# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ZS – Xe
| 30.01.2015

Z’ler.

Gökberk ERSES

Aşırı uçların birbirine yakınlaşması. O kadar yapılaşmak ki artık kaosa sürüklenmek-farklı düzenlerin birbiri içine geçmesi. Ya da o kadar gelişmek ki artık minimal olmak. “İlerleme”nin yollarında ilerlemeyi sürdürdükçe aslında yolların düz olmadığını farketmek. Her şeyin başında henüz yönlenmişken, bütün bu yönelim “olması gerekenmiş” gibi geliyor. Devam ettikçe muğlaklaşıyor, yol parçalanmaya başlıyor ya da başlangıç noktası kayboluyor. Bir nehri takip ederek kaynağını bulmaya çalışmak gibi. Gerçek bir kaynağı da bulamadığınızla kalıyorsunuz.

Ne anlatıyorum? Progresif müziğin yapısı üzerine biraz ahkam kesiyorum. Zaten sözlük anlamı olarak “ilerleme”ye dayanan bu müzik türünü bir nehir olarak düşünüp tepeye çıkmaya çalışıyorum. Evet nehrin geniş ve tanıdık -ana akım?- olduğu yerlerde gerçekten “ilerleyen” bu tür, nehir daraldıkça ve dağıldıkça ilerlememeye başlıyor. Gerçekten ilerlemenin bir yere varmadığının farkına varılan bu muğlak bölgelerde progresiflik bir krize grip kendi fikrini parçalıyor ve anlamsızlaşmaya başlıyor. Mantığın ve analitik olmanın tavana vurdurulduğu genel progresif alanlarda, daha küçük odalara girdikçe ilerlemeyi ve geleneksel mantığı reddeden ufak muhalif gruplar buluyoruz. Biraz daha müzikal olursam ana akım progresifteki ilerlemeli ve -teknik olmanın son noktasındaki- enstrümantasyon; ilerlemeli yerine yığılmalı ve -tekniğin lineerliğinin bozulduğu- ters bir enstrümantasyona dönüşüyor. Giriş gelişme sonuç içeren olay hikayesi yerine kes yapıştır ya da durum hikayesine bir geçiş var. Lineer ve tek yönlü ilerlemenin terkedilip, ileri ve gerinin muğlaklaştırılması, çok boyutlu hale getirilmesi.

Ahkam kesmeyi bırakırsam, ZS, tür skalaları içinde bu bahsettiğim belirsiz yerde duruyor. 2000′de başlayan kariyerinden bugüne hem caz, hem noise rock, hem de avant-prog türlerinde en radikal ve en muğlak alanlara gelmiş, sonuna kadar deneysel ve serbest bir müzik yapan bir grup. Zaman zaman üç, dört ve altı kişi olmakla beraber şu an üç kişi olan ve davul, gitar, saksofondan oluşan grup, bunlarla birlikte büyük bir pedal seti ve elektronik kullanıyor; müziklerinin absürdlüğünü karşılayacak şekilde. Özelikle ilk albümlerinde avangard caz ve avant prog karışımı bir müzik yapıyorken, sonradan gürültülü garip elektronikler ve -Steve Reich’tan ilham alırcasına- post-minimalist bir duruş da eklendi müziklerine. Bu füzyonun parladığı en önemli albüm de -bana kalırsa, hatta birçoklarına göre- 2010’da çıkan bir önceki albüm “New Slaves” idi. Bütün bu her türün en aşırı ucunu alma durumu bu albümde inanılmaz başarılı bir şekilde yapılmış ve büyük bir enerji ile dinleyene sunulmuştu. Bu “post-bir şey” anafikirli şaheserden sonra beklentiler epeyce yükseldi haliyle. Bunun üzerine bu zamana kadar tam bir albüm çıkarmayan ZS, geçtiğimiz günlerde “Xe”yi çıkardı.

“Xe”, çoğunlukla parlak ve dehşet verici olmayan ritm ataklarından oluşan bir albüm. Bütün müziği bu ritm atakları yönetmekte. Ataklar zaman zaman tek parça halinde işleniyor, zaman zaman ise birkaç farklı ritmden oluşup kafa karıştırıcı poliritmlere bürünüyor. Bunun üzerine de belirli garip melodiler eklemlenip, müzik bir çeşit akıntı halinde beynimize hücum ediyor. Bir nevi çok fazla düşünsel ve mantıksal süreçten geçtikten sonra, -ilk paragrafta da anlattığım gibi- bunları tamamen terkedip, anlık, refleksif, içgüdüsel, ayinsel ve transa sokan bir müziğe dönüşüyor. Sürekli değişen bir çizgiselliktense, yavaşça değişen ve çizgisel olmayan büyük bir melodi-ritm duvarı ya da ses dokusu inşa ediliyor ve bu büyük inşa ile oynanıyor albüm boyunca. Evet, bu anlattığım durum bir önceki albüm “New Slaves”te de yapılıyordu. Ama bu albüm biraz daha stabillik içeren ve dinleyeni şaşırtmaktan çok “ses inşasına” yer veren bir albüm. Her şekilde daha minimal. Bu açıdan vuruculuğunun “New Slaves”e göre birazcık düşmüş olduğunu söyleyebiliriz. Bunun iyi mi kötü mü olduğu tartışılır ama minimal olmasından bağımsız olarak önceki albümün parlaklığı karşısında birazcık sönük kaldığını düşünüyorum bu albümün. Fakat herhangi bir şekilde net hayal kırıklığı değil kesinlikle. Belki daha başarılı bir ses inşası oluşturulabilirdi, bir önceki albüme göre. Fakat grubun genel diskografisi içinde değerlendirilirse farklı ve başarılı olmuş “deney”lerin yapıldığı albümlerden bir tanesi bu da. Üst üste binen serbest/stabil ritmlerin yönettiği ses dokularını ve durum müziğini seveceğinizi düşünüyorsanız kaçırmayın derim. “New Slaves”i de dinleyin ama.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.83/10, Toplam oy: 6)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2015
Şirket
The Social Registry/Northern Spy
Kadro
Sam Hillmer: Saksofon
Patrick Higgins : Gitar
Greg Fox: Davul
Şarkılar
01. Future of Royalty
02. Wolf Government
03. Weakling
04. Corps
05. Xe
  Yorum alanı

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.