# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
INFINITE SPECTRUM – Haunter of the Dark
| 08.08.2016

Hayatın ta kendisi gibi.

Özgür Durakoğulları

Kastettiğim korkunçluk, Lovecraftian’lık falan değil başlıkta. Hayatın sıfırlanma (?), “resetlenme” olaylarına kadar süren gidişatlarının verdiği keyif, zevk, sıkıntı, tekdüzelik, kendini tekrarlama, yenilik, deja-vu gibi hislerinin “oran toplamı” en azından bende aşağı yukarı bu albümün bana hissettirdiğine benzer tezahür ediyor, ekstra periyotlar dışında. Yoksa bana göre, hayat tek bir albümün verdiği hislerle (oran toplamları-ortalamalarıyla değil!) sınırlanamaz. Her ne kadar “fabrika ayarlarına dön”düğümüzde belli şeylerle özdeşleştirebileceğimiz hisleri yansıtabilenler olsa da, köklerimize döndüğümüz zamanları kapsayanlar, hayatın taşkınlıklarını (da) kapsayamaz. Yani kısaca “yatağımızdan taştığımız” zamanları/tecrübeleri de tümden kapsayan bir albüm ve hatta bir sanat eseri yapılamaz değil mi? Bence mümkünatsız bir şey bu.

Tanıtılan albüme geldiğimizde ise olay hem Lovecraftian’lık içeriyor, hem de içer(e)miyor bir yandan da. Grubun belli bir tutku ve uğraşılmışlıkla kotarıldığı belli olan albümünü ben müzikal olarak beğendiğim için dinlemeyi tercih ederim, Lovecraft’ın çok güzel bir hikayesini konsept olarak işlediği için dinlemektense. Lakin bu demek değil ki “ne alaka!?”. Sadece bana göre Lovecraft’ın bu “düşsü”, “kabussu” hikayesinin hissinin anca (genel hatlarıyla) batı klasik müziğiyle, hiç olmadı beni bile şaşırtacak bir müzikal dehayla verilebileceğini düşünmem sonucu bu yorumu yaptım.

Öncelikle albümün sözleri yazılırken, H. P. Lovecraft’ın aynı isimdeki hikayesine olabildiğince sadık kalınmaya çalışılmış, ve neticesinde hem albüm hem de şarkı sözleri çok sürüyor. Daha doğrusu, parçaların sözlerini takip ederken bile albüm “amma sürdü yav, hikayesini okumak bile bu kadar sürmüş müydü ki?” hissi veriyor; hele ki uzanıp dinlerken “bu ne kalabalık bir albüm” tepkisi vermek epey olası. Burada yine de olumlu bir yorum yapmam yerinde olur ki, genel olarak albümün müzikalitesi çok iyi olduğundan ve bazı kısımlar çok güzel, ilgi çekici olduğundan sabır gösterip dinleme istenci bulabiliyorsunuz kendinizde, sıkıldığınız anlarda.

Albümle ilgili pozitif bulduğum şeylerden en önceliklisi, genel olarak hem sofistike hem de güzel bir iş olması. Yaratıcı olma ayağına lezzetsiz armoni bozması saçmalıklar, yapılmamışı yapmak için ne idüğü belirsiz, derinliksiz atraksiyonlara girişmeler falan yok “Haunter of the Dark”ta. Daha da iyisi, gelenekseli iyi özümsedikleri de, türün demirbaşlarından –taklit etmeden- makul oranda esinlendikleri de net seziliyor albümün karakterinden. Bir de vokaller benim ideal prog vokali tanımıma çok yakın. Ses tonu olağanüstü, ve genelde hakim olduğu aralıklarda son derece nüfuzlu bir şekilde ses karakterini öne çıkartırken, entonasyonunu ciddi orandan koruyarak indiği ve çıktığı seslerle de “işte budur” dedirtiyor Will Severin. Bravo!

Olumsuz bulduğum şeylerin girizgahını yapmıştım aslında yazının gerilerinde. Lovecraft’ın hikayesiyle müziğin ruhunun gereğinden az kesişmesini görmezden gelebilirim, zira tek kelimesini anlamadan dinlediğim bir sürü yabancı şarkı var. Ama progresif grupların çok azının “işte budur” dedirtecek bir ustalıkla becerebildiği bir şey olan; matematiksel dahilik ve –sıradaki kelimelerden biri, birkaçı veya hepsini alabilirsiniz- uyum, ruh, tutarlılık, lezzetlilik, bütünlük, akıcılık gibi şeylerin bir simbiyozunu meydana getirmede çok başarılı olamamaları hanelerine eksi bir puan olarak yazılıyor. Gerçi henüz 2. albümünü çıkarttıklarından, bu olumsuz değerlendirmeyi tanıttığım albümle sınırlı tutsam daha yakışık alacak. Gelecek ne getirir bilinmez. Ve bilinmeyenin: … (Bilinmeyenin bir sürü duygu durumunu oluşturma potansiyeli var bence ya, niye sadece “korkusu” olsun ki?)

Neyse son yıllarda çıkmış, bana göre “kitabına göre yapılmış” az sayıdaki progresif metal albümden birini de bu ABD’li grup ikinci albümünde yapmış. Rock opera denen şey beni genelde bayar, ama bu grubun dinamik sound’unda pek eğreti durmamış bu element. Eğer enstrümantal coşmalara albümlerinin genel karakterine biraz daha uyumlu bir şekilde yer verirlerse, ve kimi “fazla matematik” vokal partı yazımını yine albümleriyle daha organik bütünlük sağlar şekilde halledebilirlerse, INFINITE SPECTRUM’dan başyapıtlar dinleyemememiz için herhangi bir engel yok gibi gelecekte.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.91/10, Toplam oy: 11)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Sensory Records
Kadro
Will Severin: Vokal
Alex Raykin: Gitar, geri vokal
Alex Repetti: Bas, geri vokal
Greg Schwab: Davul
Katie Pachnos: Klavye, geri vokal
Şarkılar
1. Prologue: Providence, Winter, 1934
2. Federal Hill
3. The Calling
4. The Church
I: Dark Whispers
II: Entry
III: The Ascent
IV: The Shining Trapezohedron
V: Spectres
5. The Stranger Things I've Learned
6. Haunter Of The Dark
7. Fear
8. All That We See
9. 2:12 AM
10. Epilogue: Providence, Summer, 1935
  Yorum alanı

“INFINITE SPECTRUM – Haunter of the Dark” yazısına 1 yorum var

  1. Zudviz says:

    Progresif metal artık Dünyada miadını dolduruyor galiba. Şu parça ve klip bence çok iyi, ama yükleneli neredeyse 1 ay olmuş 500 küsur kişi izlemiş.

    https://www.youtube.com/watch?v=daklcEC4RfY

    Neyse, R(ust) in Peace prog metal.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.