# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SYMPHONY X – The Damnation Game
| 05.12.2011

Gözlerini kapa ve hatırlamaya çalış…

Özgür DURAKOĞULLARI

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken; soyadını Shakespeare’in en romantik karakterlerinden birinden alan bir Michael varmış. Fazla disiplini sevmeyen Michael, başladığı klasik gitar eğitimini yarıda bırakıp, kendi başına elektro gitar öğrenmeye karar vermiş. Bolca armoni kitabı da karıştıran Mike, solo albümü “The Dark Chapter”ın özellikle Japonya’da ciddi ilgi görmesi, ve yeteneğiyle dikkatini çektiği bir plak şirketinden birinin “bir grupla albüm çıkartırsan, sana büyük hazineler bahşedebilirim” sözüyle birlikte epik grubu SYMPHONY X’i kurmuş ve hemen ardından debut albümünü çıkarmış bu topluluk.

Ne var ki daha xp’leri düşük olduğundan, elemanlar ejderhalar arenasında o kadar büyük ses getirememiş. “DREAM THEATER çakması, boktan vokalli grup” gibi bir ton kötü eleştiri de almışlar üstelik. Bu sözlerden midir bilinmez vokalist küsüp topluluktan ayrılmış, kılıcını kalkanını duvara asmış. Klavye sihirbazı Michael ve gitar büyücüsü adaşı, party’e “Sir” ünvanlı şövalye Russell Allen’i layık görmüşler. Bu değişim, kan kaybettiği sanılan gruba büyük bir doping etkisi yapmış.

Cehennem trampetçisi Jason’ın yeteneklerini en çok gösterdiği albüm olan “The Damnation Game”, sör Allen’lı ilk albümleri de olmuş aynı zamanda. Gizemin doruklarında gezindikleri The Edge of Forever parçası, grubun belki de en epik ve aynı zamanda duygusal eserlerinden biri olarak, hemen her SYX hayranının kalbinde özel yeri olan bir şarkı olmuş. Özellikle gitar solosu ve mistik bir bard gizemliliğiyle icra edilen mısra vokalleri, grubun hala en özel şarkılarından birinin bu olduğuna işaret eder der eski bir efsane. Özellikle ondan önce gelen iki şarkının uğursuz, lanetli havasından sonra adeta bir “zone of sweet air” büyüsü yapmıştır ve zehirli atmosferi dağıtmıştır bu coşkun ama uyumlu topluluk.

Sonraki şarkılar, A Winter’s Dream I ve II’ye kadar, hayal kırıklığına uğratır gibi olsa da biz efsanenin şahitlerini, bu ikilemenin ilkindeki Sir Russell Allen vokalleri başlar başlamaz kendimizi kriptik bir rüyaya yatmış gibi hissederiz, ve adeta grubun gelecekte keseceği nice ejderhaları görürüz rüyamızda.

DREAM THEATER’ın 10 yıldan fazladır bize gösteremediği “vision”ları, bu toy grup daha ikinci albümünde bahşetmiştir. Bu mistik ama gün gibi açık, spektaküler ama kış günü içleri ısıtan rüyada Michael Romeo bize bir kehanette bulunmuştur:

SYMPHONY X her zaman bir metal grubu olarak kalacak, bize nice epik destanlar bahşedecektir. Ve her ne kadar trajedinin ilahi kanatları erise de, kozmik denge sonsuza kadar kaybolsa, Olimpos’a bir alacakaranlık çökse de, kaybetmekte olduğumuz cennetsi yaşam alanımız, makineleşme ve betonlaşmayla mahvolmaya yüz tutsa ve biz insanlar da doğamızdan çıkıp mekanikleşerek robotik varlıklar olma tehlikesi altında da olsak, insanlığın bir gün yaşamdaki gerçek önceliklerin neler olduğunu anlayacağına olan inanç asla yitirilmeyecek, ve gerektiğinde ve zamanı geldiğinde, bu anlayışı içselleştirmiş, yani kişisel “Odyssey”lerine çıkıp, belli oranda bir bilgeliğe ulaşmış insanlar, herkesin bildiği ve bizi distopik geleceklere götüren zihniyetlerle sonuna kadar savaşacaklardır.

“Onlar muradına ererlerse, insanlık da erer” denir kadim bir sözde. Bize de kerevetine çıkmak düşer, o hal gerçekleşirse.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.45/10, Toplam oy: 22)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1995
Şirket
InsideOut
Kadro
Michael Romeo: Gitar
Russell Allen: Vokal
Michael Pinnella: Klavye
Thomas Miller: Bas
Jason Rullo: Davul
Şarkılar
1. The Damnation Game
2. Dressed to Kill
3. The Edge of Forever
4. Savage Curtain
5. Whispers
6. The Haunting
7. Secrets
8. A Winter's Dream - Prelude (Part I)
9. A Winter's Dream - The Ascension (Part II)
  Yorum alanı

“SYMPHONY X – The Damnation Game” yazısına 4 yorum var

  1. b says:

    symphony x albümlerini diğer gruplardan daha farklı betimliyorsunuz. bu albüm ise en sevdiğim üçüncü symphony x albümüdür, hüzünlüdür ve içe dönük bir yapısı da vardır. edge of forever için bir şey demiyorum fakat o pinella’nın klavye tonları öldürürdü beni hep. eline sağlık. benim puanımsa 9.5/10

    Aeonian_Lich

    @b, Teşekkürler. Farklı betimlememin, grubun en sevdiğim topluluk olmasıyla mutlaka ilgisi var. Ama diğer yönden de aynı grubun 5. albümünü kritik edince, farklılık katmak daha iyi oluyor gibi geldi bana. Ki daha 3 albümleri beni bekliyor. :)

  2. saw you drown says:

    dream theater ile symphony x i bir tutmak fanatizm ve faşizmdir.

    Aeonian_Lich

    @saw you drown, Asıl faşizm farklı sesler olmasın istemek, ve bunun için çabalamaktır. Eminim DT gibi Metallica gibi gruplar sizin gibi fanlardan bıkmışlardır. Metallica’nın bıktığı zaten belli, örnek istersen Lulu’nun sözlerine bak.

    Dream Theater’ın son albümünde, en büyük DT klonu olarak adlandırılan Circus Maximus’un kapağındaki ip cambazının aynısını kullanmasını ve albümün isminin A Dramatic Turn Of Events olmasını bir arada düşün bakalım bir. (Resim copy-paste bu arada, birebir yani.) Belki mesajlarının anlaşılamamasından bıkmıştır onlar da.

    Portnoy ve Russel Allen bir açıklamalarında, fanlar bizi rekabet eden düşmanlar olarak canlandırıyorlar galiba hayallerinde. Anlayamıyoruz gibisinden birşeyler demişlerdi.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.