# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
MICHAEL ROMEO – War of the Worlds, Pt. 1
| 13.08.2018

23 yıllık bekleyişin ardından doğan metal güneşi.

Metal dinliyor, gitar çalıyor, shred olayına ilgi duyuyor ve son 30 yıldır bir mağarada yaşamıyorsanız, Michael Romeo’nun kim olduğunu da gayet iyi biliyorsunuz demektir. Solo kariyerine SYMPHONY X’ten önce başlayan ve ilk solo albümü “The Dark Chapter”ı ta 1995’te çıkaran Michael Romeo, aslında solo projesi için kaydettiği dört şarkıyı plak şirketine yolluyor ve şirket kendisinden bir grup kurmasını ve yazdıklarını grupçana icra etmesini istiyor. Böylece SYMPHONY X kurulmuş oluyor ve Romeo bahsettiğim ilk solo albümünü de SYMPHONY X’in ilk albümünden 1 sene sonra çıkarıyor.

SYMPHONY X ilk albümünün ardından alıp yürüdüğü için, Romeo bu solo projesini birazcık askıya alıyor. Bu askıya alma 23 yıl kadar sürdükten sonra, Romeo muhtemelen SYMPHONY X’in biraz nefes almasını istemiş olacak, grubu biraz beklemeye alıyor ve ikinci solo albümüne yoğunlaşıyor. “War of the Worlds, Pt. 1” adlı bu yapıt nasıl bir zaman diliminde yazıldı bilmiyorum, ama içerisinde bugün için anlamlı olmayan hiçbir şey yok. Çılgın bir gitar işçiliği ve ne mutlu ki bunu anlamlı kılan düzenlemeler, besteler ve sıkıcı solo shred albümü tuzaklarından bir bir yırtan bir çalışma…

Michael Romeo’nun bu noktada övülmesi gereken en önemli artısı, seksenlerden beri müzik yapan ve aşırı iyi gitar çalan ve saniyede bin nota basan kimi gitaristlerde görülebilen o kibrin yakınından bile geçmeyen, vizyonu geniş, fikirleri berrak yaklaşımı. İyi bir grup içerisinde değerli işler yapan kimi özel müzisyenlerin solo işlerinde kafa üstü çakılmalarına, kendilerini şaşırmalarına veya “madem solo albüm tüm kararları ben vereyim” hastalığıyla saçma sapan işler yapmalarına tanık olmuşluğumuz var, bundan sonra da olacak. Romeo’nun bu noktada yaptığı şey; SYMPHONY X’e benzemeyen, köklerini eskilerden aldığını gerektiğinde belli eden ama her anlamda günümüz için yapıldığını hissettiren, gayet kendini bilen bir iş ortaya koymayı başarmış olması. Bununla da bitmiyor. Romeo’nun albümdeki orkestrasyonları, klaveleri, yer yer film müziğine bağlayan ihtişamlı düzenlemeleri de birinci sınıf. Adamın bir gitaristten çok daha fazlası, komple bir müzisyen olduğu çok net şekilde ortada.

“War of the Worlds, Pt. 1”i dinlerken “bakın nasıl çalıyorum”dan ziyade, çok çok iyi bir gitaristi olan gayet iyi bir grup dinlediğinizi hissediyorsunuz. Bunun gerçekleşmesini sağlayan birinci sebep elbette ki Michael Romeo’nun aydınlık, mantıklı ve zeki bakış açısı. Diğer etken ise tabii ki de albümde yer alan diğer müzisyenlerin becerileri, kıymetleri.

Bu insanlardan ilk bahsedilmesi gereken, progresif metal dünyasının hak ettiği değeri görmeyen ama aslında metal dünyasının en yetenekli, değerli, mükemmel sayılı davulcuları arasında yer alan John Macaluso. Kimimiz onu ARK’la yaptığı muazzam işlerden, kimimiz Malmsteen’den, kimimiz ise TNT’ten tanıyabilir. Bugün 50 yaşında olan Macaluso, “War of the Worlds, Pt. 1”e o kadar değer katıyor, o kadar zenginleştiriyor ki, Romeo’yu sırf bu tercihinden dolayı kucaklayasım geliyor. Macaluso dışında BLACK LABEL SOCIETY basçısı John DeServio da albümün ritim kısmını sırtlanan diğer bir müzisyen.

10 şarkılık “War of the Worlds, Pt. 1”ın 7şarkısında vokal olması, albümü çok daha uzun ömürlü ve sık dinlenilir kılıyor. Romeo açık şekilde Russell Allen’ı anımsatmayacak ve solo projesini SYMPHONY X’ten ayrıştırılır kılacak bir vokalist seçmiş. Metal-archives’a göre daha önce herhangi bir grupta söylemediği görülen vokalist Rick Castellano, Allen gibi yeri geldiğinde kırçıllı, yeri geldiğinde kudretli bir hard rock/heavy metal vokali yerine çok daha lineer, heavy/power arası bir vokal karakterine sahip. Tecrübesi ne kadar bilmiyorum ama albümdeki performansı gayet, gayet iyi. Sıcak bir ses tınısı olan Castellano, şarkıları yorucu hâle getirmeden ve dikkati dağıtmadan üzerine düşeni yapmış.

Solo gitarist albümleri, bildiğimiz gibi çok tatsız ve korkutucu yerlere gidebilen şeyler. Bazen bir gitarist yanlış bir kafa yapısıyla işe koyularak ortaya aşırı vasat, dümdüz bir albüm çıkarıp bizi üzebiliyor. Romeo işte bunu süper manevralar ve yılların tecrübesiyle sollayarak bizi olayın asıl değerli kısmına, bestelere ve şarkı yazımına odaklıyor. Manyak sololar, deli deli gitar oyunları yok mu? Elbette var. Ama dediğim gibi, 55 dakikalık albümün neredeyse tümünde iyi bir grup dinlediğinizi hissederek ilerliyorsunuz. Ne gereksiz uzatılan amaçsız sweep’ler, ne solo niyetine çalınan gamlar, ne de şarkı trafiklerini unutup giden hiperaktif şarkılar…

Her şarkının bütüne hizmet ettiği ve sonucunda gayet güzel, cayır cayır bir iş ortaya çıkardığı “War of the Worlds, Pt. 1”, Michael Romeo’nun aradan geçen 23 yılın hakkını verdiği ve “çok ara verdim bari akıl almaz manyak sololar atayım da beklentiye değsin” gibi bir saçmalık yapmadığı, taş gibi bir albüm. SYMPHONY X ve progresif metal sevenler başta olmak üzere, ne yaptığı bilen müthiş bir gitarist ve bir o kadar usta bir davulcu dinlemek isteyen herkes balıklama dalsın derim.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.82/10, Toplam oy: 11)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2018
Şirket
Music Theories Recordings
Kadro
Michael Romeo: Gitarlar, besteler, sözler, düzenlemeler, orkestrasyon, klavye

Konuk:
John Macaluso: Davul
John DeServio: Bas
Rick Castellano: Vokal
Şarkılar
1. Introduction
2. Fear the Unknown
3. Black
4. F*cking Robots
5. Djinn
6. Believe
7. Differences
8. War Machine
9. Oblivion
10. Constellations
  Yorum alanı

“MICHAEL ROMEO – War of the Worlds, Pt. 1” yazısına 3 yorum var

  1. Ufuk Sönmez says:

    antalya’ya 4 yıl önce okul seyahati için otobüsle gittiğimizde, koltuk ekranlarının birinde michael romeo’nun ilk albümü vardı. kim niye o albümü oraya yüklemişti, halen daha merak ederim. bu da böyle bir anımdır. albümü de indiriyorum, nasılmış bir bakalım.

  2. Raddor says:

    Aaa ben bu albümü bugün-yarın grup önermeye yazacaktım çünkü kritiği gelmeyecek diye düşünmüştüm ve kimse dahi bahsetmemişti bu şaheserden. Şimdi görünce gözlerim parladı. Yahu öyle bir girişi var ki albümün, hadi albümü dinlemeyecekseniz bile şu açılış şarkısını bir dinleyin. Bakın hatta üşenirsiniz diye buraya bırakıyorum.
    https://www.youtube.com/watch?v=WZjiSEBOofw

  3. Odvin Draoi says:

    Onden paylasilan 3 parcayi dinledim, geri kalanlari da bilgisayarima format atinca dinleyecegim. Ama grandmaster Michael Romeo’nun paylasmaya karar verdigi en kotu urunun 10 uzerinden 8′lik olacagini dusunuyorum. Kendisinin modern yaklasimindan ziyade SX – V’taki gibi bati klasik muzigi etkilenimi baskin isler yapmasini tercih etsem de, dinledigim parcalardan hareketle bu albumun sitede pompalanan, maksimim puanlara bogulan Mastodon, Leprous gibi gruplarin albumlerinden cok daha yuksek notlari hak ettigini, ve sitedeki tirt gruplar icin kullanilan “akil alma” benzeri islemleri katlarca daha hakkiyla gerceklestirebilecegini kuvvetle muhtemel buluyorum. Yanilirsam ciddi sasiririm.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.