# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KARG – Resilienz EP
| 16.10.2020

Kederli bir nehir gibi akan notalar.

İnsanların, birtakım zorluklarla yüz yüze gelmiş tanıdıklarını, zor zamanlarında teskin etmek adına, belki de hiçbir kötü niyet taşımadan dillendirdikleri cümleler, o karşılarındakinin yaşadığı zor durumdan bile daha zorlayıcı, yıpratıcı olabiliyor. Düşünsenize bir… Babanızı, gassalın yıkamasına yardım etmişsiniz, çok geçmeden onu, yarı bilinçli yarı bilinçsiz şekilde kucaklayıp toprağa vermişsiniz. Sonra, elinize tutuşturulan kürekle üzerine toprak atıp bir yandan hocanın okuduğu duaları, diğer yandan katılımcıların kendi aralarındaki konuşmaları ve hiç bitmeyecekmiş gibi gelen hıçkırıklarını dinlemeye başlamış, göz açıp kapayınca kadar geçen ama esasen onlarca dakikalık bu zaman diliminin ardından, katılımcıları yolcu ederek taziye dileklerini dinleyip sabırla, her birine şükran sunmuşsunuz. Ve babanızın ağabeyi gelip başsağlığı diledikten sonra omzunuza hafif hafif vurarak “Üzülme, hayat devam ediyor,” demiş. İşte bu paragrafın başındaki cümle, bu durumu temsilen kurduğum bir cümleydi. Hayatınızda önemli yeri olan birinin artık hayatta olmaması mı daha kahredici yoksa cehaletten beslenen bir boşboğazlıkla söylenen, yersiz beylik laflar mı?

Peder vefat edeli neredeyse 10 sene olacak, belki daha önce yazmışımdır bir vesileyle. Yukarıda anlattığım olaydaki “ağabey” de göçüp gideli bayağı oluyor. Aslında kritiğe daha farklı bir giriş yazacaktım ama “Resilienz” EP’sinin ilk şarkısındaki çözümleyebildiğim sözler arasında, artık ne kadar çevrilebildiyse “Kederini söylemeyen bir nehir gibiyim,” şeklinde, muhtemelen yapımın kapağına da görsel olarak yansıyan bir bölüm bulunduğu için konuya böyle dalmış oldum. Çünkü müteveffanın yattığı mezarlığın, araçla giriş bölümünü ikiye ayıran bir kanal var. Sıcak havalarda kuruyan, yağışlı havalarda ise kendi hâlinde akan bir dereye ev sahipliği yapan bir kanal bu. Belki de insanların yüreklerine çöken üzüntüyle haykırmalarını, ağlamalarını, sızlanmalarını, dualarını işiten ve tüm bunlardan kederlenip parçanın sözlerinde de geçtiği gibi kederini söylemeyen -nehir olamasa da- dereye kucak açan bir kanal bu.

Kanalların kucak açtığı gariban derelerin, keyfine göre akan nehirlerin kederlerinden insana ve onun kederine doğru dönelim bakalım. İnsanı; hüzne, derde, tasaya sevk eden, çoğunlukla da bünyede yüklü miktarda bulunan hüzne, derde, tasaya yârenlik eden müzikler üreten grupların albümleri ya da şarkıları için “Havaya girmeden dinleyemezsin,” veya “Bunları dinlemek için havamda değilim,” gibi laflar edildiğine denk gelmişsiniz, belki de böylesi cümleleri siz bile sarf etmiş olabilirsiniz. Benim için, girişte yazdığım “Hayat devam ediyor,” cümlesine bayağı benzer gelmeye başlayan bu ifadeleri, Karg için kullanmak pek doğru olmayabilir. Belki abartıyor gibi olacağım hatta bayağı bayağı abartmış olacağım ama Karg’ı ve yapıtlarını, başka oluşumlarla ve onların eserleriyle kıyaslamak pek doğru değil kanımca. Çünkü Karg ve şarkılarını dinlemek için en azından benim havaya girmeme veya havamda olmama gerek yok. Herifçioğlunun yaptığı şarkılar zaten, Cem Yılmaz’ın epey eski stand-up’larında söylediği “Bir şalteri kapatıyorum, ötekini açıyorum…” tadında oluyor benim açımdan. Şarkılar çalmaya başladığında normal haletiruhiyem yerini, dertli, kasavetli ruh hâline terk ediyor. Tabii hayatın getirdiği olumsuzluklar ve yaşattığı geri dönülmez acılar da kaderin bir cilvesi olarak Karg ile eşleşince, bu dert ve kasavet hâli, şarkıların tetiklediği dürtüsel, hormonal, psikolojik, artık adına ne derseniz işte onlardan bağımsız şekilde zuhur ediyor.

Bunun son örneği ise maalesef ve ne yazık ki bu yılın başlarında, 21 Şubat 2020’de yayına giren Karg albümü “Traktat”ın çok değil üç gün sonrasında evin önünde yaşamasına yardım ettiğim kedilerden en sevdiğime araba çarpması, takip eden birkaç gün içerisinde de ölmesi şeklinde kendini gösterdi. Bu yazıyı hazırlamadan önce “Traktat” için neler karaladığıma şöyle bir baktım. Kendi kendime salakça bir gurur yaşayıp yazıyı iyi yazdığım hakkında kendi kendime mırıldandım ve kritiğin yayına girdiği tarihe gözüm ilişince tam anlamıyla buz kestim ve bu yılın başlarına, şubatın 24’üne, ardından 28’ine ışınlandım zihinsel olarak. Sonra o birkaç gün içinde yaşadığım şeyler; ufaklığın araba çarpması sonrasındaki haykırışı, korku ve acıyla arabanın altına saklanması, onu bulunduğu yerden çıkarırken kolumu defalarca ısırması ama bunu yaparken beni doğal olarak hiç tanımaması, tedaviye tam anlamıyla yanıt vermemesi ama klinikte onu görmeye gittiğimde tüm görevlilere kuduz gibi saldırmasına rağmen beni yavru kedi uysallığıyla karşılayıp kendini sevdirmesi ve çok geçmeden vücut ısısının dengelenmesi için yoğun bakım küvözüne alınması, sonrasında hayatını kaybetmesi… Artık benim için dönüşü yok; ne Karg benim için eski Karg ne de “Traktat” benim için eski, kritiğini hazırladığım dönemdeki “Traktat”. Artık o albümü dinlerken, aradan aylar geçmesine rağmen bu tatsızlıklar gözümün önüne geliyor. Umarım “Resilienz” EP’siyle eşleştirip acıyla anımsayacağım başka olaylar yaşamam, gerçi duygusal acı eşiğim zirveye doğru yaklaşıyor; tabii yüce Yaradan, bunu haşa, bir challenge olarak algılamasın, “Sen misin acı eşiği yükselen?” diyerek canıma okuyabilir.

Bugün yine haddinden fazla gevezelik yaptım, affola. Adını da, ilk şarkısında geçen bazı sözleri de geçirdiğime göre artık yapımın kendisinden ufak ufak bahsedeyim.

Ağustos ayının son günlerinde yayımlanmasına karşın benim PA’dan HaNNibaL sayesinde haberdar olduğum ve bugüne kadar ele alamadığım “Resilienz”, Karg’ın, “Traktat”ta yakaladığı o enteresan havayı büyük oranda bulunduran fakat sound tasarımıyla “Traktat”ın önüne geçebilen bir yapım. Grubun tek tabancası V. Wahntraum’un, anlaşmalı olduğu AOP Records yerine kendi imkânlarıyla yayımladığı EP, epey uzun sayılabilecek iki şarkıdan oluşuyor. Parçalar, karakter itibarıyla oluşumun bir sonraki albümde ufak tefek değişimler yaşayabileceğine işaret ediyor bence; önceki albümde bulunan keskin, net anlaşılır, dinleyene darbe vuran, acılarını deşeleyen melodiler, bu EP’de o kadar fazla görülmüyor. Bunun yerine geniş sound’un yarattığı hafif sisli atmosfere eşlik eden, parçaların kendi işlenişi içerisine yedirilen ve kendilerini o sisli atmosferin arasından ara sıra gösteren melodicikler bulunuyor. EP’nin kendine özgü yanından hareketle müzisyen, önceki albüme oranla daha farklı bir yol izlemek istemiş anlaşılan. Hazırlanan atmosferin, zaman zaman başka grupların albümlerinde şikâyet edebildiğim bol reverb’den nasiplendiğini söylemeliyim. Kendi adıma, ortada armonik zenginlik oluşturabilecek unsurlar bu kadar bolken tüm bu ögelere, hadi hepsi olmasın bir kısmına, reverb’ler karşısında diz çöktürülüp tövbe ettirilmesini çok anlamıyorum. Müzisyenin, 2020’nin boktanlığından dem vurup yapımı bir çeşit katarsis olarak görmesi, bu reverb’lerin yoğunluğuna temel teşkil ediyordur belki.

Kariyerinde ilk defa bir kimyasalı şarkı ismi olarak kullanmayan Karg, daha evvel “K-E-T-A-M-I-N” diye de bir şarkı yapmıştı ve bu EP’de de harikulade etkileriyle nam salan bir başka kimyasal/ilaç “Lorazepam” yapımı süslüyor. Son üç dakikasına kadar süper giden parçanın son dakikalarında neden sapıttığına ve pozitif hâle geldiğini, müzisyenin kendisi çok daha iyi bilecektir ama ilgili bölüm aklıma, Marillion’ın inişli çıkışlı şarkılarla dolu süper albümü “Misplaced Childhood”unun kapanış şarkılarından “Childhood’s End?”in hafif neşeli ve enerji dolu hâli geldi istemsiz olarak. “Böyle de benzetme olur mu?” demeyin, oldu bile.

Hâlâ sıkılmadan dinlediğim “Traktat”ın ardından gelen bu EP’yi, büyük beklentilerle dinlemeye başlamamıştım, o yüzden dev hayal kırıklıkları yaşamadım. Aradığım Karg EP’si bu değil fakat oturup yerin dibine sokabileceğim bir iş de değil. Oluşumu ve son dönemdeki yapımlarını seviyorsanız, “Resilienz” sizi yakalayabilir. Tabii “Lorazepam” parçasının son üç dakikasının sizi ne kadar yakalayacağı konusunda şüphelerim var. Yine de yeni bir yapıma ayırabileceğiniz 35 dakikanız varsa, rahat bir koltuğa oturun ya da uzanın ve devasa atmosfer eşliğinde kulaklarınıza, kederli bir nehir gibi akacak notaların keyfini çıkarın veya hüznünü yaşayın.

Albümün okur notu: 12345678910 (6.93/10, Toplam oy: 15)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
El Emeği Göz Nûru Plakçılık
Kadro
V. Wahntraum: Her şey
Şarkılar
1. Abbitte
2. Lorazepam
  Yorum alanı

“KARG – Resilienz EP” yazısına 2 yorum var

  1. HaNNibaL says:

    Güzel kritik olmuş eline sağlık. Yalnız albümü hala dinleyemedim :)

  2. utkuu says:

    Çok güzel bir kritik olmuş fakat Karg’ın şu albümünün de artık siteye kazandırılması gerekiyor.Bence en sağlam albümlerinden biridir bu albüm.

    https://youtu.be/nmxruEmJiyQ

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.