# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NOCTURNUS AD – Paradox
| 19.06.2020

Anahtarın sahibi kendini gösterdi yeniden.

Emir Şekercioğlu

Death metalin en vizyoner ve değerli adamlarından biri şüphesiz Mike Browning. Nocturnus’un bu müzik türü için neler ifade ettiğini hepimiz biliyoruz ve Mike Browning’in kafayı kırdığı o uzay temalı uğursuz konular olmasa malum grubun, zaman içinde elde ettiği üne ne ölçüde kavuşabileceğinin cevabı da az çok net gibi görünüyor. Öte yandan, gerek Morbid Angel, gerekse Nocturnus bünyesinde düşünüldüğünde ciddi ölçüde heves kırabilecek şansızlıklara da maruz kaldığı dikkat çekiyor. Trey Azagthoth ile arasının bozulmasına sebep olan o malum konu sebebiyle Morbid Angel’ı bırakması, onun açısından belki işleri yokuşa sürse de metal camiası için epey hayırlı oldu. Çünkü Morbid Angel’a Pete “Commando” Sandoval geldi ve Browning de Nocturnus’ü kurdu. Açıkçası Dave Mustaine’in Metallica’dan kovulması kadar hayırlı işlere vesile olmuş bir olaydı bu, ama o dönemler grupların kendini kanıtlama aşamasında nice kişiyi gözünü kırpmadan harcayabildiği düşünüldüğünde, Browning’in pes etmemesi ve beraberinde death metalde çığır açan bir gruba hayat vermesi öyle kolayca es geçilebilecek bir konu değil.

Nocturnus ile “The Key” ve “Thresholds” gibi iki destansı albüm yaptıktan sonra Browning, bu sefer de Nocturnus elemanlarıyla müzikal farklılıklar sebebiyle uyuşamıyor. Hatta bu uyuşmazlığın boyutu, grubun klavyecisinin ve gitaristinin Nocturnus’ün önce isim haklarını satın alması, sonrasında da Browning’i gruptan çıkarmasına kadar gidiyor. Bu tip tartışmalarda meselelere kimin haklı olduğu üstünden bakıp direkt çepheleşmek yerine ortaya konan müziğin ne kadar kazandığına odaklanılması ve ona göre bir tavır alınması taraftarıyım. Mesela Mike Browning Morbid Angel’dan ayrıldığında hem Nocturnus hem de Morbid Angel adına müzik kazanmıştı. Peki Nocturnus içinde gerçekleşen bu ayrılıkta taraflar bunu telafi edebilmişler miydi kendi yollarında ? “Thresholds” incelemesinde de değinmiş olduğum üzere Nocturnus, Browning’in olmadığı bir albümün akabinde (“Etheral Tomb”) kariyerini noktaladı. “Etheral Tomb” esasen iyi bir albümdü, fakat sorun şuydu ki bildiğimiz bir “Nocturnus albümü” değildi. Bir grubu o grup yapan ana silüetini kaybetmiş, kimlik karmaşası yaşayan bir albüm gibiydi. “The Key”in, “Thresholds”un yanına konulmaması gereken, iyi bir albümdü.

Bu ayrılığın sonrasında Mike Browning ne yaptı? Lovecraft’ın hayatı boyunca, öykülerinde konu edindiği o kozmik dehşetin gerginliğini zihninin derinliklerinde hissettiği ve bundan kurtulamadığı söylenir. Bu da şüphesiz, onu korku edebiyatının en karakteristik yazarlarından biri yapmıştı. Şarkı içeriklerinde ve albüm temalarında bu yazarın oluşturduğu mitosa bir şekilde değinmeden edemeyen Browning’i de sanırım bu kozmik korku rahat bırakmıyordu. Öyle ki o korkuyu, icra ettiği özgün death metal içerisinde işlemek durumundaydı. Nocturnus’un akabinde Incubus, Acheron gibi belirli projelerde yer almış olsa da esaslı dönüşünü müjdeleyen ve üzerine yeniden “Nocturnus sancağını” asacağı proje After Death olmuştu. Bu grupta, Obituary’nin debut albümünde bas çalmış olan Daniel Tucker da yer alıyordu. Nihayetinde 2013 yılında Browning, After Death kadrosunu içeren grubuyla “Nocturnus AD” olarak yeniden vücut buldu. İncelemenin konusu olan, 2019 çıkışlı ve yeni isimleriyle şimdilik tek stüdyo albümleri olan “Paradox”, hem müzikal içeriği hem de görsel imajı sebebiyle göndermelerle dolu, oldukça manidar bir albümdü.

“Paradox” ilk bakışta, “The Key” ile Nocturnus’ün işlemiş olduğu konseptin günümüz eliyle yâd edildiğini düşündürtüyor. Albüm kapağında yer alan robotun, “The Key”de daha arkaik hâliyle gördüğümüz versiyonunun yenilenmiş şekli olduğu düşünülebilir. Üstelik iki kapakta da robotun, içinde pentagram olan bir çemberi bir cihaza data aktarımı yaparcasına tutuyorken resmedilmesi, aralarındaki tarihsel bağı kuvvetlendiriyor. Öte yandan, çalışmanın içerisinde “The Return of the Lost Key” gibi bir parça var ki şahsi görüşüm, beste olarak albümdeki en iyi parçalardan birisi. İçerisinde yer alan tınılarda hem Nocturnus’ün debut’undan hem de Browning’in Mobid Angel’da olduğu dönemlerden aşina olduğumuz çok tanıdık tınılar mevcut. Bununla birlikte, bir başka Lovecraft öyküsü olan Erich Zann’ın müziğini duyduğumuz bir intro ile başlayan “Aeons of the Ancient Ones”da Browning’in bastıra bastıra “key” dediğini duyuyoruz. Belli ki Browning, eski günlere dair bir şeyleri ima etmeye çalışıyor; üstelik yalnızca biz dinleyicilere de değil, Nocturnus’ün klasik kadrosuna da.

Çalışmanın arka planına gelirsek, ilk olarak değinmemiz gereken konu prodüksiyon. Oldukça güçlü, net, ses kirliliklerine yer vermeyen, her bir enstrümanın kendini rahatça duyurabildiği bir prodüksiyon söz konusu. Hatta, Browning’in eskiye oranla (yaşından da hâllice) biraz cılız kalan vokallerini bile net bir şekilde duyabiliyoruz. Bu noktada her şey pırıl pırıl. Doğal olarak da şayet bestelerin içinde vurucu bir an ya da hoşa giden bir rif bulunabiliyorsa anında kendini belli ediyor. Albümde genel ölçekte boş diyebileceğimiz bir şarkı yok, fakat “The Antechamber”dan itibaren albümün açıldığını, iyice çoştuğunu ve bütün hünerlerini apaçık sergilediğini söyleyebilirim. Albümün açılışını yapan “Seizing the Throne”, beraberinde gelen “The Bandar Sign” ve sonrasındaki parçaların hepsi oldukça iyi besteler olmalarıyla beraber, albümü baştan sona dinlediğimde çalışmanın ikinci kısmının çok daha canlı, dinleyiciyi içine çeken bestelere ve melodilere yer verdiğini düşünmeme sebep oldu. Bilhassa peş peşe gelen “The Return of the Lost Key”, kendisine klip çekilen “Apotheosis” ve “Aeon of the Ancient Ones”, deyim yerindeyse “İşte aradığım Nocturnus” dedirtiyor gerçekten. Kapanışı yapan enstrümantal beste “Number 9” da adeta albüm boyunca sergilenen müzikal başarıya oldukça yakışan bir nokta koyuyor.

Grup elemanları özelinde de söylenmesi gerekenler var elbette. Öncelikle gitarist ikili Belial Koblak-Demian Heftel gerek rif gerekse solo olarak bütün çalışmayı ilmek ilmek işlemişler. Bestelerin geneline bakıldığında gayet ölçülü inşa edilmiş şarkı yapılarıyla, geçişlerle ve tam beklenen anda-istenen vuruculukta sololarla albümün taşıdığı yoğun melodik yapının iskeletini son derece iyi oturtmuşlar. Bu nedenle şahsen ben dinlerken, albümün kayıt sürecinde yazılan bölümler için epey düşünülmüş ve özen gösterilmiş olunduğuna ikna oldum. Bununla birlikte, Nocturnus dendiğinde bahsedilmeden geçilemeyecek ana unsur, tabii ki klavye. Hatta Platon için geometri neyse, Nocturnus (AD) için de klavye odur denilebilir. Nocturnus’ün orijinal kadrosundaki klavyecisi Louis Panzer’in zamanında yaptıkları bugün bile kulağımızın bir kenarında sabit duruyorken sanıyorum ki Mike Browning’in eleman arayışında en titiz davrandığı enstrüman klavye olmuştur. Nitekim “Paradox”ta bizleri klavye aracılığıyla kozmik seslere ve uzay yolculuklarına tabi tutan Josh Holdren elinden geleni ardına koymamış ve gerektiğinde besteler içerisinde hünerlerini yeterli düzeyde sergilemeyi bilmiş. Esas adam Mike Browning’in ise eski alışkanlıklarından taviz vermeyerek yine davul, vokal ve söz yazımında yükü üstüne alarak icralarını konuşturduğunu görüyoruz. Enstrümantal icralarında ve vokallerinde kendisinden aşina olduğumuz, death metal standartları açısından daha old-school ve sade olan pattern’ları bugünlere dek sürdüregelen Browning ne eksik ne fazla, görevini yerine getiriyor. Söz yazımına ve Nocturnus AD’nin kimliğine olan etkisi sebebiyle, şarkılarda sık sık Lovecraft’ın demonikleşmiş ucubeleriyle, distopik bilim kurgu senaryolarıyla karşılaşıyoruz. Bu bakımdan, “Nocturnus” ve “death metal” kelimeleri yan yana geldiğinde her şey Browning’in yer aldığı şekliyle devam ediyor.

5

Tüm bunların neticesinde “Paradox”, adı anılan gruba dair hem yeni hem de eskiye dair şeyler dinlemek isteyen, dinlemeyi özlemiş kişiler için muhakkak bakılması gereken bir çalışma. Klasik kadroyla bir reunion olması ve bu kadroyla üçüncü bir stüdyo albümü yapılmasını zannediyorum ki bu grubu dinleyip de istemeyen olmamıştır. Ama şu da var ki “Etheral Tomb” sonrası dağılan Nocturnus ile “Paradox”u yayınlayan Nocturnus AD’yi yan yana koyduğumuzda Mike Browning, temelde death metale klavyeyi getiren gruba ruhunu, imajını ve kimliğini kimin vermiş olduğunu herkese ispatlamış oldu. Tabii günün birinde bu sözlerimi duyup bana haddimi bildirmek için klasik Nocturnus kadrosunun öteki kısmi yeniden birleşir, Browning olmadan eski tarzlarında muhteşem bir albüm yapar ve beni bu yazdıklarıma pişman edeler mi bilemem. Keşke yapsalar, ben geri adım atmaya razıyım. Ancak öyle bir durumun olacağına ihtimal vermediğim için bu konuda nihai düşüncem şu; her zaman daha iyi davulcular, klavyeciler, gitaristler, basçılar bulunabilir birilerinin yerine. Fakat özel bir kimlikle, esansla yoğurulmuş gruplarda şayet bütün ana kablolar bir kişiye bağlıysa ve o kişi devre dışı bırakılırsa, sanırım istisnalar haricinde sonuç pek değişmiyor.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.55/10, Toplam oy: 44)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Profound Lore Records
Kadro
Mike Browning: Vokal, davul, sözler
Belial Koblak: Gitar, geri vokal
Demian Heftel: Gitar
Daniel Tucker: Bas
Josh Holdren: Klavye
Şarkılar
1) Seizing the Throne
2) The Bandar Sign
3) Paleolithic
4) Precession of the Equinoxes
5) The Antechamber
6) The Return of the Lost Key
7) Apotheosis
8) Aeon of the Ancient Ones
9) Number 9
  Yorum alanı

“NOCTURNUS AD – Paradox” yazısına 5 yorum var

  1. Boba Fett says:

    Nocturnus’a niye 1 verdiniz yahu?

    Ahmet Saraçoğlu

    @Boba Fett, siteyi takip eden bir kısım insan için o bir gelenek. Üstünde durmamak lazım.

    chuck

    @Boba Fett, işte bu tarz insanlar yüzünden (albümden ve gruptan bağımsız bir şekilde” durduk yere, albüm kritiği yayınlanır yayınlanmaz 1!11! veren tiplere inat 10′u basıyorum.

    x günde y grubunun z kritiği yayınlanır; ilk üç not 1. kritik notu en az 7-8 olur ve albüm daha yeni çıkmıştır falan, sende biliyorsundur.

    Boba Fett

    @chuck, Ben de eğer beğendiğim albümse alması gereken puanı değil de olması gereken puana yaklaşsın diye yüksek puan vermeye çalışıyorum, önemsiz görünebilir ama bazı albümlerin puanı şişirilmişken gerçekten değerli bir iş yapmış albümlerin puanının düşük olması hoş görünmüyor benim açımdan.

  2. Nocturnus says:

    Sizin öngürdüğünüz puanı verelim isterseniz, ne dersiniz.?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.