Kılıçlı büyücülü olmayan epik heavy metal yapmanın da mümkün olduğunu gösteren bir grupla birlikteyiz bu mayıs gününde. UNDER RUINS esasında kökleri eskiye dayanan, ancak ilk albümünü birkaç gün önce çıkaran bir grup.
Almanya metal sahnesinin underground power/heavy/progresif metal gruplarına özel ilgi duyanların adını duymuş olabileceği LANFEAR’da çalan elemanlardan üçünü kadrosunda barındıran WITHIN RUINS, orta çağ ve sonrasındaki korsanları konu eden ancak elbette ki ALESTORM gibi olayı zirzopluğa döndürmeyen ciddili bir epik heavy metal grubu.
LANFEAR’ı bilen dinleyiciler, adamların ne kadar iyi albümler yaptığının da farkındadırlar. UNDER RUINS, LANFEAR vokalistini, gitaristini ve basçısını kadrosunda barındırıyor ve müzikal olarak belirgin farklılıkları olsa da o kaliteyi, o nostaljik lezzeti vermeyi başarıyor.
Müzikal anlayış olarak bakıldığında UNDER RUINS’in içinde MANOWAR’un ağır tempolu epik taraflarını, RUNNING WILD’ın tematik referanslarını, daha yakın zamandan VISIGOTH’un gazını ve ATLANTEAN KODEX’in ihtişamlı taraflarını görmek mümkün. Doğası icabı sürprizler içermese ve çoğunlukla bilindik formüller üzerinden ilerlese de UNDER RUINS’in yaptığı müziğin klasik ve alışıldık oluşu, verilmek istenen ihtişamlı ve güçlü kimliğin öne çıkmasını sağlıyor. Dümdüz basılan power chord’lar, cayır cayır lead’ler ve çok karakteristik bir ses rengi olmasa da bu nostalji içerisinde kaynayan vokallerle “Age of the Void”, prodüksiyon kısmını bir tarafa bırakırsak seksenlerde çıkmış olması da gayet olası bir albüm izlenimi veriyor.
Grubun işlediği temaya olan bağlılığını göstermesi açısından, her ne kadar sözleri olmadığından tam olarak kime veya hangi olaya referans verdiğini anlayamasam da örneğin “Moonlit Requiem”in ortalarında Portekizce bir konuşma pasajı olduğunu görebiliyoruz. Bir kadın sesi Afrika kıyılarından ve muhtemelen denizler yolculuklarından bahsediyor ve kuvvetle muhtemel Portekizli korsanların bir yerlere yaptığı seyahatleri anlatıyor. Bu gibi şeyler sayesinde grubun ve albümün tematik yapısı güçlenmiş oluyor.
Albümle ilgili daha iyi olmasını istediğim unsurlardan bahsedecek olursam, öncelikle nakaratların daha akılda kalıcı olmasını net şekilde isterdim. Kötü ya da dikkat dağıtıcı değiller, ancak bence çoğu şarkıda sadece yeterli seviyedeler. Epik heavy metalin uzun ömürlü olmasını sağlayan unsurlardan biri bu nakarat konusu, bu yüzden de daha iyi olmasını ister miydim, isterdim. Bu dikkat çekici nakarat olayı daha belirgin olsaydı “Age of the Void”un değeri daha da artardı kanısındayım.
Diğer bir konu da özellikle epik karakterli heavy metal yapan gruplar için çok önemli olduğunu düşündüğüm prodüksiyon konusunda, albümün bu tarz tematik ve klasik bir heavy metal hissiyatını, retro lezzeti daha da körükleyen düzeyde kendine has bir prodüksiyonu yok. Prodüksiyon gayet iyi, ancak kişisel bir zevk olarak bu tarz işlerde daha analog, daha organik kayıtların çok daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Yukarıda da dediğim gibi UNDER RUINS son derece bilindik, alışıldık, tahmin edilir bir müzik icra ediyor ancak bunu gayet eli yüzü düzgün yapıyor. Yine epik heavy metal yapan bir ATLANTEAN KODEX kadar atmosferik ve derinlikli yahut ETERNAL CHAMPION kadar cayır cayır değiller, ama türün dinleyicileri tarafından sevilmelerini sağlayacak o ılıman nostaljik lezzeti de sunuyorlar.
Kadro Nuno Miguel de Barros Fernandes: Vokal
Achim Rauscher: Gitar
Markus Ullrich: Gitar
Alexander Palma: Bas
Sascha de Lima Beul: Davul
Şarkılar 1. MDCCCXVI
2. Eighteen Hundred and Froze to Death
3. Lost Amidst the Unfathomable Abyss
4. Moonlit Requiem
5. Whispered Curses, Woe Unleashed
6. Crimson Seas of Courage
7. Great Drowning of Men
8. Fanfares