# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z

Archive for 2010

SAMAEL’den EP

Saturday, October 2nd, 2010

SAMAEL 19 Kasım’da çıkaracağı “Antigod” adlı EP’sinin detaylarını açıkladı.

01. Antigod
02. Into The Pentagram (2010)
03. Reign Of Light (Canlı)
04. Slavocracy (Canlı)
05. Antigod (Dark Night Remix)
06. Ten Thousand Years

Grup şu sıralarda yeni albümünü kaydediyor.

APOCALYPTICA bir klip daha yayınladı

Friday, October 1st, 2010

APOCALYPTICA son albümü “7th Symphony“den “Broken Pieces”a çektiği klibi alttaki kapaktan ulaşılabilen myspace sayfasından yayınladı.

Grup daha önce de devasa bütçesiyle dillerden düşmeyen bir klip yayınlamıştı.

LEMMY filminin yeni trailer’ı yayınlandı

Friday, October 1st, 2010

MOTÖRHEAD’in efsane ismi LEMMY KILMISTER’ın hayatını anlatan “Lemmy” adlı filmin yeni trailer’ı yayınlandı.

Filmin afişi de aşağıdaki gibi.

PERSUADER – When Eden Burns

Friday, October 1st, 2010

Klavyede en hızlı yazılabilen 5 harfli kelimenin power olduğunu biliyor muydunuz?

Sol yüzük parmağınızı w’nun, orta parmağınızı e’nin, işaret parmağınızı r’nin; sağ orta parmağınızı p’nin, işaret parmağınızı da o’nun üstünde tutup şöyle bir hızlı yazmaya çalışın, neredeyse tek bir trrt sesiyle power yazabildiğinizi göreceksiniz.

Power yazmak bu kadar kolayken, power metal yapmak neden bu kadar sorun oluyor peki?

Evet. Bugünkü konumuz power metal.

Ejderhanın, pozitif duyguların, zaferin, kılıncın, atlatılan epik badirelerin müziği.

Zaman zaman gaz, zaman zamansa adının hakkını veremeyecek düzeyde güçsüz kompozisyonların kol gezdiği, sağolsunlar türe dahil grupların da stereotipleştirmek için ellerinden geleni ardlarına koymadığı bir müzik.

Konuğumuz ise, power metalin hakkını vererek, en azından “power” kısmının içini doldurarak yapan bir grup.

Ama önce,

BLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIAN

BLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIAN

BLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIAN

BLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIAN

BLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIANBLINDGUARDIAN.

Evet, bunu niye yaptım, çünkü PERSUADER vokalisti Jens Carlsson’un ses rengi ve yorum tarzı Hansi Kürsch’e çok ama çok benziyor ve gruba dair yorumların hiçbirinde bu noktanın üstüne basılmadan edilmiyor. Bunu baştan söyleyip gündemden kaldıralım…

…Mı acaba, çünkü gelin görün ki PERSUADER’ın müziği de çoğu yerde BLIND GUARDIAN’a benziyor. Ne garip diyor, devam ediyoruz…

…Mu sizce? Bence etmeyelim. Çünkü belirtilmesi gereken bir şey daha var. Zira vokalist Jens Carlsson sadece PERSUADER’da söylemiyor. Başka nerede söylüyor? Tabii ki eski BLIND GUARDIAN davulcusu Thomen Stauch’un kurduğu ve eski BLIND GUARDIAN sound’undaki SAVAGE CIRCUS’ta. Sırf o olsa yine iyi, PERSUADER’ın solo gitaristi Emil Norberg de SAVAGE CIRCUS’ta çalıyor.

Kısacası -yazıya bi girebilsem kurban kesicem- PERSUADER, BLIND GUARDIAN’ın eski zamanlarını özleyenler için biçilmiş kaftan diyebileceğimiz, güçlü, özgün olmayan ancak en azından power metalin gücünü hissettirebilen bir grup diyerek albüme geçelim.

“When Eden Burns” grubun 2006 çıkışlı üçüncü albümü. Grubu tanıdığım ve çok sevdiğim şarkı olan Passion/Pain’i içeren 2004 çıkışlı “Evolution Purgatory”ye oranla daha güçlü bir sound’u ve daha olgun besteleri içeren albüm, power metalin daha bir sinirli, daha bir dişli tarafını yansıtmasıyla öne çıkıyor. Power metal deyince aklınıza dört nala giden çift kroslar ve üstlerindeki melodilere altyapı hazılayan düz rifler geliyorsa, efendiler; müsterih olunuz.

PERSUADER her ne kadar görkemli olması amaçlanan nakaratlarla haşır neşir olsa da, daha çok rif tabanlı bir power metal yapıyor ve bu sayede rakiplerinden sıyrılıyor. Vokalist başta olmak üzere tüm elemanlar iyi müzisyenler. Jilet gibi, gümbür gümbür çalmışlar albüm boyunca. Yine de vokalist Carlsson’u ayrı tutmak lazım; cidden çok iyi bir vokalist. Güçlü davullar, cayır cayır rifler ve BLIND GUARDIAN’sal melodiler, power/speed/heavy metal janrı içinde hangi grup adı altında olursa olsun hoşunuza gidiyorsa, “When Eden Burns”de seveceğiniz şeyler bulmanız gayet mümkün.

Grup, Judas Immortal şarkısında olduğu gibi bir anda akustik gitar solosuna girmek veya albümle aynı addaki şarkıda olduğu gibi sorgusuz sualsiz blast beat’e dalmak gibi sevimli oyunlar, çeşitli şakalar da yapmıyor değil; bu gibi ayrıntılar “BLIND GUARDIAN klonu” olarak özetlenme konusunda ince bir çizgide yürüyen grubu az biraz kurtaran detaylar olarak öne çıkıyorlar.

Eğer sürekli “BLIND GUARDIAN’a benziyo BLIND GUARDIAN’a benziyo BLIND GUARDIAN’a benziyo BLIND GUARDIAN’a benziyo BLIND GUARDIAN’a benziyo BLIND GUARDIAN’a benziyo” diye dinlerseniz, muhtemelen az zevk alır ve ağzınızda kekremsi bir tatla kalırsınız. Ancak iki üstteki paragrafın son cümlesine “Hell yeah!” diyen kitledenseniz, “When Eden Burns”e bir kulak kabartabilirsiniz. Özellikle de BLIND GUARDIAN’ın eski, daha çiğ ve yırtıcı halini şimdilerdeki haline yeğliyorsanız.

BEHEMOTH’tan DVD detayları ve trailer

Friday, October 1st, 2010

BEHEMOTH 9 Kasım’da çıkaracağı yeni DVD’si “Evangelia Heretika“nın içeriğini açıkladı.

DVD I

Live In Warsaw 2009 E.V.

01. Intro
02. Ov Fire And The Void
03. Demigod
04. Pan Satyros
05. Shemhamforash
06. Conquer All
07. Decade Ov Therion
08. Wolves Guard My Coffin
09. Christians To The Lions
10. At The Left Hand Ov God
11. Slaves Shall Serve
12. As Above So Below
13. Drum Solo
14. Lam
15. Alas, Lord Is Upon Me
16. Antichristian Phenomenon
17. Chant For Ezkaton 2000 E.V.
18. Lucifer

Live In Paris 2008 E.V.

01. Rome 64 C.E.
02. Slaying The Prophets Ov Isa
03. Antichristian Phenomenon
04. Demigod
05. From The Pagan Vastlands
06. Conquer All
07. Prometherion
08. Drum Solo
09. Slaves Shall Serve
10. As Above So Below
11. At The Left Hand Ov God
12. Summoning Ov The Ancient Ones
13. Christgrinding Avenue
14. Christians To The Lions
15. Sculpting The Throne Ov Seth
16. Decade Ov Therion
17. Chant For Ezkaton 2000 E.V.
18. I Got Erection
19. Pure Evil & Hate

DVD II

Belgeseller

01. Evangelia Nova
02. De Arte Heretika

Klipler

01. Decade Ov Therion
02. As Above So Below
03. Conquer All
04. Slaves Shall Serve
05. Prometherion
06. At The Left Hand Ov God
07. Inner Sanctum
08. Ov Fire And The Void
09. Alas, Lord Is Upon Me

CD III

Bonus Audio CD – Live In Warsaw 2009 E.V.

01. Intro
02. Ov Fire And The Void
03. Demigod
04. Pan Satyros
05. Shemhamforash
06. Conquer All
07. Decade Ov Therion
08. Wolves Guard My Coffin
09. Christians To The Lions
10. At The Left Hand Ov God
11. Slaves Shall Serve
12. As Above So Below
13. Drum Solo
14. Lam
15. Alas, Lord Is Upon Me
16. Antichristian Phenomenon
17. Chant For Ezkaton 2000 E.V.
18. Lucifer

Aşağıdan da “Evangelia Heretika”nın trailer’ı görülebilir.

Bu arada grubun basçısı Orion geçtiğimiz günkü bir röportajında, hastanede yatmakta olan Nergal’in kucağındaki laptop’la bütün gün BEHEMOTH’u idare etmeye devam ettiğini ve moralinin çok iyi olduğunu belirtmiş.

BENIGHTED’dan yeni albüm

Thursday, September 30th, 2010

Fransa’nın önde gelen brutal death metal grubu BENIGHTED yeni albüm haberini verdi.

Hiçbir ayrıntısı ve çıkış tarihi belli olmayan albüm şu sıralar kaydedilmekteymiş. Aşağıdan iki önceki albüm “Identisick”in kayıt aşamalarını içeren “Nemesis” klibi görülebilir. Hem kayıt aşamalarını veriyoruz, hem şarkı dinletiyoruz. Büyük hizmet.

HEAVEN & HELL’den DVD

Thursday, September 30th, 2010

HEAVEN & HELL 30 Temmuz 2009′da Wacken Open Air’de verdiği konseri içeren “Neon Nights: 30 Years Of Heaven & Hell” DVD’sini 10 Kasım’da yayınlıyor.

Hem CD hem de DVD olarak piyasaya sürülecek olan “Neon Nights: 30 Years Of Heaven & Hell“in detayları aşağıdaki gibi:

01. E5150
02. The Mob Rules
03. Children of the Sea
04. I
05. Bible Black
06. Time Machine
07. Fear
08. Falling Off the Edge of the World
09. Follow The Tears
10. Die Young
11. Heaven and Hell
12. Encore: Country Girl
13. Neon Knights

Konserin son şarkısı “Neon Knights” da aşağıdan görülebiliyor.

DIMMU BORGIR – Abrahadabra

Thursday, September 30th, 2010

Tüm malvarlığım üzerine bahse girerim ki bu albüm için yazılan kritiklerin eksiksiz hepsinde (yani yüz milyar tane yazılacaksa, yüz milyarında da) ICS Vortex ve Mustis isimleri en az bir kere geçecek. O yüzden aralanmayı bekleyen bu sır perdesini en baştan aralayalım.

BU ALBÜM ÖNCESİNDE ICS VORTEX VE MUSTIS DIMMU BORGIR’DEN AYRILDI!!!!!!1!! ACABA YENİ ALBÜM NASIL OLACAKTI!!???

Yazının başlığından da anladığınız üzere, DIMMU BORGIR’in bu albümdeki motivasyonu, gazı buydu diye düşünüyorum. Albümün çıkışına dek, “Progenies of the Great Apocalypse”i Mustis tek başına besteledi, artık o yok, nasıl sıçacaklar görelim” ve “ICS Vortex’in vokalleri olmadan DIMMU BORGIR herhangi bir esktrem gruptan farksız, onsuz nereye kadar” cümleleri sayısız kez tekrarlandı.

DIMMU BORGIR gibi metal dünyası içinde hatırı sayılır büyüklükte bir grupsanız, her hareketiniz istim üstündeyse ve seveniniz olduğu kadar açığınızı kollayanlar da varsa, bu gibi bir durumda ekstradan bir hırs yapmanız gayet normal diye düşünüyorum.

Hırs yapmış olduğunu hiç sanmasam da, “Yeni albüm yapsa da dalga geçsek, aşağılasak, yerin dibine soksak diye beklenen Varg’ın “Belus“la herkesi susturup yerine nasıl oturttuğunu hepimiz biliyoruz. Bakalım DIMMU BORGIR’in kendini ispatlama yolculuğu nasıl sonuçlanmış.

Öncelikle grubun son açıklamalarından birine bakalım. “Bundan böyle DIMMU BORGIR Silenoz, Shagrath ve Galder’dir; geri kalanlar gruba albümden albüme yardım eden müzisyenlerdir” dedi grup. Bu ne demek, “DIMMU BORGIR’in kökü biziz, ayrılanlar yetenekli elemanlar olsalar da DIMMU BORGIR’in dayandığı asıl bacak biziz, akıllı olun olm” falan gibi şeyler demek. Tamam, bu kısmı anladık.

Diğer bir adım neydi, Mustis’in ayrılığıyla birlikte albümdeki klavyeci eksikliğini orkestrale, senfoniğe abanarak kapatmak. Onun için ne yaptılar, daha önceki gibi Prag’a gidip Prag Senfoni Orkestrası’yla çalışmak yerine, yanı başlarındaki Norveç Radyo Orkestrası (KORK) ile çalıştılar. Bu sayede daha çok zamanları ve imkânları oldu.

Diğer konu, ICS Vortex. DIMMU BORGIR’i bir black metall grubundan ziyade senfonik etkilenimler barındıran ekstrem bir grup olarak gördüğüm için, Vortex’in vokalleri bana hiçbir zaman batmadı, bilâkis onları grubun sound’u adına elzem unsurlardan biri olarak gördüm. Mustis konusunda orkestra kullanmak gayet kabul edilebilir bir şey olsa da, ICS Vortex’in sesi yerine bir yedek sokmak mümkün değildi elbet, çünkü bırakın DIMMU BORGIR’i, metal dünyası için bile ICS Vortex gayet karakteristik bir sese ve yoruma sahipti. Grup bu noktada akıllı bir karar vermiş ve Vortex benzeri bir vokalist kullanmaktansa başka tarzda vokal yapan Snowy Shaw’ın clean vokallerinden yararlanmış.

Tüm bunların ışığında, bakalım “Abrahadabra” nasıl olmuş.

İlk single Gateways’e ilk dinlediği andan aşık olmuş biri olarak, Gateways’i Progenies of the Great Apocalypse’ten beri DIMMU BORGIR’in yaptığı belki de en iyi/önemli/büyük şarkı olarak gördüğümü, sitedeki muhtelif DIMMU BORGIR haberlerinde defalarca söylemişliğim var. Bu sebepten, “Abrahadabra” bu yılın en çok merak ettiğim albümlerinden biriydi. Sonra çıkan Born Treacherous ise, aklımı başımdan almadıysa da umutlarımı azaltmama sebep olmadı.

Uzatmayalım, albüm piyasaya çıktı. Peki nasıl olmuş? İyi olmuş lan. Vallahi iyi olmuş. Harbi diyorum bak.

Bir kere black metal elementleri ile senfonik tatlar çok iyi örtüşmüş. Hatta senfonik yanı düşünüldüğünde “Abrahadabra”nın DIMMU BORGIR’in zirvesi olduğunu söyleyebiliriz. KORK, adeta grubun bir üyesiymişçesine albüme müdahil olmuş ve belli ki besteler bu şekilde tasarlanmış. Yani yazılmış olan şarkılara orkestral tatlar sokuşturulmaktansa, grubun on küsür yıldır tüm orkestral aranjmanlarını yapan besteci Gaute Storaas’ın da dediği gibi daha beste aşamasında birlikte hareket edilerek albümün gerçek anlamda orkestral bir kimliğe bürünmesi sağlanmış. Bu sebepten, “Abrahadabra” için sadece “senfonik öğeler barındırıyor” demek hafif kaçacaktır.

Gaute Storaas demişken, Prag Senfoni Orkestrası’yla olanlar da dahil, son on yıldır kendisinin yer almadığı tek DIMMU BORGIR albümünün “In Sorte Diaboli” olduğunu da hatırlatalım ki, o albümün neden böylesi vasat altı ve geri planda kaldığı daha iyi anlaşılsın.

Devam edelim. İlk olarak “Abrahadabra”da gayet yoğun bir hava var. Bunun birinci sorumlusu elbette ki KORK. Ancak grup sırtını sadece kemana, trombona, flüte yaslamamış, gitar işçiliğini de gayet güzel kotarmış. Albüm öncesinde bas bas bağırınılan “Olm var ya bu sefer öyle bi orkestral düzenleme var ki aklınız çıkacak” yorumları beni film müziği gibi bir şey çıkacağı yönünde kaygılandırdıysa da, ortada dolgu olmaktan uzak, gayet yırtıcı bir gitar kullanımı da mevcut. Bu açıdan da “Abrahadabra” artı puan alıyor.

Diğer bir konu, ki tüm konular içinde en ikircikli olanı, ICS Vortex’in artık yapmadığı clean vokal görevinin ne durumda olduğu. Snowy Shaw’ın Vortex kadar karakteristik ve yeri göğü inleten bir sesi olmadığı ortada. Zaten o da kendi üslubunda, Vortex’i akıllara getirmeyen bir vokal tarzı kullanmış ve daha çok avangard gruplarda gördüğümüz türde bir yorum benimsemiş. En çok öne çıktığı şarkılar olarak Ritualist ve Renewal’ı gösterebiliriz. Beğendim, ancak dediğim gibi Vortex’in yorumuna ve ses rengine hayran biri olarak, o daha iyiydi, bu daha kötü muhabbetine girmem. Shaw da kendisine ne dendiyse onu yapmış muhtemelen.

Albümdeki diğer konuklar ise davulda grupla ilk albümüne imza atan Polonyalı davulcu Daray, Gateways’deki kadın vokallerin sahibi Agnete Maria Forfang Kjølsrud, Endings and Continuations’da ULVER’den Garm, bir saattir bır bır anlattığım Kringkastingsorkestret (The Norwegian Radio Orchestra) ve koro olarak da The Schola Cantorum Choir. Bunlar hep bu zor anında DIMMU BORGIR’e yardım eden kara gün dostları olarak öne çıkıyorlar.

Kara gün dedik, hata ettik. Zira bilindiği gibi DIMMU BORGIR’in bu albümdeki imajı, daha en başından bin türlü tepki alan beyaz kostümlerden oluşuyor. Gateways klibinde detaylı olarak görülen bu yeni kostümler, grubun illâ bir farklılık düsturuna da cuk oturan tüden.

Eleştirel yanlara bakarsam, gözüme çarpan “meeeh” bir detay olarak “Biz el ele gönül gönüle biz beraberiz (beraberiiiiiiz!), biz aşığız biz severiz biz hep böyleyiz (hep böyleyiiiiiiiiz!) temalı Dimmu Borgir adlı şarkının sözlerini… hmmm nasıl desem…South Park jargonuyla “gey” bulduğumu söyleyebilirim. “Sadece kendimizle yarışıyoruz, engelleri aşıyoruz, hep daha ileriye” falan, yapmayın böyle şeyler.

Daha fazla uzatmadan, grubun kariyerindeki belki de en çok merak edilen albüm olan “Abrahadabra”yı başarılı bulduğumu söyleyerek bitiriyorum. İçinde, yazı boyunca söylediğim türden bir meydan okumayı da barındıran, “In Sorte Diaboli”yi havada karada sollayan, üçe beşe katlayan, bence “olmuş” bir albüm “Abrahadabra”. Grubun diskografisinde nerede durur, hangi albümlerden iyi, hangilerinden kötü, bu göreceli bir yorum, ancak şahsım adına “Puritanical Euphoric Misanthropia”dan bu yana çıkan en iyi DIMMU BORGIR albümü olarak gördüğümü söyleyebilirim. Kimileri için “Death Cult Armageddon“u sollayamayabilir, ancak benim zevkime göre durum bu.

AMORPHIS yeni albüm kaydına başladı

Thursday, September 30th, 2010

AMORPHIS birkaç gün önce Helsinki’deki Sonic Pump stüdyolarına girerek 2011 başlarında çıkacak yeni albümünü kaydetmeye başlamış.

Resme tıklayarak grubun stüdyodaki görüntülerini içeren bir .mp4 dosyasını bilgisayarımıza indirmek mümkün.

LAMENTED SOULS’dan albüm haberi

Thursday, September 30th, 2010

Norveçli doom rock grubu LAMENTED SOULS kuruluşundan beri geçen 20 yılın ardından ilk albümünü çıkarmaya hazırlanıyor.

ICS Vortex (ARCTURUS, BORKNAGAR, DIMMU BORGIR)
Apollyon (AURA NOIR, DODHEIMSGARD, IMMORTAL, GORGOROTH)
Bestial Tormentor (WAKLEVÖREN, BÖH, DEMON CLEANER, INFERNÖ)
Necrodevil (BEYOND DAWN, INFERNÖ, VIRUS, VED BUENS ENDE)

Şeklindeki kadrosuyla sonunda bir albüm çıkarmaya yaklaşan grup, halen bir plak şirketi arıyormuş. Grup daha önce bir demo, bir single, bir de best of çıkarmıştı.

ue=”true” />

Not: Haber için Exorsexist’e teşekkür ederiz (çok resmi oluyor, bu teşekkürlere bi çare bulmamız lazım artık. “Sağol hafız” nasıl?).

FALCONER’dan yeni albüm haberi

Thursday, September 30th, 2010

İsveçli power metal grubu FALCONER yeni albüm haberini verdi.

Adı “Armod” (Yoksulluk) olan albüm bonus şarkılar dışında tümüyle İsveççe olacakmış ve grubun folk köklerine bir saygı niteliği taşıyacakmış.

THE ABSENCE’tan klip

Thursday, September 30th, 2010

THE ABSENCE yeni albümü “Enemy Unbound“la aynı isimdeki şarkısına klip çekmiş.

GOD DETHRONED yeni albüm detaylarını açıkladı

Thursday, September 30th, 2010

GOD DETHRONED geçtiğimiz günlerde duyurduğu yeni albümü “Under Sign of the Iron Cross“un şarkı listesini ve kapağını görücüye çıkardı.

01. The Declaration of War
02. Storm of Steel
03. Fire Storm
04. The Killing is Faceless
05. Under the Sign of the Iron Cross
06. Chaos Reigns at Dawn
07. Through Byzantine Hemispheres
08. The Red Baron
09. On Fields of Death & Desolation

Grubun on sekiz yıl önceki ilk albümü “The Christhunt”ta kullandığı orijinal logosuna geri dönmesi de diğer bir ayrıntı olarak göze çarpıyor.

ARCH ENEMY’den yeni albüm

Wednesday, September 29th, 2010

ARCH ENEMY yeni albüm haberini verdi.

Grup 1 Aralık’ta stüdyoya kapanacak ve Mayıs 2011′de çıkacak yeni albümünü kaydetmeye başlayacakmış. Şu an elde dokuz şarkı olduğunu belirten Angela Gossow, biriken rif ve melodilerle bu sayının artabileceğini söylemiş. Hayırlısı diyelim.

THERGOTHON – Stream from the Heavens

Wednesday, September 29th, 2010

“Yeryüzündeki en merhametli şey, insan zihninin çevresindeki her şeyle bağlantı kurma konusundaki yetersizliğidir herhalde. Sonsuzluğun kara denizlerinin ortasındaki dingin bir cehalet adasında yaşıyoruz ve çok uzaklara yolculuk etmek bize göre değil. Her biri kendi yönünde ilerlemeye çalışan bilimler şimdiye dek bize pek zarar getirmedi; ancak günün birinde, ayrık bilgilerin birleştirilmesi önümüze öylesine korkunç gerçeklik manzaraları serecek ve oradaki tatsız konumumuzu açığa vuracak ki, ya bu keşif karşısında çıldıracağız, ya da ölümcül ışıktan kaçıp yeni bir Ortaçağ’ın huzuruna ve güvenliğine sığınacağız.”

Finlandiyalı efsanevi funeral doom metal grubu Thergothon’un tek albümü “Stream from the Heavens”, bu janrın benzersiz ve yalıtılmış bir numunesidir. Yalıtılmış diyorum, çünkü grup albümü kaydettiği sırada ne böyle bir janr mevcuttu, ne de bu tür grupları birbirine bağlantılayacak bir ortak anlayış mevcuttu; hatta ilk demolarını 1991 yılında piyasaya sürmeleri grubu kronolojik olarak ilk funeral doom metal grubu yapmıştı denebilir. Funeral doom hastalarının taptıkları, tekrar tekrar dinledikleri, yere göğe sığdıramadıkları bu albüm üzerine kritiğime geçmeden önce, grup hakkında kısa bir tarihçe vermek istiyorum.

1990 yılında Niko Skorpio Sirkiä (vokaller, klavye), Jori Sjöroos (davul) ve Mikko Ruotsalainen (gitar) tarafından bir death metal grubu olarak kurulan Thergothon, bu janrın fazla tüketildiğine karar verip daha kadim bir yoldan ilerlemeye, death metalin kızgın tınısıyla doom metal çalmaya karar verdiler. 1991 yılının başlarında beklentilerini karşılamadıkları için yayınlamamayı tercih ettikleri bir demo, aynı senenin kasım ayında şarkı sözlerinin Lovecraft’ın Cthulhu mitosundan ilhamını aldığı “Fhtagn-Nagh Yog-Sothoth” adlı ikinci demolarını kaydettiler. Grubun kendi kısıtlı imkanlarıyla 600 adet basılan bu ikinci demosu underground metal muhitinde hızla tükendi. Daha sonra çeşitli plak şirketleri tarafından yeniden yayınlandı. 1992 senesinde death metal standartlarının dışına taşan öngörülemezliği, yavaşlığı ve tuhaflığıyla demo, fazlasıyla beğenilmekten aşırı eleştirilmeye kadar çeşitli yorumlar aldı.

1992 sonbaharında ilk ve son albümleri “Stream from the Heavens”ı kaydedip, 1993’de grup üyelerinin kendilerini daha iyi ifade edebileceği çeşitli projelere yönelmelerine karar vermeleriyle Thergothon sonlandırıldı. (Ama albüm 1994’de yayınlandı). Dördü yeni, ikisi de 1991 demosundan alınan ve yeniden kaydedilen altı parçalık bu albüm bugüne kadar birkaç kez çeşitli plak şirketlerinden yayınlanıp birkaç bin sattı. Artık dağılmış gruba 2009 senesinde, Solitude Productions tarafından, çift CD’lik bir set formatında, güçlü ve köklü doom metal gruplarını ve diğer çeşitli janrlardan olan kimi grupları bir arada toplayan bir tribute albüm yapıldı. Doom metal janrına yeni ufuklar açan funeral doom metal alt janrının öncüleri olan Skepticism, Disembowelment ve Funeral gruplarıyla birlikte adı anılan ve kronolojik olarak bu janrın ilk çalışmasını kaydeden grup, bir kült kabul ediliyor.

Albüm isminin hakkını veren müziğin gerçekten de semavi, ruhani ve gururlu bir tınısı var. Tını o kadar yoğun ve alışılmadık ki, albümü sıkılmadan baştan sona kesintisiz dinlemek için hayalperest, sabırlı ve açık fikirli bir ruh halinde olmak gerekiyor. Aksi halde bu janra alışık olmayan kişilerin eleştirilerinde söyledikleri gibi, dinleyiciye derin, dahiyane ve tuhaf gözükmeye çalışan büyük ve sıkıcı bir saçmalık gibi gözükebilir. Çünkü erişilebilirliği güçlü olmayan Thergothon’u, önünü açtığı funeral doom metal gruplarından eşsiz kılan yönü bu esrarengiz, Lovecraftvari, hipnotik atmosferidir. Bu albümü dinlerken gözlerimin önünde hafızama musallat olmuş Lovecraft hikayelerinde okuduğum ürkütücü antik kentlerin, tuhaf kozmos manzaralarının, üstü zamanötesi çağlardan kalma sembollerle dolu kadim taş kitabelerin, insan eli değmemiş ezeli soğuk diyarların, karanlık ondokuzuncu yüzyıl sokaklarının, belirsiz canavarımsı suretlerin canlanmasını ancak bu atmosferle açıklayabilirim. (Tabii şarkı sözlerinin zaten çeşitli Lovecraft hikayelerinden esinlenilmiş olması bunun asıl nedeni. Yine de bu atmosferik tını, temalara gayet başarılı oturmuş).

Öncül ve bas gitar, her ikisi de tipik düşük death metal akordlarına indirilmiş, ama sert riflere eşlik eden clean vokalli ilahiler ve düşsü klavye dokunuşları müziği tok, sert, duygusuz kalmaktan kurtarıp renk ve canlılık katıyor. Tempo, türünün ilk örneğini kaydetmiş olan bu gruptan beklenebileceği gibi, bayağı yavaş. O kadar yavaş ki orta/yavaş tempo müziğe katlanabilen birini bile bitmek bilmeyen bir cansıkıcılıkla başbaşa bırakabilir. Ama kafatası çatlatacak sertlikte ve metafizik yavaşlıkta tertiplenmiş her bir keder ve çaresizlik dolu gitar rifinin ardından bir diğerinin gelmesini funeral doom metal dinleyicileri, yalnızca sabırla değil, kendinden geçen bir tutkuyla bekleyerek de dinleyecektir.

Albümde her şarkı farklı bir his veriyor. Lovecraft mitlerindeki ikincil tanrıların bile ölümünü görecek kadar yaşlı bir şeyin tuhaf bilgelik dolu kelimelerini söyleyen giriş parçası Everlasting, görkemli ve destansı bir havası olan ama ürkütmekten ya da coşturmaktan ziyade dinlendiren bir ilahi. Muazzam binaları, uzun kuleleri ve kara taştan yapılarıyla devasa Kadath şehrinde nelerin yattığını bilmesine rağmen korumayı sürdüren nöbetçileri tema alan ikinci parça, uyarıcı, ürkütücü ve duygusuz; bu albümün en sert, en yavaş parçası. Kadath şehrinden manzaraları anlatan üçüncü parça klavyenin daha yoğun olduğu, kısa ve tatlı bir ilahi. Elementlerini gücüne dua eden bir büyücüyü duyduğumuz ve Lovecraft’ın en meşhur cümlesini alıntılayan dördüncü parça Elemental, albümün en hızlı pasajını barındıran, duygusal bir parça. Yine bir Lovecraft miti tanrısı Azatoth’a adanmış beşinci parça Who Rides The Astral Wings, yine sofu ve görkemli ama diğerlerinden daha saygı uyandırıcı bir ilahi. Albümün sonuncu parçasının hangi Lovecraft mitinden bahsettiğini hatırlayamadım, ama şarkı sözleri ve müziğin verdiği his hüzün dolu bir ağıtı andırıyor. Albümdeki ilahiler huzur ve umut dolu gibi geliyor, ama bu ilahilerin kötücül tanrılara yönelik olması onları aynı zamanda ürpertici kılıyor.

Prodüksiyon 1993 için bile berbat, ama bunu iyi anlamda söylüyorum. Albüm top kalite ekipmanlarla pürüzsüz bir tınıda kaydedilmiş olsaydı, albümün ahiretimsi atmosferi doğallığını ve inandırıcılığını yitirirdi. Gruba yapılan tribute albümü dinlediğimde çoğu grubun coverlarının böyle olduğunu fark ettim. Şarkılar teknolojinin getirdiği güzellik altında o ezoterik havasını yitirmiş gibi geldi bana.

Thergothon, bu albümden sonra dağılmaya karar vermekle en iyisini yaptı. Eğer yine aynı stille benzer albümler çıkarmış olsalardı hepsi bu albümün gölgesinde kalacak, her bir albüm birbirinin aynısıymış izlenimini verecek, yaratıcılıklarının ve üretkenliklerinin değerini tüketecekti; çünkü bu albümden daha iyisini yapmaları mümkün değildi. Thergothon artık yaşamıyor. 1993 yılında öldü, ama hala düş görüyor. Kötü prodüksiyonuna, Lovecraft mitosu içerikli şarkı sözlerine, yavaş temposuna ve tuhaf semavi tınısına bağlanabilirseniz siz de bu düşlere tanık olabilirsiniz.

Ertuna YAVUZ

IRON MAIDEN, BLACK SABBATH, DEEP PURPLE elemanlarından Ermenistan’a yardım şarkısı

Wednesday, September 29th, 2010

Tony Iommi (BLACK SABBATH) ve Ian Gillan (DEEP PURPLE), 1988′de Ermenistan’da meydana gelen Leninakan depremi sonrasında gerçekleştirilen Rock Aid Armenia kampanyasının sonuçlarını görmek için gittikleri Ermenistan’da, bir müzik okulunun 20 yıldır tekrardan inşa edilemediğini görmüş ve buna bir çare bulmaya karar vermişler.

Yanlarına Jon Lord (DEEP PURPLE, WHITESNAKE) ve Nicko McBrain’i (IRON MAIDEN) de alan Iommi ve Gillan, önümüzdeki hafta içinde birlikte stüdyoya girip bu okulun inşaatı için gereken parayı sağlamak adına bir şarkı kaydedeceklermiş. Yukardaki kapak, 1990′da gerçekleştirilen kampanya için kaydedilen toplu “Smoke on the Water” yorumuna ait.

Hatta;

İstanbullu THE BLAME’den albüm teaser’ı

Wednesday, September 29th, 2010

Kadrosunda pasifagresif okur ve yazarlarından bazılarını da barındıran heavy metal grubu THE BLAME, yakın zamanda çıkacak ilk albümü “Born“daki şarkılardan tadımlıklar içeren bir teaser’ı myspace’ine koydu.

Grubun myspace’ine alttaki albüm kapağından ulaşmak mümkün.

MEGADETH’ten yeni şarkı (Güncellendi)

Wednesday, September 29th, 2010

“Guitar Hero: Warriors Of Rock”ın final bölümü için bestelenen yeni MEGADETH şarkısı “Sudden Death” tüm dünyayla paylaşıldı.

Mustaine şarkıyla ilgili şöyle konuşmuş:

“Bazı hayranlarımız bunu MEGADETH’in yaptığı en güzel şey olarak görecek, bazılarıysa nefret edecek. Şarkıda bir sürü solo var ve benim ve Chris’in (Broderick) farklı tarzlarımızı iyi yansıtıyor. Chris’in solo tarzı aşkla, sevgiyle doluyken, benimki nefretle doludur. Onun tarzı havai fişekler gibidir, benimkiyse patlamalar gibi. Bu kontrastlar bu şarkıda görülebiliyor.”

ALL THAT REMAINS yeni albümünü tattırıyor

Tuesday, September 28th, 2010

ALL THAT REMAINS yeni albümü “For We Are Many“deki tüm şarkılardan 30′ar saniyelik sample’lar içeren bir video yayınladı.

THE OCEAN’dan yeni albüm detayları

Tuesday, September 28th, 2010

THE OCEAN, “Heliocentric“in ardından çıkaracağı “Anthropocentric“in kapağını ve şarkı listesini sundu.

01. Anthropocentric
02. The Grand Inquisitor I: Karamazov Baseness
03. She Was The Universe
04. For He That Wavereth…
05. The Grand Inquisitor II: Roots & Locusts
06. The Grand Inquisitor III: A Tiny Grain of Faith
07. Sewers Of The Soul
08. Wille Zum Untergang
09. Heaven TV
10. The Almightiness Contradiction
11. The Grand Inquisitor IV: Exclusion From Redemption

EXODUS yeni albümünden üç şarkıya klip çektiğini ve üçünün de aşşşırı iyi olduğunu açıkladı
Bursalı hard rock grubu KARAMESAİ yeni şarkılarını sundu
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.