# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GRIS – À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…
| 23.09.2013

Depresifliğin sanata doyduğu an.

Ertuğrul Bircan Çopur

GRIS’in bundan önceki şaheseri “Il Était une Forêt…” ile ilgili sözlerimi bitirirken, grubun beş buçuk yıldır yeni albüm çıkartmadığından yakınmış, hatta gruba karşı altını doldurmakta bir nebze zorlanabileceğim bir tehditte bulunmuştum, okumuş olanlar belki hatırlayacaktır. Bu densizliğimden oldukça kısa bir süre sonra yeni bir GRIS albümü dinlemek hoş bir sürpriz oldu demek istiyordum aslında; ama grubun yaptığı müzik o kadar yoğun bir şekilde çarpıcı ki, “hoş” kelimesini kullanmak yetersiz olduğu kadar yersiz de kalıyor.

Kendi adıma oldukça koşturmacalı ve keyifli geçen yaz günlerimi bile hafifçe serin, hatta albümü defalarca dinlediğim anların her birini bir nebze hüzünlü kılan, her defasında biraz daha beni sersemleten bir karakter, bir olgu haline geldi “À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…”.

Uzun süre rock-metal müzik ile haşır neşir olduktan sonra, albümlerin her noktası ile ilgili insanın bir takım beklentileri oluşuyor. Örneğin sanıyorum ki, eminim ki birçoğunuz gibi, önüme çıkan bir albüm kapağının metalin hangi alt koluna ait olduğunu ufak bir yanılma payıyla tahmin edebilirim. Zira her alt türün artık aslında karakteristikleşmiş belli özellikleri yansır albüm kapağına; THE FACELESS’ın “Planetary Duality”si ile OBSCURA’nın “Cosmogenesis”inin kapakları ne kadar farklı olsa da, ikisi de teknik death metal diye bağırıyordur ilgilenene. Bir kapak gördüğümüzde, o albümle ilgili iyi kötü bir beklenti oluşuyordur yani içimizde ister istemez.

Sadede gelirsem, bir depresif black metal albümünden de beklentilerim olduğunu anlatmaya çalışıyorum yani. Tek tek hepsini sayıp lafı daha fazla gevelemeyeceğim; yalnızca bunlardan birinin, müziğin tüm hüznüne ve atmosferine rağmen, içine girmenin çok da zor olmaması olduğunu belirtmek amacım. Yeni bir SHINING yahut ne bileyim XASTHUR (dağıldı gerçi) albümü haberi aldığım zaman, ya da CD’sini yeni açmışken, dinlediğimde içine girebileceğim, canımı sıkacak ama beni uğraştırmayacak bir müzikle karşılaşmayı beklerim. GRIS’in “Il Était une Forêt…”si de tüm mükemmelliğine rağmen bu kategoride bir albümdü, evet hem her şey yerli yerindeydi, hem de dinleyiciden müziğin güzelliğini takdir etmek dışında bir beklentisi yoktu. Hal böyle olunca, “À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…”yi de aynı beklentilerle dinlemeye başladım. Yanıldım mı? Hem de nasıl.

Derinlik açısından, ULCERATE’in bu yıl çıkan ve koşturmacamın da etkisiyle henüz fazla dinleyemeyip katiyen anlayamadığım “Vermis”i ile aynı kategoride buluyorum şahsen bu albümü. Defalarca dinledikten sonra yavaş yavaş fikir edinmeye başladığım “À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…”de içine girmemi bu kadar zorlaştıran şeyin ne olduğunu nihayet çözdüm ama: “La Dryade“. Evet, bir önceki albümün sonunda yer alan on dakikalık ve tamamen akustik enstrümanlardan oluşup metalle uzaktan yakından alakası olmayan şarkı “La Dryade”. Okumakta olduğunuz ve sanıyorum ki gittikçe haddinden daha uzun hale gelen bu kritiğe konu olan albümde de işin açıkçası o tatta bir şarkı bekliyordum gruptan; fakat bu beklentim de karşılanmadı. Ya da ben öyle sandım uzunca bir süre.

“À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…”nin arka planında adeta sürekli bir “La Dryade” var. Önceki albümün aksine bu tek bir şarkı halinde yoğunlaştırılıp konmamış ama bu defa; her şarkının içine bu akustik enstrümanlar öylesine derinden yedirilmiş ki, yalnızca birer depresif black metal şarkısı olmaktan çıkartılmışlar. Eminim ki bilinçli bir şekilde metal enstrümanlarının, özellikle gitarın, etkisi bir nebze azaltılmış. Bu, albüm bir metal albümü olmaktan uzaklaşmış demek değil, aksine ilk dinlemelerde yoğunlukla duyulan, ilk albüme nazaran daha az melodik de olsa çok güçlü değişimler ve beklenmeyecek kadar sağlam rifler içeren gitarlar oluyor. Toplamda seksen dakikayı geçen iki disk dinlendikçe ise müziğin bunlardan çok daha fazlasını barındırdığı ortaya çıkıyor.

Grupla ilgili daha önce de söylediğim gibi, bu Kanadalı ikili kesinlikle yola “iyi bir metal albümü” yapmak için değil, “iyi müzik” yapmak için çıkmışlar, ve arada geçen beş buçuk yılda inanılmaz bir efor sarf edip müziklerini nasıl daha da bütünleşmiş bir hale getirebilecekleri ile ilgili kafa yormuşlar. Zaten tüm müzikal zenginliklerine rağmen en çekici yönlerinden biri olan nefis vokallerini daha da duygusallaştırmışlar örneğin. Icare’nin vokallerini dinlerken insanın gözünün önüne ister istemez kendisinin sureti ve bu çığlıkları atarkenki halleri geliyor, ve her hecesinde, her nefesinde müziği ciddi anlamda hissettiğini duyumsuyor insan. Ya da mesela albümün en iyisi olduğunu düşündüğüm “Seizième Prière”in arkasına o kadar ince ama uygun davullar yerleştirmişler ve bunların üzerine gitarların tekdüze gidişini öylesine baslarla desteklemişler ki, şarkıyı dinlerken beste aşamaları adeta dinleyicinin gözlerinin önünde yükseliyor katman katman. Albümün uzun soluklu şarkılarının hepsinde olduğu gibi burada da tüm enstrümanlar bu katmanlarla yükseliyor ve Icare’nin bahsi geçen vokallerini daha da parlatıyor. Kısa şarkılar ise bir nevi geçiş şarkısı görevi görüyorlar; fakat kesinlikle “filler” tabir edilebilecek türden değiller. Yalnız bunlar alınıp otuz dakikalık akustik bir albüm olarak piyasaya sürülse kimsenin itiraz edemeyeceğinden eminim.

Daha fazla uzatmayayım. Belki fazla şahsi bir görüş olacak; ama şu zamanlarda depresif black metali GRIS kadar iyi, ya da hadi iyi demeyeyim ama, sanatsal icra eden bir tek grup daha olduğunu düşünmüyorum, öyle bir gruba rastlamadım. İçinde bulunduğumuz yılda gerçekten harika albümler çıktı evet (CARCASS, GORGUTS falan var lan, nasıl yıl bu) ama yıl sonunda en iyi albümler listemin tepesinde bir yerlerde “À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…” olacak, hiç şüphem yok. Unutmadan, müthiş insan Fursy Teyssier imzalı albüm kapağının da enfesliğini sıkıştırayım araya. Her şeyiyle mükemmele yakın bir albüm, bir yorumda da dediğim üzere bu gidişle bu türü yıkıp geçecek bir grup. Dinleyin.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.50/10, Toplam oy: 32)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2013
Şirket
Sepulchral Productions
Kadro
Icare: Vokal, davul, piyano, keman
Neptune: Gitar, bas, çello
Şarkılar
Disk 1
1. L’aube
2. Les forges
3. Samsara
4. Igneus
5. Dil

Disk 2
1. Moksha
2. Seizième prière
3. Sem
4. Une épitaphe de suie
5. Nadir
  Yorum alanı

“GRIS – À l’âme Enflammée, l’äme Constellée…” yazısına 10 yorum var

  1. Baybora says:

    Seizième Prière bence de albümün en iyi şarkısı,müthiş birşey ya. Ama albüm komple müthiş zaten,çok şey söyleyemiyorum hakkında ama şu albümün hissettirdiği duyguları çok albüm hissettirmemiştir bana. Tek tek de dinlenmiyor hiçbir şarkı,yoksa ”büyüsü bozuluyor” cidden de. Tam bir yolculuk havası var,ve yaptığım en iyi yolculuklardan biriydi diyebilirim.

  2. patognomonic says:

    Abi,şu sitenin yazarları içinde, ruhuma en fazla ekmek yediren insansın.Ben senden razıyım,Allah da senden razı olsun..
    Bi de, müzikal değişimin bir götürüsü olabilir belki ama, grubun eski logosu daha güzel.

    Ertuğrul Bircan Çopur

    @patognomonic, Sağ ol abi o nasıl söz. :)

  3. Fitil. says:

    Ertugrul’un (aka ex.Havittitty) donusu! Ekmek yedirin bu adama, korumalisiniz bu herifi! Bir ses diyor ki bu adam medeniyetten uzak bir kosede, evinin bodrum katinda isiksiz bir meskende ruhunu karanliga adamis arada sirada sesini sadece ezoterik albumleri dinleyip yorumlayarak cikaran gercek bir buyucu yada yazilimci!
    Album kapagina hayran oldum, sarkilara bayildim. Les Discrets deki elemanin isiymis..Depresiflige icelim dostlar!

    Ertuğrul Bircan Çopur

    @Fitil., Ahahah, yazılımcı kısmı tutmuş en azından abi, sağ olasın.

  4. B U R Z U M says:

    daha dinleyemedim ya la:( yazı sayesinde ne ile karşı karşıya kalacağım konusunda bir fikrim var ama uygulamaya geçmek lazım:)

  5. Baybora says:

    Albüm beklediğim kadar beğeni görmedi buralarda,en iyi 10 listeme de koymuştum ve hala savunuyorum kesinlikle yılın en iyi işlerinden biri olduğunu.

  6. SA says:

    Geçen gün sabahın 5 inde bunu dinledim. Günüm zehir oldu.

  7. SA says:

    Yürek söküyor

  8. dust says:

    Gris en azından DSBM türü içinde adı duyulmamış bir grup olmasa da bu albüm kesinlikle hak ettiği ilgiyi görmüyor. Cidden üzülüyorum. Neyse ki bu incelemede ve okur notunda hakkı verilmiş ama yine de çok daha fazla konuşulmuş olması gerekirdi. Sadece “Il Était Une Forêt…” gibi bir albümden buraya nasıl geldikleri bile başlı başına üzerine düşünülesi bir konu.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.