# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
TESTAMENT – Practice What You Preach
| 11.04.2016

Açaydım kollarımı gitme diyeydim.

Gelmiş geçmiş en iyi ilk albümlerden biri olan “The Legacy” ile kariyerini başlatan ve thrash metal tarihini yazan isimlerden birine ilk andan başlayan TESTAMENT, bir sonraki “The New Order”la bu durumu iyice pekiştirmiş ve tür adına gerçek bir güç doğduğunu dosta düşmana kanıtlamıştı. Bu iki albümün gücü, onların yıllar sonra bile thrash metalin en önemli gruplarından biri olarak anılmasına yetecekti.

“İkinci albüm önemlidir” derler. İlk albümüyle “Oha yalnız bi saniye bi şey oluyo” dedirten, dev heyecanlar yaratan ancak ikinci albümü yine çok iyi olsa bile o ilk etkiyi yaratamadığı için burun kıvrılan çok grup olmuştur. Bu eşiği atlatıp yine iyi bir albüm çıkaran gruplar içinse, “aaa bi dakka yalnız üçüncü albüm çok önemlidir” denir.

TESTAMENT 1989 yazında çıkardığı ve thrash metal tarihinin önemli görsellerinden biri hâline gelen albüm kapağıyla ilk görüşte hatırlanan “Practice What You Preach” ile, grubun yapabileceklerinin boyutunu gözler önüne sermek istemiş ve ilk iki albüm kadar ilham verici olmasa da gayet kabul edilir bir üçüncü albüm sunmuştu. Albümü ilk kez 1999′da duymuş ve grubun tüm diskografisiyle birlikte satın almış bir insan olarak, “Practice What You Preach”in bende ortanın üstü bir izlen,m uyandırdığını söyleyebilirim. 1999 yılında sadece 4-5 yıllık bir metal dinleyicisiyken bir anda kavuştuğum TESTAMENT diskografisi içerisinde, grubun tüm albümlerini bir arada dinleyebilme şansına nail olmuş ve albümleri kendi kafamda derecelendirebilmiştim.

O zamanki deneyimsiz müzik dinleyiciliğim içerisinde bile, arka arkaya dinlediğim “The Legacy”, “The New Order”, “Practice What You Preach”, “Souls of Black” gibi albümler içerisinde “Practice What You Preach”in ilk albüm kadar güçlü olmadığını, ancak yine de beğendiğimi net şekilde hatırlıyorum. Bu açıdan TESTAMENT, bütününe tam olarak hakim olduğum birkaç gruptan biri olmuştu.

“Practice What You Preach”, TESTAMENT’ın “The New Order”da da az buçuk sinyallerini verdiği nispeten rock n roll’umsu sound’un daha bir ayyuka çıktığı ve daha açılış şarkısıyla kendini dışa vurduğu bir albüm olarak belirmişti. Grup ilk albümdeki amansızlığı ve ikini albümdeki tekinsizliği, bu albümde daha sıcak blues gamlarıyla renklendirmiş ve groove unsurunu da epey göz önünde barındırıp, profesyonelliğini sergilemek istercesine oturaklı olmayı hedefleyen işlere girmişti. The Ballad, bu konuda TESTAMENT’ın kariyeri içerisinde önem teşkil eden ve grubun “thrash metalden daha fazlası” olabileceğini gözler önüne seren bir çalışma olarak karşımıza çıkıyordu. METALLICA’nın “One”ı yapmış ve tarih yazmış olması gibi, TESTAMENT da kendi “One”larını yaratabileceğini fark etmişti.

Genele bakınca, “Practice What You Preach” iyi bir thrash metal albümü. Önceki ikisi kadar ilham verici olmayan, hatta belki de bir bütün olarak ilham verici olmayan, kimileri için sonrasında gelecek “Souls of Black” kadar da başarılı olmayan bence tüm bunların sebebinin de, albümün tam bir atmosfer yaratmıyor oluşunda aranabileceği bir çalışma. Prodüksiyon kaynaklı bir karanlık, canlılık, çiğlik var ancak şarkıların ortak bir sinerji yaratarak bir “Practice What You Preach” ruhu yaratması gibi bir durum söz konusu değil. Bu olay ilk iki albümde net şekilde görülen ve o albümleri böylesi etkileyici yapan unsurlardan biriydi.

Chuck Billy’nin kendini geliştirdiği, Eric Peterson’ın önceki iki albüm kadar tarih yazan güçte olmasa da rif fışkırtmaya devam ettiği, Greg Christian’ın çok fazla duyulan baslarıyla altını doldurduğu, Louie Clemente’in agresif tarzını sergilediği ve TESTAMENT sound’u içerisinde dev bir önem taşıyan Alex Skolnick’in akılda kalıcılık ve yaratıcılık adına akılları almaktan uzak bir performans sergilediği albüm, yarısından fazla kısmıyla çok iyi ve etkileyici bir müzik barındırsa da, kimi şarkılar diğerleri kadar ön plana çıkamıyorlar. Misal Sins of Omission gibi muazzam bir şarkı, Perilous Life, The Ballad gibi harika işler varken, Time is Coming müthiş bir hit potansiyeli taşırken, bu övgülerin şarkıların her biri için söylenmesi çok da mümkün olmuyor. Kötü ya da sıradan olduklarından değil, güçlü bir karakter ortaya koyamadıklarından.

Velhasılıkelam, “Practice What You Preach” hem TESTAMENT hem de thrash metal adına iyi bir albüm. Ama sadece iyi bir albüm. Çok iyi şarkıları var, çok çok iyi şarkıları var, ancak kendine özgü bir havası, etkileyiciliği ve kimliği yok. Albümün kimilerinde grubun en iyi albümü olarak görüldüğünü de biliyorum, lâkin kendinden önceki iki albümle bir arada bakınca, “Practice What You Preach”in bir geri adım olduğu da ortada. Ama konu TESTAMENT olunca, böyle geri adıma da can kurban.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.54/10, Toplam oy: 52)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1989
Şirket
Atlantic Records
Kadro
Chuck Billy: Vokal
Alex Skolnick: Gitar
Eric Peterson: Gitar
Greg Christian: Bas
Louie Clemente: Davul
Şarkılar
1. Practice What You Preach
2. Perilous Nation
3. Envy Life
4. Time Is Coming
5. Blessed in Contempt
6. Greenhouse Effect
7. Sins of Omission
8. The Ballad
9. Nightmare (Coming Back to You)
10. Confusion Fusion
  Yorum alanı

“TESTAMENT – Practice What You Preach” yazısına 6 yorum var

  1. zombikids says:

    aşırı “bass guitar presence” yüzünden çok ısındığım bi albümleri değildir. 7 çalışır benden. “The Ballad” şahanedir.

  2. junkman afatsum says:

    Benim içinde kesinlikle The Legacy albümü bu albümden öndedir, 2.albümle ise kapışırlar durum genelde berabere biter. Şu ise kesin nettir bende The Legacy Testament’in en iyi albümüdür.
    Bir diğer mevzu ise albümde ki görüşleriniz çok kişisel olmasına rağmen (ki olması gereken genelde budur sonuçta kritik dediğimiz şey genel fikri barındırmak zorunda değildir) sanki genel bir fikir birliği varmışcasına bu albümü ilk 2 albümün kesin net arkasında ve hatta kimilerince bile 4. albümün aşağısında demek yanlış olmuş. Çünkü niye derseniz bir çok kayda değer thrash metal listelerinde bu albüm Testament adına ya 1 numarayı ya da genelde olduğu gibi 2 numaraya oynar (1 numara The Legacy olur genelde Testament adına). Hatta ülkemizdeki bir çok yetkin metalci abilerimiz tarafından ve hatta yurdışı otoriteler tarafından bile bu albüm değerlendirmesi genelde listelerdeki durumu ile benzerlik gösterir. Ayriyeten bir çok forumda ve ya buruda ki Testament tartışmalarında bile genelde fikir birliği bu yöndedir. Sonuç olarak kişisel fikirlerinizi genel bir kabul görme gibi bir durum yoktur. Teşekkürler saygılar \m/

  3. leavescars says:

    Thrash denilince akla gelen ilk albumlerden olmali The Legacy. Sonraki birkac album biraz donemin ruhuna uygun bicimde ticarilesme ve asiri produksiyon hikayesi, ama gideri var hepsinin. Beyin adam Eric Peterson’in gecmis album degerlendirmelerini merak etmiyor degilim.

  4. Kıvanç says:

    En sevdiğim 5 albüm listesinde yerini alabilir sanırım. Her şarkı benim için bi klasik. 10/10

  5. İlker says:

    Abi albümlere verdiğiniz puanları tamamen diskografi içindeki yerlerini gözeterek mi veriyorsunuz bilmediğimden tamamen merakımdan soruyorum, 9 puan verdiğiniz Brotherhood of the Snake size göre bu albüm ve ve The New Order’dan çok daha mı iyi yoksa sonradan bu albümlere dair fikriniz mi değişti, veya Brotherhood’a 2016 yılında öyle taş gibi bir albüm yapabilmiş oldukları için mi biraz torpil geçtiniz?

    Bu arada çoğunluğun aksine benim de çok bayıldığım bir albüm değildir bu, benim de notum 7.5 olurdu sanırım. Thrash metal zaten eskiye oranla çok çok daha az dinlediğim bir tür, dinlediğim zaman da daha hırçın, daha öfkeli halini tercih ediyorum. The Legacy ve The Gathering kusursuz albümlerdir ama elbette.

  6. Cryosleep says:

    İlk dönem Testament albümleri içinde hep bir ”ortanca çocuk” muamelesi görüyor bu albüm nedense. Bence 9′luk, çok güzel bir albüm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.