# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
ALESTORM – Black Sails at Midnight
| 22.01.2011

Yo-ho-ho ve bir şişe rom!

Özgür DURAKOĞULLARI

Edebiyat ve sinema gibi şeylerde, black veya death metal gibi müziklerin aksine, (genel bağlamda) kötülük çok doğrudan işlenmez. Zira anti-kahraman denen olgunun belirli bir sempati toplaması, veyahut onun benlik bütünlüğüne ulaşamadığı, kritik kişilik zafiyetleri taşıdığının bilinmesi (veya sanılması) amaçlanır genellikle. Kötü karakterler, zaafları olan ve çelişkiler barındıran biçimlerde portre edilir, itisnalar dışında. Örneğin Sauron mal gibi Isildur’un kılıcına doğru elini uzatır ve parmaklarıyla birlikte yüzük de uçar. Halbuki, ben olsam veya siz olsanız muhtemelen, yüzüğü gözümüz gibi korurken, en kötü ihtimalle adamın kafasına basıp işi hallederdik.

Ya da Hüküm Dağı’nın girişinin davetkarca beklemesi, oraya en kötü 1000 tane Uruk-hai yerleştirilmemesi, o kadar yıl fiziksel form kazanabilmek için beklemiş Sauron’un hala –en büyüğü kendine aşırı güven veya kibir olan- zaafları olduğunun bir göstergesidir. Daha bu bağlamda birçok örnek sayılabilir, eminim siz de benzeri birçok eserde “Allahın salağı, ben olsam şöyle yapardım” şeklinde tepkilerde bulunmuşsunuzdur bu tür klimaktik anlarda. İşte insanoğlunun egosu, kendisinden aşağı gördüğü kişilerden/davranışlardan çok hoşlandığından, bu tür kurgusal hamleler bolca kullanılagelmiştir. Protoganist’lerin ise böyle anlarda ya bir zeka kırıntısı göstermeleri, veya şansla karışık başarılı bir hamle yapmaları, okuyucuların/izleyicilerin kendilerini onlarla özdeşleştirebilmesi amacıyla kurgularda yer bulur. (Gerçi bir Lich olarak, ben kötüleri bir hayli severim, eheh)

Bir de, görece ikiyüzlü bir biçimde değerlendirilen özel durumlar vardır. Örneğin frp alemlerindeki “thief” (bildiğin hırsız ulan) veya korsanlar buna örnek verilebilir. Adam aç açıkta olmamasına rağmen, büyük bir açgözlülükle cepçilik yapıyor, dükkan soyuyor, para karşılığı süikast düzenliyor vs. Ya da korsan dediğimiz tiplerde de tecavüz, soygun, kılıçtan geçirme gırla gidiyor. Bize dayatılan düzgün insan olma, kanunlara uyma, edepli olma, temiz olma gibi değerlerden hayali bir kaçış, gizli bir “diğer yaşam”a özenme durumu belki de bu tarz karakterlerin sıklıkla sempati hatta hayranlık duyulası şekilde sevilmesi, hatta bunlarla özdeşim kurulması.

Madem konu korsanlara geldi, o zaman ALESTORM (bira fırtınası) grubuna bir giriş yapabiliriz. Bu adamlar, 1994 yılında RUNNING WILD’ın “Black Hand Inn” albümünde örneğini sunduğu korsan temalı müziği, tarzlarının ismini “True Scottish Pirate Metal” olarak adlandıracak kadar tümüyle benimsemişler. İlk başta BATTLEHEART ismini kullanan topluluk, Napalm Records’dan teklif alınca, plak şirketinin “lan skoçlar içinde battle kelimesi geçen BATTLELORE diye bir grup var, adınızı değişin öyle gelin” şartı yüzünden isimlerini ALESTORM koymak durumunda kalmışlar. Hadi tamam bu plak şirketleri grupları sağılacak inek, dinleyici kitlesini de sömürülecek yığın olarak görüyor anladık da, o kadar da mal mıyız yani o iki grubu ayırt edemeyeceğiz. Hayret bir olay!

2009 çıkışlı bu albümden önce başarısız bir demo ve idare eden bir albüm çıkartmış olan grup, bu albümde tüm müzik teorilerini altüst etmiş…Yok lan şaka. Ben çok fazla öznel yorum yapmamaya çalışacağım, ama “içip-sıçıp-dağıtılacak müzik olsun da, salla müzikaliteyi, kim takar” mantalitesinde, veya o ruh haline bürünebilecek yapıda biri olmadığım için, “işte bu benim müziğim” diyemiyorum Alestorm’un müziğine. Ama ilk albümdeki gitarlardaki nüans’sal kusurlar, ve yer yer çok anlamsızlaşan klavyelerin bu albümde fazla görülmemesi, eserin dinlenebilirliğini biraz arttırmış.

Albüm genel yapı itibariyle KORPIKLAANI tarzı müzikleri sevenlere hitap edebilecek bir folk/power ekseninde seyretmiş. Ayrıca TURISAS, ve epiklik bakımından bir dönemlerin metal dünyasını kasıp kavuran topluluğu BAL SAGOTH ile de belirli paralellikler var müziklerinde. Ama bu albümü farklı kılan yegane şey, vokalistin hem tonaliteyi bozmadan bir korsan edasıyla çok “çirkin ve sevimsiz” bir vokal sergilemesi, hem de konserlerdeki imajıyla ciddi bir “entertainer” rolü üstlenmesi diyebiliriz. Ben yine de keşke klavyeleri çaldıracak bir başka müzisyen bulsalardı, zira vokalistin çalışı pek de pozitif bir şey katmamış müziğe ve sounda şeklinde düşünüyorum, albümleri baz aldığımda.

Sözlerden fazla bahsetmeye gerek yok, bildiğimiz pis tavernalar, fahişeler, deniz maceraları, korsanlar falan anlatılıyor genel anlamda. Bu grup hakkındaki genel yargılar 3 ana başlıkta toplanabilir. Birincisi “müzikalite olarak pek bir numaraları yok, ama alkol alırken süper gidiyor”, ikincisi “albümlerini koyup dinleyemiyorum bile, ama canlıda süper eğlendiriyorlar”, sonuncusu ise “farklı vokalli sıradan bayık power metal” şeklinde. En azından ilk dönemlerinde kullandıkları program davullardan vazgeçmişler de, adamakıllı bir davulcuyu kadrolarına katmışlar.

Böyle bir konseptte müzik yapan bir grubu ilk duyduğumda aklıma hemen “yaşadık, bol bol haykıran korsan sesi duyacağız” şeklinde bir şey gelmişti. Ama maalesef albümün genel sound’unun mekanikliği bir tarafa, bu canlı-kanlı biçimde hayal gücünü tetikleyebilecek elementi de kötü kullanmışlar. Zira koral vokaller hem yeterince coşkulu değil, hem de hep tonalite içersinde söylenmişler. Ben böyle dizonant tınlayan, daha coşkulu vokaller beklemiştim ne yazık ki. Ha ana vokalistin notalara uygun söylememesi gibi bir durum elbette hoş olmazdı, ama işte haykıran korsan naraları da pek güzel olurdu diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Korsan deyince aklıma, çelişkileriyle ve canlılığıyla ortamları renklendiren Long John Silver geliyor. Hey gidi, edebiyat tarihinin en sevdiğim anti-kahramanlarından biri. Biri Karayip Korsanları mı dedi? Ben almayayım mümkünse, sahi o zaten film lan dingil…

6/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.73/10, Toplam oy: 40)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2009
Şirket
Napalm Records
Kadro
Christopher Bowes: Vokal, klavye
Dani Evans: Gitar, bas, geri vokal
Ian Wilson: Davul
Şarkılar
1.The Quest
2.Leviathan
3.That Famous Ol' Spiced
4.Keelhauled
5.To the End of Our Days
6.Black Sails at Midnight
7.No Quarter
8.Pirate Song
9.Chronicles of Vengeance
10.Wolves of the Sea (PIRATES OF THE SEA cover'ı)
  Yorum alanı

“ALESTORM – Black Sails at Midnight” yazısına 10 yorum var

  1. Burak says:

    birisi 1 basmış diye 10u dayadım, 6 vericektim yoksa.

  2. patogonomic says:

    abi,metalin şu türünden hiç haz etmedim gitti ya..bu grup,korpiklaani,yine bu ikisine çok benzemese de bu ikiliye paralel bazı şarkıları olan finntrol,bir tutam da ensiferum katabiliriz bu saydıklarıma(bkz one more magic potion)..nasıl desem,boyle bayramlarda şenliklerde çalan şarkılar gibi ciddiyetsiz duruyolar benim nazarımda.benim istediğim metal daha başka bişey ya,daha oturaklı mı desem daha ciddi mi desem bilemedim ki şimdi çok heyecanlıyım memed ali beey…

    son olarak:yazıyı baştan sona okudum ama,albumle ilgili pek bişey soylenmemiş,daha çok grubun kısa tarihi ve genel konsepti hakkında yazılmış.türü seven biri için yeterince etkileyici bi yazı olmuş mudur bilmiyorum..
    ama yine soylüyorum(evet daha once de soyledim)kritik yazmak herkesin harcı değil,yazarımızı tebrik ediyorum
    saygılar

    Aeonian_Lich

    @patogonomic, Açıkçası hani yazıda da dediğim gibi fazla subjektif bişey yazmak istemedim, ama albüm hakkında neler düşündüğümü de anlattım diye düşünüyorum. Çok fazla birşey yazılacak derinlikte bir albüm olduğunu düşünmemem belki kritiğin biraz yüzeysel kalmasının sebebidir. Ahmet çakar gibi, biraz heyecan, biraz süsleme, bol bol alakasız konudan bahsetme gibi şeylerin de bazen iyi gittiğini düşünüyorum bu tarz yazılarda, boku çıkmadığı sürece. Umarım bokunu çıkarmamışımdır, ama cidden omuzlarıma yük bindirecek kadar ciddi bir ağırlığı olan albümler dışındakilerde biraz özgür takılmanın iyi gelebildiğini düşünüyorum. En azından bana daha keyifli geliyor. Okuyucuların hepsine geçmeyebilir tabii ki, zaman ayırıp geri dönüş yaptığın için teşekkür ederim yine de.

  3. Ömer Kuş says:

    Albümde bi Keelhauled’u acayip eğlenceli buluyorum, onun dışında “albümlerini sevmem ama konserde iyiler”ciyim.

  4. Ertuna Yavuz says:

    korsanlar

  5. ben says:

    Swashbuckle kritiği de isteriz.

  6. Dani Evans says:

    ulan nesini begenmedin ne zorluklardan gectik biz bu albumu yaparken biliyor musun. hem sen begenmesen ne olur. halk neyin dogru, neyin yanlis oldugunu biliyor. gunes balcikla sivanmaz.

    Aeonian_Lich

    @Dani Evans, Oğlum sen bi kere kesin etek giyiyosundur, zaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa xD

    Ertuna Yavuz

    @Aeonian_Lich, özgür mıknatıs var olm sende

    Aeonian_Lich

    @Ertuna Yavuz, İskoçyalardan adam çekiyorum. Bak adam fake değil harbi gavur. Türkçe karakterlerle “yazmis” :D

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.