# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
DEATH TO ALL – 20 Mart 2015, Klubben, Stockholm
| 31.03.2015

SUUU-III-SAAYD MAAA-.

Ömer Kuş

Şiiiiiiiiiiaeeeen. Evet, benim için ve tahminimce bu siteyi takip eden birçok kişi için en önemli, en özel gruplardan biridir DEATH. Chuck Schuldiner ve grubu, çok az müzik grubunun yapabileceği bir şekilde etki etmiştir hayatlarımıza. Grupla ilgili geçmişimi burada yazmayacağım tabii ki, onu başka bir zamana bırakalım. Hepimizin bildiği gibi ne yazık ki kendisini canlı görmek nasip olmadan zamansız göçtü gitti bu dünyadan Chuck. Onu izleyemedim ama, DEATH’e en yakın şey olan bu “tribute” grubunu izleme fırsatını buldum cumartesi günü.

DEATH TO ALL’un bu seneki kadrosu vokal/gitarda EXIST üyesi ve son zamanlarda CYNIC’e konserlerde eşlik eden Max Phelps, gitarda Symbolic albümünde çalmış olan Bobby Koelble, basta artık ekstra bir tanıtıma ihtiyaç duymayan Steve Digiorgio ve davulda ise atomik saat arkadaşımız Gene Hoglan’dan oluşuyordu. Ayrıca az sonra anlatacağım gibi birkaç şarkıda vokalistlik/gitaristlik görevini OBSCURA’dan tanıdığımız Steffen Kummerer aldı. Bu elemanların hepsinin ne kadar aşmış olduğu ortada, üç tanesi de Chuck ile birebir çalışmış, DEATH adı altında müzik yapmış adamlar. Ama buna rağmen cumartesi günü izlediğim grup benim için sadece çok çok iyi, belki de en iyi DEATH cover grubuydu, daha fazlası değil. O şarkıları dinlerken sürekli Max Phelps’in yerinde Chuck Schuldiner’ı hayal etmeye çalıştım, pek kolay olmadı.

Neyse, kısaca başa saralım. Tur afişinde gözüken MASSACRE turneden çekilmişti bilmediğim bir nedenden ötürü. Mekana vardığımda ABYSMAL DAWN grubunun iki üç şarkısı kalmıştı. DEATH TO ALL haricindeki iki grubu da hiç dinlemediğimden kaçırdığıma pek üzülmedim. ABYSMAL DAWN gayet temiz, groovy, biraz teknik bir death metal icra ediyordu. Kısa bir süre sonra sahneden indiler ve bekleyiş başladı.

Hoglan’ın davulunda ve sahnenin arkasında kocaman DEATH logosunu görmek bile çok garip bir histi. Aslında konseri kısaca özetlemem gerekirse sanırım “buruk sevinç” diyebilirim. Tam olarak buydu hissettiğim. Konsere giriş The Philosopher ile yapıldı. Max Phelps’in vokallerini ilk başta biraz yadırgadım ama iki üç şarkı sonra alıştım ve aslında bayağı iyi bir vokalist olduğunu fark ettim. Sempatik ve utangaç bir arkadaşa benziyor, Digiorgio kendisiyle bayağı uğraştı konser boyu. Küçük kardeşi gibi davranıyordu biraz. Frontmanliği Steve Digiorgio üstlendi, bu işte de bayağı başarılıymış onu gördük. Seyircileri gaza getirmesini çok iyi bildi. The Philosopher’ın sonundaki bas partisyonlarını Digiorgio’ya kitlenerek izledi herkes. Leprosy ve Left to Die ile devam etti konser. Sonrasında ise bir filmden alınmış gibi duran kısa bir diyalog verildi. Diyalog sırasında Suicide Machine isminin geçmesiyle herkes coştu.

Sonrasında Digiorgio’nun baslarda döktürüğü “Individual Thought Patterns” albümüne aktık ve Overactive Imagination ve Trapped in a Corner geldi. Steve Digiorgio bu turnenin “Symbolic“in 20.yıl dönümü şerefine olduğunu söyledi ve bu albümden çok şarkı çalacaklarını belirtti. 1000 Eyes ve Without Judgement ile headbang’in dibine vurduk sonrasında. Sonra Spiritual Healing ve Within the Mind ile benim en az dinlediğim DEATH yıllarına döndük. Digiorgio Max Phelps övdü biraz, “Çocuk Chuck’ın bütün şarkılarını kusursuz çalıyor ve vokal de yapıyor, kolay iş değil beyler, alkışları görelim” dedi. Cidden enstrümantal açıdan kusursuz bir konserdi. Sıra Symbolic şarkısına geldiğinde sahneye Steffen Kummerer geldi. Max Phelps’e oranla çok daha değişik bir tarza sahip Kummerer, daha bir black metal havası estirdi bana kalırsa. DEATH şarkılarını onun vokalinden duymak çok garipti. Symbolic’in girişindeki sözleri biraz yanlış söylemesinin dışında yine kusursuz bir Symbolic, Zero Tolerance ve Bite the Pain performansı izledik. Sanırım konserin tek kötü yanı “The Sound of Perseverance” gibi bir albümden yalnızca Bite the Pain çalınmasıydı. Ama oradan da birkaç şarkı çalmaya kalksalar konser bayağı uzun sürerdi. Steve Digiorgio’dan deli bir bas solo duymayı başardık en azından.

Bis sonrasında TWISTED SISTER’dan We’re Not Gonna Take It’in kısa bir bölümü çalındı ve bunu tabii ki de geçtiğimiz gün yaşamını yitiren TWISTED SISTER davulcusu A. J. Pero’ya adadı Digiorgio. Kalan şarkılar ise Zombie Ritual, Baptized in Blood, Crystal Mountain ve Pull the Plug idi. Yıllardır hayatımın bir parçası olmuş bu şarkıları Chuck’sız da olsa canlı dinlemek, deli gibi coşmak, boğazımı yırtarcasına böğürmek yine unutulmayacak bir konser tecrübesine dönüştürdü bu geceyi.

Daha fazla uzatmaya gerek yok. Chuck’ın anısına düzenlenen böyle bir turnenin parçası olduğum için bayağı şanslıyım. DEATH’i gerçekten hiçbir zaman canlı göremeyecek olsak da, imkânı olan DEATH hayranının yaşaması gereken bir tecrübe.

Selist

1. The Philosopher
2. Leprosy/Left to Die
3. Suicide Machine
4. Overactive Imagination
5. Trapped in a Corner
6. 1,000 Eyes
7. Without Judgement
8. Spiritual Healing / Within the Mind
9. Lack of Comprehension
10. Flattening of Emotions
11. Symolic (Steffen Kummerer’le)
12. Zero Tolerance (Steffen Kummerer’le)
13. Bite the Pain (Steffen Kummerer’le)

14. We’re Not Gonna Take It (kısa)
15. Zombie Ritual / Baptized in Blood
16. Crystal Mountain
17. Pull the Plug

  Yorum alanı

“DEATH TO ALL – 20 Mart 2015, Klubben, Stockholm” yazısına 5 yorum var

  1. Eline sağlık Ömer, umarım günün birinde burada da görürüz.

  2. Şu konser burada olsa ciddi sağlık problemleri yaşarım sonrasında. Değer mi peki? ELBETTE!

    Her yazın gibi bu yazını da hafif haset içinde okudum abi, yine de güzelliğine diyecek bir sözüm yok. Ellerine sağlık.

  3. Sheva says:

    Bu tecrübeyi bir gün biz de yaşarız umarım. Ellerine sağlık abi.

  4. Ömer Kuş says:

    Toptan bir tesekkur edeyim. Umarim Turkiye’ye de ugrarlar bir ara. Icimden bi ses 2018′de Sound of Perseverance icin de bir 20. yil turnesi duzenlerler diyor, bakalim.

  5. Alp Mutlu says:

    Bu turnenin Turkiye’ye ugramasini her seyden cok istiyorum diyebiliriz. Kreator ile beraber Headbanger’s Weekend’in headlinerligini ustlenselerdi nolurdu sanki?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.