# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MEGADETH – Rust in Peace
| 09.03.2010

Thrash metalin kitabını yazmak.

Hakkında yazması hem en zor, hem de en kolay albümler bu tarz albümler aslında. Zor, çünkü hakkında söyleyebileceğiniz yeni bir şey yok. Söylenebilecek her şey yirmi yıldır söylenmiş. Kolay, çünkü müziğe dair bir analiz yapma, yeni bir bakış açısı getirme durumunuz yok. Fazladan ne diyebilirsiniz ki? Başyapıt, nokta.

Bu devirde “Rust in Peace”i yazıp içini süperolağanüstümuhteşemharikaşahane şeklinde övgü sıfatlarıyla doldurmanın da ne kadar saçma bir hareket olacağını hepimiz biliyoruz herhalde. Karşınızdaki şey bu kadar önemliyken nelerden bahsedebilirsiniz, metal dinleyen neredeyse herkesin bildiği bir şeyi nasıl yazarsınız, deneyelim görelim.

İyisi mi biz kısa kısa şarkıların ve albümün ilginç taraflarından bahsedelim. 1990′da çıkmış bu albüm. MEGADETH’in en sabit kadrosunun ilk ürünü olarak göze çarpıyor ve çoğu insana göre gelmiş geçmiş en iyi MEGADETH albümü olarak görülüyor. Nasıl görülmesin? Şöyle bir düşünüyorum da, içinde bu kadar yaratıcı, bu kadar çığır açıcı rif ve solo barındıran bir başka thrash metal albümü daha var mı, cidden emin değilim.

Gitar icrası anlamında, aklınıza getirebileceğiniz neredeyse BÜTÜN thrash metal albümlerini dövebilecek olan “Rust in Peace”, kanımca metal dinleyen bir insanın “ben gitar çalıyorum” diyebilmesi için geçmesi gereken en büyük testlerden biridir. Elbet “albümü baştan sona çalamayan gitar çalıyorum demesin” diye bir ahkâm kesmiyorum şu an. Ama Master of Pupptets’ları, Reign in Blood’ları falan gözü kapalı çalan bir çok insanın, “Rust in Peace”teki çoğu şarkıda “eee…. bi saniye… çalabilirim aslında da bugün günümde değilim nedense” türevi bir tavukluğa bürünmesi olasıdır. Bu açıdan albüm, Dave Mustaine’in rif yazma konusunda metal tarihinin en yaratıcı birkaç kişisinden biri olduğunun kanıtlarından biri.

“Rust in Peace”, sanılanın aksine politik duruşlardan ve düzene tepkilerden daha fazlasını barındırıyor diyerek albümün derinliklerine inelim ufaktan. Çoğunluğun Ortadoğu’yla ilgili sandığı ancak aslında Kuzey İrlanda sorununu konu eden Holy Wars’la açılan albüm, insanı gitar manyağı yapan bir rif saldırısıyla başlıyor. Yine pek çok kişinin savaşla veyahut şarkının ilk yarısıyla bağlantılı sandığı, ancak aslında çizgi roman kahramanı The Punisher’ı konu eden Punishment Due ile devam eden “Rust in Peace”, oradan da herkesin bildiği üzere UFO’lar ve uzaylılarla ilgili Hangar 18′e bağlıyor. Orijinalinde, şimdiki halinden çok daha uzun olan ancak kırpıla kırpıla bu hale gelen Hangar 18, elbette ki metal tarihinin en önemli şarkılarından biri olarak göze çarpıyor.

Hangar 18′in ardından Take No Prisoners geliyor. Marty Friedman şarkıyla ilgili: “O zamanlar ne ProTools vardı ne başka bir şey. Çaldığınız her şeyi tam anlamıyla kusursuz çalmak zorundaydınız ve bu şarkı, iki gitarın üst üste epeyzor şeyler yaptığı kimi bölümleriyle o zamanlar epey canımızı yakmıştı” gibisinden şeyler söylüyor. Bakınca gerçekten de albümdeki en saldırgan, en dişini geçiren parçalardan biri olarak göze çarpıyor Take No Prisoners.

Ardından Five Magics geliyor olanca deneyselliğiyle. Goreblade adlı filmden esinlenerek yazılan şarkı, filmdeki kahramanın amacına ulaşması için beş farklı büyüyü gerçekleştirmesini konu ediyormuş. Akabinde, Mustaine’in eroinle olan ilişkisini anlatan ve ilk kez bu yıl canlı çalınmaya başlanan Poison Was the Cure geliyor. Süreti ve teknikliği ile MEGADETH hayranları için kısmen de olsa özel bir yeri olan şarkı, Marty Friedman’ın kaydettiği ilk MEGADETH solosunu da barındırıyor. İşte “aynı anda çalınıp söylenemez” denilen Poison Was the Cure ve tarihteki ilk canlı performanslarından biri:

Sonraki şarkılardan Lucretia, Mustaine çocukken yaşadığı evin çatı katında saklanan ve sadece ona görünen hayalet arkadaşıyla ilgiliyken, grubun en büyük hitlerinden olan Tornado of Souls ise yine Mustaine’in eski nişanlısıyla ilgiliymiş. Friedman, solosuyla meşhur Tornado of Souls’a dair de şöyle konuşuyor: “Soloyu kaydettim. Mustaine geldi, soloyu bir kez dinledi, yerinden kalktı ve hiçbir şey demeden elimi sıktı. İşte o anda gerçekten de MEGADETH’in gitaristi olduğumu hissettiğim andı.” Aşağıda, şarkının albümdeki kadroyla kaydedilmiş en iyi versiyonlardan birini izleyebilirsiniz.

Kalan son iki parçadan Dawn Patrol nükleer kıyımla ilgiliyken, Rust in Peace… Polaris ise yine nükleer savaşa karşı bir protesto niteliğinde. İlginç şekilde bu yılki Rust in Peace 20th Anniversary Tour’a kadar hiç canlı çalınmayan parça, albümün en eski yazılmış bölümlerinden bazılarını barındırıyor. Mustaine, şarkının başındaki davul kısmını ve giriş rifini, daha METALLICA’ya girmeden önce çaldığı PANIC adlı gruptayken yazdığını açıklamıştı. Bugüne dek çalınan ilk canlı versiyonlarından biri de burada:

Biraz da albümün önemine değinip kendi gazımızı törpüledikten sonra yazıyı kapatalım. Tam yılını hatırlamamakla beraber, hayatımın METALLICA’dan ibaret olduğu dönemlerde duymuştum “Rust in Peace”i. O zamanlar öyle teknik death metaldir, progresif, deneysel şeyler bilmediğimden, o ana kadar duyduğum muhtemelen en akıl alan şey gibi gelmişti bana. Ortaokuldaki arkadaşlarımla yaptığım akıllara zarar muhabbetleri hatırlıyorum: “Hahaha Tarkan mı dinliyosun? Bak bu Metallica… Savaşla ilgili bile şarkıları var. Tarkan’la kıyaslanamaz bile. Metal poptan çok daha iyi bence (ben diyorum bunu)” türevi mal ötesi demeçlerimin ardından, bir arkadaşımdan bu albümü almış ve ertesi gün itibariyle dünyanın en eşsiz ve erişilmez müziğini sadece METALLICA’nın yapabileceğine dair alık düşüncelerime bir nokta koymuştum (Ergenlik yasaklansın. 13-17 yaş arası yaşanmadan atlansın bence).

Sona geldiğimizde “Rust in Peace”, başkalarını bilmem ama benim zevkime göre gelmiş geçmiş en önemli üç dört thrash metal albümünden biridir. MEGADETH, çoğunlukla fark ettirmeden de olsa o kadar çok grubu, o kadar çok gitaristi etkilemiş bir grup ki, günümüzde dinlediğimiz pek çok thrash etkili müzikte, melodik death metalde, pek çok şeyde hâlâ etkileri görülüyor. METALLICA öyle değildir mesela. Çok bariz karakteristik bir rif tarzları yoktur. Şarkıları mükemmel de olsalar aynı kişi elinden çıkmış havası vermezler. Bu bir eleştiri değil tabii ki, teknik bir olaydan bahsetmeye çalışıyorum. Ancak Dave Mustaine, tümüyle kendisine ait, eşi olmayan ve benzetildiğinde de anında kendini belli eden rif yazım tarzıyla, bu müziğe -bence- sanılandan çok (ÇOK) daha fazlasını katmış bir müzisyendir. Ve yine -bence- “Rust in Peace”, ne MEGADETH, ne de bir başkasınca yanına yaklaşılabilecek, her anlamda sarsıcı ve çığır açıcı bir başyapıttır. Çok iyi, mükemmel, efsane bir albüm değildir. Bundan daha fazlasıdır.

Bir kritikten ziyade, “Rust in Peace”in çıkışının 20. yılı olması itibariyle bir hatırlama ve saygı yazısı olarak görülebilecek bu ufak yazıyı burada kapatıyor, böyle bir hayvanlığı, dehşet uyandıracak düzeyde yanına yaklaşılmaz bu muazzamlığı yarattığı için de MEGADETH’e selam ediyorum.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.46/10, Toplam oy: 1,225)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1990
Şirket
Combat/Capitol
Kadro
Dave Mustaine: Gitar, vokal
Marty Friedman: Gitar
David Ellefson: Bas, geri vokaller
Nick Menza: Davul
Şarkılar
01. Holy Wars... The Punishment Due
02. Hangar 18
03. Take No Prisoners
04. Five Magics
05. Poison Was The Cure
06. Lucretia
07. Tornado Of Souls
08. Dawn Patrol
09. Rust In Peace... Polaris
  Yorum alanı

“MEGADETH – Rust in Peace” yazısına 119 yorum var

  1. circleperspective says:

    Master Of Puppets vs Reign In Blood vs Among The Living vs Rust In Peace diye bir albüm dövüşü koysalar önüme, Rust In Peace’ i seçerim. Kritikte yeterince bahsedilmiş önemli bir kaç nokta. Yukarıda da yeterince yorum var zaten.

  2. deadhouse says:

    Bence Reign in Blood’dan sonraki en iyi thrash metal albümü. Ama Rust in Peace daha iyi albüm. İlginç ama böyle düşünüyorum.

  3. İlker says:

    Tüm metal müzik tarihinin en akılalmaz birkaç albümünden biri.

  4. Salata says:

    Take No Prisoners Megadeth dışında bir gruptan asla duyamayacağımız bir parça, şarkıdaki, özellikle ikinci kısmındaki gitar işçiliği akıl almaz bir şey gerçekten

  5. Mustaineisgod says:

    Hayatımın grubu, hayatımın albümü.
    Megadeth dinlemeye küçük yaşlarda başladım. ilk dinlediğim metal grubudur. Benim için yeri her zaman ayrıdır. Hatta ilk dinlediğim zamanlarda rust in peace çok sert geldiği için youthanasia’yı daha çok seviyordum (hala çok seviyor ve dahiyane buluyorum). Megadeth sayesinde girdiğim metal dünyasında bir sürü grup dinledim. Özellikle klasik Heavy metal çok cazip geliyordu. Lisede en sevdiğim grup Iron Maiden oluvermişti. daha yumuşak bir sounda sahip olması, akılda kalıcı gitar melodileri ve genel olarak şahane müzik yapmaları benim için Maiden’ı zirveye taşıdı. Yoksa Megadeth’imi aldatıyor muydum? Evet. Megadeth artık arada sırada dinlediğim, fakat her zaman çok sevdiğim bir grup haline gelivermişti. Bu süreçte 2 kere canlı izledim Megadeth’imi. İlk izlediğimde sevinçten ağladığımı bilirim.
    Üniversiteye geçince metalden sıkılıp başka türleri dinlemeye koyuldum. Alternative rock, indie, elektronik, synth pop vs olabildiğince farklı tarzları dinlemeye çalıştım. Megadeth dışında metal dinlemiyordum, Megadeth’i de minimum düzeyde dinliyordum. Müzik kulağım gelişti, iyi gruplar dinledim. Ama bir grubu çok sevdiysem aynı tarzda müzik yapan başka grubu hiç sevemedim, veya iyi şarkısı olan bir grubun diğer şarkılarını hiç sevemedim. Metal gibi tutkulu değildi bu müzik türleri, sevsem bile ‘işte x tanrıları’ diyemiyordum. Bu arada Metallica’ya hiçbir zaman özel bir hayranlık ve sevgi duymadığımı, zaten pek de dinlemediğini belirteyim.
    Artık birçok farklı müzik türü dinlemiş, bana göre neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlayacak yaşa ve olgunluğa erişmiş bir dinleyiciydim. Bu defa Mustaine’i sevdiğim için değil, doğru dürüst bir müzik kulağıyla dinledim rust in peace’i. Ve tekrar Megadeth’e vurulmuştum. Çünkü ben küçükken bu albümin epikliğini, bütünlüğünü, dahiyaneliğini, soloları, rifflerini tam kavrayamamışım. Ve ben bunu yıllar sonra anlamak durumunda kaldım. Sanki başka bir gezende, başka bir paralel evrende yapılmış gibi, zamansız bir albüm rust in peace. İlk 3 albümü dinlediğiniz zaman 80lerde çıkış yaptıklarını ilk notadan anlıyorsunuz. Ama rip öyle değil. Çok başka bir seviyede. Ve bu seviyeyi sadece Megadeth’in klasik kadrosu yakalayabilir. Başta Mustaine olmak üzere friedman’ı, ellefson’ı, menza’yı aşırı seviyorum. Hepsine ayrı ayrı aşığım. İçimde Megadeth’e karşı inanılmaz bir sevgi var ve bu sevgi asla bitmeyecek. Ben aşk acımı Megadeth sayesinde yendim, Megadeth bana güç veriyor, azim veriyor, hırs veriyor. Bu hayatta tutkuyla bağlı olduğum en büyük şey bir erkeğin sevgisi değil artık. İleride sevgilim beni terk edebilir, tekrar aşk acısı çekebilirim, arkadaşlarım bana kazık atabilir, yanımda dertleşecek kimsem olmayabilir. Ama artık biliyorum ki Megadeth varken ben asla yalnız olmayacağım. Bu duyguları bana yaşatan, hayatıma anlam katan, benim güçlü bir insana olmamı sağlayan tek gruptur Megadeth. Her nerede, kiminle, kaç yaşında olursam olayım kalbimin bir köşesinde her zaman var olacak. İçimdeki bu sevgi asla bitmeyecek.
    AGUANTE MEGADETH!

    Melkor

    @Mustaineisgod, olum sen ne anlatıyosun lan

    ismail vilehand

    @Melkor, millet ne sigaralar içiyor.

    Aykut

    @ismail vilehand, uzaylılar var abi hshdhdhdhbsdh…:)) Ben de unicornları çok seviyorum. Heyooo eşşek gibi müzik yapıyorlar:)))

    Mustaineisgod

    @ismail vilehand, @aykut, @Melkor
    Bir daha benim yorumlarımın altına yorum yazmayın. Sizlerle muhatap olmak istemiyorum.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Mustaineisgod, öyle bir dünya yok. Hakaret etmedikleri sürece tabii ki de istediklerini yazabilirler. Herkes her yere istediği yorumu yapabilir.

    Boba Fett

    @Mustaineisgod, Sıkıntı yok, bir grubu sevebilirsin ki çok doğal bence yazdığında da bir şey yok arkadaşlar gereksiz bir tepki vermiş. Benim de bazen bir albümü dinleyip ulan ne biçin albüm şimdi ölebilirim dediğim çok oldu.

    Belhor41

    @Melkor, ” olum sen ne anlatıyosun lan”

    Yorumu uzun uzun okuduktan sonra bu yorumu görünce gülme krizine girdim.

    cotard delusion

    @Mustaineisgod, Ulan Mustaine seninle tanışsa grubu dağıtır.

    Bir süredir son yorumlar kısmında zaten boyuna adın geçiyor. Ancak akşam işten gelince bakabiliyorum kim ne demiş diye ama sayende onlar da kaçmaya başladı. Bir sakin ol.

  6. Rust in Peace. says:

    @ismail vilehand,@aykut, @melkor, bu gereksiz çıkışların sebebi neydi anlamadım ben

  7. Avcı says:

    https://www.youtube.com/watch?v=Bs0giigZKos

    O ince telleri koparmadan bu kadar çalması bile küçük çaplı mucize.

  8. deadhouse says:

    Metallica çok seviyoruz tamam ama objektif olmam gerekirse hiçbir Metallica albümünün ulaşamayacağı haşmetli bir müzik var burada. Hatta abartmam gerekirse çok çok büyük grupların albümleri arasında sıralama yapsam yine 1′e koyarım bunu.

    Boba Fett

    @deadhouse, Harbi çok iyi gruplar ya, çok klasik işler yapmışlar bence insanlar bu tarz yüksek standartları grupları dinleyerek müziğe başlamalı ki bir çizgileri olsun.

  9. Rust in Peace. says:

    Hazır uplanmışken ben de yazayım. Son günlerde sardım yine tüm zamanlarda favori albümüme, daha önce 3 milyar 5 yüz milyon kez dinlememe rağmen gram sıkmıyor. Mesela Cte de muhteşem süper olağanüstü bir albüm ama onu bile çok dinlediğinde sıkabiliyor.
    Dystopia’da bu albümden kırıntılar vardı, onlar bile coşturdu beni bayağı. Demek ciddi ciddi bu albüm ayarına yakın bir parça çıkarsalar bayılacağım

  10. Yiğit says:

    Trilyon kez dinlemiş olmam ve sadece thrash metal özelinde değil genel olarak ulaşılamayacak bir çıta olmasından ayrı olarak Lucretia > Tornado of Souls
    Albümdeki en iyi solo ne denince aklıma direkt Lucretia geliyor. Tornado of souls’un bu kadar popüler olduğunu albümü defalarca kez dinledikten sonra öğrenip epey şaşırmıştım.

  11. Erhan Yiğit says:

    Kendisi bir metal albümü değildir. Metalin ta kendisidir. Sadece en sevdiğim albüm değil en sevdiğim şeylerden biridir.

    Saygılar Megadeth…

  12. Yiğit says:

    Bu albümün remastered halini sevmeyen bir ben miyim? Sanırım tekrardan kaydedilmiş gibi özellikle de vokaller çok farklı. Elimdeki CD ve ortamlardaki bilumum kaydın remastered olması dolayısıyla maruz kalıyorum ama orijinal hali daha saf ve güzel.

    Süleyman E.

    @Yiğit, Metal Archives’in dediğine göre Take No Prisoners ve Rust in Peace… Polaris’in vokallerini Dave yeniden kaydetmiş.

    When remastering the album for this release, the original lead vocal tracks for “Take No Prisoners”, “Rust in Peace… Polaris”, “Five Magics” and “Lucretia” were all missing. Dave Mustaine recorded new vocal tracks for “Take No Prisoners” and “Rust in Peace… Polaris”, while unused alternate takes from the original sessions were utilised for “Lucretia” and “Five Magics”.

    Yiğit

    @Süleyman E., doğrudur teşekkürler

  13. deadhouse says:

    Megadeth’in Metallica’ya karşı en büyük, hatta tek kozu. Bu albüm olmasaydı aynı cümle içinde bile geçmeyeceklerdi.

  14. Yiğit says:

    Dünyanın en iyi albümü olabilir mi diye bazen düşünüyorum.

  15. Yiğit says:

    Take No Prisoners’ın en iyi Megadeth şarkısı olduğu gerçeğini ne zaman kabulleneceğiz? Bambaşka bir olay.

    eatthegun

    @Yiğit, Your body has parts your country can spare
    By the way son, here’s your wheelchair

    ile başlayıp soloya kadar olan acayip riff ve muhteşem sözlerin Megadeth’in yaptığı en iyi şey olduğunu düşünüyorum, riffler ve sözlerin mükemmel şekilde uyuştuğu anlardan

  16. deadhouse says:

    Artırıyorum ve diyorum ki anaakım olup da bir grup tarafından yapılmış en iyi metal albümü. Şu an için gelmiş geçmiş en iyi metal albümü hangisi diye anket yapılsa Rust in Peace derim.

    Ali Osman

    @deadhouse, Master Of Puppets.

    Rust in Peace.

    @Ali Osman, yok

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.