# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ROTTING CHRIST – Rituals
| 02.03.2016

Müzik mi, yoksa ayin mi?

Ertuğrul Bircan Çopur

Sanıyorum bu biraz sinirli bir kritik olacak. Neden derseniz, buyrun devam edelim. Bir albümden memnuniyetsiz olmak için farklı sebepleriniz olabilir; elbette aynısı benim için de geçerli. Bunlardan bir tanesi karşınızda basbaya kötü yapılmış bir albüm olması olabilir örneğin. Bu durumda sinirlenmeye çok da sebep yoktur muhtemelen, zira belli ki grubun üyeleri ellerinden geleni yapmıştır; fakat olmamıştır. Olabilir. Bir başkası eldeki grubun bambaşka bir yönde müzik yapmaya başlaması olabilir belki, ki bu durumda sinirlenmek artık normal kabul edilen bir durum haline geldi (IN FLAMES diyeyim mi? Demiyorum.). Ben o durumu kabullenmeyi seçtiğim için o da çok rahatsız edicilik içermiyor benim için, o yüzden problem yok.

Peki “Rituals”a, ya da genel olarak ROTTING CHRIST’a neden bu kadar sinirliyim ki? Düşünelim; bundan 14 yıl önce çıkarttıkları “Genesis”i ve şu an karşımızda olan albümü peşpeşe dinledikten sonra grubun müziğinin bambaşka bir yöne gittiğini iddia etmek mümkün değil. ROTTING CHRIST gibi kurucu ikilisi tam 29 yıldır değişmemiş ve 1993’ten beri neredeyse hiç sektirmeden harika albümler çıkartan (bunu açacağım sonra) bir grubun bir anda yaratıcılık damarlarının kesilmesi gibi bir şey de mümkün olmadığına göre, bunu da eleyebiliriz.

Problem şu ki, ROTTING CHRIST müziği sürekli çıkarttıkları “hâlâ iyi” albümlere rağmen, son 10 yıldır sürekli geriye gidiyor. Ve müziğin içindeki yaratıcılığı geriye sürükleyen elementlerin müzik içindeki ağırlığı gittikçe artıyor. Şu anda karşımızda duran “Rituals” en fazla tekrara boğulmuş, mistik ve karanlık olacağım derken sıkıcı ve sakız gibi uzayan hale gelmiş ROTTING CHRIST albümü. Beş dakikalık süresinin yarısını “Hail” şeklindeki ilahivari çınlamalarla geçiren ilk şarkı In Nomine Dei Nostri daha ilk andan ne dinleyeceğimizi önümüze koyuyor zaten. Evet yalnızca beş dakika süren bu “şarkı”, dinlerken 8-9 dakika gibi geliyor, çünkü durmaksızın aynı şeyleri dinliyorsunuz zaten. Gitarlar albümün çoğunda aynı akorları, davulun ritmine eş değerde basmak görevi üstleniyor. King of a Stellar War, Sorrowfull Farewell, If It Ends Tomorrow gibi şarkılar yapmış grubun artık karanlık olacağız ayağına bu kadar repetitif ve kolay işlere kaçması, ağırıma gidiyor. Ha albümün adının hakkını veriyorlar, o konuda şüphe yok!

İşin en canımı sıkan kısmı ise (affınıza sığınarak) bu ayinsel saçmalıklar değil; albümün geri kalanı. Tüm bu tekrarların ve insanın kafasını şişiren ritmik akorların altında, derinlerde hala ROTTING CHRIST’ın yatıyor olması esas canımı sıkan. Grubu uzun süredir takip edenlerin herhangi bir yerde duysa şüpheye yer bırakmadan tanıyacağı, üzerine gotik sos eklenmiş o nefis black metal tonlu gitarlar albümde ara ara kafasını gösterip, bu kristal gibi prodüksiyon ve ses kalitesiyle her şeyin aslında ne kadar iyi olabileceğini kafama vurdukça tüm bu tatsızlığım ikiye katlanıyor. “Genesis”ten beri gittikçe dibe itilen o ROTTING CHRIST özünü bu kadar özlüyor olmak bu albüme bu kadar sinirlendiriyor beni.

Yıllarca burası da dahil olmak üzere birçok platforma yeni dönem IN FLAMES’e (dayanamadım) laf atanlara karşı grubu delice savunduktan sonra böyle bir kritik yazıyor olmam ikiyüzlülük gibi gözüküyor olabilir. Fakat anlatmaya çalıştığım gibi, beni üzen grubun farklı bir yöne gitmesi değil. Aynı yöne gitmeye devam ederken yaratıcılık içeren tüm unsurlarını tek tek geride bırakıyor olması.

Az biraz da objektif olmaya çalışacak olursam, “Rituals” yukarıda sayıp sövdüğüm kadar berbat bir albüm değil. Evet ÇOK fazla tekrar var, evet müzikal yaratıcılık anlamında metal müzik ortalamasının da altında seyrediyor; fakat kendini bir şekilde sonuna kadar da dinletiyor. Az da olsa değindiğim gibi muazzama yakın bir prodüksiyon var ve iyi bir ses sistemiyle dinleyince kendinizi ayin havasının içinde bulmanız hiç de zor değil. Nick Holmes’un misafir vokal olarak katılması da ekstra bir artı puan katıyor elbette.

Netice itibariyle “Rituals” hâlen net bir ROTTING CHRIST albümü, ona şüphe yok. Ama bu yolda devam ederlerse kendi köklerine ait her şeyi geride bırakacakları da maalesef bana kesin gibi geliyor. Ben black metalimi daha çok müzik, daha az ayin olarak almak istiyorum, sizi bilmiyorum.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.72/10, Toplam oy: 64)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Season of Mist
Kadro
Sakis Tolis: Gitar, vokal, bas
Themis Tolis: Davul
Şarkılar
1. In Nomine Dei Nostri
2. Ze Nigmar
3. Ἐλθὲ κύριε (Elthe Kyrie)
4. Les Litanies de Satan (Les Fleurs du Mal)
5. Ἄπαγε Σατανά (Apage Satana)
6. Του θάνατου (Tou Thanatou) (NIKOS XYLOURIS cover'ı)
7. For a Voice like Thunder
8. Konx om Pax
9. देवदेवं (Devadevam)
10. The Four Horsemen (APHRODITE'S CHILD cover'ı)
  Yorum alanı

“ROTTING CHRIST – Rituals” yazısına 24 yorum var

  1. zafer says:

    kesinlikle katılıyorum. rotting christ’ın en kötü albümü bu olabilir. sakis git gide unuttu gitar çalmayı.

  2. bahadır says:

    muhteşem bir albüm bence. kritikte belirtildiği gibi adının hakkını veriyor. bana göre müzikal tekrarlar rotting christ’in müziğinin etkisini arttırıyor. buna çok takılmıyorum. çok acımasız bir kritik olmuş. benim puanım temizinden bir 8.5 ritim gitarlar muhteşem, gitar sololar çok iyi. vokaller on numara. melodiler can alıcı ne istiyorsunuz anlamadım ki?

    bloodshot

    @bahadır, Doğruyu söyle, Sakis ne kadar ödedi sana? :)

    kavanozkafa

    @bahadır, bu albümdeki vokallere on numara demek için r.c. nin geçmiş albümlerinden bihaber olmak gerekir bence.

  3. Ş. Yıldırım says:

    Ayinsel durumu çok ilgimi çekmişti. The Satanist’ten sonra bu da iyi olur, güzel gider üstüne diyodum. Ne yalan söyleyeyim, ben de beklediğimi bulamadım

  4. Non Serviam says:

    Hakkaten çok vasat bi albüm olmuş

  5. Ufuk Sönmez says:

    bu albüm öncesi r.christ’in gittiği yön doğrultusunda yaptığı müzikten memnuniyetsiz olanlardandım. inanılmaz tekrara düşmeleri, daha önce duyduğumuz şeylerin benzerlerini yine duymamız, “huh-hah”larla dolu şarkılar vesaire vesaire rc’nin kafamdaki o özel noktadan uzaklaşmasına sebep oldu.

    ama yine de sakis’in albüm çıkarması, çıkarmamasından iyidir diye düşündüm ve tüm bu negatif fikirlerimi bir kenara bırakıp albümü gerçekten objektif bir şekilde dinledim. beklediğimiz şey bir ayin albümü idi ki sakis, geçen albümün ilk şarkısı in yumen xibalba’da bu albümün sinyallerini de vermişti doğrusu.

    bir defa albümde 4 tane çok süper şarkı var. bunlar ze nigmar, devadevam, the four horsemen ve elthe kyrie. elthe kyrie’yı ilk yayınlandığında o kadar çok sevmemiştim ama gerçekten çok iyi bir şarkı olduğunu düşünüyorum. saydığım diğer 3 şarkı da albümün vermek istediği o ayinsel havayı müthiş derecede veriyor.
    diğer şarkılarsa eh işte denilebilecek, orta seviyede sevdiğim şarkılar. bir tek 4. şarkı les litanies de satan’ı hiç beğenmedim.

    sonuç olarak bence albüm ortalama bir albüm, sakis böyle bir albüm yapmak istemiş ve elinden geleni de yapmış doğrusu. ama rc’nin kalibreyi düşürdüğü, eski ihtişamından uzaklaştığı, müthiş bir albüm çıkar(a)mayacağı belliydi. bu albüm göstere göstere böyle olacağını hissettirdi. dolayısyla ben herhangi bir hayalkırıklığı hissetmiyorum. o duyguyu ise geçen albüm “kata ton daimona eaytoy’da” çok net hissetmiştim. bir anda aealo’dan kata ton… seviyesine inmeyi gruba hiç yakıştıramamıştım.

    benim albümde merak ettiğim şeyler şarkıların hikayeleri ve nelerden bahsettikleri doğrusu. for a voice like thunder’da sakis, william black’ in ”for a voice like thunder” şiirini kullanmış mesela(ekşi’de okudum). diğer şarkıların konularını bilmiyorum, yabancı kritiklere felan bakmak lazım.

    sonuç olarak ben puan olarak 7-7,5′luk bir albüm olduğunu düşünüyorum. dediğim gibi ze nigmar, devadevam ve the four horsemen’de o ayin havasını inanılmaz derecede istiyorum. oldukça etkileyici şarkılar. ha tabii ki bu şarkıların formülüzasyonu hemen anlaşılabiliyor. mid tempoda giden şarkı sonlaraa doğru çift krosla birlikte şahlanıyor, sakis de yırtıcı vokalleriyle bunu destekliyor gibi. ya da bateri ve ritim gitarların susmasıyla şarkının dinginleşmesi, sonrasında hep birlikte tekrar ritime devam edilerek temponun kaldığı yerden devam etmesi gibi şeyler.

    daha iyisini isterdik ama maalesef elimizdeki done bu ve ben rc fanı olarak elimden geldiğince keyif almaya çalışıyorum.

    benden 7 veya 7,5 puan çalışır albüm için.

  6. progressive says:

    Evet albümü ön siparişle cd box formatında aldım henüz dinlemeden. Parama yazık oldu gerçekten. Albüm tek kelime ile vasat. Cd geldiğinde hadi tekrar şans vereyim dedim dinledim vs. yok olmamış. Ayinsel bi atmosfer yaratmak istemişlerse de yapamamışlar. Albüm de her şey kötü hala daha ne istiyorsunuz demek komik geliyor. Yeraltından o kadar iyi işler geliyorken bu vasat albümle yetinemiyorum üzgünüm.

  7. ÖNCÜL says:

    Albümü ilk dinlediğimde başlıktaki soru benim de kafamda canlandı. Yalnız ben RC’ı ilk defa bu albümle dinlemeye başladığımdan “adamların olayı bu herhalde” diye düşünüp hayal kırıklığına uğramadım. Elthe Kyrie süper şarkı bu arada. Bunun dışında RC için albüm önerilerine açığım.

    Ertuğrul Bircan Çopur

    @ÖNCÜL, Khronos ve oncesindeki her albumunu gozu kapali tavsiye edebilirim. Eger ki daha koyu black metal tarafini tercih edersen Non Serviam, daha melodik hallerinden baslayayim dersen A Dead Poem bence baslamak icin ideal albumler.

    Benim ilk dinledigim A Dead Poem’di, o yuzden yeri ayridir bende. Eger illa ki bir album ismi istersen onu soyleyebilirim.

    ÖNCÜL

    @Ertuğrul Bircan Çopur, Öneri için teşekkürler, A Dead Poem’i bir döndüreyim.

    bloodshot

    @ÖNCÜL, a dead poem in bende de yeri ayrıdır fakat sanctus diavolos albümlerini şiddetle tavsiye ederim. inanılmaz karanlık bir albüm.

    Başer Çelebi

    @ÖNCÜL, Theogonia ve Aealo da benden tavsiye olsun.

    ÖNCÜL

    @Başer Çelebi, @bloodshot, Tüm diskografiyi zamanla dinlemeyi düşünüyordum zaten. Söylediklerinize öncelik vereceğim, teşekkürler.

  8. Ugur says:

    İyi bir albüm.Yorumlarda abartıldığı kadar da vasat bir albüm değil.Beklenildiği gibi konsept olarak yapılmak ve hissiyat olarak verilmek istenen şey gayet başarılı.Fakat…

    Gelelim ‘fakat’a;

    Çok daha iyi bir albüm olacak iken olamamış gibi bir hali var.Sakis ‘karanlık olmalı şeytansı olmalı, atmosfer ulan!’ şeklinde epiklik kasmaktan Rotting Christ’ın kendine özgü helenik metal riffleri/melodilerini geri plana atmış.
    Burada kritikte de değinildiği gibi yaratıcılıktan kasıt bir eksiklik yok tabiki.1989′dan bu yana piyasada olan, her albümde farklı fikirleri bir araya getirebilmiş ve bana göre ‘underrated’ ama muazzam işler yapmış herşeyiyle samimi bir gruptan bahsediyoruz.

    Benim temel eleştirim, tamamen bilinçli ama negatif bir tercih olarak çeşitli gibi görünen ama temelde ‘düz’ şarkılar yazılması.
    Şahsen grubu ilk dinlediğinde melodilerine vurulmuş bir insanda bu durum dinlerken bir burukluk yaratıyor.Sakis’in burda yapmaya çalıştığı şey kötü değil sadece ‘eksik’.

    Theogonia’dan Kata Ton Daimona Eaytoy’a doğru garip bir şekilde artan popülerliğin de bu duruma bir katkısı var sanki.
    Watain dinlemeye ‘korkan’ ortalama metal dinleyicisi için Rotting Christ hem karanlık ve şeytansı hem de dinlemesi nispeten ‘kolay’.

    Özetleyelim;
    Albümün konsepti sakis’in müzikal olarak amaçladığı şeyin birebir yansıması ve bu konuda başarılı.
    Ancak Şarkıların altın biraz daha doldurulsaydı muhteşem diyebileceğimiz bir yapıt dinleyebilirdik.Zira bu, grubun yapamayacağı birşey değil.
    Dediğim gibi bir eksiklik var.Hem de bilinçli bir şekilde yapılmış bir ‘eksiklik’.

    Ἄπαγε Σατανά, In Nomine Dei Nostri, Elthe Kyrie, Devadevam, For a Voice like Thunder ve The Four Horsemen albümün en güzelleri.

    (Limited Cd box’ını ben de aldım.Rotting Christ rozetim oldu hiç pişman değilim.Ha bir de bu kadar eleştirmeme rağmen yıl sonu listemde olacak çünkü fanboyluk müessesesi bunu gerektirir lol.)

  9. deadhouse says:

    Rotting Christ ruhani bir albüm yapmışsa o albüm iyi bir albümdür. 8/10

  10. Ubeydullah İndiroğlu says:

    Rotting Christ diskografisi, belli tarz bütünlüğünde üçlemelere ayrılabilir. Bu albüm ise Theogonia-Aealo-Kata Ton Daimona Eaytoy ile birlikte, grubun 2007′den beri işlediği epikli coşkulu Black Metal çizgisinde dördüncü adım. Grup daha önce hiç böyle bir hareket yapmamıştı. Bu açıdan kendini tekrar etme durumu kesinlikle var.

    Kötü bir albüm denemez, sonuçta üstünde Rotting Christ damgası var ve belli bir seviye üstünde olacaktır. Ki Elthe Kyrie ve Devadevam gayet iyi şarkılar. Ama fikirler yorgun, işlenen müzikalite de yorgun. Dolayısıyla dinleyenin üzerinde bıraktığı ilk izlenim çok etkili değil. “Haydaaa, gene mi 300?” dedim ben açıkçası.

    Bir de Komx Om Pax direk Celtic Frost’un Innocence and Wrath şarkısından rip-off. :p

    Ugur

    @Ubeydullah İndiroğlu, Üçleme konusuna değinmeyi unutmuşum.Ben açıkcası bu noktada ‘helenik’ tarafı ağır basan Theogonia-Aealo ikilisini ayrı, daha ‘okült’ olan Kata Ton Daimona Eaytoy-Rituals ikilisini ayrı tutmayı tercih edeceğim Rotting Christ diskografisinden bahsedeceğim zaman.

    Ufuk Sönmez

    @Ugur, çok yerinde tespit.

  11. Cem Akıl says:

    albümü müzikal anlamda yorumlamadan önce rotting christ’ın entellektüel seviyesini göz önünde bulundurarak böylesi değişik bir albümle “lan bu adam bi şey mi anlatmak istiyor?” demekte fayda var bence.

    Misal Elthe Kyrie; bu şarkının euripides’in en meşhur trajedilerinden bakkhai (Bakxais)’yi anlatması, nakaratta “Now you pray for the new God they sent you” derken euripides’in zamanında dönem atinasında kutsal tüm değerleri cesurca sorgulamaktan neler çektiğini bu kadar güzel anlatabilmesi, üstüne üstlük birde bayan vokallerde yunan tiyatrosundan bir oyuncu (Danai Katsameni) kullanılması başkalarını bilmem ama benim ağzımı bir karış açık bırakmaya yetiyor.

    Ze nigmar’ın sözlerinin aramca olduğunu ve ne anlattığını bilmek, T.S Elliot’un modern şiirin herhangi bir dilde yazılmış en önemli eseri dediği Les Fleurs du Mal’ın en güzel bölümü olan Les Litanies de Satan’ı hem de vorphalack’ın efsane vokaliyle dinlediğinin farkında olmak albümden keyif alabilmek için şart, yoksa uh hah ayin mayin yapmış bunlar deyip geçilebilecek bir albüm tabi ki.

    theogonia’da bu adamlara vahiy filan indi bence. Rotting Christ’ı non serviam’dan beri severdim ama theogonia’dan beri beni çok şaşırtacak hiç olmayacak olağanüstü işler yapıyorlar umarım hiç bozmadan aynen devam ederler…

  12. P L A G U E says:

    Rottin kırayst kültürüm hiç yok. Bildiigim bazı parçalar var ama albüm olarak hiç bilmediğim, nedensiz sekilde uzak kaldigim bir grup. Bu albumu ertugrul yazdigi icin dinledim yoksa yine pas gecerdim. Sahsen grupla bu albumle tanistigim icin baya bi memnunum. Ciddi anlamda hastasi oldum. Bastan sona yag gibi akiyor album. Yogunluktan bu ara hergun dinleyemesemde icinden mutlaka birkaç parcayi acip dinliyorum. Cok dazla kendine bagladi.

  13. ASLI says:

    @Cem Akıl, kesinlikle…

  14. Dombra says:

    Cem sana kesinlikle katılıyorum. En objektifimiz dahi çok sübjektif bakabiliyoruz olaylara. Misal R.C ile son albümü vasıtasıyla tanışan biri gruba tapabilir ama eski albümlerini bilen biri sevmeyebilir. Asıl konu hayat ilerliyor ve değişiyor derim ben.Bu albüm çıktığı gibi sitedeki tüm yorumları okuyup 2 yıl sonra bu yorumu yapmam çok şukela oldu. Olsun. Ben sevdim bu herifleri.

  15. MuratT says:

    Gecenin 3′ü ve kulaklığımı bilgisayarıma bağlıyorum,

    Play listten seçiyorum ,

    ekranda Albümün kapak resmi;
    Çamur yüzlü sakallı, erkek surat..

    Rituals / Play…

    ve 49 dakikalık ayinsi yaratım , başlıyor…
    gecenin karanlığı , sessizliği, müziğin ağırlığıyla anlamsızlaşıyor…

    10/9

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.