz) gerekmiyor ki.

    Ayrıca nasıl bir üslupla konuştuğum argümanımın değerini nasıl düşürüyor onu hiç anlamadım. Bundan sonra sana atarım sen kırparsın tarzı bir şey derdim ama bu da argümanımın değerini düşürür diye korkuyorum. Belki de mesajın kalanında neden komik olduğunu anlatmışımdır, o zaman niye kırpayım mesela? Dimi?

    Bir de bari buna yapma demenden anladığım kadarıyla başkalarına da böyle hakaret etmişim. Canım sağ olsun. Gördüğüm kadarıyla gerçekten çirkinleşen birisiyim. kimisi saygısız olduğumu kimisi de hakaretvari üslubum olduğunu iddia ediyor. Takıldığımdan ya da alıngaçlığımdan demiyorum, sadece anlam veremedim çünkü yazarken asla böyle bir gayem olmadığı ve yazdıklarımın öyle olmadığını düşündüğümden şaşırdım biraz. Yine canım sağ olsun :)

    Berca B.

    @Yiğit, Arada gaza gelip tonunu ayarlayamasan da genellikle yazdıklarını beğendiğimden ve aklı başında bi delikanlı olduğunu düşündüğümden bu mesajı yazma ihtiyacı duydum, tetiklendiğimden değil. Bu ifade “sana” yakışmıyor demek istedim yani, başka biri olsa kolay kolay yazmazdım. Çaksu her zamanki iyiliğiyle bunu alttan almış olsa da “komik olmayın” lafının normal olmadığını bilecek aklı başındalığa sahip olduğunu düşünüyorum, tıpkı üslubun ve mizacın argürmanın değerini azaltıp artırabileceğini bildiğini düşünmem gibi. Güzel bi argümanı gereksiz laflarla her türlü sıçıp batırabilirsin zira. 

    Yiğit

    @Berca B., ya son kısımda katılmıyorum. Çünkü nasıl söylendiğinden çok argümanın kendisi önemli. Yani argümanın kendisini eğer ki tam tersini söylemediysen hiçbir şey değiştirmez diye düşünürüm. Bu konuda biraz katıyım :)

    Ben zaten textingi hiç beceremiyorum. Hep kaba bir dille yazıyormuşum gibi gözüküyor, sebebi de ifadelerimin cümle yapısının fact”ler şeklinde olması sanırım. Yoksa hiç gaza gelmem, üzülmem, ciddiye almam (kötü anlamda değil).

    Gerçi gerçek hayatta da tek sinirlendiğim şey “neden sinirlendin, sakin ol” falan denmesi. Sana da bu yüzden yükseldim biraz sanırım. Yoksa sen sitenin en aklı başında yazanısın bence, olayları değerlendirişin çok mantıklı oluyor hep.

    çaksu

    @Yiğit, Komik olalım ya iyidir komiklik. Dediğim gibi çok anladığım şeyler değil, biraz götümden konuşuyor olabilirim. Şöyle gerçekleşsin o konuşma…

    Bugünkü ortadoğunun hali üzerinden düşünürsen bu iddia abes tabi.

    Diğerleri konuşurken benim düşüncelerim.. Türklerde İslam’dan önce ne ölçüde bir medenilik vardı? İslamı kabul ettikten sonraki (şöyle böyle) altın çağda onların ne kadar payı vardı, Araplar ve İranlılar yanında? 1000 yılda medeniyete belirgin şekilde katkı vermiş kaç tane Türk sayabiliyoruz? 2 3 isim geliyor aklıma, daha çok fazla varsa da olabilir, benim cahilliğimdir. Yüzyıllar öncesine dayanan geleneği olan İranlılar, ve İslam’ı muhafaza etmeye yönelik okuma yazma düşünme işlerine giren Arapların böyle bi kültür oluşturabileceğini düşünebiliyorum. Hepsine askeri olarak hükmeder duruma gelen Türklerin de zaman içinde geleneksizliği ve kibiriyle bunları körelteceğini de hayal edebiliyorum.

    Bunun yanında yüzyıllarca Türk hakimiyetinde kalmış bölgeler ile kalmamış bölgeler arasındaki farklara bakıyorum.. Doğu Avrupa dahil..

    There’s an argument there diyorum. :)

    Dysplasia

    @çaksu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’ya baķınca gayet geçerli bir argüman bu. Osmanlı’nın veya Türklerin değdiği yerler belini doğrultamıyor. Koreleasyon mudur, neden-sonuç mudur; tarih biliminde pek cevabı verilebilen şeyler değil tabii.
    Ayrıca Arapların çöküşünde Moğol faktörünü de göz önünde bulundurmak lazım.
    Bence mesele şu an paradigmanın Batı’nın güdümünde olması ve diğer coğrafyaların onu yakalayamaması.

    Erhan

    @çaksu, Hadi onları biz bozduk diyelim İran’ı da mı biz bozduk reis? İslam devriminden sonra resmen çöküşe geçti adamlar. Neden? Çünkü İslam neredeyse her şeyi yasaklıyor. İslam’ın bu yasakçı yapısı insanları kendi içine hapsediyor ve isteseler de bir şey yapamıyorlar. Komik olmayın lütfen Ortadoğu’nun tamamı ve Afrika’nın kuzeyi islam ülkelerinden oluşuyor ve hiç birinin medeniyet seviyesi batıdaki en kötü devletle bile eş değil. Koskoca bir coğrafyayı eli silahlı at üstündeki barbar Türklerin bozma fikri gerçekten saçma.

    Hepsi bir yana Türkler bozan değil bozulan oldu.

    çaksu

    @Erhan, 3. kez, hala samimi olan disclaimer’ım: Götümden konuşuyorum. Bildiğim pek bişey yok. Bununla birlikte…

    İslam’ın ve kısıtlarının, gerek kitaptan gelen gerek sonradan uydurulan, büyük payı vardır muhtemelen elde olanın da kaybedilmesinde, bazı şeylerin hiç kazanılamamış olmasında, ve çöküşte. Bence de böyle.

    Onun dışında.. Önemli oranda fetih yapıp ganimet kazanmakla ve vergi toplamakla yürüyen bi düzeni olan, ve dağıldıktan sonra altından çıkan herkesin sakat çıktığı (Doğu vs Batı Avrupa’ya bakıyorum) bi millet olarak görüyorum bizimkini. İnsanlığa, medeniyete, hangi dönemde hangi katkılarımız olmuş diye kendime sorunca somut bişey pek bulamıyorum. Arapların bozduğu Türk medeniyeti nedir, diye düşününce aklımda pek birşey canlanmıyor. Bozmasaydı nasıl olurduk?…

    Bu yönde bi fikir dolanınca da geçenlerde, makul geldi bana.

    Tabi onlar da götünden konuşuyodu biraz, arkadaş ortamı.

    Yani yazdığıma da biraz pişman oldum haha. İşin yoksa otur düşün. Hadi araştırmayı zaten geçtim. :)

    Belki senin dediğinin de (İslam), benim dediğimin de (Türklerin savaşçılık odaklı kimliği) makuliyeti vardır. Belki benimkinin yoktur. Hayat yuvarlak. Dağınık. Vıcık vıcık. Kelimeler düz. Sert. Tam oturmuyolar çoğu zaman.

    Büyük genellemeler de bilginin amına koyuyor bazen. Genelleme yapsam da biraz tongue-in-cheek yaparım bu yüzden. Yani çok da değeri yok bence yazdıklarımın haha.

    Tarih bilgimin de neredeyse tamamı şu videodan gelir.

    https://www.youtube.com/watch?v=xuCn8ux2gbs
    history of the entire world, i guess

    Not: Quarklarda falan daha iyiyim.

    deadhouse

    @çaksu, Sokayım tarihe. Sana bir şey olmasın. Gerçek olamayacak kadar süper bir iletişime ve sağduyuya sahipsin. Keşke senin gibi olsam. İmreniyorum valla.

    Beni tanıyanlar “iyi de biz bu adama bir şey demedik, niye bir elektriklenme varmış gibi davranıyor” gibi düşünüyorlar. Kötü bir mizaç. Ortada fol yok, yumurta yokken birdenbire ortamı hareketlendirebiliyor, zihinlerde şüpheler uyandırabiliyor, insanların huzurunu kaçırabiliyorum. Anti oportünizmim tepki çekiyor.

    Belki sen reelde böyle değilsin. Belki seni tanısam püff çaksu bu muymuş derim belki ahaha

    Şaka bir yana hayatımda gördüğüm en sağlıklı iletişim kuran insanlardansın. Sinirlerini mi aldırdın ne yaptın.

    çaksu

    @deadhouse, Haha eyvallah. (Röportaja geldiler dur donumu düzelteyim)

    Yok üzülürüm, sinirlenirim… De otistiğim (self-diagnosed) derken mecaz değildi bu. Çok temel (görünen) biçok şeyi hiçbi zaman anlamadım. Hala anlamam. Bu yüzden çok saçmaladım, kötü şeyler de yaptım korkuyla. Ve egom da 30 senedir sürekli dayak yer, aşağılanır, zayıflar, pısar.. Bu sebeplerle biraz karşımdakine şans ve alan verme eğilimi gelişti sanırım evet. Yani kendi garipliğim ve sıçışlarım biraz tevazuya yönlendirdi heraldi. Yargılayasım çok gelmiyor, biri birinin alanına müdahele etmedikçe.

    Bi de yaş ilerledikçe fikirlerinin de hislerinin de sürekli değiştiğini görüyor insan. Kelimelerin hantallığını yetersizliğini görüyor.. Yani benlik yatırımı yapacağın, seni sinirlendirecek şeylerin sayısı azalıyor.. Belki.

    Ki buradaki arkadaşlar da öyle çok abes şeyler söylemedi. “Komik” lafı üzüntü uyandırsa da geçti. Amaçlarının fikir belirtmek olduğu belli. Üzüntü benim sorunum.

    Bi de aman abi ben olayım deme sakın. Ben de kaçmak için fırsat kolluyorum haha. Devam etmek için sebep listem vardır. 2 tane kalmıştı, birini de “opsiyonel” kategorisine aldım sanıyorum. 1 tane kaldı efektif olarak. Hadi bakalım.

    Reelde yüz ifadem yoktur pek. Doğru düzgün arkadaşım yoktur. Kız arkadaşım yoktur. Arayan soran olmaz. Aylarca kimseyle konuşmadığım olur. Sci fi romanlar, podcastler, azınca porno.. Ömür eritmece.

    Hayatının kıymetini bil yani.

    deadhouse

    @çaksu, Benim de oldukça sıradan bir hayatım var.

    Sadece hayata “mutlu olma, olmama, huzurlu olma, olmama, keyifli vakit geçirmek için gelme” gibi fikirlerim olmadığı için uzun zamandır hiçbir şey için üzülmüyorum.

    Gerçeği bilmek, öğrenmek, bilgiden kaçmamak. Bence yaşamın özü budur. Geri kalan şeyler çok önemli değil.

    çaksu

    @deadhouse, Gerçek ne kine?

    :)

    Ben düşünürsem, sorgularsam Taoist kafalara geliyorum genelde. Senin gerçek dediğin belki benim “akıntı”mdır. Olan biten. Kelimesiz. Akıntının bi parçası, içinde bi vortex olduğunun farkında kalma; kendini ayırıp katılaştırıp, olan biten (akıntı/gerçek) tarafından dayak yememe; sıvı kalma; yapacağını yaparken gereğinden fazla mental/duygusal/fiziksel efor harcamama…

    Hafiflemek, akmak…

    Tabi hepsi lafta kalıyo haha.

    deadhouse

    @çaksu, Gerçek, gerçeğin ne olduğunu bulmak. Eğer bir gerçek yoksa bile bu gerçeğin farkına varmak. Budist, Taoist felsefelere uzağım.

    Berca B.

    @çaksu, sen iyi bir adamsın çaksucuğum. Bu da yerleştirmen için bir fist bump olsun. 👊

    çaksu

    @Berca B., Ben de sana yumruk attım.

    <3

  8. Yiğit says:

    Güzel albüm, güzel kritik. Benim de aklıma ilk Véhémence geldi kapağı görünce. Yine Oğuz abi bulmuş böyle bir şey dedim tıklarken.

    Yine Erhan Yiğit kritiğinin altını deştik.

    Ouz

    @Yiğit, Atmospheric Black Metal Albums kanalında görmüştüm albümü ama vakit ayıramamıştım henüz. Dinleseydim kesin yazardım. :)

  9. Ouz says:

    Arkadaşlar topluca yanıt veriyorum, gecikme için kusura bakmayın. Son birkaç günde çok fazla yolculuk yaptım ve iş güç epey yoğundu. Ayrıca yazdığım uzunca başka bir mesaj resmen kaybolmuş, onun yerine daha kapsamlı bir mesaj atıyorum.

    @deadhouse, Kısa kısa yanıtlar vermeye çalışacağım.

    Gözlemevi kurmak isteyen adamın başına gelenler de sanat yapmak isteyen kadına söylenen zırvalar da Allah’ın emri değil. Verdiğin örnek, dinin yanlış bir şey olduğunu değil kitlelerin çıkarları için İslam’ın yanlı ve yanlış yorumlayıp kafalarına göre kurallar icat etmelerini ifade ediyor.

    Kur’an’da böyle bir ayet olup olmamasın gayet önemi var. Hıristiyanların misyonerlik uğruna milyonlarca insanı öldürmesi, yine Hıristiyanlık dininin bir yanlışı değil. Dinin emrettiği, İsa’nın öğretileri, -senin de belirttiğin gibi- ortada.

    Ben burada toptancılık yapılmasına karşı çıkıyorum. Akıl ve ruh hastası tiplerin din adına yaptıkları katliam, getirdikleri katı yasak ve benzeri uygulamalar, “Müslümanlar da şöyledir, Hıristiyanlar da böyledir,” gibi genel yorumlar yapılmasına vesile olmamalı.

    İslam dogma değildir, dinin temeli olan kitaptaki birçok ayet kesin anlamlar içermekle birlikte Arapçaya hâkim olanlar bilecektir ve Kur’an’ı okumuş olanlar da anımsayacaktır ki kitaptaki bazı kelimelerin/ifadelerin birden fazla anlamı vardır. Kaldı ki bu birden fazla anlamlar, yine de ne Kur’an’ı ne de İslam’ı bilime ve sanata düşman yapmıyor. Kitap orada, ister okuyun, ister dinleyin, bilim ve sanata düşman bir tek ayet var mı kendiniz görün.

    Dinleri uygulayıcıları ile değerlendirmek mi? O zaman Muhammed’e, Ali’ye, Ömer’e, Hamza’ya, Hasan’a, Hüseyin’e bak ve İslam’ı buna göre değerlendir. Her birinin hayatlarında inanılmaz şeyler göreceksin. Ha eğer şu anki konjonktür gereği işine geldiği gibi hareket edip dinin uygulayıcısı olarak Afganistan’daki Taliban’ı, Afrika ülkelerindeki Boko Haram’ı değerlendireceksen bir şey diyemem. Ayrıca, bir dine detaylı bir eleştiri getireceksen, onun uygulayıcılarından önce vermek istediği mesajın temelleri hakkında fikir sahibi olmanı tavsiye ederim.

    Bana yönelttiğin soru çok afaki bir yanıtı beraberinde getirecek. Ne bileyim hocam hangi ülkede sanat dostu kaç Müslüman olduğunu? Müslüman ülke dediklerinin alayı İslam’dan uzaklaşmış, belirli mezheplerin şirk çemberine girmiş, Kur’an’dan ziyade hadislerin ve birtakım ulemanın söylediklerini rehber alıp yaşayan, Kur’an’ı uygulamakla, anlamakla, anlatmakla zerre-i miskal derdi olmayan ülkeler zaten. Beri yandan sanat da bilim de huzur ile yapılabilen şeyler. Bir yerde ekonomik güçlükler, geçim sıkıntıları, siyasi karmaşa, can güvenliğinin olmaması gibi hususlar varsa, orada ne sanat ne de bilim yapılabilir. Şöyle bir bak bakalım Körfez ülkeleri haricindeki Müslüman dediğin ülkelerin, ekonomik ve siyasi durumları nasıl, halkları huzurlu mu, Batılı ülkelerde yaşayan insanlar kadar eğitim alabiliyorlar mı?

    Ve evet, bu saydığım olumsuzlukların tamamından Allah ve İslam sorumlu değil mi?

    İslam esnek değil, Hıristiyanlık esnek diyorsan, bana argümanlarını destekleyecek yazılı dinî metinler göstermelisin. Şu an bir yorum yapıyorsun ve yorumunun maalesef bir temeli bulunmuyor.

    @Necrobutcher, Ayet yoksa, ortada din adına bir hüküm yoktur hocam. Din adına bir şey yapılacaksa, bunun tanrısal bir dayanağının olması gerekir.

    @Rzeczom, Dediğinde haklısın, İslam ülkelerinde durum içler acısı. Ama bundan Allah da İslam dini de sorumlu değil. Müzik dinleyenlerin kellesini kesin, resim yapanları taşlayın gibi bir ayet yok.

    @Yiğit, Konuya tamamen tepkisel yaklaştığını görüyorum. “İslam’ın özünün nasıl olduğu artık umurumda dahi değil.” demişsin ama sonra 2021’de dahi yaşanan sorunları İslam’a bağlamışsın. Bunun sebebi gerçekten İslam mı? Suçlanacak şey insanlar mı İslam mı acaba?

    Bu biraz şuna benziyor. Bir asansör var, içinde sigara içilmez manasına gelen bir tabela bulunuyor. Asansöre binen biri, o tabelayı görüp yanlış yorumluyor ve asansör içinde sigara içiyor. Asansöre, sigara içen kişiden sonra binen vatandaş da bakıyor ki ortalık sigara kokuyor ve bundan çok rahatsız oluyor. Bunun sonucunda sigara içene kızmak yerine asansör içine yerleştirilen sigara içilmez tabelasına küfrediyor.

    Erhan

    @Ouz, hocam ayetlerde yer almayan konularda hadiselere o da yoksa alimlerin hükümlerine bakılıyor. İslamda kural koyucu tek kaynak kuranı kerim değil. Bilhassa yetersiz kalınan konularda bir fetva ile bile hareket şekli ve usulü belirtilebiliyor. Zira kuranı kerimin kendisi insanların yaşam tarzını kapsayabilecek, her konuda hüküm getirebilecek kadar kapsamlı değil.

    Ouz

    @Erhan, Bir kitap düşün. Tanrı sözü olduğunu iddia ediyor, bu kitabın apaçık ve ayrıntılı olduğunu söylüyor, bu da yetmiyor, din adına bu kitaptan başka hangi söze/hadise iman edecekler diye farklı farklı bölümlerinde metinler geçiriyor.

    Bahse konu kitabın insanlarla buluşmasının kısa süre sonrasında birileri çıkıp bu kitabı insanlara tebliğ eden kişinin “sözde” sözlerini, davranışlarını, yaşayışını temel alıp Tanrı sözü olan kitabın önüne geçirerek artık neredeyse tamamen sözlere, davranışlara vesaireye iman etmeye başlıyorlar, din diye ona tapmaya başlıyorlar, hatta camilerde Allah’tan çok o kişinin adını dahi anıyorlar (kitabı gönderen, böyle yapmamalarını kitapta söylemelerine karşın).

    Ayetlerde yer almayan konularda Allah insanlığı serbest bırakır, Kur’an temel noktaları işaret eder ve yine temel kurallar koyar. Erdemli bir hayat yaşnmasını öğütler. Başkalarının haklarına tecavüzün nasıl cezalandırılacağıyla ilgili kıssalara yer verir.

    Zeytinyağlı yaprak sarması yerken diyet kola içilir mi gibi abuk sorulara bile sözde alimlerin bir şekilde yanıtı vardır ama Allah bu tip detaylarla uğraşmaz. Eğer uğraşacak olsaydı, Hac esnasında erkeklerin saçlarının tıraşına kadar varacak detayı kitabında belirten Allah, isteseydi başka konularla ilgili de detay pekâlâ verebilirdi.

    Dininin İslam olduğunu iddia eden insanların peygambere neredeyse tapmalarının, alimlerin fetvalarına sarılmalarının arkasında, inandıkları dini tanımamaları ve bu dini realize edememeleri yatıyor bence. Yani gözle görülmeyen -ama dua da edilen- bir Tanrı’nın sözlerindense o Tanrı’dan bahseden birinin -sözde- sözleri ve yaşantısına dair kıssalar, onlara daha gerçekçi geliyor. Ve din diye bunu kabul etmeye daha meyilli oluyorlar.

    İslam’ın kaynağı, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı olarak gelen Kur’an’dır. Aksini, din bilgini olduğunu iddia eden birileri söylüyorsa, Allah’a kesinlikle şirk koşuyordur.

    deadhouse

    @Ouz, Tartışma başlatmak niyetinde değilim. Sadece bir dipnot düşmek istiyorum. Her ne kadar ateist olsam da var olduğum çevre öyle çevre değil. Din ve din adamları ile epey ilişkim oldu.

    Senin “kesinlikle” şirk koşuyordur dediğin kişiler, senin inancındaki (hadisleri kabul etmeyen) kişiler için dinden çıkmış diyorlar.

    Sen onlara şirk koşuyorlar diyorsun, onlar ise sana şirk koşuyor diyorlar. Bu şeye benziyor. Bir klişe söz vardır; 100 din mevcut, hepsi de kendilerinin haklı olduğunu söylüyor.

    Sana göre sen haklısın, onlara göre onlar haklı. Sadece bu durum bile dinlerin ne ölçüde ayrıştırma, şiddet, husumet, sosyo-kültürel problemler çıkardığını kanıtlıyor.

    Dysplasia

    @deadhouse, Bu.
    17 – 18 sene boyunca Yaşar Nuri Öztürk ekolünde (sadece Kur’an) bir müslüman olarak yaşamış biriyim ve ailem falan tümden dindardır, laik veya değil. Kaldı ki kitabı da iki kere baştan sona okumuş, yer yer de merak edip abdestli abdestsiz açmışımdır. Grup başlığı altında pek yeri değil diye düşündüm ama madem uzuyor, benim de söyleyeceklerim var.
    Din muallak bir sistem, kitapta dahi bulabileceğin saçma veya kötü, mantıksız gelen veya vahşi emirler, uygulamalar mevcut. Tabii ki insanlığın binlerce yıldır geliştirdiği toplumsal bir takım kurallar, ki bugün de devam eder bazıları; ‘iyi’ olarak kendine yer bulmuştur. Bu gayet normal. Din belki bir süre insanoğlunu fersah fersah ileriye de taşımaya da yaramıştır. Ama modası geçiyor işte.
    İyi veya kötü insanlar bu dini kendilerine göre eğip büküyorlar ve kitap da bükülmeye gayet müsait. Bir ayet gösteriyorsun, düşüncesine uymuyorsa eğer arapça’nın antik lehçelerinden kelimelerin yan anlamını bulup geliyor. Hacı o öyle olmaz. Eğer evrensel bir kitap gönderiyorsan yöntemi bu değil. Akıl var mantık var. Sen de kendine müslüman diyorsun, ışid de diyor ve herkes kendi kanıtını kitapta bulabiliyor.
    Bir kere bu dinin ilk mensupları peygamber ölür ölmez birbirini kesmeye başladılar. Böyle bir saçmalık yok. Bunun bana gösterdiği şey zaten kitap halinde olmayan Kur’an’ın çok da ilahi bir yasa olarak değil, peygamberin kelamı olarak görüldüğü, uyulduğu. Ki adam ölür ölmez rafa kaldırmışlar o ulviliği ve birbirlerine girmişler. Sen peygamber görmüş birisi olsan bu kadar çabuk yoldan çıkar mıydın, bir sor kendine.
    Ben kendime hardcore ateist diyemem, negatif agnostik veya apateist derim. Ama bu din denilen şey veya bu dinlerin tanrıları tapılmayı haketmiyor.

    deadhouse

    @Dysplasia, Benim idolüm Enver Hoca’dır. Hardcore üstü ateistim. Bir dine inananların tek şansı benim devlet başkanı olamayacak olmamdır.

    Ouz

    @deadhouse, Hayatımın son birkaç yılının kayda değer bir kısmı, bu konuları ya yüz yüze ya da internet üzerinden birileriyle tartışmakla geçti. Benim için sorun yok.

    Ortada bir din var ve bu dinin kitabının yazarı olan varlık, bu kitap haricindeki din adına söylemlerin, dinin bir parçası olarak kabul edilmemesini söylüyor. Ayetleri de delil gösteriyorum (istersen numaralarını da bir sonraki mesaja eklerim ama bu işlerle ilgiliysen anahtar kelimelerle bunları kolayca bulabilirsin). Hatta öyle ki o kitapta, bu dinin peygamberi olan kişinin, mahşerde ümmeti için “Kur’an’ı terk ettiler” diyerek ümmetini, Allah’a şikâyet edeceği yazıyor.

    Hadis dediğin şey, peygamberin ölümünden 200-300 yıl sonra ona isnat edilen, çoğunluğu peygambere iftira ve hakaret dolu, saçmalıklar yumağından başka bir şey değil. Ayrıca aralarında inanılmaz çelişkiler, Kur’an ile ters düşen unsurlar, dahası o dönemin hükümdarları tarafından kendilerine hizmet edecek şekilde uydurulan sözler de var. İşin kötüsü insanlar, din diye bunlara iman ediyor, Kütüb-i Sitte’de yazanları İslam zannediyor.

    Carl Sagan’ın çok sık kullandığım bir sözü var, sen de bilirsin. “Sıra dışı iddialar, sıra dışı kanıtlar gerektirir.” Buyursun o 100 dinin mensubu olanlar kendi iddiaları için kanıtlarını sersin ortalığa, ben, benimkileri rahatlıkla sunabilirim.

    Son yazdığın paragraf, benim birkaç mesaj önceki asansör örneğime benziyor. Sen de sigara kokusundan rahatsız olup sigara içilmez tabelasına küfredenlerdensin. Yaklaşımın maalesef hatalı.

    Vaktin olursa ve bu konular ilgini çekerse, kurandakidin.com adlı siteyi incelemeni öneririm. Çevrendeki hadisçilere de aynı siteyi incelemelerini tavsiye edersen, onlar için iyi bir iş yapmış olursun.

    deadhouse

    @Ouz, Hocam benim danıştığım, İslam dinini öğrendiğim kişiler binlerce din kitabı okumuş, bin yıllık ekolden gelmiş kişiler. Dedesinin dedesinin dedesi aynı işle uğraşmış. İnternet sitesi önerebileceğin biri değilim. :)

    Neyse. Sağlıcakla kal. Dediğim gibi tartışma başlatma niyetinde değildim. Sonu olmayan konular.

    Ouz

    @deadhouse, Sen de sağlıcakla kal. Biraz öyle, inanan inanıyor, inanmayan inanmıyor. Ben de işin açığı tebliğci gibi “Durun kardeşler, bir de beni dinleyin!” demeyeceğim. Takılalım bakalım böyle.

    Yiğit

    @Ouz, yalnız burada kanıt sözünün tanımını doğru yapmak gerekiyor. Kur’an’ın kendi içerisinde kanıtlarını yaparsın ve bir sebep-sonuç ilişkisine bağlarsın ama bu birçok din için de geçerli ki. Herhangi bir dine yönelik olağanüstü bir kanıt olamaz ki. Kanıt getirdiğin şey bir din olamaz zaten; bir gerçeklik durumu olur (gerçek olur demiyorum doğru anlaşılsın). O şey bir inanç değildir.

    Kişi kendince elbet tesadüf vs diyemeyeceği açıklamalar yapabilir ama bunlar öznellikten öteye gidemez. Ancak unutulmasın ki evidence (kanıt) dediğimiz şey öznel bir durum değildir. İnanılıştan bağımsızdır, ancak dinlere getirilebilecek ”kanıtlar” tamamen inanılışa bağlıdır. Bilim felsefesinin doğru bilgiye ulaşımıyla dinleri bir noktada ayırmak lazım. Dinleri geçtim, tanrının varlığı bile bilimsel olarak değerlendirilemez çünkü yanlışlanabilir değildir. Tanrı vardır/yoktur sözüne de sıradışı bir kanıt getiremezsin haliyle. Bunu en fazla öznel ”kanıtlarla” değerlendirirsin. O yüzden kanıt’ı doğru tanımlamak lazım. Dinlere yönelik bir kanıt var mı, bu sorunun cevabı kuşkusuz olarak hayır. O halde konu asla kanıtlamaya gelemez.

    Sagan o sözü test edilebilirlik üzerine kuruyor. Bir iddia test edilebilir ve yanlışlanabilir değilse nesnel bir düzleme asla inemez. Yani sözün özü ben ayı yardım, ben cinlerle konuşuyorum, ben reenkarne oldum, ben mesihim vs vs gibi söylemlerin bir sonu yoktur. Ha bu inanılırlığı kişisel bazda etkilemez orası ayrı. Ancak nesnel baza ineceksek işte o zaman olağanüstü kanıtlar gerekiyor.

    Ouz

    @Yiğit, Çok kesin konuştun ama olağanüstü ve test edilebilir kanıtlar var Kur’an ile ilgili. Hatta uğraşırsan kendin bile bu kanıtları hesaplayabilirsin. Ama seni uğraştırmamak adına şu videoyu bırakayım buraya:

    https://youtu.be/J7DYzA_9GXk

    Vaktin varsa 42 dakikalık videonun tamamını izle, vaktin darsa 21. dakikadan itibaren izleyebilirsin. Arapça harflerle ilgili kuşkun olursa en yakın müftülüğü veya camiyi ziyaret edebilirsin. Hatta videoyu hazırlayan kişiyle de iletişime geçebilirsin. Video seni kesmezse, bu arkadaşın diğer videolarındaki matematiksel mevzulara da göz atabilirsin.

    Videoyu/videoları izledikten sonra yorumunu merakla beklerim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.