# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
TESTAMENT – Souls of Black
| 26.07.2017

Cübbeli metal.

Erhan Yiğit

Söze nereden başlasam bilemiyorum. Bugüne kadar bu albümün kritiğinin yazılmamış olduğunu gördüğümde kaleme kağıda sarılıp kendim yazmak istedim. Bunları yazarken de hemen arka fonda albümü dinliyorum, tabii konu Testament olunca hiç bir şeyi atlamak istemiyorum. Evet Testament dedik, bu grup biz thrash’severlere tanrının kutlu bir hediyesi. Bu hediye paketinin içindeki bu albüm de onların ortaya koydukları en iyi işlerden birisi.

Testament’in başyapıt düzeyindeki bu eseri, hemen ilk bakışta cübbeli adamların olduğu albüm kapağıyla önce dikkatleri üstüne çekiyor daha sonra dinlemeye başlayınca sizi içine çekiyor. Öyle ki o kısacık 39 dakikalık albüm süresi oluyor size 10 dakika, işte “Souls of Black” böyle bir albüm. Thrash metal tarihindeki kısa ve öz albümlerin babasıdır kanımca.

Gitarlarında Alex Skolnick ve Eric Peterson gibi müzikal dehaların yer aldığı bu nefes kesici eser her ne kadar şeker gibi sololarıyla, kulaklara ziyafet veren rifleriyle ve Chuck Billy’nin yırtıcı vokalleriyle ortalığı yakıp kavursa da döneminde piyasaya çıkan “Rust in Peace” ve “Metallica“nın gölgesinde kalmaktan kurtulamıyor. “The New Order” albümünden daha yumuşak ama daha iyi olduğunu düşündüğüm “Souls of Black”, albüme ismini veren şarkının o fevkalade, yaratıcılık örneği olan bass introsu ve duyduğum en mükemmel işlerden biri olan solosu ile zaten kalitenin taaa nerelerde olduğunu gösteriyor. Keza “The Legacy” gibi bir balladı içeren bir albüm bunların hepsini tek başına kanıtlamaya yeter. Şunu söylemeden geçmek istemiyorum; Testament thrash tarihindeki en iyi ballad besteleyen gruptur.

Testament’in diğer işleriyle kıyas yapıldığında bu kısa ama öz albümün onların yanında gerek sound olarak gerekse beste olarak daha yumuşak olduğunu söylemek mümkün, fakat şöyle de bir şey var: Testament “Souls of Black” ile “The Legacy” ve “The New Order”daki tınıları önce sakinleştirip daha sonrasında daha olgun ve daha akıllıca bir sistemle bestelere yedirmiștir. Bu da dinlerken sizi aşırı dozdaki sertlikten bir müddet uzak tutup rahat bir dinleyiș sunuyor.

“Souls of Black” Testament’in ilk 3 albümünden sonra “İşte buraya kadar geldik ve artık ayağımızı birazcık gazdan çekip, bir makam aracı misali asil bir duruş ile sürüşe devam etmek istiyoruz” dediği ama bunu derken de yine de dinleyicisini gazdan mahrum bırakmadığı nadide bir eserdir. Hele ki tam da thrash metalin zirve zamanlarında piyasaya sürülmüş olması ve akranlarının da kendisi gibi sağlam olması bu albümü dinlenmeye itiyor. Senede en az 4 kez dinlenmesi tarafımca tavsiye olunur diyor ve kritiği burada bitiriyorum.

Sağlıcakla kalın.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.12/10, Toplam oy: 43)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1990
Şirket
MegaForce Records
Kadro
Chuck: Vokal
Alex: Gitar
Eric: Gitar
Greg: Bas
Louie: Davul
Şarkılar
1. Beginning of the End
2. Face in the Sky
3. Falling Fast
4. Souls of Black
5. Absence of Light
6. Love to Hate
7. Malpractice
8. One Man's Fate
9. The Legacy
10. Seven Days of May
  Yorum alanı

“TESTAMENT – Souls of Black” yazısına 4 yorum var

  1. Raddor says:

    Skolnick’in yıllardır şüphe çekmeden insan taklidi yapıyor olması çok ilginç geliyor bana. Cidden bu adam robot ya da uzaylı falan olmalı. Normal bir insanın yazacağı sololar değil bunlar. Normalde şarkılarda solonun arkasında devam eden ve sürekli kök notasını değiştiren gitarın tekrar ana riff’i çalmaya başlaması solonun bittiğine işaretken, Face in the Sky’da Skolnick’in çalmayı bitirmek yerine; “viiyyuuvvv, viiyyuuvv, viiyyuuvv” şeklinde daha da coşturmaya devam etmesi yaptığı yüzlerce mükemmel zeka oyunlarından çok güzel bir örnek mesela.

    Yalnız şarkıların nasıl başladıysa hiç yükselmeden öyle devam etmesi ve “Sools of Bılaak” şeklinde sadece şarkı isimlerinin tekrar etmesi hariç, nakarat diye bir şeyin olmaması sebebiyle benim en az sevdiğim Testament albümüdür. Practice What You Preach’te de biraz bu durum var fakat yine de o albümde; “Can you sieee? Can you hiieee?” gibi daha akılda kalıcı vokal melodileri bulunuyor. Bu nedenle bu eksiyi tabi ki Souls of Black’e değil, Britney Spears dinleyen kendime veriyorum.

    Neyse Testament o kadar yüce bir gruptur ki her bir albüm için hem en iyi albümü, hem en kötü albümü diyenleri gördüm. Fikir birliğinin sağlanamadığı, her bir dönemi ayrı güzel olan grup.

    Erhan

    @Raddor, face in the sky şarkısını biliyordum fakat dinlemiyordum. Taaki barda arkadaşımla bira yudumlarken bir anda solosunun girmesiyle ağzımda ki birayı istemsiz olarak bekletip soloya kapılana kadar. Skolnick gerçekten insan olamaz. O solonun viyyuuk-vivik viuuuu diye başlayan inanılmaz introsu adamın yeteneğini gözler önüne seriyor

  2. noth says:

    İlk dinlediğim Testament albümü olduğu için bende yeri ayrıdır. Ayrıca The legacy gibi efsane bi şarkıyı barındırır. Zaten beni Testament hayranı yapan unsur balladlarının mükemmel olması. mesela ;

    return to serenity
    the ballad

    LifeHunter

    @noth, Kesinlikle. The Legacy duyduğum en iyi balladlardan biri.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.