Bugünkü konuğumuz, arabeskin çocuk yıldızı NEŞECİK. Adıyaman funeral arabesk scene’in hatırı sayılır isimlerinden NEŞECİK, seksenlerin sonunda başladığı kariyerini, 1997′deki “Yaşamak Bu Değil” albümüyle noktalamış, arkasında türün yapı taşlarından sayılan altı adet albüm bırakmıştı.
Kendi adını taşıyan 1993 çıkışlı albümünün ardından hafif bir tür değişimine giden NEŞECİK, önceki albümlerindeki naif sound’u, elektro bağlama ile güçlendirmiş, sahip olduğu buhranlı atmosferi pekiştirmişti.
Elektro bağlamanın müziğine girmesiyle daha progresif bir tarza kayan NEŞECİK, stakato keman kullanımı ve ilk kez bu albümde denediği ekolu sound’uyla, tam anlamıyla bir ses duvarı yaratmış ve albüm konseptini destekler bir yoğunluk ortaya koymuştu. Türün en iyi konsept albümlerinden biri olarak görülen “Canım Askerim Pt. 1: Acı Gerçekler”, çarşı iznine çıkan bir askerin yaşadıklarını, çarşı iznine çıkamayan bir askerin gözünden anlatan, sarkastik ve iğneleyici tarzıyla lirikal anlamda dönemin gruplarını etkilemiş bir albüm olarak dikkat çekiyor.
“Canım Askerim Pt. 1: Acı Gerçekler”in müzikal içeriğine bakarsak, NEŞECİK sound’unun olmazsa olmazlarından derisi hafif bolartılmış darbuka ve birbirleriyle atışma halindeki keman ve zurnanın yine bir hayli etkin olduğunu görüyoruz. “Canım Askerim” üçlemesinin ilk ayağı olan “Acı Gerçekler”de etkin şekilde kullanılan dümbelek de, konseptin güçlenmesi adına yerinde bir karar olmuş.
Biraz da şarkılardan bahsedelim. “Acı Gerçekler”, aynı isimli introyla açılıyor. Atmosferik yaylılarla yürüyen bu kısa pasaj, yerini bir sonraki Düştüm Gel’e bırakıyor. Bir önceki albümdeki Bittim Gel’in devamı niteliğindeki parça, alışık olduğumuz monoritmik NEŞECİK sound’unun yerini kimi poliritimlere ve atonal tınılara bıraktığı bir eser olarak karşımıza çıkıyor. ARİF SUSAM klasiği Sevdiceğim Ayıp Etti’ye saygı duruşu niteliğindeki Gurbet’în ardından A yüzü bitiyor. B yüzü daha hareketli parçalarla dolu olduğu için özellikle arabada dinlemek için daha uygun diye düşünüyorum.
B yüzünü açan Sevdiğim’in ardından, yirmi bir dakikalık epik yapıdaki Anam Anam geliyor. Albümün zirve noktası da bu yirmi bir dakikada yaşanıyor işte. Kanun çalan arkadaşlar bilirler, bir perdedeki mandalların hepsinin inik olmasına Türk müziğindeki 5 komalık küçük mücennep bemolü denir. NEŞECİK sound’u bu noktada kendini gösteriyor, zira NEŞECİK’in kanuncusu bu mandallardan sırasıyla tek rakama denk gelen (1., 3., 5., 7., vs.) mandalları indirip diğerlerini kalkık tutarak o insana fenalıklar getiren tınıları yaratıyor.
Hepsinin kendine has karakteri olan parçalarla devam eden “Acı Gerçekler”, enstrümantal Arada Bir ile son buluyor. Albümün Kırgızistan bonusu olan Yahşidir Hazar’ın Suyu’nun albüme konmayıp sadece bonus olarak seçilmiş olması ise müzik adına bir hata diye düşünüyorum, zira bu şarkı albümdeki kimi parçalardan çok daha iyi.
Yavaştan kapatalım. “Canım Askerim / Acı Gerçekler” belki bir klasik değil. Hatta NEŞECİK diskografisine bakıldığında sanatçının en iyi albümlerinden biri olarak bile görülmeyebilir. Ancak gerek konsept yapısını müziğe çok iyi yedirmiş olması, gerek de döneminin ötesindeki enstrüman kullanımıyla, doksanların ortasında çıkıp günümüze dek dinlenirliğini koruyan bir albüm olarak saygıyı hak ediyor.