# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
AMON AMARTH – Versus the World
| 23.10.2010

Batsın bu dünya.

Öncüleri Carcass, In Flames, At The Gates ve Dark Tranquillity olan melodik death metal müziğin kolay erişilebilir, alışılabilir ve eğlenilebilir olması başta İsveç olmak üzere Avrupa ülkelerinde ve hatta thrash metalin amansız, gaddar kovboyu Birleşik Devletler’de bile kimi kaliteli ve yaratıcı, kimi estetik ve yaratıcı değeri hiç olmayan, hilkat garibesi grupların sabun köpüğü hızıyla türemesine neden oldu. Melodik death metal fazla geçmeden metal müziğe en çok yeni dinleyici kazandıran popüler türlerden biri haline geldi. Kalbi İsveç, Göteborg olan bu müzik hem övüldü hem eleştirildi. Hem gevezelik etmeyi sevdiğimden, hem de hepimizin gözbebeği olan serhat internet sitemizin konsept haftası İsveç metal müziği olduğundan, bu övgüleri ve eleştirileri Versus The World üzerinden yeniden ele almak istiyorum.

Övgülerden başlıyorum. “Versus The World”, enerjik, sert, orta tempo, duygusal ve akılda kalıcı bir albüm. Metal müzik dünyasına hangi türden girmiş olursak olalım ilk dinleyişte bile kulağımıza musallat olan kolay hatırlanabilir melodileri, kusursuz davul partisyonları, tutarlı pasajları ve kristal berraklıkta prodüksiyonuyla bu albümün bizi eğlendirmemesi imkansız. Pasajlar tekniksel bir karmaşıklık ve yaratıcı bir zenginlikle kafamızı karıştırmaktan ziyade basit ve çarpıcı melodileri tercih ediyor, bu da albümü fazla vakit kaybetmeden sevip en coşkulu melodilerde kafa sallamamızı ve vokallerin anırdığı her bir kelimeye eşlik etmemizi sağlıyor. Temalar savaş etrafında dönüyor olsa da grup duygusal güzellikte melodileri seçtiği için albüme daha yürekten, daha samimi girdiğimizi hissediyoruz. Şarkı sözleri ağzına penis sokulmuş çürüyen kafalarla dolu buzdolabında hiç boş yer kalmamasını anlatmadığı için ya da çocuk cesetlerine tecavüz edip üzerlerine kanlı sperm döktükten sonra ruhların çağrısını duyan bir sapığı ya da filler tarafından tecavüze uğramaktan hoşnut olan ama üzerine sıçmalarından hoşnut olmayan bir turistin bir daha Afrika’ya asla gitmeyeceğini anlatmadığı için, bunlardan ziyade daha insana dair temaları seçtiği için, haklılıkla, kendimizden bir şeyler bulmamızı sağlıyor. Şarkı yapılarının basitliği Amon Amarth’a ya da bu türü icra eden gruplara iddia edilenin aksine kolaylık sağlamıyor, tersine, çalması kolay olduğu ve yazması fazla bir üretkenlik gerektirmediği için her zaman en güçlü, en etkileyici, en eğlendirici melodileri bulmayı gerektiriyor.

Albümün zayıf noktaları da var, ama bunlar Göteborg müziği için bir kural değil. Kısıtlı üretkenlik dediğim şeyi sadece bu albüm için, belli başlı melodik death grupları için sınırlasam daha isabetli olur aslında, çünkü grubun çok daha iyi olduğunu düşündüğüm “With Oden On Our Side” albümü “Versus The World”e kıyasla daha fazla değişkenlik içeren bir albüm. Ya da bu türe yeni standartlar getiren Dark Tranquillity albümleri her zaman görece daha fazla çeşitlilik ve karmaşıklık barındırıyor içinde.

Albümün zayıf noktalarından biri, albümdeki her şarkının bir süre dinledikten sonra tahmin edilmesi çok kolay olan kıta/nakarat biçimini kullanmasından ileri geliyor. Bu, müziğe alışmayı daha kolay kılıyor olsa da müziğin tahmin edilebilirliğini de artırıyor. Bir diğer zayıf nokta ise üretkenliğin az olması. Bu da albüme daha hızlı alışmamıza yardımcı oluyorsa da aynı zamanda albümü şekeri çabuk tükenen çiklet kıvamında, tekrar dinlenebilirliği az olan, kısa süren bir tüketim eğlencesi haline de getiriyor. Herhangi bir müziğin iyi olması için tekniksel ve kompleks olması gerektiğini söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın. Üretkenliği kıt derken eleştirdiğim şey, pasajların kendini fazla tekrarlaması ve malzemenin şarkı uzunluğuna göre fakir kalmasıdır. Sözgelimi şu günlerde tekniksel ve karmaşık diye boğazımızdan aşağı sokmak için uğraştıkları Obscura’nın “Cosmogenesis” albümü gerçekten tekniksel ve komplekstir ama malzeme yetersiz olduğu ve şarkılar belli birkaç melodiyi tekrar tekrar farklı senkoplarla çaldığı için albüm aynı şekilde hızla tükenir hâle gelir. “Versus The World” melodilerine eşlik eden death metal rifleri de başarılı olmasına rağmen kulağa biraz fazla tanıdık ve eski geliyor. İlk birkaç dinleyişte etkileyici ve güçlü olan şarkılar etkisini daha fazla dinlemeyle hızla yitiriyor. Her müzik dinlendikçe etkisini kaybeder ama bu albümün etkisi çok daha hızlı yitip gidiyor.

Bunun ötesine geçen kimi eleştiriler de mevcut, ama ben bunları müzikte görmekten ziyade müziği çok seven ve ısrarla eleştiren kitlelerin arasındaki bir mücadele olarak görüyorum. Bu tür popüler olduktan sonra dinledikleri müziğin değişmemesini ve kendilerinin de içinde bulunduğu hayran kitlesinin daha oldschool kalmasını tercih eden dinleyiciler -bana biraz da bizim devletçi ülkemizin şekilci, disiplinci, kontrolcü, asabi öğretmenlerini anımsatan bu dinleyiciler- müzikten ziyade müziği dinleyen kitleden ve metal dinleyen kitledeki değişiklikten rahatsız oldular. Çoğunlukla kolay dinlenir müziği tercih eden, oldschool müziği kendilerine yabancı bulan, ‘brutal’ olan her şeyden uzak duran, bu türün kökenini itici bulan bir kitleyi yadırgadılar, ancak her ne kadar bu kitlenin varlığı mevcut olsa da hayâl ettikleri kadar büyük değildi. Bu tür ne olursa olsun ağırlıkla metal dinleyicilerinin sevdiği bir tür oldu her zaman.

Öbür tarafta, metal müziğin başka bir türden esinlenip ona karışarak estetik bir anlayış içinde zenginleşmesi, çeşitlenmesi ve gelişmesini kaldıramayan bir kitle olarak yadırgandılar. Dar görüşlülük, seçkincilik, geri kafalılıkla suçlandılar. Kimimiz çabuk hoşlandığımız, çabuk tükettiğimiz şarkı boyunca sık sık tekrarlanan bu kolay hatırlanır müziğe iyimser ya da duygusallıkla yaklaşıyor olabiliriz, kimimiz de müzik dinleme alışkanlıklarımızın zorlanmasını tercih ettiğimiz, müzik dinlemeyi başlı başına eğlenceli bir mücadele olarak görmek istediğimiz için bu müziğe burun kıvırıyor olabiliriz ama bir müziğin diğerinden daha iyi olduğunu iddia etmek bir sorunu çözmekten ziyade iddia eden kişiyi o sorunun bir parçası haline getirir. Eğer çabuk tükenebilir olduğu için bu müziğe kötü dersek Brain Drill tükenemezliğiyle en iyi grup haline gelir. Melodik olduğu için bu müziği eleştirirsek inşaat gürültülerini dinlemek de o kadar kötü olmamalı, demek gerekir. Ben metal müziğin çeşitli müzik türlerinden beslenip farklı eğlence türlerine yol açmasından memnunum. Zaten tüketim toplumunun ürünü olan bir müziği dinlerken müzik teorisyenlerini anımsatan bir eğitmenci mantığını benimsemek ya da müzisyenlikte çok daha kabiliyet gerektiren diğer birtakım metal türleriyle kıyaslamak bana biraz saçma geliyor.

With “Oden On Our Side” kadar başarılı olduğunu düşündüğüm bir albüm olmasa da “Versus The World”, güçlü dakikalarıyla melodik death metali merak edenler için iyi bir başlangıç olabilir, Amon Amarth hayranlarınınsa eğleneceği kesindir. Söylenecek başka bir şey yok. İyisiyle kötüsüyle bir melodik death metal albümü.

Ertuna YAVUZ

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.42/10, Toplam oy: 98)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2002
Şirket
Metal Blade
Kadro
Fredrik Andersson: Davul
Olavi Mikkonen: Gitar
Johan Hegg: Vokal
Johan Söderberg: Gitar
Ted Lundström: Bas
Şarkılar
1. Death In Fire
2. For The Stabwounds in Our Backs
3. Where Silent Gods Stand Guard
4. Versus The World
5. Across The Rainbrow Bridge
6. Down The Slopes of Death
7. Thousand Years of Oppression
8. Bloodshed
9. ...And Soon the World Will Cease to Be
  Yorum alanı

“AMON AMARTH – Versus the World” yazısına 17 yorum var

  1. heat says:

    amon amaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarth!!!

    Avcı

    @heat, slayeeeeeeeeeeeeeerrrrrrrrrrrr’ın kardeşi herhalde bu.

    heat

    @Avcı, bu böğürtüler parkorman’da çıkmıştı, kuyrukta beklerken bağırıyoduk =) slayer’la aynı soydan geliyolar tabi

  2. Enver Yilmaz says:

    amonamaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarrt!!!!

  3. Mustafa sakallı says:

    Hastasıyım , hayatımda en çok dinlediğim albümlerdendir. 15 olsa 15 basarım.

  4. Enver says:

    “let me die without fear
    as I have lived without it”

    bunun gazıyla insan 50 kişiye tek dalar valla. bkz. evde denemeyin. benden 10/10.

  5. Ugur says:

    Dinlediğim ilk amon amarth parçası Death In Fire’ı içermesi nedeniyle ayrı bi yeri var bende bu albümün (baştan sona dinlediğim ilk albümleri Fate of Norns ama ilginç bi şekilde).”oha ne kadar hipnotize edici ve sert bi müzik, adam nasıl kükrüyor öyle” diye şaşkın şaşkın dinlemiştim.Nu metalci ergenlerleriz tabi o zamanlar nerden bilelim melodik death metal’i falan.

  6. Mezarkabul says:

    en sevdiğim amon amarth albümü olması nedeniyle subjektif olarak direk 9 verdim albume. dışardan objektif bakcak olursam 7-8 arası gidip gelen bi album.

    bu arada kritkte değindiğin noktalar çok doğru eline sağlık çok güzel yazmışssın.

  7. Sambalici says:

    Benim gözümde en dengeli amon amarth albümü, dolayısıyla en sevdiğim. tüm albüm boyunca gayet baskın bir davul var ki zaten amon amarth’ı benim gözümde bu kadar orjinal kılan şeylerden biri fredrik andersson’un yazdığı davullar, onun dışında prodüksiyon grubun müziğine en uygun halde, şarkılar gaz/melankoli karışımını başarıyla veriyor. bir amon amarth albümünden istediğim herşeyi veriyor bu albüm.

    Mustafa sakallı

    Kanımca da en iyi Amon Amarth davulları bu albümde.

  8. Oqz says:

    Amon Amarth pek dinlemem ama sırf Death In Fire için bile 8 verilir bu albüme

  9. Dnz says:

    “Versus the World” gibi bir başyapıta; insanı İskandinavya’ya götüren, insana zaman kavramını unutturan bu duygu yüklü inanılmaz albüme 7 vermenin saygısızlık olacağını düşünüyorum, en az 9.

    Müziği ne için dinliyoruz?

    Bir duygu hissetmek için, transa geçmek için, farkındalığın artması için…

    Böyle düşünenler için bu albümün veremeyeceği bir şey yok.

    Bu ölümsüz albümün riffleri ne kadar basit olsun, ne kadar kestirilebilir olsun, ne kadar kendini tekrarlasın hiç farketmez benim aldığım duygu dozu bir gıdım azalmadı.

  10. Swedish says:

    Kesinlikle bu albumdeki davullar daha ilk bastan kendini belli ediyor.albumun mp3 ve plak halini dinledim fakat 2 albumde de billur kristalize ses farkedemeim yahu acaba bende mi bi gariplik var
    Ama en iyi amon amarth albumu diyemem yoksa oden on our side ve twilight of the thunder god albumlerine haksizlik etmis olurum.ama klasik amon amarth albumudur sasirtan eeah bu ne be dedirtmeden alistirir kendine..

  11. Korhan Tok says:

    Across the Rainbow Bridge Amon Amarth’ın ilk vurulduğum şarkısıydı sanırım. Yıllar sonra winamp shuffle’da karşılaşınca acayip duygulara kapıldım şimdi. 3:10 dan sonrası net boyun fıtığı.

  12. BlackWaltz says:

    Amon amarthın en iyi albümü 10 hakediyor

  13. Bora says:

    vay arkadaş, birgün metal müzik ansiklopedisi yapılsa ciltlerinden birinin kapağı olabilecek albüme 7 puan verebilecek özgüven ve girişkenliğe sahip olmadığım için hüzünlendim durduk yerde.

  14. eatthegun says:

    Death in Fire’ı ne zaman dinlesem aklıma lisenin ilk yılı geliyor. Kışın bu albümle tanışıp yüzlerce kere dinlemiştim. Yaşadığım yer de soğuk, az nüfuslu, hayatın durgun olduğu ve gıprgri çok kar yağışlı bir yerdi. Albümün atmosferiyle inanılmaz örtüşüyordu, o günleri düşünmeden dinleyemediğim her zaman açıp keyfime bakamadığım bi albüm benim için.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.