# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SLEEP – Dopesmoker
| 21.04.2016

Mağara adamı rock ‘n’ roll’u.

Mert Gürel

“Dopesmoker” hem Sleep’in kendisi hem de grubu sevenler için garip bir yere sahip. Grup için özellikle ilginç bir noktada çünkü Sleep’in kariyerinin erken bitmesine sebep olurken, diğer bir yandan da grubun zamanla kazandığı kült unvanda büyük payı var. Gruba zamanında çok çektirip onları dağılmaya kadar götürmüş olmasına rağmen, Sleep’in yeniden birleşmesi ve turlaması düşünülürse daha çok bir emeklilik yatırımı oldu diyebiliriz.

“Sleep’s Holy Mountain” albümü ile ismini ilk kez belli bir kitleye duyurmayı başaran grubun bir sonraki albümü olan “Dopesmoker”ın kayıtlarının 1995 yılında tamamlanmasına rağmen 1999 yılına kadar yayınlanamaması, hatta 2003 yılına kadar grubun istediği bütünlük ve formda çıkmaması bile albümün grup için ne kadar büyük bir kansere dönüştüğünün en bariz göstergesi. Bu durumda belki grubun kendi yanlış tercihlerinin, belki de bu tarz bir formatı o zamanlar için pazarlanamaz bulan dar görüşlü müzik şirketlerinin öküzlüğünün payı vardır, ama sonuçta grup, albümünün yayınlandığını doğru düzgün göremeden dağıldı.

Yine de Sleep’ten sonra ortaya çıkan iki grup, Om ve High on Fire düşünülürse, “Dopesmoker”ın o zamanlar için bile tamamen boş bir çaba olmadığı ortada. Bu iki grup, bir anlamda onlara temel oluşturan “Dopesmoker”ın ayrı yönlerini alarak Sleep ruhunu yaşatmaya devam ettiler; baktığımızda Om, Sleep’in ritüelimsi yönlerini sahiplenirken, High on Fire aynı hissin stoner ve sludge yönlerini işlemeyi seçti. Açıkçası hem High on Fire’ın hem de Om’un ilk albümlerinin “Dopesmoker”ın farklı yönlerde atılmış devam niteliğindeki adımları olduğunu düşünüyorum.

Sleep her zaman içinde doom, stoner ve sludge ögelerini değişik oranlarda barındıran bir grup oldu, “Dopesmoker”da da durum aynı; genel olarak albümü, bu üçünün bir saatlik bir şarkıda eritilmesi olarak görebiliriz, ancak ben pek öyle görme taraftarı değilim. Her ne kadar “Dopesmoker” stoner/doom türünün en önemli albümlerinden biri olarak görülse de ben albümün tam bir mağara adamı rock ’n’ roll’u olduğunu düşünenlerdenim. Albümün stoner/doom veya başka bir tür olma gibi bir derdi yok, zaten albümü kaydederken grup üyelerinin öyle bir şey düşündüklerini de sanmıyorum; aslında grup, albümü kaydederken muhtemelen genel olarak bir şey düşünecek durumda değildi ama olsun, o bizim konumuz değil.

Dediğim gibi albüm için yapılacak en iyi tanımın mağara adamı rock ’n’ roll’u olduğunu düşünüyorum, albümün bütün o basit, ilkel ritüel havası da büyük oranda buradan geliyor. Albüm boyunca son derece sade ve tek düze giden ritim, Chris Hakius’un ham ve kaba davulculuğu ve Al Cisneros’un “Dopesmoker”da geliştirdiği şaman vokali birleşince, insanı hiç de bu çağın kafası olmayan bir yerlere götüren bir müzik çıkıyor ortaya. Albümün amacı da tamamen bu zaten, daha fazlası değil; bu bakımdan “Dopesmoker”ın öyle aman aman muhteşem bir albüm olmadığını düşünenleri anlıyor, hatta bazı açılardan hak bile veriyorum. Albümün açılış cümlesi, albümden beklemeniz gerekenleri açıkça ortaya koyuyor: “Drop out of life with bong in hand, follow the smoke toward the riff filled land.”

Eğer bir yerde Al Cisneros varsa, doğal olarak orada mistisizm var, oryantalist kafalar var. “Dopesmoker” da genel olarak bu temalar etrafında dolanan bir konsept albüm. Bir anlamda albümdeki bu yaklaşım, önceki albüm “Sleep’s Holy Mountain”da hafiften kendini belli eden fikirlerin devamı niteliğinde, ayrıca bu tarz temalar ve şarkı sözlerinin High on Fire ile Om tarafından doğrudan sahiplenilip devam ettirilmiş olması bakımından da önemli. Weedian denen, adlarından da anlaşılabileceği gibi kafası dumanlı bir güruhun çölde yaptığı mistik yolculuğu anlatan hikâye, albümün atmosferini tamamlayan bir anlatıcı niteliğinde çoğu zaman. En azından benim için hikâye daha çok bir tamamlayıcı görevinde çünkü Cisneros denen, kafayı bu tarz konseptlerle bozmuş saykonun yazdığı sözleri tek başına anlamıyorum. (Kendisini çok severim, o ayrı.)

Kısaca albümün versiyonlarından da bahsetmek faydalı olabilir, elimizde temel olarak üç farklı albüm var: 1999- Jerusalem, 2003- Dopesmoker ve 2012-Dopesmoker (remastered). Grubun kontrolü dışında çıkmış Jerusalem’i geçiyorum. 2012 yılındaki tekrar düzenlenmiş versiyon için grup, kafalarındaki albüme en yakın versiyon olduğunu söylemişti. Açıkçası hangisini tercih edeceğiniz biraz size kalmış, en basit şekilde şunu söyleyebilirim: 2003 versiyonu daha koyu, bas odaklıyken, yeni versiyonun daha bir distortion, gitar odaklı olduğunu hissediyorum. Biraz da ona alıştığımdan herhalde, ben hâlâ eskiyi tercih ediyorum. Ayrıca içinde bonus şarkı olarak Sonic Titan güzelliği var.

“Dopesmoker” muhteşem bir albüm değil, “Dopesmoker” özel bir albüm. O yüzden bu albümü şöyle dinleyin, böyle dinleyin diye önermek de biraz anlamsız olacaktır, ayrıca bu tarz kült albümler hakkında yeni bir şeyler söylemek de zor veya anlamsız oluyor çoğu zaman. Tek diyebileceğim, eğer albüm hakkında bir fikriniz yoksa, uygun bir zamanınızda işi, gücü hatta albümün de dediği gibi hayatı biraz kenara bırakıp albüme şans verin. Genelde fantastik edebiyat için kullanılan kaçış edebiyatı kavramı ne kadar haklı bir ifadedir bilemeyeceğim ama “Dopesmoker”a bu bağlamda bir kaçış albümü demek yerinde olur.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.31/10, Toplam oy: 35)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1998/2003
Şirket
The Music Cartel/Tee Pee Records
Kadro
Al Cisneros: Bas, vokal
Matt Pike Gitar
Chris Hakius: Davul
Şarkılar
1. Jerusalem/Dopesmoker
  Yorum alanı

“SLEEP – Dopesmoker” yazısına 8 yorum var

  1. Mert says:

    Harika! Daha doom, stoner, sludge odaklı incelemeler de yaparsanız çok sevinirim

  2. owlbos says:

    Daha çok böyle hareketler görmek istiyoruz. Eline sağlık!

  3. crowkiller says:

    queens of the stone age gibi mükemmel bir grubu keşfetmemi sağlayan gruplardandır, her ne kadar pek alakası olmasada bi ara bu grubu dinlerken kyuss a atlamış ordan da queens of the stone age e dalmıştım

    deadhouse

    @crowkiller, qotsa cidden muazzam bir grup.

  4. Son of Moonshine says:

    Zion Jerusalem ın diğer adıymış. Ben bugün bunu öğrendim.

  5. Raddor says:

    Uyumaya çalışırken çok iyi gidiyor bu albüm (ya da şarkı).

  6. woodenpint says:

  7. deadhouse says:

    Her şeyin giderek daha fazla boka sardığı günümüzde iyi gidiyor bu albüm. Niye bilmiyorum. Garip bir duygusu var.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.