# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MALOKARPATAN – Vertumnus Caesar
| 02.11.2023

Slovakya’nın millî gururu, işlediği temaları genişleterek ve müzikal çeşitliliğini artırarak yoluna devam ediyor.

En sevdiğim Slovak grup MALOKARPATAN’ın daha geniş bir kitleye ulaşması için yaklaşık 4 yıldır elimden geleni yapan bir kişiyim. Neden en sevdiğim Slovak grup? Çünkü 1) Slovakya’dan zaten az grup çıkıyor ve biraz iyi bir şeyler yapınca çok da zorlanmadan en sevilen olabiliyorsunuz ve 2) MALOKARPATAN birazın çok üstünde iyi şeyler yapıyor.

2020’de çıkardıkları “Krupinské Ohne”nin ilk dört paragrafından gruba dair pek çok bilgiyi alabileceğiniz için o kısımları atlıyorum. Eğer grubun adını ilk kez şu an duyuyorsanız o kısmı okumanızı öneririm.

Önemli olduğu için tekrar hatırlatmak gerekirse, önceki incelemeden aynen alıntılıyorum, “Küçük Karpatlar” anlamına gelen “Malokarpatan” Karpatlar’ın Slovakya tarafında bulunan dağlık bir bölgeyi ifade ediyor ve grup bu doğa referansı ve folk etkili kimliğiyle Slovak kültürünün karanlıklarını, batıl inançlarla dolu korku hikâyelerini gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor.

Peki bu amacına ulaşabiliyor mu? Hem de nasıl ulaşıyor. MALOKARPATAN gerçekten de o “metalle çok da alakası olmayan küçük ülkeden çıkan şaşırtıcı düzeyde özgün grup” olayını tam anlamıyla karşılayan bir oluşum. Müziklerinde black metal, folk metal, heavy metal ve speed metal unsurlarına yer veriyorlar ve kendilerine has havalarıyla çok tatlı bir kimya oluşturuyorlar.

Albümdeki şarkı isimlerine baktığımızda, “Vertumnus Caesar”ın Slovak folkundan ziyade eski zamanlardan birtakım başka temalarla ilgili olduğunu görebiliyoruz. Albüm adı zaten Latince “Sezar Öfkeli” anlamına geliyor. Onun haricinde 1500’lerin başında yaşamış önemli bir şahseiyet olan Judah Loew ben Bezalel ile ilgili “The Maharal and the Golem” diye bir şarkı var. “Withinside the Kunstkammer’s Soothing Solace”ta Saint Petersburg’a giden grup, “The Manifold Sufferances of Sir Kelley”de ise yine 1500’lerde yaşamış İngiliz okültist ve medyum Edward Kelley’den söz ediyor. Kısacası MALOKARPATAN bu albümde tematik olarak genişliyor ve Slovakya dışına çıkıyor.

Müzikal olarak baktığımızda “Vertumnus Caesar”da grubun “Krupinské Ohne”den farklı bir kafaya büründüğünü söylemek mümkün. Öncelikle black metal olayları asgariye indirilmiş. Hatta speed metal ve heavy metal kimliği de epey geri planda. “Maharal A Golem” gibi black/thrash metal şarkıları yine var, ancak albümde öne çıkan çok daha baskın bir nostalji ve melankoliyle karşılaşıyoruz. Grup klavyeleri özellikle çok iyi kullanıyor ve neden bilmem, aklıma Barış Manço’nun kimi şarkılarında, mesela “Yar Ola”da yansıttığı tarzda atmosferler geliyor. Özlem duygusu mu demeliyim bilmiyorum ancak işlenen konuların eskilerde yaşanmış olduğunu çok net şekilde hissettiren bir klavye ve melodi kullanımı söz konusu. Bu açıdan MALOKARPATAN müziğiyle eskileri anlattığını, yüzyıllar önceki birey ve olayları şarkılarına taşıdığını dinleyiciye hissettirmeyi başarıyor. Bu her grubun yapabileceği bir şey değil ve dinlediğinizde göreceğiniz üzere bu sayede MALOKARPATAN başka pek de kimselere benzemeyen bir gruba dönüşüyor. Metal-Archives’daki benzer gruplar kısmına baktığımızda çıkan isimlerin tamamına yakını MALOKARPATAN’ın daha black metal karakterli önceki albümlerine referans olabilecek isimler ve şu noktada, yani günümüzde MALOKARPATAN’a en benzer müziği kim yapıyor diye sorulacak olursa bir miktar düşünmem gerekecektir. Genel itibarıyla DESTRÖYER 666, AURA NOIR, MASTER’S HAMMER, TORMENTOR, DARKTHRONE gibi isimlerle benzerlikler var, ancak folk tarafıyla, hele ki yerel enstrümanların da kullanıldığı folk tarafıyla MALOKARPATAN bu isimlerin de hiçbiriyle tam olarak örtüşmüyor.

Yazının başında en sevdiğim Slovak grup demiştim, “Vertumnus Caesar”la birlikte bu düşüncem daha da güçlendi ve MALOKARPATAN bırakın Slovakya’yı, Slav kanı taşıyan tüm gruplar arasından en sevdiklerimden biri hâline geldi. Gerçekten çok karakteristik bir atmosferleri var ve hiçbir trendin peşinden koşmadan, dibine kadar samimi bir müzik yaparak, yine övgülere layık olduklarını gösteriyorlar.

Bu adamlarla tanışıp muhabbet etmek istiyorum.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.40/10, Toplam oy: 15)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2023
Şirket
Invictus Productions
Kadro
Vladimír Moravčík: Vokal, koro vokal
Adam Sičák: Gitar, klavye, delicia, glockenspiel, stylophone, melody harp, besteler, sözler
Peter Szentpéteri: Bas
Axel Johansson: Davul, tef, bongo, akustik gitar, tubular bells, mellotron, klavye, delicia, besteler

Konuk:
Svarthen: Geri vokal, koro vokal
Necrocock: Clean vokal (7), koro vokal (7)
Silenthell: Timpani (3, 7)
The Templar: Minimoog, formanta, polivoks, korg delta (5, 6), beste (5)
The Sorceress: Flüt
Zdeněk Šikýř: Harpsichord, synthesiser (2)
Björn Johansson: Wurlitzer (8)
David Olofsson: Lead gitar (2, 3)
Şarkılar
1. Na okraji priepaste otevíra sa hviezdny zámek
2. Kočár postupuje temnomodrými dálavami na juhozápad
3. Vertumnus Caesar
4. Vovnútri chlácholivého útočišta kunstkamru
5. Panstvo salamandrov jest v kavernách zeme
6. Maharal a Golem
7. Mnohoraké útrapy milostpána Kelleyho
8. I hle, tak zachádza imperiálna hviezda
  Yorum alanı

“MALOKARPATAN – Vertumnus Caesar” yazısına 16 yorum var

  1. Seyfettin Dursun says:

    Grubu daha önce dinlememiştim ama davulları çok beğendim, acayip enerjik çalınmışlar. Davulcu abi İsveçli imiş, diğer işlerinin de takipçisi olacağım kesin.

  2. rivaldo says:

    Hazır Folk metal demişken Moğol “The Hu” grubu incelemesi de istiyoruz. Zaten henüz 2 albüm çıkardılar ama iyi tutuldular.Youtube abone sayısı 1,5 milyonu ve izlenme sayıları 100 milyonları geçti. Teşekkürler.

    Ahmet Saraçoğlu

    @rivaldo, asla tahammül edemediğim, 10 saniye bile dayanamadığım bir müzik yapıyorlar, o yüzden benden gelmez.

    rivaldo

    @Ahmet Saraçoğlu, Çook şaşırdım Ahmet Bey. Bence yerel enstrümanlarını ve vokallerini metal müziğe çok iyi entegre etmişler. Üstelik oldukça gaz şarkıları var.

    Ahmet Saraçoğlu

    @rivaldo, folk işler konusunda epey seçiciyim. Ufak bir ayrıntıdan dolayı sevebiliyor ya da sevmeyebiliyorum. The Hu bana hitap etmiyor.

    deadhouse

    @rivaldo, İlk kez duydum grubu. Birkaç şarkısına baktım, müzikleri çok kötü bence.

    Raddor

    @deadhouse, bana non-metal arkadaşlar bu grubu gönderip duruyor.

    eatthegun

    @Raddor, https://www.youtube.com/watch?v=p_5yt5IX38I

    Abi bunu dinle daha iyi. Harbiden kötüymüş.

    Raddor

    @eatthegun, güzel, benim favorim de şu : https://youtu.be/qx8hrhBZJ98?si=F4nfhds2lfsWji00

    eatthegun

    @Raddor, Abi inanılmaz bişey bu ya. En çok öğrenmek istediğim şeylerden biri.

  3. cafu says:

    iyi albüm. gizemli konular hep ilgimi çeker. müzisyenlik olarak aşmış bir durum yok ortada ama atmosfer içine çekmeyi başarıyor. kritik için teşekkürler sevgili Ahmet.

  4. Necrobutcher says:

    çok kötü bir yerde tutmuşlar albümün atmosferini. önceki işleri daha iyiydi bence. bunda da biraz dungeon synth iyi gidermiş.

  5. ismail vilehand says:

    Çorlu’daki meşhur Aymar yağ fabrikasının arkasındaki genelevde “MALIKOPARTAN NECLA” vardı, bu grup bana onu hatırlatıyor.

    lammoth

    @ismail vilehand, koca sitede “Çorlu’daki meşhur Aymar yağ fabrikasının arkasındaki genelevde” diye başlayan bir cümleye hayat verebileceğini düşünebileceğim bir tek sen varsın abi. Gece gece güldürdün beni. Eyvallah olsun

  6. Noumena says:

    Yeni dinleyebildim ve bir iki şarkı haricinde maalesef vasat buldum albümü. Bir önceki albüm daha bütünlüklüydü, bu ise biraz ordan biraz burdan almışlar kafasında. Ama ortaya çıkan şeyden memnun olmadım pek. Keşke hep black çizgisinde devam etseler..

  7. OblomoV says:

    Günüme renk kattı bu albüm. O ne güzel grup ismidir, o ne güzel klavye kullanımı ve o ne güzel atmosferdir öyle. Kadim bir dönemde yazılmış el yazması esrarengiz bir kitabı okur gibi yaptıkları müzik. Hafif küf kokulu ama nerdeyse büyülü bir kitap.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.