1983 yılının yaz aylarında Florida’da enteresan bir hareketlenme vardı… O yıl kurulan power/speed/thrash metal grubu NASTY SAVAGE, yerel kulüplerde 1 dolardan sattığı biletlerle IRON MAIDEN, JUDAS PRIEST, VENOM cover’ları çalıyor ve sadece 50 adet broşür bastırarak 400 kişiye çaldıkları deli dolu konserler vermeyi başarıyordu.
O günlerde insanlar gürültülü bir grup eşliğinde eğlenmeye açtı ve NASTY SAVAGE “kendi içkini kendin getir” kampanyalarıyla, herkesin hem içip hem eğlenebileceği küçük organizasyonlar düzenleyerek yerel sahnede adını müthiş bir hızla duyuruyordu.
Kısa süre sonra gruba Dave Austin adlı ikinci bir gitarist aldılar ve Austin’in katılımıyla birlikte NASTY SAVAGE farklı kafalara girmeye başladı. Alışılmadık, alengirli tempo değişiklikleri, özgün tınlayan rifler ve farklı gamlarla türdeşlerinden ayrışan grup, iki gitarın birbirinden farklı şeyler yaptığı rifler üzerinde çalışmaya başladı. Bunun yanı sıra vokalist Ronnie Gilletti de sahnede acayip şeyler yapıyor, kafasında televizyonlar kırıp (konserlerde hâlâ kırıyor) kanlar içinde kalarak NASTY SAVAGE adının ortamlarda daha fazla duyulmasını sağlıyordu.
1984 yılında “Raw Mayhem” ve “Wage of Mayhem” demolarını çıkaran NASTY SAVAGE dünyanın dört bir yanına kasetler göndererek adlarını duyurmaya çalışıyordu. Vokalist Gilletti, kasetlere sanki birisi grupla röportaj yapıyormuş gibi kendi uydurduğu sorularla çakma röportajlar kaydediyor ve bunları Avrupa’daki metal dergilerine postalıyor, bu sayede ellerine hazır röportajlar geçen dergiler de bunları yayınlayıp NASTY SAVAGE’ın adını duyurmasına büyük katkıda bulunuyorlardı.
O sıralarda yeni yeni duyulmaya başlanan METALLICA ve SLAYER gibi bazı genç gruplarla çalışan Metal Blade Records, adı her yerde duyulmaya başlanan NASTY SAVAGE’ın rüzgârına kayıtsız kalamadı ve grupla anlaşarak sonradan yaklaşık 100.000 adet satacak ilk üç NASTY SAVAGE albümünü yayınladı.
Kısa süre sonra ABD death metal sahnesinin merkezine oturacak en önemli aktörlerden biri olan Morrisound Studios’tan Tom Morris, o üç albümünü kaydettiği NASTY SAVAGE’ın albümlerindeki sert sound’dan etkilenmiş ve bundan sonraki albüm prodüksiyonlarında da bu yoldan ilerlemeye karar vermişti. Bu sound başkalarının da ilgisini çekmiş, ABD’nin her yerinden pek çok grup Morrisound’da albüm kaydetmek için başvurular yapmaya başlamıştı.
1984’e geldiğimizde, NASTY SAVAGE’ın bu başarısı Florida’daki metal dinleyen hevesli gençler için çok ilham verici bir hâl almıştı. Tıpkı 1984’te XECUTIONER adıyla kurulan ve uzun yıllar sonra NASTY SAVAGE’ın “Witches Sabbath” adlı şarkısına grupça konuk olacak OBITUARY gibi, 1983’te üç genç tarafından MANTAS adıyla kurulan bir grup da bu ilhamı alan oluşumlar arasındaydı. Çok kısa süreli MANTAS’ın hemen ardından kurulacak olan DEATH de NASTY SAVAGE’ın sound’unu daha derinlikli ve kötücül bir karakterle yeniden yorumlamayı ve ortaya kötü kalpli, korkutucu, karanlık bir müzik çıkarmayı amaçlıyordu. NASTY SAVAGE onları öylesine etkilemişti ki “Death by Metal” demosunun kapak fotoğrafında Rick Rozz’un üzerinde bile NASTY SAVAGE tişörtü vardı.
Bugün işte bu dönemin öncesini, NASTY SAVAGE’ı sahnede izleyip “vay anasını” diye gözlerini belerten o üç gencin ilk bir araya gelişi olan MANTAS’ı konuşacağız.
MANTAS 1983 yılında gitar/vokalde Chuck Schuldiner, gitarda Rick Rozz, davul/vokalde Kam Lee tarafından kurulan bir speed/thrash/death metal grubuydu. Death metalin Chuck Schuldiner tarafından başlatılması ve DEATH’in tarihteki ilk death metal grubu olması konusu bildiğimiz gibi yıllardır tartışılıyor. Bana kalırsa POSSESSED’in “Death Metal” demosu ve NECROPHAGIA’nın ilk demolarıyla birlikte 1984’ü death metalin doğum yılı olarak almak yeterli. Sonuçta bu türler hatları kurallarla belli olan şeyler değil. Adını andığımız bu grupların o dönemki işlerinde death metal ve thrash metalin iç içe geçtiği şarkılardan söz ediyoruz; kimisi death metal der kimisi sert vokalli agresif thrash metal der, kendi birincisini ve buna göre death metalin mucidini belirler. Detaylarda kaybolmayalım, Chuck için “godfather of death metal” deyip geçelim.
Adını ekstrem metal tarihinin en ilham verici figürlerinden biri olan ve black metal başta olmak üzere metalin sert tarafını kökünden etkileyen VENOM gitaristi Mantas’tan alan MANTAS, 1984’te çıkardığı üç demoda “Legion of Doom”, “Evil Dead”, “Mantas”, “Beyond the Unholy Grave”, “Death by Metal” ve “Rise of Satan” şarkılarına yer vermiş, ardından da bazı kaynaklara göre 1 Eylül bazılarına göreyse 4 Eylül 1984’te verdiği ilk konserini “Live Tape #1” adıyla yayınlamıştı. Bu konserde yukarıdakilere ek olarak “Zombie”, “Demon Flight”, “Power of Darkness” adlı şarkıları ve SLAYER’dan “Black Magic” ile VENOM’dan “Poison” cover’larını çalmışlardı. Chuck’ın kısa bir de solo attığı bu konserin ardından da 7 Eylül 1984’te “Death by Metal” demosunu yayınladılar.
Şimdi bu demodaki dört şarkıdan ayrı ayrı bahsedelim. Vokallerin Chuck ve Kam Lee tarafından paylaşıldığı demonun açılış şarkısı olan “Legion of Doom” o zaman için fazlasıyla uçlarda, gayet yırtıcı vokallere sahipti ve zombilerden bahseden gore sözler içeriyordu. Kayıt tabii ki kötüydü, ama o açlık, o istek açık şekilde hissediliyordu. İlginçtir ki şarkının başındaki rif yıllar sonra Chuck tarafından “Spiritual Healing” şarkısında kullanılacak, tarihler 2017’yi gösterdiğindeyse bir YouTube videosunun altına yorum yapan gitarist Rick Rozz, rifin ve şarkının bestesinin kendisine ait olduğunu söyleyecekti.
Buradan yola çıkarak o dönem yapılan bazı şeylere dair hem tarih hem içerik anlamında kesin hükümlere varılmamasının daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Gerçekten de belirsizliklerin çok olduğu zamanlardan söz ediyoruz. Sonuçta yapılan pek çok şeyin aslında ne kadar önemli ve değerli olduğu o sıralarda bilinmediğinden ve anlaşılamadığından, bazı şeylerin kayıtları çok iyi tutulmamış. Misal araştırdığınızda kimi demoların çıkış tarihi için sadece 1984 yazdığına tanık olabiliyorsunuz. Dolayısıyla MANTAS özelinde konuşursak her şeyi Chuck yaptı, diğer ikisi onun dediklerini yerine getirdiler, Chuck daha 17 yaşında tek başına mastermind’dı gibi bir durum yok. Diğer ikisi gibi Chuck da o sıralarda heyecanlı, çok yetenekli, kendine “Evil Chuck” diyen Charles adında ergenin tekiydi.
Burada önemli olan bu üç gencin 1984’te böylesi vahşi bir şeye girişmiş olması ve sonrasında da metal tarihinin ekstrem taraflarından birinin yazılmaya başlanmasıydı.
“Legion of Doom” demişken, bu şarkının çok daha iyi kayıtlı modern bir versiyonunu DEATH’e saygı duruşu niteliğinde müzik yapan GRUESOME’ın 2018’deki cover’ından dinleyebilirsiniz.
Rick Rozz’un Panasonic kayıt cihazına kaydedilen demonun ikinci sırasında, ilk dönem SODOM’a çok benzeyen “Power of Darkness” var. Esasında Chuck ilk dönemki ilham kaynaklarını sayarken NASTY SAVAGE, BLACK SABBATH, KISS, VAN HALEN, SAXON, IRON MAIDEN, RUSH, RAVEN, MERCYFUL FATE, VENOM, HELLHAMMER, CELTIC FROST, SAVATAGE, SLAYER, METALLICA, ANTHRAX, EXCITER, MANOWAR, JUDAS PRIEST, POSSESSED ve SACRIFICE gibi grupların adını ansa da bu şarkının vahşetinden köpekliğinden şapır şapır ilk dönem SODOM akıyor.
Bir sonraki şarkı demoya adını veren “Death by Metal” da yine SODOM, HELLHAMMER, ilk dönem SLAYER gibi çirkinliklerin yanı sıra melodik riflerinden dolayı IRON MAIDEN etkisini de içinde barındıran bir şarkı. Bu şarkının muhtelif yerlerinde resmen vokallerin yetmediğine ve Kam Lee’nin clean vokale geçmek zorunda kaldığına tanık oluyoruz. Özellikle o IRON MAIDEN’vari rif sırasında sesinin o cazgırlığı gidiyor ve bildiğin şarkı söyler gibi söylüyor.
Demonun en meşhur parçası ise elbette ki “Scream Bloody Gore”a da girmeyi başaran “Evil Dead”. Aynı adlı filmden ilham alınarak yazılan şarkının giriş melodisi bugün bile en unutulmaz DEATH melodileri arasındaki yerini alıyor. Öylesine karakteristik bir melodi ki o dönem çıkan başka birtakım grupların da o formülün çok benzerlerini şarkılarında kullandığını görüyoruz. Elbette ki Chuck da bu tür bir melodiyi muhtemelen IRON MAIDEN’ın 1982’de çıkardığı “Hallowed Be Thy Name” veya diğer ilham kaynakları sayesinde yazmıştı, ancak örneğin tarihin ilk black metal gruplarından biri olarak kabul edilen efsanevi Macar grup TORMENTOR’un (Attila Chisar’ın ilk grubu) 1986’da yazdığı ve ardından “The 7th Day of the Doom” demosuna da koyduğu introda bile “Evil Dead”in başındaki melodi ve beste yapısının çok benzerini görebiliyoruz.
Ne ilginçtir ki o Attila Chisar’lı MAYHEM, 2019 yılında çıkan “Daemon” albümünde bonus olarak DEATH’in “Evil Dead” cover’ına yer vermişti. Nereden nereye…
Böylece “Death by Metal” demosu tamamlanıyor. Yüzeysel baktığımız zaman üç tane hevesli ve gaz ergenin dandik bir kayıt cihazına kaydettiği saf öfkeyle dolu ve death metalin ilk emareleri diyebileceğimiz 12 dakika 27 saniyelik bir kayıttan söz ediyoruz. Ama sonuçta önemli olan bu değil. Önemli olan, saf öfkeyle dolu ve death metalin ilk emareleri diyebileceğimiz 12 dakika 27 saniyelik bir kaydın 1984 yılında dandik bir kayıt cihazına İLK KEZ bu üç hevesli ve gaz ergen tarafından kaydetmiş olması. Başka kimse böyle bir şey yapmamışken kaydedilmiş olması. Bugün bakınca cazır cuzur kayıtlı dört tane şarkı, ancak böyle bir şeyi neredeyse yarım asır önce yapmış olmalarının manevi, nostaljik, tarihî değerine elbette ki paha biçilmez.
Artık aramızda olmayan CONTROL DENIED vokalisti Tim Aymar Aralık 2010’da yazdığı bir yazıda, Chuck’ın MANTAS adını DEATH olarak değiştirme sebebinin Chuck’ın kardeşi Frank’in ölümüyle yaşadıklarını bir şekilde olumlu bir şeye dönüştürme isteği olduğunu ifade etmişti. Bu, yani Chuck’ın yeni grubuna DEATH adını vermesi gerçekten tam olarak bu yüzden mi oldu bilmiyorum, ama sonuçta Chuck DEATH’i kurdu ve hepimizin bildiği gibi metal tarihi değişmiş oldu.
DEATH’in death metal, progresif death metal ve teknik death metal özelinde ne kadar fazla grubu, Chuck’ın da gitar çalış tarzıyla ne kadar çok müzisyeni etkilediği düşünüldüğünde, her şeyin başlangıcı olan MANTAS’la ilgili böyle bir yazı yazmanın iyi olacağını düşündüm ve aslında sadece bir demo incelemesi olarak başlayan bu yazıyı, kendimi dizginleyememem sayesinde uzattıkça uzatarak bu makale/inceleme yazısına çevirdim.
Yeni çıkan şeyleri dinleme şansımın olmadığı sıkıntılı bir dönemde böyle eskilere, çok eskilere gitmek açıkçası hiç de fena olmuyor. Umarım siz de keyif almışsınızdır. Sonraki makale, inceleme yazılarında görüşmek üzere.
“neredeyse çeyrek asır önce” ifadesi başta yazının eski bir tarihte yazılmış olabileceğini düşündürdü ama yeni sanırım. Çeyrek asır öncesi 2000, acı ama gerçek :)
“neredeyse çeyrek asır önce” ifadesi başta yazının eski bir tarihte yazılmış olabileceğini düşündürdü ama yeni sanırım. Çeyrek asır öncesi 2000, acı ama gerçek :)
01.09.2025
@kesikriff, sağ ol düzelttim.
Nasty Savage’ı çok seven birisi olarak yazının o kısımları ayrıca ilgimi çekti. Indulgence albümü ve Abstract Reality EP’i gerçekten müthiş kayıtlar.
01.09.2025
@Oğul, Nasty Savage seviyorsan Rady Savage’o önerebilirim.