# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
EDGE OF SANITY – Unorthodox
| 02.11.2019

Sizin gibi değiliz, olmayacağız!

Emir Şekercioğlu

İsveç death metaline yön vermiş büyük gruplardan biri olan ve zamanında Dan Swanö gibi bir müzisyen dehanın yön verdiği Edge of Sanity, ilk albümü “Nothing But Death Remains” ile çok büyük çaplı olmasa da kendini göstermiş ve önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan kaliteli bir ilk albüme imza atmıştı. Ondan bir sene sonra yayınlanan “Unorthodox” albümü ise içerdiği şarkı sayısının normal standartları aşan fazlalığı ve barındırdığı yoğun progresif yapılarla hem oldukça iddialı hem de içine girilmesi çok daha zor, kompleks ama bir o kadar da kaliteli ve önceki işinin üstüne koyan bir icra sergilemişti. Grubun sonraki yıllarda daha melodik bir hâl alacak tarzından farklı olarak, old school death metal vahşiliğinin vokal performansı ve enstrüman kullanımı açısından yeri geldiğinde zarif bileşenlerle buluştuğu “Unorthodox” albümü kanaatimce grubun ilk zamanlarındaki en çarpıcı çalışması.

“Death metal”, “progresif death metal”, hatta “progresif doom/death metal” gibi eklentilerini artırabileceğimiz ölçüde çoklu bir kimyaya sahip olan albümün, sözleri ve albüm ismiyle birlikte incelendiğinde okültizm odaklı bir çalışma olduğu söylenebilir. Sadece güzel bir kelime olduğu için kullanmanın ötesinde, şarkıların maneviyatı ve sözleri açısından incelendiğinde de gayet altının doldurulduğu bir albüm ismi olan “Unorthodox”, bu noktada çalışmanın geneli için açıklığa kavuşturulması gereken bir tabir olma özelliği gösteriyor. O yüzden şarkılara, müzisyenliğe, albümle ilgili artı ve eksi olan kısımlara geçmeden önce bu kavramın albümle olan bağlantısı üzerine birkaç söz söylemek istiyorum.

En genel anlamıyla geleneksel, olağan, yaygın kanıda kabul görmüş belirli bir düşünce, inanış, yorum ve davranış biçiminin, dolayısıyla da “orthodox” olanın tersi veya değili konumunda bulunan “unorthodox”, bilhassa ezoterik ya da okült yapılanmaları da içine alan dinler tarihinde sıklıkla karşımıza çıkabilecek bir kavram. Bir dinin ya da inanç biçiminin en temel, baskın formundan ayrışan; zaman zaman o inanç biçiminin salt rasyonel ya da spiritüel bir formuna dönüşen ya da içinden doğduğu temel değerlerden bir noktada tamamen ayrışıp başka bir düşünce sistemine dönüşebilen unorthodox görüşlerin tarihte epey büyük yansımaları mevcut. Antik Roma dininde Mithraism; Antik Yunan’da Orfeusçuluk; Budizm’de Mahayana ekolü; Musevilik’te Kabala; Hristiyanlık’ta Gnostisizm, Katharizm, Ariusçuluk; İslam’da Tasavvuf, Mutezile gibi belirli temel düşünce biçimleri adı geçen inançlardaki orthodox düsturların unorthodox formları olarak nitelendirilebilir. Bir inancı ya da düşünceyi toplumun genelinden farklı, hatta bazen radikal derecede ayrıksı yorumlayan istisna kişilerin tarihte sık sık sindirilme tehlikesi yaşadığını, hatta sindirildiğini duymuşuzdur. Öğretileri başlangıçta Yahudilik’te ayrı bir mezhep oluşturmaya çalıştığı şeklinde yorumlanıp sonrasında bir din haline gelen İsa, Rönesans dönemi İtalya’sında panteistik ve hermetik görüşlere sahip olup sonucunda Roma’da yakılan Giordano Bruno ya da Abbasîler zamanında kendisine ilahlık ithaf ettiği suçlamasıyla idam edilen Hallac-ı Mansur gibi örneklerin de gösterdiği üzere unorthodox düşünceler belirli noktalarda kendine has özellikler sergilerken orthodox olanla bir senkron tutturduğu gibi ondan tamamen ayrışıp bambaşka bir varoluş iddiasında da bulunabilir. Bu yüzden, unorthodox olan, orthodox karşısında varlığını bir tehdit altında bulur çoğu zaman. Çünkü çoğunluğun, kurumsallaşmış olanın, toplumun bütününün hayatını düzenleyen hakim paradigmaların karşısında kendi düzenini oluşturmaya ve varoluşunu gerçekleştirmeye çalışır. 2003’de çıkan bir Morbid Angel albümünün de tematik olarak gayet isabetli bir şekilde bahsettiği üzere, bu kişilerin içinde yaşadıkları toplumların nezdinde sık sık “Heretic” olarak anılma tehlikesi vardır.

Albüme adını veren tanımlama, söz konusu albümün bünyesinde, içerisine death metalde sıklıkla kullanılan belirli okült düşünce ve inanış biçimlerini de dâhil ederek (satanizm, din karşıtlığı) tümüyle protest bir konuma yerleşiyor. Albümün introsu “The Unorthodox” sözünü hiç esirgemeden bu karşıtlığı vurgularken, çalışmanın en göze çarpan bestelerinden “Enigma”da Dan Swanö’nün ağzından birbirleriyle tartışan The Priest ve The Unorthodox, iki kutbun mentalitesini vermesi açısından epey dikkat çekici. Rahip bilindik ağızlardan Tanrı’nın mesajlarını verirken “sapkın” konumunda olan diğer figürün cevaplarındaki ağdalı dil, satirik üslup ve sembolik anlatım, yukarıda bahsi geçen unorthodox inanışlardaki mistisizmi, örtük manayı (okültist) ve bu noktada karşıt bir tavrı simgeliyor:

“(The Priest:)
I can heal the dead
(The Unorthodox:)
Paroxysmal ecstasy, dementia or deity?
Sapless you are crawling,
To confess your sins?”

Albümde yansıtılan satanik ya da din karşıtı tavrın, temelde death metalin genel yaklaşımıyla alakalı bir mevzu olduğunu hatırlatmak isterim. Çünkü her ne kadar metal müzik camiasında okültizm ve satanizm birbirlerine çok yakın anlamlarda kullanılsa da okült “gizli”, “saklı olanın bilgisi” gibi manalara gelen, içerisinde birbirinden farklı pek çok felsefi, spiritüel, dinî inanç ve düşünce biçimlerini barındıran, dolayısıyla işin bu kısmında bir inanç ve tavır biçimi olarak satanizmi de bünyesine alan büyük bir küme ya da bilgiler bütününe verilen isim. Sözsel yaklaşımın okült olması, lirik konsepti doğrudan satanist ya da din karşıtı yapmıyor ama satanist bir üslubun varlığı albüme dolaylı olarak okült bir kimlik kazandırıyor.

Albümün liriklerinde mevcut olan bu şeytani ve mistik havanın müzikal tezahürüne geldiğimizde Edge of Sanity’nin ortaya koyduğu sanatsal icranın derinliği çok daha anlaşılır, hatta hissedilir bir hâle geliyor. Başta Dan Swanö olmak üzere Benny Larsson’dan Andreas Axelsson’a dek albüm kadrosundaki her bireyin ciddi müzisyenlerden oluştuğu “Unorthodox”, taşıdığı niteliği doğrudan fark edilebilir bir icrayla ortaya koyuyor. Çalışmanın müzikal altyapısının bir özeti gibi kendini ortaya koyan “Enigma” şarkısı, Swanö’nün vokal performansı bakımından hayranlık uyandırıcı. Rahip karakterinin konuştuğu yerde gönül okşayıcı bir clean vokal kullanan ve arkasına kilise müziğinin desteğini de alarak adeta bir “arınma ritüeli” gerçekleştiren Swanö, kişiliğini “The Unorthodox” karakterine evirdiğinde son derece vahşi, brutal bir vokale geçerek çalışmanın muazzam bir boyuta evrilmesini sağlıyor. Bunun haricinde şarkının başında yer alan çello, genelinde karşılaştığımız ses efektleri gibi destek kuvvetleriyle birleşen death metal enstrümantasyonu albümün genelinden duyduğumuz beklentiyi bir anda tepeye çıkartıyor. The Blessing, Celestial Dissension ve The Loss of Hallowed Life şeklinde üç kısımdan oluşan beste hayli progresif bir yapı barındırıyor. Hemen sonrasında gelen “Incipience to the Butchery” kısa süresine rağmen Morbid Angel türevi rifleri ve 1:13’te işitmemizle bizi Death’in “Spiritual Healing” zamanlarına götüren ekolu çığlığıyla su gibi akıp geçen bir geçiş parçası işlevini görüyor.

“After Afterlife” çalmaya başladığında, albümün havası doom metal kimliği almaya başlıyor ve lirik konseptin barındırdığı okült havanın maneviyatını derinleştiriyor. “Beyond the Unknown” ile bu etki söz açısından olmasa da müzik olarak kısa bir sekteye uğrasa da beraberinde gelen “Nocturnal” parçasıyla yineleniyor. Bu besteden sonra gelen üç parça, albümün ilk altı parçasında iyiden iyiye aşina olduğumuz müzikal yapıların uygulamasının bir devamı olarak istisnai anlar dışında ekstra bir özellik sergilemiyor. Yalnızca “The Day of Maturity” parçasında klavye kullanımının devreye girdiği yerlerde dikkatimizin odağı şarkının içerisine yeniden girmeye başlıyor.

“Requiscon by Pace”in çalmasıyla beraber geride bırakılmış on bir parçanın üzerine kısa ve tatlı bir dinginlik anı yaşıyoruz. Ancak “Dead But Dreaming” ile albümün ivmesi yeniden yükseliyor. Çalışma içerisinde bestecilik açısından en dikkat çekici parçalardan biri olan “Dead But Dreaming” kısa bir progresif death metal icrası olması bakımından hayli başarılı bir performans ortaya koyuyor. 1:57’ye kadar tavizsiz bir death metal sunan beste, mevcut andan itibaren klavyenin tekrar kontrolü almasıyla, kesik kesik çalınan gitar riflerinin yarattığı o buzul hissiyatla ve Swanö’nün uğursuz vokalleriyle “Unorthodox”un tarihe yansıyan hatıralarını karanlık bir mistisizm ile canlandırarak takdir topluyor. Parçanın sonlarına doğru 3:19’luk kısım geldiğinde dramatik efekt birden yükselişe geçerek o karanlık havayı bir “son nefes” kederiyle değiştiriyor ve Swanö şu sözleri söylerken biz dinleyicileri de o trajik girdabın içerisine çekiyor:

“My life among the living was not but pain,
But now I’m set free beyond my destiny
I’ve been the one who was giving
Slowly drained of life
Dream my enemy, forever I’m your sleep.”

Albümün kapanışını yapan, ağır topların sonuncusu “When All Is Said” ise “Dead But Dreaming”in sonuyla yüzeye çıkan dramatik hissiyatın çok daha keskin bir şekilde dışa vurulduğu, adeta yok oluşun müjdecisi gibi duran brutal bir kederle inşa edilmiş ve bu unsurları doom metalin kasvetiyle buluşturmuş bir beste olarak “Unorthodox”a damgasını vuruyor. Parçanın sonuna eriştiğimizde gerçekten de her şey söylenmiş oluyor ve bize kısa bir sessizlik anından başka tecrübe edilebilecek bir şey kalmıyor.

Edge of Sanity’nin bu albümde sunduğu müzikal çeşitlilik, atmosferik zenginlik ve sözlerindeki edebî sembolizm “Unorthodox”un yapılmış death metal albümleri içerisinde çok özgün bir karakter kazanmasını sağlıyor. Kanaatimce albümün tam anlamıyla mükemmelliğe ulaşmasını engelleyen tek unsur, bir noktada dinleyicinin albümle kurduğu bağı biraz gevşeten uzun süresi ve bu uzunluğa sebep olan parça sayısı. Çalışmadaki favori parçalar elbette kişiden kişiye göre değişebilir, ancak bana kalırsa “Everlasting”, “Beyond the Unknown”, “A Curfew for the Damned” ve “Cold Sun” gibi parçalar, geriye kalan besteler düşünüldüğünde albüme konmasaydı da “Unorthodox”un güzelliğinden bir şey götürmeyecek mahiyette icralardı. Başka biri bu bestelerin dışında kalan diğer parçalar için de aynı yorumu yapabilir elbette ama bu durumda da sonuç değişmiyor ve neticede belirli parçalar için “olmasaydı da olurdu” dememize imkân veriyor.

Bu küçük detayı bir kenara bırakırsak “Unorthodox”un durduğu yeri ve içinde bulunduğu tür itibarıyla taşıdığı farklılığı elinden geldiğince anlatmaya çalışmış olan bu inceleme, dilerim albümün muhtevasını gerektiği gibi verebilmiş, henüz dinlemeyenlerin ise merakını cezbedebilmiştir.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.35/10, Toplam oy: 26)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1992
Şirket
Black Mark Production
Kadro
Dan Swanö: Vokal, piyano, sözler
Andreas Axelsson: Gitar, ek vokaller, sözler
Sami Nerberg: Gitar, ek vokaller, sözler (4)
Anders Lindberg: Bas
Benny Larsson: Davul, perküsyon

Konuk:
Yasmina Molero: Ek vokaller (2)
Anders Måreby: Klasik gitar, çello
Şarkılar
1) The Unorthodox
2) Enigma
3) Incipience to the Butchery
4) In the Veins / Darker than Black
5) Everlasting
6) After Afterlife
7) Beyond the Unknown
8) Nocturnal
9) A Curfew for the Damned
10) Cold Sun
11) The Day of Maturity
12) Requiscon by Page
13) Dead but Dreaming
14) When All Is Said
Web
  Yorum alanı

“EDGE OF SANITY – Unorthodox” yazısına 11 yorum var

  1. ismail vilehand says:

    The Spectral Sorrows’dan sonra en sevdiğim EOS albümü. Gerçi EOS denince ilk dört albümü seviyorum sadece. Purgatory Afterglow sonrasını bir türlü sevemedim. 90lar başı İsveç death metalinin tadı, ruhu, atmosferi bambaşka.

    Noshophoros

    @ismail vilehand, The Spectral Sorrows’u iki kere dinledim ve ikisinde de sevemedim nedense. O yüzden “Unorthodox” benim için Edge of Sanity’nin zirvesi. “Purgatory Afterglow” ve sonrası zaten başka bir hikaye olduğu için onu katmadım.

  2. bab-ı esrar says:

    Yalnız Ahmet Saraçoğlu’nun yazdığı albüm kritiklerinden sonra hem anlatım biçimi olarak hem de albümün içeriğini detaylandırarak okuma isteğini yukarı çekmesi açısından Emir Sekercioğlu’na eline sağlık demek istiyorum. Kritiğin albümle ile ilgili her konu hakkında en ince ayrıntısına kadar derinlemesine inmesi de ayrıca takdir edilmesi gereken tarafı çünkü kısa kesilen ve öylesine yazılmış kritiklerden nefret ediyorum. EOS denilince benim de en sevdiğim albümü Purgatory Afterglow dur.

    Noshophoros

    @bab-ı esrar, Teşekkür ederim hocam güzel yorumunuz için. Yazdığım her kritikte elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve sizin yorumunuzda da gördüğüm üzere böyle olumlu tepkiler aldıkça yazmak için şevk ve motivasyonum da artıyor. Sağ olun tekrardan.

  3. Mail’de dediğim gibi, bugüne dek Türkçede yazılan en iyi Edge of Sanity – Unorthodox incelemesi için teşekkürler.

    Noshophoros

    @Ahmet Saraçoğlu, Çok teşekkür ederim ve her zaman yaptığım gibi bu incelemeyi de hakkını vererek yazmaya çalışmak önemliydi benim için. Böyle düşünüyorsan Ahmet abi ne mutlu bana da.

  4. OblomoV says:

    Metal müziğin başına gelmiş en güzel şeylerden biri Dan Swanö işin içindeyse kalite de beraberinde geliyor. İncelemede bahsedildiği gibi sözlerindeki rutubetli karanlık hava müzikalitesinde de hissediliyor. 90′larda piyasaya çıkmış birçok death metal albümü gibi bu albümün de tınısı beni kendine çekiyor.

    Kamyoncu olsam aracın arkasına şunu yazdırırdım muhtemelen: Yolların ustasıyım, 90′lar death metalinin hastasıyım

    Kritik yine çok güzel olmuş bu arada. Albümün sözleri, müzikalitesi, ruhu hakkında bilgi edinebildiğim yazıları seviyorum. Oldukça bilgilendirici, daha önce fark etmediğim bazı noktaları gördüğüm ayrıntılı bir inceleme olmuş. Ellerine sağlık.

    Noshophoros

    @OblomoV, İnceleme, albümle alakalı daha önce dikkatinizden kaçan bir şeyi fark etmenize yardımcı olduysa dediğiniz gibi, o halde yazdığıma fazlasıyla değmiştir benim için. Teşekkür ederim.

  5. Ouz says:

    Her zamanki gibi harika ve üzerine epey emek verildiği her halinden belli olan bir yazı. Üçüncü paragrafı ayrıca sevdim, hızlı bir zaman yolculuğu yaptım resmen satırları okurken.

    Zihnine ve ellerine sağlık Emir.

    Noshophoros

    @Ouz, Çok teşekkür ederim. Yazdığım albümler imkan verdikçe onlarla bağlantılı, ilginç durabilecek anekdotları da aktarmaya devam ederim elbette.

  6. deadhouse says:

    Destan yazmışsın. Bu kritiği sitede gezinirken şansa buldum. Gerçekten süper bir inceleme. Eline sağlık.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.