# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
OPETH – Heritage [ORTAK İNCELEME]
| 22.11.2011

Kuyuya atılan taş.

Ahmet SARAÇOĞLU:

Yaklaşık 14 yıldır dinliyorum OPETH’i. Hayatta en çok dinlediğim birkaç gruptan biri olmalarının yanı sıra, benim için sadece müzik olmayan, daha derinlemesine nüfuz eden gruplardan biri olarak da gösterebilirim kendilerini.

Her ne kadar “Blackwater Park” sonrasında yaptıkları işlerin duygu yoğunluğu bana eskilerin tadını veremese de, OPETH her zaman için belli bir kalitenin üstünde olmayı başaran ve başaracak bir grup olduğunu zaten yıllardır hepimize kabul ettirmiş durumda.

“Heritage”a dair yapılan tonla muhabbeti bir çırpıda atlayarak, albüme dair bir “taraf” olmadığımı belirtmek isterim. Albümü OPETH’in külliyatını bilen biri olarak sayısız kez dinledim ve bu dinlemeler sırasındaki yorumlama ve yapılan işi özümseme kaynağı olarak tek dayanağım, OPETH dinleyiciliği konusundaki tecrübemdi.

Evet albüme dair bir taraf tutumuyor ve OPETH’in seçtiği bu yolda, görünüşe göre dinleyiciler tarafından belirlenen saflardan birine girme ihtiyacı duymuyorum. Bunun sebebi de grupların müzikal gelişimlerini “öncesi” ve “sonrası” olarak ayıracak radikallikteki böylesi albümlerin dinleyici kitlesi üzerinde yarattığı garip etkilerin ve bu etkilerin doğurduğu fikir ayrılıklarının, konuşarak çözülemeyeceğine olan inancım. Temel düşüncem, “Heritage” gibi çok farklı bakış açıları oluşturan bir albümü sevmeyen bir insana “Haksızsın! Albüm mükemmel! Anlayamıyorsun! Kafan almıyor! Müzik birikimin yetmiyor!” gibi şöyler söylemek ne kadar anlamsızsa, albümü seven insanlara da “OPETH bu değil! Ben OPETH’in özünü biliyorum! Kucağımda büyüdü! Metal unsurlarını terk ettiklerine göre mutlaka sik gibi müzik yapıyorlardır! Dinlemeye tenezzül etmem!” gibi karşılıklar vermek de o kadar anlamsız.

Progresif rock’ın aslında dışarı yansıttığı bir durum olmamasına rağmen kimi zaman dinleyicilerince öne çıkarılan snobluğu ve elitistliği de, muhtemelen albümü sevemeyen ve eleştirecek yer arayan insanların ekmeğine yağ sürüyor. Zira kimi yorumlarda rastlanan “X diskografisini dinlemeden bu albümü anlamanız mümkün değil” tarzı, bana göre müzik dinleme kavramını biraz fazla ciddiye alan ve sanki zor bir dersmiş de özümsenmedikten sonra boş yere yapılıyormuş gibi yansıtılan çıkışlar, albümü antipatik ve soğuk göstermekten başka bir işe yaramıyor. “Heritage”ı yaratan kişiler, albüme yönelik tepkilerin karışık olacağını elbet biliyorlardı; buna rağmen herhangi bir demeçlerinde, yorumlarında “Albümü sevmeyenler önce 70′lerde çıkan ve bu albümün yazımında bize ilham veren grupları dinlesinler” demediğine ve diyemeyeceğine göre, grubun kaydığı bu yeni tarza daha alışkın olan kitlenin de albümü savunurken bu yönden “vurmasını” abes buluyorum.

Şimdki kişisel görüşlerimi sıralayıp sona doğru yaklaşayım.

“Heritage”ı beğendim. “Heritage”ın barındırdığı müziği beğendim. Bunu yaparken de nelerden ilham almışlar, ne yapmaya çalışmışlar diye düşünmeden, hatta onca yıllık OPETH hayranlığıma rağmen albümü OPETH olarak görmenin dışına çıkarak bakabilmeyi başardığımda da beğendim. Evet, OPETH’in aldığı ilhamları, progresif rock tarihinde yer etmiş tüm o etkilenimleri belki çok iyi bilmiyorum; ama ortaya çıkarılan işi, yani yaratılan müziği beğendim. Bu müziği METALLICA yapmış olsaydı da beğenirdim, BURZUM yapmış olsa da beğenirdim, RIHANNA yapmış olsaydı da, GÖKHAN ÖZEN yapmış olsaydı da beğenirdim.

Bu şekilde bakınca ve albümü çevreleyen ve “Heritage”ın kendisini bile aşıp neredeyse albümün müzikal içeriğini ikinci plana atan tüm o dış etkenleri yok sayınca, karşımda gayet güzel, olağanüstü bir müzikalite barındırdığı tartışılır olsa da zevkle dinlenen bir albüm buluyorum.

Belki şöyle düşünülebilir: “E tamam da hafız, albümü yapan OPETH ve sen de bir OPETH albümünü yorumlamaya çalışıyorsun; nasıl oluyor da bunu hiç göz önünde bulundurmadan yorum yapıyorsun, yıllardır dinliyorum dediğin onca albümü nasıl hesaba katmıyor, bu albümü değerlendirirken her şeyleriyle doksanlar ve iki binlere damgasını vuran OPETH’in geçmişini nasıl tümüyle ayrı tutabiliyorsun?”

Evet, bunu yapıyorum. Çünkü zaman içinde görülen örneklerin işe yaradığını, bu radikal değişim albümlerinin her şeyin sonu olmadığını, gruplara şans verilmesi gerektiğini düşünüyor, hatta biliyorum. Yıllar yılı Mikael’in brutalleriyle kendini kaybeden biri olarak “OPETH brutali bıraktı, artık dinlenmez” dememeyi; önceki albümlerdeki gitar tonlarıyla, riflerle perişan olmuş biri olarak “Artık metal yapmıyorlar, CD’lerini yakmaya gidiyorum” dememeyi başarabiliyorum. Bu yüzden de “Heritage”ı seviyor, kendi çerçevesi içinde iyi bir albüm olarak değerlendiriyorum.

Yazdığım bunca şeyin üstünü çizip “Hayır abicim albüm kötü, OPETH bitti” diyene de, “70′lerin kült progresif rock gruplarının bütün albümlerini dinlemediğin için bu albümün yapmaya çalıştığı şeyde başarısız olduğunu anlayamıyorsun” diyene de saygım var. OPETH bugüne kadar yaptıklarıyla, farklı uçlardaki bu tarz yorumların yapılmasını kaçınılmaz kılan bir kariyer çizdiğine göre, alışılmadık durumlar ortaya çıktığında herkesten farklı bir ses çıkması kadar doğal bir şey olamaz. “Load” çıktığında Akmar Pasajı’nın önünde satılan sürüyle ikinci el “Load”u gören bendeniz, bugün “Load”u METALLICA’nın en iyi albümlerinden biri olarak gören sayısız insana da rastlıyorum. KATATONIA brutal vokali bırakıp doom elementlerini terk ettiğinde uyuz olup kendini kesen kitlenin binlerce katının, bugün o “yumuşak” KATATONIA ile zevkten kendini kestiğini biliyorum.

“Heritage” bence OPETH’in en iyi albümlerinden biri değil; ama kötü bir albüm, hiç değil.

Not: 7,5/10

***

Ezgim ÖZGÜL:

03.12.2010 tarihinde gelmiş bize Opeth’in stüdyoya gireceği haberi. (Üşenmedim tam tarih için arşivlere baktım.) Daha bu adamlar stüdyoya girmeden 35 bin milyon tane yorum yazılmıştı sitedeki haberin altında. Biri osursa dinlerim diyor, diğeri diyor ki Opeth “My Arms Your Hearse”dan sonra bozdu yeaaa…

“ALBÜMDE BRUTAL VOKAL YOKMUŞ!!!111″

Evet böyle diyenler de bayağı çok. Elimden geldiğince objektif bir kritik yazmaya çalışacağım, ama önce konuyla ilgili kısa bir fikrimi söylemek istiyorum. Ben, dinleyiciler rahatsız olacak diye “eski tatlarından ödün vermeyen” gruplardansa, hayranlarına “siz beğenmeyebilirsiniz, ben böyle beğeniyorum” diyen gruplara daha çok, hatta çok çok daha fazla saygı gösteririm. Bu demektir ki adamlar hâl isteyerek^, severek, kendileri için yapıyolar bu işi. Albümü beğenirim beğenmem, o ayrı mesele (beğendim o da ayrı mesele), ama benim için işi özü budur.

Gelelim “Heritage”a. Öncelikle süper-objektif bakarak diyebilirim ki, bu albüm hayatımda duyduğum mükemmel kayıtlardan birine sahip. Hayatımda bu kadar özenilmiş bir kayıt duymadım deme cesaretini gösteriyorum, gösterdim. Opeth hep Opeth oldu. Gelip bana herhangi bir şarkının herhangi bir 5 saniyesini çalsanız, derim ki “aha bu Opeth”. Ama bu albümde 2-3 (belki de 4-5, bilemedim şimdi) şarkı var ki, ben bunların Mikael vokale girene Opeth şarkısı olduklarına inanmadım. Slither’ıyla, Nepenthe’iyle, Famine’iyle, bambaşka albüm “Heritage”. Her grup der ya “bu albümümüzde kendimizi aştık, uçtuk, bambaşka oldu bu albüm”; tam “Heritage”a uygun işte bu söz.

İntrodan sonra gelen Devil’s Orchard albüm içinde en az değişik olan parçalardan biri. İlk single olarak da insanlar çok ürkmesinler diye bunu seçtiler herhalde diye düşünüyorum. “Watershed”e koysak çok sırıtmaz gibi (belki biraz). Zaten klibin de, içinde grup elemanlarının görünmeyeni makbûldur.

I Feel the Dark, Opeth için basit bir isim gibi; “bir The Lepper Affinity değil”. Ama Miko ne demişti: “Bu albüm çok earthy (kendi halinde, ayakları yere basan) oldu, earthy güzel bir kelime, onu seviyorum”. Tam olarak bu cümleyi kullanmıştı kendisi. O yüzden yadırgamadım, bilinmedik kelime bulacağım diye sözlük karıştırmamış.

Slither Ronnie James Dio’nun anısına yazılmış, albümün en hareketli parçalarından biri, adına yaraşır şekilde kayarak, sürünerek bitiyor.

Sonra, The Lines in My Hand adlı nadide parça var… O davullar, o davullar… O ikinci dakika… Öhöm neyse. Arkasından Folklore ve güzel outro Marrow of the Earth. Şarkıları progresif altyapı üzerinden derinlemesine inceleyecek bir beceriye sahip değilim, zaten burada rif var, şurada davul var diye de dinlemedim albümü; bir bütün halinde kocaman güzel bir albüm olarak baktım.

Albüm kapağıyla ilgili de birşey söyleyeyim mi diye düşündüm, ama şuan vazgeçtim. İşte o kapak:

Kısacası bu albüm biraz Black Sabbath, biraz Pink Floyd, biraz caz, biraz rock, ama aynı zamanda bambaşka bir şey, bambaşka bir Opeth (çok karizmatik noktaladım).

Not: 8/10

***

Levent MUKAN:

Opeth’in “Heritage”ı biraz değişik bir şekilde geldi sanki.

Mikael’in açıklamaları, düşen tadımlık parçalar, baya kötü kapağı (özür dilerim), death metal olmayacak olması ama “Damnation”a da benzemeyecek olması gibi nedenlerle herkes farklı bir şey bekliyor gibiydi. Ben ne beklediğimi şahsen çok bilmiyordum. Sanki biraz Camel’e benzer diyordum, ama onun dışında hiçbir fikrim yoktu. Çünkü Opeth’ten bahsediyorduk; bir şeyler bekleseniz de emin olamıyorsunuz.

İnternetteki yorumlara göz gezdirdim. Albüm ile ilgili fikirlerin genel olarak Opeth’in nasıl dinlendiğine göre değiştiğini görmek zor değildi. “’Damnation’ Opeth’çileri” tabir ettiğimiz güruh ile Opeth’in hoyrat şarkılarından da memnun olan, death metalle arası bozuk olmayan güruhun albüme değişik yaklaşacağı çıkarımını yapabilmek için roket bilimi ile uğraşmaya gerek yoktu.

Çıkan sonuç şaşırttı mı? Valla ben şaşırmadım. Genelde gruplar çıkacak albümleri ile ilgili olarak bildiğimiz şeyleri söylerler hep; Ahmet o tür yorumları haber diye neden giriyor onu bile bilmiyorum, söyleyen adam bile bayıyordur bence. Yok en klas albümümüz oldu, en çok buna emek verdik, diğer önceki albümler hep dandikti aslında da şimdi kabarıyoruz gibisinden çene yapar hep gruplar, bilirsiniz. Çoğu bayıldığım grup da yapıyor bunu. Ama Mikael bunu yapmadı. “Böyle böyle bilader” diye delikanlı gibi söyledi. Delikanlı bir abimiz olduğundan, dediğini de yapmış gerçekten.

Albümde sertleşilen noktalar tabii ki olmuş, ama Opeth sertleşmesi tabir edeceğim sertleşmeden bahsedemiyoruz. Albümün genel havasının belirlediği irtifanın üzerine asla çıkılmıyor, belli bir alçaklık korunuyor her an. Modu ne çok çok düşürüyor, ne de fazla yükseltiyor “Heritage”.

Sonuç itibariyle “Kardeş, sen bu albümü beğendin mi beğenmedin mi?” derseniz, ben albüme bayıldım. Peki “Mikael bunu solo olarak çıkarsa daha mı iyi olurdu” derseniz, aslında öyle daha iyi olurdu sanki diye de düşünmüyor değilim. Beni şüphelendiren Axenrot faktörü vardı sadece, o da güzel bir şaşırtmacayla misler gibi çalmış olduğundan, hiç şikayetim yok albümden. Çiçek gibi albüm. Ama hayır lan çok kötü olmuş diyene de çok ses çıkaramayacağım, zira albümde Opeth olarak gösterilecek kısım %35 falan.

Bir de tekrar, özür dileyerek, kapak gerçekten olmamış abicim ya. 1 puan oradan kırdım.

Not: 7/10

***

Not: Aşağıdaki ilk birkaç yüz bin milyon yorum albüme dair haberler içindir.

(7,5+8+7)/3=7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.54/10, Toplam oy: 233)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2011
Şirket
Roadrunner
Kadro
Mikael Åkerfeldt: Vokal, gitar
Fredrik Åkesson: Gitar
Martin Axenrot: Davul
Martin Méndez: Bas
Per Wiberg: Klavye
Şarkılar
1. Heritage
2. The Devil's Orchard
3. I Feel the Dark
4. Slither
5. Nepenthe
6. Häxprocess
7. Famine
8. The Lines in My Hand
9. Folklore
10. Marrow of the Earth
  Yorum alanı

“OPETH – Heritage [ORTAK İNCELEME]” yazısına 566 yorum var

  1. Exorsexist says:

    yüzelsel olarak dinledim yine de pek beğendiğimi söyleyemicem. sanki normal şarkılarında kullandıkları progresif geçiş bölümlerini şarkı haline getirmişler gibi duruyor.

  2. illuminati says:

    çok merak ettim, yakın zamanda dinleyeceğim.

  3. Zafer says:

    Muaazzam olmuş gerçekten. Steven wilson iyi ki temas etmiş Opeth’e ve Mikael gerçek potansiyelini ortaya çıkarmaya başlamış diyebilirim albüm için . . .

  4. blackroseimmortal says:

    damnationdan çok daha iyi, 70ler rip-off’u değil, sound 70lerin sounduna çok yakın fakat yeni şeyler yapılmış albümde… 2011′in açık ara en iyi albümü… bunu ilk dinleyişimde söylüyorum, son 2 opeth albümü için böyle bişey diyemezdim ama buna diyebiliyorum, yani belki de en iyi opeth albümü bu olabilir, bunu zaman gösterecek…

    blackroseimmortal

    @blackroseimmortal, morningrise, still life ve blackwater park gibi albümler varken bunun en iyi opeth albümü olmasına imkan yok, belki bu saydıklarımdan sonra en iyisi olabilir…

    önder

    @blackroseimmortal, Aynen 2011′in en iyisi olabilir ama Morningrise’ı geçmesi mümkün değil.

  5. Headbang’deki röportajını okuduğumdan beri acayip heyecanlıydım albüm açısından, bugün telefonda arkadaşımla konuşurken aldım haberini ve saldırdım resmen. Sakin kafaya baştan sona 2 kez dinledim, 3. turunu atıyo şu anda. Tam istediğim ve beklediğim tarzda bi Opeth albümü olmuş. 70ler soundu olsun diye kasmadığını, sadece albümü yazarken o döneme ait şeyleri dinlediğini ve bunların çıktığını söylüyodu. Damnation 70lere saygı duruşu gibiydi, bu ise 70lerle 2000ler birleşince çıkan bişey olmuş. Çok iyiz olmuş çok güzel iyi olmuş yani. ADAMLAR SİKİP ATMIŞ RESMEN!!!
    Tamam sakinim artık :D

  6. Dnz says:

    Valla ne diyim 6 tane Heir Apparent gibi şarkı yapsalar daha hoşuma gider ama böyle şeyler de lazım zaman gösterecek. Enslaved – Vertebrae gibi alışırsak ne ala :)

  7. illuminati says:

    amma çok yorum yazılmış. bundan fazla yazılan oldu mu?

  8. XRacer says:

    O değil, Mikael Akerfeldt tamamen haklıymış albüm konusunda, son 2 paragrafı okuyun, bildiğin albümü anlatmış adam.

    “Albüm çok karmaşık ve daha çok fusion bir müzik içeriyor, bu yüzden de OPETH’in nasıl bir grup olduğu konusunda kesin bir fikri olan hayranlarımızın albümden nefret edeceğini düşünüyorum. Ancak çok sevenler olacağına da eminim. Kesin olan tek şey, albümü dinlerken kimsenin sıkılmayacağı.”

    aynen böyle. Çok farklı ve belki de sevmeyeceğiniz bir albüm ama dinlerken “bu ne lan” deyip kapatmayacağınız bir albüm.

    Ben 2 tam tur dinledim, henüz kötü veya güzel yorumu yapamadım, sindiremedim albümü, ama her Opeth albümü böyle olduğundan biraz daha dinlemek gerekiyor.

    son olarak, MARTIN AXENROT! diyorum ve kaçıyorum.

  9. Ugur says:

    Malesef umduğum gibi çıkmadı.Hatta sıkıcı buldum diyebilirim.Tabi bunları ilk dinleyişimden sonra söylüyorum.İlerde daha çok dinledikçe benimseme ihtimali de yok değil.Şimdiden bi açık kapı bırakayım.

  10. cudas says:

    İyi hoş olmuş da yan proje olarak başka bir grup adı altında yapılsaydı daha güzel olurmuş, birkaç nokta dışında Opeth’le pek alakası yok. Damnation’da bile Opeth’e özgü bir şeyler vardı.

    blackroseimmortal

    @cudas, niye başka bi grupta yapsın ki, opeth hep farklı şeyler yapıyor… damnation’a farklı grup buna farklı grup morningrise’a farklı grup :)

    cudas

    @blackroseimmortal, yani benim şahsi fikrim bu albümün opeth’in karakteristik özelliklerine sahip olmadığı yönünde sadece. her albümün kendine has bir gidişatı vardı evet ama yine de olması gereken ortak özellikler pek kaybolmuyordu. neyse yeni dönem opeth’i diyelim buna.

  11. zafer says:

    devil’s orchard, slither, famine, folklore ilk dinleyişte sevdiklerim. bakalım zaman ne gösterecek.

  12. Milky Flames says:

    BiR DELIVERANCE DEGiL

    in the court of the crimson king

    @Milky Flames, o en kötü albümleri.

    stilllife

    @in the court of the crimson king, kime göre neye göre ?

    in the court of the crimson king

    @stilllife, bir deliverance olmadığı kime göre neye göre ?

    stilllife

    @in the court of the crimson king, o en kötü albümleri demek pek bi “genel” oluyor yada seni yanlış anlamışım. ama ben severim o albümü gerek master’s apprentices olsun a fair judgement olsun .

    in the court of the crimson king

    @stilllife, ben de severim. en kötü yerine en az sevdiğim diyeyim o zaman.

    stilllife

    @in the court of the crimson king, ve sonsuza dek mutlu yaşadılar :P

  13. V.Kaan says:

    olmasını istediğim opeth gibi değil ama müzikal açıdan gerçekten çok başarılı olmuş.

  14. Synysterr says:

    2011′in en iyisi diyemem ama gayet hoş albüm.

  15. Junkie Ghoul says:

    en iyi opeth albümü diyenler var. still life çarpar sizi, ağzınız yüzünüz yamulur valla .)

    feel the dark, slither, famine ve folklore en sevdiklerim oldu. fazla dinlemedim diğerlerine pek ısınamadım şimdilik, ona da zaman lazım.

    trevum

    @Junkie Ghoul, NIYEKI STILL LIFE COKMU IYI BI ALBUM SENIN CAMIADA?

  16. Albüm döndü 4-5 kez ama hala iyi mi kötü mü karar veremedim.. Parçalar kendi içinde kopuk birbirinden ( birkaçı hariç)

  17. cenkozmercan says:

    10 tane yorum yapıp sildim sonra hepsini “yolla”ya basmadan.
    albüme kötü demek manyaklık olur ama opeth müziği bekleyenlerin hayal kırıklığını da anlıyorum. zamanla daha da sevileceğinden eminim gerçi.

    yine de 2 brutal atsan araya fena mı olurdu be maykıl

  18. anonim says:

    ben kendi adıma, bu tip albümlere en az bir sene yorum yapmamayı öğrendim:) yani yorum derken ilk intiba tabii ki belirtilebilir, ancak iyi olmuş, kötü olmuş, efsane, bu ne la bok gibi vs türü yorumlar albümü dinlerken de etkiliyor insanı. etkilemese bile, albüm kafanda biraz zaman geçince oturabiliyor ve bu, albümle ilgili ilk zamanlardaki fikirlerinin 180 derece zıttı olabiliyor. obzen’e çıkar çıkmaz efsane gözüyle bakmam ve zamanla azalarak bitmesi, veya tam tersi örnek olarak symetria. gibi.

  19. Oblgoth says:

    4-5 defa dinledim albümü. Henüz bir şey söylemek için erken ama sevdim sanki. Evet çok farklı ama yine de kesinlikle Opeth kokuyor. Yan proje olarak çıkartsaydı serzenişlerine hiç katılmıyorum. Mikael vokalde yeni şeyler denemiş, güzel olmuş. güzel melodiler, riffler ve muhteşem davullar var. Axe yıkmış geçmiş. Sevdim galiba.

  20. b says:

    bu albüme müzikal açıdan başarılı olmuş, ilk dinlemede etkilendim, en iyi opeth albümü,70lerin sounduna çok yakın fakat yeni şeyler yapılmış albümde diyen arkadaşlara şöyle bir 70′lere kulak atmalarını öneririm. yapılan şeyler opeth için yeni olabilir ama bunlar zaten 70′lerde çoktan yapılmıştı. mikael akerfeldt’in bu albümde kullandığı gitar tonunun aynısı daha bir kaç yıl önce lucifer was adlı grup zaten kullanıyordu bu yeni bir şey değil. opeth ise opeth’likten çıkmış ancak sentez albümü yapabilmiştir, bu orjinal bir kayıt değildir. bu albümde lucifer was başta olmak üzere gitar ve davul tonları açısından heavy prog müziğe göndermeler yapılmıştır. hatta 70′lerde birth control ve faithful breath gibi grupların yaptığı heavy prog müziklerden çok etkilenmiş opeth. sadece bunlar mı atomic rooster, beggar’s opera, comus, cressida, jane, hele hele karthago … bir tek italyan progressive ve amerikan progressive rock’ından etkilenmemiş onun dışında alman ve ingiliz prog rock, heavy prog ve krautrock gruplarından oldukça melodi ve ton toplaması yapmış. aslında böyle olması doğal, adam 70′lerde yaşıyor. eee bir defa dinleyince de neyin nereden geldiğini anladım. opeth doğru yolda mı bilmiyorum ama şu bir gerçek ki özgün bir şey yok ortada. ;)

    hen

    @b, göz kırpan smaylinin altında çok derin anlamlar var.

    Aeonian_Lich

    @hen, Ne adamsın yahu, b arkadaşım olur toplanıp tenhada kıstırıp döveriz bak seni. =D

    hen

    @Aeonian_Lich, ne diyim abi, yalansa yalan de. yerden yere vurmuş adamları, akarfelt okusa hüngür hüngür ağlayacak, hepimizden özür dileyecek, kimsenin bilmediği italyan progressive rock gruplarına kadar uzanmış konu. sonuna kadar dehşet içinde okudum, “ben bu işi biliyorum” smaylisini görünce aynen böyle kaldım: T_T.

    şaka maka merak ettim gidiyim de lucifer was dinliyeyim.

    b

    @hen, yok yerden yere vurmadım sadece nereden etkilendiklerini belirttim. lucifer was’dan ise blues from hellah albümünü öneririm. onun dışında the divine tree ya da the anadi’s bower’da olabilir. akerfeldt çok sever. :)

    b

    @b, ayrıca unutmadan ekleyeyim. opeth’in albümünde çok yoğun bir kaos mevcut ve bunu dehşet içinde dinledim. akerfeldt nasıl yapmış bilmiyorum ama çok zekice. adam harbi bir sentez albümü yapmış. bu albüm ya ileride klasik olur ya da kimse esamesini okumaz bilmiyorum zaman gösterir. ama soundu falan çok iyi halletmişler. 2011 yılında böylesine eski tonlarda bir progressive albüm yapmak kolay değil özgün olmasa da…

    in the court of the crimson king

    @b, bence damnation da çok özgün bir albüm değildi.

    b

    @in the court of the crimson king, damnation albümü bana göre akerfeldt’in ustası andrew lamtimer’a bir saygı albümüydü. camel her seferinde akerfeldt’i etkilemiştir. windowpane’deki o tonlar sonra ending credits bunların hepsi camel’ın son dönem, daha doğrusu latimer’ın son dönem gitar tonlarından etkilenmesi sonucu oluşmuştur. opeth ilk çıktığı anda yani orchid’de morningrise’da, still life’da, blackwater park’ta çok özgündü. şimdi yapılanlar opeth için yeni bir müzik orası doğru, hatta opeth için devrim bile denebilir buna da katılıyorum ama daha önce yapılmıştı.

    hen

    @b, yazdım bunları, şeyedicem bi ara.

    blackroseimmortal

    @b, e tamam zaten 70lerin sounduyla yapılmış bişeyin 70lere benzetilmemesine imkan yok (ya da 70lerden etkilenmemesine), ki gerçekten de özgün bi albüm olmuş… gitar ve davul tonu olarak da gayet 70ler özentisi bi ton, buna da razıyım çünkü albümün modern olmayacağı belliydi… yani buna yakın bi ton olmasının olasılığı %99 falandı (en azından ben devils orchardı ilk dinlediğimde gitar tonu beni hiç şaşırtmamıştı)… ben hala nası özgün olmadığını anlayamadım… sen bildiğin yerden yere vurmuşun albümü, sen orda ingiliz progundan girmişin krautocktan çıkmışın… albümü illaki bişeye benzet diceksen jazz fusion süslü, acık ingiliz soslu, değişken, melodisi bol, hala opeth kokan prog rock diyebilirim… kısacası yukarda yazdığın herşey doğru (opethin etkilendiği gruplar, soundun benzerliği…), ama albümün orijinalliği hakkındaki fikirlerini garip buldum…

    b

    @blackroseimmortal, opeth’e bugün dinleyicileri gerçekten de tapıyor. bu yazından bunu anladım. yukarıda bahsettiğim düşünceler bana ait katılan olur olmaz beni pek ilgilendirmez ancak yukarıda dediğim şuydu; bu albümde kullanılan sound ve yaklaşımlar opeth için yeni düşünceler içeriyor. kendi içerisinde orijinal olabilir ama geniş çerçevede düşündüğünüzde ve 70′lerin o prog rock müziğini düşündüğünüzde pek orijinal olamıyor maalesef. eğer orjinal olabilseydi şundan bundan etkilendik demezler bu yepyeni, şimdiye kadar hiç yapılmamış bir opeth müziği içeriyor gibi bir düşünceyle karşımıza çıkarlardı. açıkçası ben albümü defalarca dinledim ama blackwater park, deliverance, morningrise’dan aldığım tadı alamıyorum. çünkü ben opeth’i bunlarla hatırlamak istiyorum. heritage albümünü yeniden dinlemek pek içimden gelmiyor. eğer dinlemek istesem gider 70′lerin o gruplarını dinlerim yani, orijinalinden dinlemek isterim. progresif rock müziğini daha tanımamış kişiler heritage’den büyük zevk alabilirler ama ben zaten 70′lerin prog müziğini 20 seneden fazladır dinliyorum zaten araştırıyorum yazılar yazıyorum. açıkçası akerfeldt’i bu kayıttan dolayı bu zamanda böyle titiz kayıtlarından dolayı ne kadar takdir etsem de öbür yandan da üzülüyorum, sebebini de açıkladım.

    blackroseimmortal

    @b, haklısın, ben de bi stil life, blackwater park tadı alamıyorum vsvs, ama yeri gelince de eleştirmesini bilirim… bu onlar için yeni bir sound ama aslında hiç yeni bişey diil, bunu 10 yaşındaki slipknotçu bebe de biliyo… misal ben, 20 senedir prog rock dinlediğim yok, ama prog rocka gayet alışığım (bunu prog rockla tanışmamış kişilerin albümden acayip zevk almayacaklarını düşündüğün için yazdım)… yani bu kadar benzer bi sounda rağmen bu kadar özgün bişey çıkarabilmek zor… ben opethi işte bu yüzden takdir ediyorum… taş gibi albüm, yeni şeyler de var, çok önceden yapılmış şeyler de, zaten herşey öyle diil mi??? opethin originallik bakımından en zayıf olduğu albümü bu (damnationdan sonra) fakat kesinlikle en kötüsü diil (bence) (aslında bunu sen de biliyosun :))… 2 king c albümünün arasına sıkıştır hiç sırıtmaz… hatta son pos albümüyle kıyaslandığında epey ilerde… 2011′de 70lerin sounduyla ancak bu kadar özgün bi albüm yapılabilirdi… opus eponymous, hisingen blues, road salt I vsvs… bunların hepsi iyi albümler ve heritage bunlardan çok daha özgün… anlatabildim mi???

    in the court of the crimson king

    @b, damnation albümü de özgün değildi ama öna daha yumuşak bir yorum yazmıştın. bence içindeki akerfeldt nefreti büyüyor :)

    blackroseimmortal adlı arkadaş da opeth konusunda fazla hassas. opeth yorumlarını okumadan geçiyorum açıkçası.

  21. Milky Flames says:

    album kayitlari 10-15 gunde tamamlanmis. bu ne hiz arkadas.

  22. Rauf says:

    Beyler albüm malum sitelere düşmüş , hayırlı uğurlu olsun .

  23. flying dirty clouds says:

    cd bugün hammer’a geldi, internete sızması olayın süprizini kaçırdı ama olsun. daha uzun uzun yazılacak gerçi ama baştan söylemiş olayım ben sevdim. kızana da hak veriyorum bir yandan. tek sevmediğim şey cd üzerindeki stickerdaki “mixed by mikhael akerfeldt & steven wilson of porcupine tree” ifadesi. yani illa orada da geçecek steven wilson..

    bu arada kritik ne zaman geliyor? merak ediyorum, pa bu albümü nasıl konumlandıracak?

  24. Çok sembolik, çok lsd kafaları olmuş. İkonlaştırılmış kadınlar, dalgalar, kayalıklar ve hele ki renkler Ingmar Bergman filmlerini hatırlattı yoğun şekilde, pek değişik duygular içerisindeyim.

  25. zafer says:

    Ben Dario Argento demiştim ama Bergman deyince kararımı değiştirdim.

  26. Oblgoth says:

    Klip beni derin düşüncelere karanlık duygulara zerketti. Hadi bakalım. Ayrıca Bergman yorumuna +1

  27. cenkozmercan says:

    iyi başlayıp sonra sarpa saran bir klip olmuş bence. surata kaleidoskoplar fakan tırt.

  28. Wildchild says:

    dtnin klibinde de yüksek binalar falan vardı acayip işler.

    blackroseimmortal

    @Wildchild, kardeş albüm kapağına dikkatli bakarsan orda yüksek binaları görebilirsin, yani köy gibi biyerde de yaşamıyosan direk camdan bak belki birkaç yüksek bina da orda görürsün… hadi kendine iyi bak..

    Wildchild

    @blackroseimmortal, kapakta olmadığını söylediğimi sanmıyorum eğer öyle algılıyorsan geçmiş olsun.

    in the court of the crimson king

    @blackroseimmortal, akerfeldt bile opeth’i senin kadar önemsemiyordur. her söylenene atlayıp cevap vermesen olmaz mı?

  29. ben says:

    Klibi biraz kesip biçip uğraşırsam size James Bond filmi jeneriği yapabilirim sanırım.

  30. blackroseimmortal says:

    opethten saçma sapan bi klip daha… allahtan bu sefer düzgün bi şarkıya klip çekmişler…

    ege tekmen

    @blackroseimmortal, ebeveyn kontrol programları kuracağım o bilgisayarına. olmadı 3-5 kültür sanat sokacağım kafana. üşeniyorum lakin.

    frat

    @ege tekmen, jkfsjlrhsgff

    blackroseimmortal

    @ege tekmen, şu sayfada onca kişi arasından beni nası bulabildin hayretler içersindeyim…

  31. Deon says:

    Bir yerlerden bi illuminati göndermesi beklerken verdi damalı zemini, pentagramı, şehrin üstüne çöken iblisi, haçlı sembolik ortamları ki biraz daha ayık kafayla inceleyeceğim belki bir şeyler çıkar, sözleri de oralara denk getirip birleştirince çok ilginç şeyler çıkıyor ortaya hadi bakalım. Klipte kaydın produksuyon ve yapılış mantığıyla paralel olmuş veya olması istenmiş hatta benim sırf bunu yazmam için bile yapılmış oalbilir evet bilemiyorum. Tabi algılamak zor artık çok değişik bir kafada Mikael şu an (ne övüyorum ne eleştiriyorum), cidden anlatmak istediği şeyi kendisi bile bilmiyor hatta kendi ruhsal yolculuğuna çıkmış olabilir ve bizlerde bunun kurbanları olarak saatlerimizi bunları tartışmakla hangi mesajdı bu adam ne yapacaktı demekle geçirebiliriz. Asıl şimdi başlıyor opeth in değişimindeki bence. O yüzden ben oturup bundan sonraki albümleri bekliyorum asıl. Gerçek manada sanki o zaman daha bir ayakları yere basan gidişat yorumlaması yapacağız eminim. Keza Mikael’in birden cayıp yine yahu brutali de özledim onsuz yapamıyorum gibi açıklamalarla 1-2 şarkı da olsa albumde olsa birden u dönüşleri yapabileceği kanısında olanlardanım. Sonuçta keyfine göre hareket ediyor. Bu son 2 albumde tarzları ne kadar farklı olsa da bana müzikte yaratıcılığı tükenmeyen bir adamın antropoz stresinin dışavurumu gibi geliyor biraz. Çok güzel işler çıkarıyorsun daha da iyisi olacak ama iflah olmanıda bilumum kişilerden niyaz ederim Mikael’ciğim. (sabah 6:10 kafasıyla yazıyorum mazur görünüz.)

  32. albüm kritiği yapılacak mı?

    Ahmet Saraçoğlu

    @in the court of the crimson king, şu sıralarda yapılıyor.

    in the court of the crimson king

    @Ahmet Saraçoğlu, kim yapıyor?

    Ahmet Saraçoğlu

    @in the court of the crimson king, ortak olacak. en az iki kişi.

  33. Milky Flames says:

    Judas Priest gibi klip cekmisler. 60yaslarina geldiler ya,kendileri oynayamiyor klipte.

    the grand conjuration klibi guzeldi. burden ve porcelain heart kliplerinde kusmak istemistim. bu klip ise vasat ile kotu arasinda…

  34. stilllife says:

    şarkı ve klip birbirini tamamlamış bence.

  35. sacrifist says:

    İtiraf ediyorum. Bu albümü sevmek için çok uğraştım.Ama olmuyor. Beyler bayanlar izninizle kral çıplak demek istiyorum. Albüm berbat!

    Dnz

    @sacrifist, klibi izledim, Dirge for November açtım, yorumu okudum. Tercüman olmuşsun hocam…

    in the court of the crimson king

    @sacrifist, progressive rock sever misin?

    blackroseimmortal

    @in the court of the crimson king, o ne ya pink floyd gibi bişey falan mı ufff :S

    Junkie Ghoul

    @sacrifist, +1. Şarkılar çok kopuk. Sanki stüdyoya hışımla girip, doğaçlama çalıp kaçmışlar gibi. Kötü albüm değil ama Watershed’in yarısı etmez.

    Ugur

    @sacrifist, Katıldım.Belki bir sonraki albüm daha oturaklı olur.Bekleyip göreceğiz.

    oh yes!

    @sacrifist, albüm için “berbat” sıfatını neye dayanarak yakıştırdın merak ettim. playlist’inde hiç king crimson, jethro tull, camel, jane, elp, eloy vs grupları döndürmediysen zaten bu albümü hiç dinleme. Bugüne kadar Opeth albümlerini sevip de bu albümü beğenmeyenler demek ki önceki albümleri zaten hiç anlamadan dinlemiş.

    hem progresif müziğin hazmı pek kolay değildir, açın bikaç kez tekrar dinleyin öyle gelip yorum yapın derim. prog rock sevmiyorsan da böyle bi albüm için berbat sıfatını kullanma bence .

    Junkie Ghoul

    @oh yes!, yukarı da yazdığım gibi en az 20 kere döndürdüm albümü, ama beğenmedim. progresif müziğin hazmı zordur evet, ama önemli olan bir kaç dinleme de, dinleyiciyi içine alabilen atmosfer inşa edebilmek. ben still life’ı sade iki kere dinledim aşık oldum, blackwater park’ı ilk dinlemede büyüsüne kapıldım. yoksa ben st. anger’ı arka arkaya 10000 kere dinlesem en sevdiğim albüm ilan ederim. çok dinlediğin her şeyi sevebilirsin, önemli olan ilk dinlemelerde seni etkileyebilen şarkılar yaratabilmek.

    ”Bugüne kadar Opeth albümlerini sevip de bu albümü beğenmeyenler demek ki önceki albümleri zaten hiç anlamadan dinlemiş.”.

    boş bir yorum daha. mikael ne diyor, ”bugüne kadar yaptığımız her şeyden farklı olacak”, ”eski hayranlarımız ya çok sevecekler ya da nefret edecekler”. daha da yazmak anlamsız.

    in the court of the crimson king

    @Junkie Ghoul, ‘önemli olan ilk dinlemelerde seni etkileyebilen şarkılar yaratabilmek.’

    evet, meshuggah dünyanın en kötü grubudur :)

    oh yes!

    @Junkie Ghoul, Heritage ’70lerin Progressive Rock’ını çok iyi özümsemiş bir müzisyenin etkilenimlerini birebir yansıttığı ustaca bestelenmiş,her saniyede farklı detaylar,farklı noktalar keşfedilen bir albüm. Albümü sevmemiş olabilirsin, ama gitarlar, vokaller, basslar, efektler, davul bu kadar iyiyken berbat demek bence yanlış.

    “önemli olan ilk dinlemelerde seni etkileyebilen şarkılar yaratabilmek.”
    anlamsız bir yorum. ilk dinlediğinde adamların yaptığı müziği kavrayamamış olabilirsin, albüm içerisindeki detayları farkedememişsindir, albüm ilk dinlemede anlaşılamayacak kadar derindir vs vs vs… o yüzden çok yanlış bir önerme.

    Önceki albümlerde Morbid Angel, Porcupine Tree, Tool etkilerinin yanısıra doğu müzikleri, İskandinav folk müzikleri, 70′lerin folk/progressive müziği, Tangerine Dream ve blues etkileri de görülüyordu. Bu grubu yalnızca sert tarafı için dinleyenlerden Heritage’ı sevmesini bekleyemem ama ne kastettiğimi anlayanlar bana hak vermiştir.

    Dnz

    @oh yes!, “playlist’inde hiç king crimson, jethro tull, camel, jane, elp, eloy vs grupları döndürmediysen zaten bu albümü hiç dinleme. Bugüne kadar Opeth albümlerini sevip de bu albümü beğenmeyenler demek ki önceki albümleri zaten hiç anlamadan dinlemiş.”

    :)))))

    blackroseimmortal

    @oh yes!, saldırııın adam bilinçli opeth dinleyicisi!!!

    ben

    @sacrifist, Koşun koşun Camel muhabbeti var.

    hen

    @ben, ahahah

  36. Ugur says:

    Bir insan progresif rock sevmeyebilir ama opeth sevebilir.Opeth sevmeyebilir ama sıkı progresif rock dinleyicisidir.İkisini de sevmeyebilir ya da ikisini de sevebilir.Kimse bir şeyi sevmek, sevse bile övmek, beğenmiyorsa da saçmalamak zorunda değildir.Bir şeye kötü anlamda “berbat”, “kötü”, “sıkıcı” denebilir, öyle bulunabilir (bunlar hakaret sayılmaz).Aksi olarak “iyi”, “muhteşem”, “harikulade” de denebilir, öyle de bulunabilir.Neticede bu gibi durumlarda her zaman zevkler ve renkler devreye girer.

    Kısacası, GEÇİN BUNLARI BEYLER.

    Bu arada sizin için inanması güç ama bu sene bu albümden kat kat iyi albümler çıktı.Öyle bir hatırlatayım dedim.

  37. Junkie Ghoul says:

    Ahmet Saraçoğlu da heritage hakkında hiç yorum yapmadı. kritiğe saklıyor herhalde :)

  38. hen says:

    Bunu demenin yeri burası mı bilmiyorum ama:
    Bundan aylar evvel “eski progresif gruplar adına çok az şey söyleniyor sanki sitede?” diyordum. Bunu diyordum çünkü deli dülü ekstrem grupları dinleyen büssürü bilgili insan var, sanki bazı eski ve bilinen gruplar şaşırtıcı derecede hiç dinlenmiyor gibiydi. “O grupları bilen varsa bu grupları da bilen vardır mutlaka” diyordum. Siteden beklentim yüksekti yani.

    Ama abi özellikle son 1 aydır, ne progressive rock muhabbeti dönüyor lan burda? Bişey oluyor “ya zaten Camel da şöyledir….” diye giriyor biri illaki.

    Kendi adıma öyle çok süper progresif rock dinleyicisi falan da değilim. Eski progresif rock gruplarını kafam esince dinlerim. Pink Floyd, King Crimson, Camel, Rush, Wishbone Ash gibi grupların tüm diskografilerine falan değil; bazı albümlerine hakimim sadece. Böyle bir insan olarak eleştiri getireceğim noktalar şunlar:

    -Bazen öyle bir olay oluyor ki, Camel adı sanı hiç duyulmamış, öte underrated bir grupmuş gibi davranılıyor. Çok bilge biri de gelip “Heyhat! Camel’ı bilir misin evlat?” diyor bizlere. Google’a “progressive rock” yazınca tillahı dökülüyor olm hepsinin, o kadar meşhurlar yani. “Dertlerini anlatacak kadar” meşhurlar.

    -Zaten Akarfelt(yazıldığı gibi okuyunuz), Portnoy, Maynard, Adam Jones ve anlamsız bir şekilde popüler müziğe düşman olan, hepimizin kurtarıcısı yüce insan Steven Wilson gibi isimler; Camel’ın da King Crimson’ın da Rush’ın da adını yeteri kadar duyurdu kendi kitlelerine. Bu isimleri bilen insanlar illaki bir yerden denk geliyor bu bahsedilen gruplara. Ben zerre Opeth ve Camel bilmezken denk geldiğim bi Akarfelt röportajında gördüm lan “Camel’ı da çok severim” dediğini adamın. Ki öyle oturup metal dergilerini karıştıran bi adam da değilim.

    -Sizden ricam “progresif rak diye bir şey buldum süper” muhabbetini artık çok uzatmamanız. Tamam, var, biliyoruz. Bilip de dinlemiyorsak da bizim tercihimiz. Büyü gibi bir şey değil progressive rock, insan dinleyip sevmeyedebilir. Kimse progressive rock’la dalga geçmiyor, bişey yapmıyor. Dinleyip “oeh olm durun lan napıyorsunuz böyle siz?” diyip daha düz şeylere yönelebilir insan. Ve bunu yaparken Opeth de dinleyebilir.

    -Halka inin biraz, ne biliyim hiç bilinmeyen 7000 tane İtalyan progresif rock grubu vardır onları tanıtın, Camel’a King Crimson’a Genesis’e falan kritik yazın, onlarla ilgili ilgi çekici bir şeyler anlatın bize, okuyalım öğrenelim. Burada “progresif rock çok aşmış bir müzik türüdür” diye ahkam kesmek çok anlamsız geliyor artık. Şu tavır, o dediğiniz grupları dinlemeyen birini dinlemeye teşvik edici bir tavır değil. Kendiniz çalıp kendiniz oynuyorsunuz bana sorarsanız. Biri bişey diyor, “ohoooo sen daha progressive rock bilmiyosun ki, bırak dinleme Opeth’i” falan deniyor, bu ne ki şimdi? Neresi yapıcı bunun? Sanki Opeth fanları aynı zamanda çok pis Camel fanı olmak zorunda.

    -Bi ara da Tool dinleyenlerde vardı daha yerel bi elitistlik. “Abi insan değiller, aşmış müzik, Fibonacci, üçüncü göz…anlaması çok zor!” diye. Sonra öldü gitti o tayfa da kurtulduk. Böyle olmayın demek istiyorum. (Metal Dede’den öğütler gibi oldu iyice be)

    Not: Bu arada Opeth dinlemiyorum bile (ahaha halbuki dünyanın en iyi grubu). Opeth’le ilgili haberlere sırf “şurda ne muhabbetler dönüyor bakiyim” diye giriyorum ne yalan söyliyim. Haftalardır burda Opeth biliyormuş gibi milleti trollüyorum :D Opeth başlıkları hep çok heycanlı oluyor. Yok “bozdu”, yok “bozmadı”, yok “dahiler”, yok “taklitçiler” falan. Burdaki renk hiçbir yerde yok lan bence. Metallica başlığını döver her türlü. Seviyorum hepinizi Opethçiler.

    saklanan saman

    @hen, +1. olsaydı şukunu verirdim kardeşim.

    bambaşka bir müzik yapan grubun kritiğine girip “bu müzikse progresif rock ne ?” falan diyen insanlar türedi.

  39. Milky Flames says:

    cok pis progressive rock dinlerim haci. camel mamel oobaaa.

    in the court of the crimson king

    @Milky Flames, deliverance choq gas benche headbang yapıyos sert metalciyis xdxdxd

  40. Milky Flames says:

    heritage: pek iyi olmayan bir intro. watershed’in mükemmel introsundan sonra bu olmamis. sade dandikten piyano. daha yaratici bi$iler olabilirdi

    the devil’s orchard: guzel bir $arki ama tuzu az konmus gibi. ustunde daha da calisilabilirdi. biraz yavan.

    i feel the dark: kotu $arki isimi koyma yarismasina kafadan girer bu. 2.dakikanin ortalarina kadar guzel sonra $arkiyla alakasiz bir bolum giriyor ve icine siciliyor. birbirinden kopuk havasi cok yogun

    slither: hele sukur hareketli bir parca. orta karar,fazla ozelligi yok.

    nepenthe: slither’a hareketli dedim ya tamam. arkasindan acayip SIKICI ve yava$ bu sarki geldi. yemin ediyorum dinlerken diger $arkiya gecmemek icin zor duruyorum. babaanem bile dinler bunu, evet. hatta cok yavas evladim SIKILDIM diyebilir.

    haxprocess: SIKICI kardeslerin 2. uyesi. sarki icinde kopukluk konusunda i feel the dark ile yarisabilir.

    famine: giristeki percussion guzel. ardindan giren mikael vokali vasat ustu. ama axenrot hayvani girisi sonrasi sarki guzellesiyor. falanda filan. ‘diiii din diniii dinii dininiii diiin di diiii’ bak bolumu ozellikle seviyorum

    the lines in my hand: bu albumde en sevdigim parca. cok guzel arkadas. slither gibi hareketli ama ondan 10000 kat daha eglenceli.dinleyin dinletin.

    folklore: herkesin yaladigi sarki. vokalleri hic begendim yoksa guzel $arki. boyle guzel bi$i yazmis mikael ama vokaliyle icine etmi$

    marrow of the earth: mis gibi outro. heritage introsundan sonra ilac gibi geldi bunyeme

  41. blackroseimmortal says:

    bu albümü sevmeyebilirsiniz, ama eleştirmek için azcık bi progresif rock bilginizin olması gerekir (eleştirin de kırıcı bi eleştiri olmasın)… böyle diyince direk saldırıya geçiyonuz… “:( siz çok elitistsiniz ya aşılamayın bizi” veya “tamam anladık çok “baba” rockçsın xd” gibi tepkiler… benim demek istediğim bu bilgi olayı sadece progresif rockla sınırlı değil… atıyorum hayatında bi kere bile death metal dinlemeyip cannibal corpse kritiğine “ayy bune ya çok böğrüyo berbat” yazan sizin gözünüzde ne ise, hayatında bi kere bile progresif rock dinlemeyip “bu ne ya opeth mi bu??? iyice bozdular aq berbat” diyen de benim gözümde o… aynı şey jazz için de geçerli, arabesk için de… ben de 20 yıldır prog rock dinlemiyorum, evde fularım falan da yok :)… azcık bi araştırma bile bu albüm hakkında yorum yapmaya yeter… araştırmayıp da dinleseniz olur, lütfen yanlış anlamayın… herkes istediğini söyleyebilir kırıcı olmaması kaydıyla… ben bu hatayı bi kere yaptım siz de yapmayın lütfen, saygılar…

    Junkie Ghoul

    @blackroseimmortal, arkadaşım sizde insanların eleştirilerine saygılı olun. şu albümü SIRF OPETH yaptığı için deli gibi savunmanın, laf edildiği zaman ana bacıya edilmiş gibi saldırmanın, ”progresif rock bilmeyen kültürsüzler” diyerek göklere çıkarmanın alemi yok.

    burada ”neden seviyon lan heritage albümünü” diye köpürenler var mı? siz die opeth fanlarıda bir eleştiri gördüğünüz zaman, solcu görmüş ülkücü gibi saldırıya geçmeyin.

    allahım ya. seven sever, sevmeyen sevmez, gerekçede gösterir. şu albümü sırf opeth yaptı ya tamam 2011 yılının en iyi progresif rock albümü aspdjaısdhadıa

    B U R Z U M

    @Ugur, ahahahaahaha:D seni sevdim uğur:)

    saklanan saman

    @blackroseimmortal, ayrıca verdiğin cannibal corpse örneği biraz alakasız olmuş. sonuçta cannibal corpse yıllardır tarzını bozmadan ilerliyor.

    cc kritiğine “bu ne ya çok böğürüyorlar” yazan kişinin mallığına katılıyorum ama opeth’in bu albümü için “bu ne ya opeth bu mu ?” diyen birisine mal diyemem çünkü opeth artık eski opeth değil. belki still life opeth’ini seviyordur ?

    blackroseimmortal

    @saklanan saman, ben de still life opethini daha çok seviyorum ama bi albüme sırf eski opeth olmadığı için “ööğğğ bok gibi” demek benim gözümde cannibal corpse’a “öğğ böğrüyo” demek gibi bişey, sonuçta opeth gibi tarzını değiştirip çok başarılı olan gruplar da var, atıyorum ulver, the gathering… sevmesem bile “bok gibi” demem en azından…

  42. Berca B. says:

    Hayret, progresif rock da severim, Opeth’i de severim ama bu albümde inanılmaz sıkıldım.

  43. Milky Flames says:

    blackroseimmortal yazini okudum.

    sadece $unu demek isterim
    http://tinyurl.com/42ysyap

  44. sacrifist says:

    Öncelikle soran arkadaşlar için söylüyorum.Evet progresif rock severim.Tabi herkesin kendi görüşü seveni de sevmeyeni de olabilir.Şunu söylemeliyim, şayet bu opeth’in ilk albümüde olsaydı yinede sıkıcı bir albüm olduğunu düşünürdüm.

  45. like fire says:

    Genel olarak bişeyler söylemem için erken, ama the devil’s orchard’ın hastası oldum arkadaş.

  46. hakan says:

    klibi izledim ve beğendim gibi.kendi açımdan şarkılarına daha fazla anlam verip daha çok ısınmaya başlamak kadar ilgi çekici.

  47. Albümün kritiğini yazacak gibi olup sonradan vazgeçen bir kişi olarak, bazı şarkıların hastası olacak kadar sevdim albümü. Bunun yanında, b’nin 21 numerolu yorumundaki bazı yerlere de katılıyorum. Comus ve Karthago kısmına özellikle. Ama yine de orijinallikten o kadar da uzak bi albüm olduğunu düşünmüyorum. Ama haxprocess gibi başarısız bi şarkıyı da barındıran bi albüm gerçi, o yüzden baya ikilemlerdeyim.

    Bu başlık altındaki yorumlar ve “gruplara/türlere ana baba gibi davranma sendromu” ilişkisi için de pek bi yorum yapmayacağım ama bakıp tıstıs güldüğüm çok mesaj oldu. Onu demeden geçemeyeceğim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Batuhan Bekmen, Haxprocess albümdeki en sevdiğim şarkı olabilir.

    Batuhan Bekmen

    @Ahmet Saraçoğlu, biz senle nasıl aynı grupta çalıyoruz ben onu anlamıyorum

  48. B U R Z U M says:

    bir damnation değil

  49. nordson says:

    çok iyi bir albüm olmuş, obscure prog-psyche rock.
    klipte süper bence.

    guck the haters!!

  50. Milky Flames says:

    Mikael’in en sevdigi Opeth sarkisi Häxprocess. Heheheheh

    http://www.opeth.com/home/about-opeth/item/4-mikael-%C3%A5kerfeldt

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.