# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
VELVET CACOON – P aa Opal Poere Pr. 33
| 08.03.2010

+18

Bu bir ibret hikayesi. İlginç ismi olan bir grup ve ambient black metal akıl almaz bir kombinasyon değil elbet. Ama size diğerlerine benzemeyecek kadar absürd işler yapmış, kafadan sakat bir kadın ve adamın (ya da dissosiyatif kimlik bozukluğu olan bir adamın, meçhul) müziğinden bahsedeceğim.

Can Yücel’in şu adresten malumat edinebileceğiniz manalı bir sözü vardır. Bu grubun ucube bir geçmişi var fakat kafaları bulanıkken not ettikleri bir kaç şeyi ayıkken müziğe dönüştürmeyi başarabilmişler. Metal dinleyicisi kolay beğenmez, cinstir, çeşitli ortamlarda yadırganır hatta dışlanır ama en büyük vasfı her şeyi yememesidir. Her kompozisyonun aşk ve ayrılık acısına yaslanmış notalar bütünü olmadığını bilir bu müziği seven. Ve hastalıklı fikirlerden hastalıklı seslere dönüşeni de sanat olarak adlandırabilen, tercihen seçici geçirgen bir zihni vardır. Şimdi Yücel’in sözünü anarak ve daha fazlasını demeyerek gruptan bahsetmek istiyorum.

Vukuat listesi: ilk dönem demolarında çalıntı beste, çalıntı görsel kullanmak, FBI’ın terörist olarak sınıflandırdığı çevre dostu bir örgütle bağlantılı olmak, uyuşturucu kullanmak.

Ortancası bu olmak üzere son üç albüm sonuncu eylemden ve pasif şekilde dahil oldukları ekosofiden beslenmiş, hatta bunlara ithaf edilmiş. Minimal iniş çıkışları olan ve bir hayli eski gitarlarla kaydedilmiş titreşimler, türün en karakteristik davul icrası ve zaman zaman uzaktan gelen köpek havlamasını andıran hüzünbaz bir vokal. Ve bas, her yerde, drone drone. Hepsi de beynimize işlemesi için teknolojinin de yardımıyla, olabilecek en boğuk şekilde kaydedilmişler. (Bu noktada sandalyenize iyice yerleşmenizi öneriyorum) Bu albümde iyice ön plana çıkan bu sound’u daha önceki dönemlerde açıklarken, bölgedeki marangoz ve demircilere yaptırdıkları ve elektrik yerine dizelle çalışan bir çeşit gitarları olduğunu iddia edip bir hayli ilgi toplamışlar. Amaç; black metal seven kitlenin bir bölümünün kasıntılığına, elitist tavrına, aynı albümün on çeşit versiyonuna para verme zihniyetine turp sıkmak. Uyuşturucu mu, yoksa ufuk açan masum uyarıcılar mı kullanıyorlar belli değil.

Ormanları ve ilham verici iklimiyle meşhur memleketleri Portland’ın (bakınız Agalloch) izbe yerlerinde konserler veren grup, yazılanlara göre bu meymenetsiz, gudubet ve nursuz sanatlarını genç dimağlara başarılı performanslarla aşılıyormuş. İşin kötüsü/iyisi hayran sayısı da hiç de azımsanacak gibi değilmiş.

Katatoniye sürükleyici ve bağımlılık yapan (hmm..) gürültü fikri sıcak geliyorsa, gecenin bir vakti eşyaların kendi kendine gıcırdamasını, yağmurdan sonra ortaya çıkan solucanları ya da topkeki seviyorsanız bu albümü de sevebilirsiniz. Çünkü her şey görelidir, kötü çekilmiş bir fotoğraf, kadrajında sevdiklerimiz var diye çerçeveletilebilir. Demem o ki, bunlar bildiğimiz ev tipi PC başı black metalcisi değil, başka bir cins. Bu adamlar kayboldukları yolu seviyorlar. Black metalle bayağı paralel, ambiyans odaklı, hem karışık hem basit bir müzik ortaya koyuyorlar. Modern yaşam, yeni dünya düzeninden tiksiniyor (bunu iddia ediyor) ve bunu farklı boyutta bir olumsuzluklar silsilesi ile sıvayıp örtmeye çalışıyorlar. Bunu da hem gizem yaratıp veletçe, hem de olgunca yapıyorlar. Son derece zengin bir armatör (!) ya da orta yaş bunalımında tipler olabilirler. Olayı izah edebildiğimi umuyorum, istediklerini başarıyorlar, istediğimi ise kısmen.

Neden bu grubu “yorumlamaya” değer buldum? Çünkü çoğumuz bir grup ya da albümü değerlendirirken “kim”, “nereli”, “hangi dönem”, “neye benziyor” kriterlerine fazlaca takılıyoruz. Ben artık “neden” ve “nasıl”ı yazmak ve öğrenmek istiyorum. Neden? Çünkü insanlar sanatı, nesneyi, birbirlerini, doğayı hiçliğe sürüklenecek kadar sevebiliyor, saplantılara boğulabiliyorlar; yaratıcı olabilmek için kaybetmeyi, kendini mahvetmeyi arzulayabiliyorlar. Ben de insani olan her şeyi seviyorum.

6,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.70/10, Toplam oy: 23)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Starlight Temple Society
Kadro
Angela (LVG): Gitar
Josh (SGL): Vokal, gitar, davul
Şarkılar
01. 2.
02. Claverie
03. Marylux
04. Grevona
05. Aventine
06. Oviamoire
07. Sovarine
08. Flouvonne
  Yorum alanı

“VELVET CACOON – P aa Opal Poere Pr. 33” yazısına 11 yorum var

  1. duraganyolcu says:

    Rööh Güzide döktürmüşün. Grup da acayipmiş cidden.

  2. Veracruze says:

    iki şarkıyı da dinledim de kulaklıkla, pek ekipman artısı yok grubun zannediyorum ama mix kısmıyla güzel işler çıkarmışlar psychedelic bi atmosfer oluşturma amaçlı. diğer şarkıları da dinledikten sonra notu eklemeye karar verdim, daha tam fikir oluşturamadım..

  3. Ahmet Saraçoğlu says:

    Dizel gitar bambaşkaymış.

  4. Emre says:

    Cidden bu kritik ayrı bi guzel olmus

  5. Sambalici says:

    mazot pahalılandı lpg’ye geçsinler.
    (pasifagresif iğrenç espri timi sundu)

  6. Exorsexist says:

    pek şaşırtıcı gelmeyebilir ama bana çok eski burzumsu geldi.

    Güzide Arslaner

    @Exorsexist, O sound artık türün vazgeçilmezi.. Avrupa’yı geçtim, Kanada ve ABD’den öyle çok çıkıyor ki bunun gibiler, Burzum’a benzetmek kifayetsiz kalıyor, kendi bağlamlarında değerlendirmeye çalışmak daha sağlıklı naçizane fikrimce.

  7. janslore the celebrity says:

    Çok etkileyici bir yorum olmuş. ‘Hem grubu hem de albümü’ içiçe bir bütün olarak çok güzel anlatmışsın. Daha önce Velvet Cacoon’a birkaç kez şans vermeme rağmen bir türlü doğru kapıdan girişi yapamamıştım. Yazının rehberliğinde kendime hitap eden bölümler bulmam çok kolay oldu. Ellerine sağlık.

  8. b says:

    tam anlamıyla kritik yazısından ziyade öykü okur gibi okunabilecek, sürükleyici anlatımıyla yazılmış iyi bir kritik olmuş. bunun için tam puan. fakat keşke grup hakkında (bilgi olarak) 5-6 satır daha yazılsaymış gibime geldi. çünkü hiç bilmediğimiz bir topluluk. insan bir yerde bilgi de arıyor bazı durumların aklımızda daha iyi oturması için. ben ikilemde kaldım dinleyeyim dinlemeyeyim mi diye.:) pelin batu kritiklerini okuduğumda da aynı duyguları hissetmiştim. sakın yanlış anlaşılmasın, sadece küçücük bir ayrıntı. tekrar teşekkürler güzel yazın için.:)

    Güzide Arslaner

    @b, Teşekkür ederim, grupla ilgili kısıtlı bilgilerin çoğu ya dizel gitar gibi fasonluğu ortaya çıkmış mevzular ya da bariz şekilde adamın kafasının iyi olduğu zamanlarda cevapladığı röportajlarda geçen hususlar. Şahsın/şahısların kim olduğu bile meçhul. Şöyle bir şey var mesela http://userserve-ak.last.fm/serve/_/14524925/Velvet+Cacoon.jpg Kim bu şimdi, al sana pelin batu :)Bir yerde 32 yaşındayım demiş, bir yerde “şu demoyu yaparken şu yaşımdaydım” diyor hesap tutmuyor vb.

    Not olarak 6,5 vermeme bakmayın, “hmm kötü çocuklar alın size 6,5″ değil. Dinlenebilir fakat yokluğu hissedilmeyen albüm notum o benim. Atmosferdir tribaldir seviyorsanız bunu ve Genevieve albümünü tavsiye ederim.

  9. Ertuna Yavuz says:

    yazması ve dinlemesi hiç zahmet gerektirmeyen, evlerine kapanıp bütün gün pc karşısında hentai izleyen eline kız eli değmemiş bebelerin eziyet dolu hayatlarına arka plan müziği olarak cuk diye oturan, minimalizm kelimesinin arkasına saklanıp müzik yazamamanın itici gücüyle çıkarılmış kötü bir pop albümünü yerden yere vuran nükteli, güzel bir kritik. bu albümün etrafında dönen şaşkınlık uyandırıcı hype’ı itekleyenlerin arasında müzik virtüözlüğü gerektiren grupları sevip takdir eden kimselerin de bulunması acı verici. dinlemesi ve anlaşılması zaman gerektiren albümler dinlemenin yoruculuğundan olsa gerek böyle kısa menzilli bok ötesi şeylere ihtiyaç duyuyorlar sanırım.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.