# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MISERY INDEX – The Killing Gods
| 06.06.2014

Yine itlik yine serserilik.

Death metal camiasının belki de en çok saygı gören ve türün şekillendiricisi görevini üstlenen grupların başında gelen DYING FETUS’un şaheseri “Destroy The Opposition”ın ardından basçı/vokalist Jason Netherton’ın gruptan ayrılma kararı alıp kurduğu MISERY INDEX, grubu duymayanlara fikir vermesi açısından söyleyecek olursam, DYING FETUS ekolünde devam eden ve death metal/grindcore karması bir müzik icra eden Amerikalı bir grup. Sitede kritiği bulunan tek albümleri “Heirs To Thievery” ile zirveyi görmüş olduğu görüşüne katıldığım MISERY INDEX, 4 yıllık aranın ardından, bir de gitarist değişikliğine giderek bu senenin en çok beklediğim albümlerinden birini geçtiğimiz günlerde çıkardı.

Eğer bu denli sert, yırtıcı bir death metal/grindcore tarzı bir albümü kritikliyorsanız doğal olarak söylenecek çok fazla şey, irdelenecek pek fazla detay olmuyor karşınızda. Her ne kadar her saniyesi onlarca akıl dolu fikir barındıran, enerji patlaması albümler olsalar da temel olarak çoğu dinleyicinin müzikten aldığı “gaz” hissiyatını alıp kafa sallamadan duramadığınız albümler olmakta bunlar. İşte tam bu noktada MISERY INDEX’in yeni albümü ile ilgili ne yazacağımı bilmezken dinledikçe dikkatimi çeken birçok nokta olduğunu gördüm. 2 sayfalık övgü cümlelerini döşeyip bırakma niyetinde olduğum bu yazımı da biraz daha çeşitlendirmek durumunda kaldım dolayısıyla ve gitarist değişikliğinin ardından gelen “The Killing Gods”ın biraz da “Heirs To Thievery” ile karşılaştırarak detaylı bir incelemesini yapmış oldum.

Öncelikle şarkı niteliklerine bakarsak, “Heirs To Thievery”de karşımıza çıkmayan türde iki adet enstrümantal parça var. Malumun ilanı olarak bu parçaların albümün bütünlüğünü arttırdığını ve ayrı ayrı dinlendiğinde insanı parçalara ayıracak kadar güçlü olan şarkıların bir anlamsal bütünlükte birleştirilmeye çalışıldığı sonucuna varabiliriz. The Oath gibi, sade bir gitarın üstüne konulmuş karga seslerinden oluşan bir parçayı albüme koymaktan çekinmemiş örneğin grup.

Ayrıca yine daha önce grubun yaptığını duymadığım bir olay da şarkılardaki melodilerin sonradan tekrar karşımıza çıkması. Örneğin ilk şarkı Urfaust’un melodisinin üstüne vokal binmiş şeklini dördüncü şarkı Conjuring The Cull’un sonunda duyabiliyoruz. Dediğim gibi, bariz bir biçimde bütünlük yaratan öğeler kullanılmış albümde ve bu daha önce MISERY INDEX’te duymaya alışık olmadığımız tarzda bir müzikal yaklaşım şüphesiz ki.

İkinci olarak şarkı yapılarında melodik ve akılda kalıcı kısımların net biçimde öne çıktığını görebiliyoruz. Grubun müziğiyle içli dışlı olan dinleyicilerin takdir edeceği üzere MISERY INDEX her ne kadar mükemmel rifler ve enerjik davullar üzerine kurulan bir manyaklık barındırsa da bu Snickers coşturuculuğundaki müziğin altında yatan temel fikir genel olarak melodi bazlı rifler yazmak değil. “The Killing Gods”ı diskografideki tüm albümlerden farklı bir yere koymamı sağlanyan şey tam olarak da bu aslında. Albüm bittiğinde dahi aklınızdan çıkmayan nakartlar, kendini gösteren melodiler, lead gitar-ritim gitar kombinasyonlarıyla yürüyen kısımlar hatta zaman zaman solo arkası rifler dahi önceki albümlerden daha farklı bir tabanda planlanmış gibi sanki.

Örnek verecek olursam Conjuring The Cull, Cross The Bear, Gallow’s Humor gibi şarkıların nakaratları bir death metal/grindcore grubundan beklenmeyecek kadar akılda kalıcı. Bunun dışında The Killing Gods’ın başındaki kısım adeta atmosfere girmemizi sağlıyor ve sonrasında delirmemize yol açan davulların girmesiyle yine MISERY INDEX şokuna maruz kalıyoruz.

Buraya kadar söylediğim beyne kazınma adına yapılmış hamlelerin yanında MISERY INDEX’in kendi imzası niteliğinde yaptığı her şeyi bu albümde sonuna kadar icra ettiğini de belirteyim. Melodi mevzusu her ne kadar yenilik olarak müziğe girmiş olsa da grup sert kısmından hiçbir şey kaybetmemiş, hatta bu sayede öne çıkan gaz kısımlar güçlerine güç katmış diyebilirim. Müzisyenlik noktasında da death metal aleminin en enerjik davulcularından biri olan Adam Jarvis’e özellikle değinmek istiyorum. Herhangi bir albümün “boyun sikme katsayısı”nı tek başına oldukça yukarı çekebilen bu adam, “The Killing Gods”ta da zincirlenmemiş bir canavar gibi davul üzerinde yapılabilecek hemen her şeyi yapıyor ve adeta dinlerken sizi yoruyor. Özellikle Gallows Humor şarkısında riflerin verdiği hissiyat üzerinde ne denli söz sahibi olduğunu çok net biçimde görebilirsiniz.

Özetle “The Killing Gods”ın 2014’ün şu ana kadar çıkan en iyi death metal albümü olduğunu ve bana kalırsa senenin en enerjik ve gaza getirici şarkılarını barındırdığını söyleyebilirim. Puanlama konusunda, her ne kadar şu an “Heirs To Thivery”den daha fazla sevsem de, 10 puanı hak edecek kadar başyapıt olmadığını düşündüğümden 9,5’u basıyorum. Sene sonu listeme ilk 5’ten girmemesi için doğaüstü şeylerin olması gereken bu albümü MISERY INDEX’in en rahat dinlenebilir albümü olarak değerlendirsem de bu olgu şu an boynumun ağrıdığını gerçeğini değiştirmiyor elbette.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.93/10, Toplam oy: 75)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2014
Şirket
Season of Mist
Kadro
Jason Netherton: Bas, vokal
Mark Kloeppel: Gitar, vokal
Darin Morris: Gitar
Adam Jarvis: Drums
Şarkılar
1 - Urfaust
2 - The Calling
3 - The Oath
4 - Conjuring The Cull
5 - The Harrowing
6 - The Killing Gods
7 - Cross To Bear
8 - Gallows Humor
9 - The Weakener
10 - Sentinels
11 - Colony Collapse
12 - Heretics
  Yorum alanı

“MISERY INDEX – The Killing Gods” yazısına 30 yorum var

  1. Narcosynthesis says:

    Ben de bu sabah dinledim finalden sonra (ben girmedim, kendisi bana girdi).Dinlemek için en mükemmel an muhtemelen.
    Yazar albümü mükemmel kritiklemiş.Bahsedilen her detayı tek tek hatırlattı.
    Traitors gönlümün daimi birincisi.Bu albümde diğerleri gibi ikinci sıraya yerleşir kesinlikle aşağı kalır yanı yok.
    Bir de Adam Jarvis insan değil.

  2. progressive says:

    Ve sonunda beklediğim kritik. Güzel bir para vererek limited digibox olarak edindim albümü. Bu arada cd de ve digital ortamda albümü DR4(Dynamic Range)bu yüzden bazı şarkılarda bi gürültü problemi varmış ben farkemedim çok ama. Plakta böyle bir sorun olmadığını duydum. Prodüksiyonda böyle bi sıkıntı olduğunu düşünen başkaları var mı acaba?

    progressive

    @progressive, Albümü cd den dinlemeye devam ettim ve gerçekten prodüksiyonda sorunlar olduğunu düşünüyorum ama hala güzel albüm benden 8 çalışır. Yılın en iyi death metal albümü diyemem. Dead Congregation, Teitanblood ın son albümleri bundan çok daha iyi bana göre ki, daha Incantation albüm çıkaracak ondan da çok umutluyum.

  3. patognomonic says:

    Abi neler diyorsun oyle,? Heirs to thivery’den iyi bir albumse, benim için başyapıt olacak demektir. Hemen öne alıyorum bunu

  4. O kadar net bir hayvanlık ki o kadar olur. Müthiş.

  5. atoutlemonde says:

    Türün çok müdavimi değilim ama Conjuring The Cull ne güzel şarkıymış yahu. Yumulayım ben bu albüme.

  6. Henüz dinleyemedim, çıldırıyorum. Heirs…’den iyiyse kavga çıkarırım.

    ismail vilehand

    @Ahmet Saraçoğlu, çok iyi albüm ama bariz Heirs…’den iyi değil. nedenini uzun uzun yazıcam birazdan.

  7. zafer says:

    kesinlikle senenin en iyi death metal albümü.

  8. kavanozkafa says:

    Abartısız çok iyi albüm. sıkmadan baştan sona dinletiyor kendini.

  9. Lefthandpath says:

    Gitarist degisikligi grindcore tarafinin zayiflamasiyla kendini belli etmis. Halbuki misery index in en sevdigim yonlerinden biri death-grind dengesini cok basarili kurabilmesiydi. Grind riffleri azalmis, yerini daha cok melodi iceren kisimlar almis. grubun da bundan sonra bu yonde ilerleyecek olmasi beni biraz hayal kirikligina ugratti. album hala tas gibi tabi ama beklentilerim farkli bu gruptan.

  10. Cattle Bilmemne says:

    Videodaki çizimler albümün alternatif kapakları mı? Tam grindcore bir kapak, hastası oldum. Albümü daha dinlemedim, hayırlısı bakalım.

    Beleg

    @Cattle Bilmemne, metal archives, 1000 kopyalık plağın kapağının o çizim olduğunu söylüyor. Şöyle ki:
    http://www.metal-archives.com/albums/Misery_Index/The_Killing_Gods/417159

    Cattle Bilmemne

    @Beleg, Bulabilsem alırım da nerdee… Teşekkürler dostum. :) Birde bana mı öyle geliyor yoksa şu grindcore gruplarının kapaklarında kurukafa motifleri default olmak zorunda mı? :D

  11. saw you drown says:

    Kritikteki ilk şarkının ilk on saniyesi albüme 10 vermeme yetti. Ben en iyisi kampa girip bi 20 defa dinleyeyim albümü.

  12. saw you drown says:

    Bu nasıl şarkılar lan. Yoksa monolity of inhumanity kadar etkili mi? Eğer öyleyse ki öyle görünüyor. Bu albüme tapacağım ben dostum.

    saw you drown

    @saw you drown, Stendhal sendromu yaşamışım. Çok iyi albüm. Ama uzun dinlemeler sonucunda monolity ve inhumanity kadar etkili olmadığını farkettim. 1 tık altı olabilir ama.

  13. kenibıl says:

    bence albümü heriflerin diğer işleri ile mukayese etmemek lazım, kendi kronolojisi içinde öküz gibi albüm işte, çatır çatır inletmişler.

  14. DrAQA says:

    Tam manasıyla taş gibi albüm, benden 10 çalışır.

  15. Tek kelimeyle muazzam albüm olmuş. Birkaç dinleme sonra son 3-4 yılın monolith of inhumanity ile birlikte en iyi death metal albümü demeye başlayabilirim. Bildiğin hayvanlık.

  16. ozgur says:

    Hadi bismillah başladım dinlemeye şu an. Yılın albümlerinden olacağını zaten biliyoduk da yorumlar baya coşmuş.

  17. Daha dinlemeden hayvanlık olduğuna eminim. Askerden döneceğim günü sırf şu albüm için iple çekiyorum !

  18. ismail vilehand says:

    tek başına bakıldığında ne kadar harika bir albüm olsa da, Misery Index standartlarını karşılamayan ve Misery Index’i benzer diğer gruplardan ayıran özellikleri göremediğimiz bir albüm olmuş.

    death metale grindcore, crust punk ve hardcore gibi öğeleri “uzak ara” en iyi yediren (ki bence Misery Index bu yüzden Misery Index oldu.) grubun bu öğeleri neredeyse komple terk edip yerine klasik amerikan death metali ve yoğun Slayer etkisi ekleyerek gayet güzel bir albüm yapması hem takdir edilecek hemde negatif eleştirilebilecek bir durum bence.

    Discordia, Traitors ve Heirs to Thievery üçlemesindeki dinleyiciye nefes aldırmama, ağız burun kırma olayı bu albümde maalesef yok. tamam yine çok hayvan, bodos falan ama Misery Index standartlarına göre bakıldığı zaman grindcore/hardcore etkisi olmaması ve karanlık, Slayervari melodik bir havası olması grubun yeni bir yola saptığını ve puanlamalara bakılırsa başarılı (bence de öyle) olduğunu gösteriyor.

    sonuç olarak ilk söyleyeceğim Misery Index’in en sakin albümü olmuş. onun dışında grindcore, crust punk ve hardcore etkilerinden uzaklaşmaları ne kadar Discordia, Traitors, Heirs to Thievery üçlemesini sevenleri üzse de, gayet iyi bir albüm yaptıkları gerçeğini değiştirmiyor. ha birde yeni gelen gitarist Slayer’ı çok fazla seviyorum kanımca. bkz: Gallows Humor 3:37 ve sonrası.

    rorschach

    @ismail vilehand, baya iyi özetlemişsiniz durumu. son yıllarda hemen hemen her grup ”son albümümüz en karanlık işimiz olacak, daha melodik olacağız.” ya da ”en progressive işimiz olacak.” diyor sonuç olarak birbirinin aynısı bin tane grup ortaya çıkıyor. bir grup da çıkıp demiyor ki ”son albümde punk/hardcore tarafımızı daha çok ortaya çıkardık, hiç olmadığı kadar kıç tekmeledik.” demiyor.
    albüm kötü mü ? değil. gayet kaliteli bir iş ama yalnızca günü kurtarıyor. heirs to thievery gibi yıllar sonra da dinleyeceğim 1 başucu albümü olacağını sanmıyorum.

    Eric E.

    @ismail vilehand, butun yazdiklarina katiliyorum album kotu degil ama kesinlikle bildigimiz ve sevdigimiz Misery Index albumu olmamis. Eski albumlerin yanina bile yaklasamaz bu album.

    Death/grind koklerinden uzaklasip daha melodic birseyler yapmislar. Bundan en buyuk sebeb sanirim gitarist degisikligi. Ozellikle “Urfaust” ve “The Oath” sarkilarinda iyice melodiclesmisler ve bence siradanlasmislar. Album guzel ama sabun kopugu gibi bir sure sonra unutulur.

    Benim icin bu yilin ilk buyuk hayal kirikligi oldu.

  19. Daha şimdi dinledim ama Misery Index standartlarına göre en yavaş riffleri yazmışlar diyebilirim ve en fazla solo attıkları albüm olmuş ki alıştığım, çıldırdığım grup bu değil. Özellikle ilk 5 parçaya pek ısınamadım. Albümü diğer albümlere bakmaksızın değerlendirirsem eğer güzel. Kalıbının dışına taşmış artık abiler. Gallows’u dinlerken 2:01′de Slayer – Spirit in Black’e kaydılar sandım bi ara. Kendimce, Heirs’in yanına bile yaklaşamaz. Ayrıca Partisans of Grief, Bottom Feeder ya da Meet Reality gibi parçalar da görmek isterdim. Senenin en iyi Death Metal’i olmayabilir çünkü Vader’ı ve Origin’i dinleyip karar vermem gerekecek. Bi de Adam dayı, Animosity fanı falan mı acaba çok merak ediyorum. Atak ve beatleri aynı Animosity tadında yahu yıllardır aynı tadı veriyo. Yine de Misery Index bayağı bi çeviririm ben bu albümü.

  20. Kujeste says:

    Bu adamlar tee zamaninda eski bronx ta konser vermislerdi. O zamanlar abi gelecek vaadeden asiri underground bir grup diyerek gidip aklimi yemistim. Simdi bildigin buyuk grup oldular. Messi’yi zamaninda paf macinda izlemis gibiyim. Albumle ilgili hicbir sey soylemedigim bu yorumun sonuna geldim, kendinize cici bakin.

  21. carcass says:

    bende yorumlara katılıuyorum bu senenın en ıyı albumlerınden bırı olacak gıbı misery ındexin kendıne has bır hem ses hemde tarzı var özellıkle conjuring the cull tamamen en sevdıgım sarkı oldu album bastanm sona cok ıyı ılerleyen yıllarda omuyorum dahada guzel albumler yapacaklar

  22. B U R Z U M says:

    Birazdan evde sağı solu tekmelersem, evi polis basarsa, disariya cikip hepinizin aq laaaaan diye bagirirsam suclusu ben degilim. Suclu bu album…kayitlara gecsin…

  23. emre says:

    Yeni dinleyebildim, fazla cümle kurmayacağım, hayvan gibi malzeme, 8/10 çalışır benden.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.