# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
FAQ
12.03.2010

İlk yerli grup röportajımızın konuğu, ilk ürünü “The Future” EP’sini geçtiğimiz aylarda çıkaran İzmirli grup FAQ. Site eşrafı olarak beğendiğimiz EP’lerinin ardından onlarla bir röportaj yapalım dedik, demekle de kalmadık, yaptık. “Bas gitara Osmancan’ın yerine Nuri geçti, davulcumuz Batuberk bitlendiği için gruptan ayrıldı yerine bizim Hatice Teyze’nin büyük oğlu Goratay geçti” türünde cevaplarla dolu röportajlar okumaktan bayan bir nesil olarak, FAQ’ya hem kendileri, hem de icra ettikleri müziğin geneliyle ilgili sorular sormaya çalıştık, sonuçta ortaya böyle boyoz gibi, çiğdem gibi bir şey çıktı. Tükenmeden alın.

“The Future” EP‘sine yönelik tepkiler genel olarak nasıl? Beklediğinizden iyi mi, kötü mü?

Başar: Açıkçası şu ana kadar aldığım tepkilerin çoğu olumluydu. Kayıt bittikten ve EP’yi yayınladıktan sonra kişisel olarak beklentilerimi minimumda tutmaya çalıştım. Bu yüzden duyduğum her eleştiri bana pozitif enerji verdi.

Canberk: Kendi adıma konuşmak gerekirse ben bu kadar pozitif tepki beklemiyordum, grupça maddi-manevi verdiğimiz emeklerin karşılığını alabildiğimizi görmek bizi oldukça mutlu etti.

Aykan: Tepkiler her geçen gün bizi daha da şaşırtıyor aslında. Çünkü bu yola çıkarken cidden öncelikle bir tepkiyi değil bir hazzı oluşturmaya çalışıyorduk. Çok sade http://cialisvsviagra-toprx.com/ düşündük her zaman bu konuda ve inanın hiçbir tepki alamayacağımızı bile hesaba kattık. Yaptığımız işe ve birbirimize güveniyorduk en başta. “Az laf, çok iş” en zor zamanlarda bile parolamız oldu. Pozitif veya negatif tepkilerden öte, sanırım bizleri en çok sevindiren yorumlar; sahte bir samimiyetimiz olmadığını anlayan, bizleri tanımasa da ne yapmaya çalıştığımızı görebilen insanların yaklaşımlarıydı. Her şeyden önce bunları tecrübe etmek sanırım bizi en çok şaşırtan durum oldu. Çünkü beklentiler arasında belki de en üst nokta buydu ve biz gerçekten bunu beklemiyorduk. :)

FAQ’ı kurarkenki amacınız neydi?

Serkan: Başar ve Canberk’le çok sıkıntılı bir grup süreci yaşamıştık. Sıkılmış ve uzaklaşmıştık müzikten ama daha rahat bir bakış açısıyla, sakin sakin ilerleyip, toplayabildiğimiz kadar şarkıyla ortaya somut bir iş çıkarmak ve keyif almak, stüdyoda çalarken eğlenebilmek için kurduk grubu. Kısacası EP fikri zaten grup kurulduğu anda vardı

Başar: FAQ’ın ilk kuruluşunda ben Serkan ve Canberk vardık. üçümüz uzun süredir müzik yapmaktaydık zaten. Elimizdeki materyalleri değerlendirmek ve sevdiğimiz müziği rahat rahat yapabilmek için kurduk FAQ’ı. Önce Fatih ve sonrasında Aykan’ın katılımıyla daha da güçlendi grup. Kişisel anlamda hep hayal ettiğim rahatlığı özgürlüğü ve sağlam arkadaşlığı yaşamanın mutluluğunu yaşıyorum

Canberk: Grubun kuruluşunda birbirimizi önceden tanımanın verdiği avantaj ile gideceğimiz yönü çoktan biliyorduk.

EP’yi çıkardığınıza göre, ne zaman dağıldığınızı açıklayacaksınız? Şaka tabii, ama yerli grupların “hemen dağılmazsa ölecek” hastalığıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? FAQ böyle olmamak için ne yapmayı planlıyor? Yıllar sonra insanlara “FAQ diye bir grup vardı, çok iyilerdi” dedirtmek adına nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini düşünüyorsunuz?

Başar: Aykan’la ilk tanıştığımız zamanlarda bahsettiğimiz konulardan biriydi dağılma veya grubun sürerliliği muhabbeti. İlk EP kaydetme ve yayınlama fikri ortaya atıldığında söylediğim cümleyi hatırlıyorum: “Öyle bir iş yapmalıyız ki uzun yıllar sonra arabamda giderken çocuğumla beraber zevkle dinleyebileyim.” Dağılma fikri uzun bir süre planlar arasında olmayacak ama gelecek ne getirir bilinmez. Fakat ben daha ileriye giderek, daha iyi müzik icra ederek FAQ’ın uzun yıllar varlığını sürdüreceğine inanıyorum.

Serkan: Kalıcı olabilmek öncelikle arkadaş olmaktan geçiyor. Karşılıklı tolerans, anlayış, destek ve de müzik yapmak için istek. Bizde bunların hepsi var. Ortada grup olsun ya da olmasın biz çok iyi arkadaşlarız aynı zamanda. “The Future” EP ile “FAQ çok iyi müzik yapıyor” dedirttiğimizi düşünüyorum, “çok iyilerdi” denmesi için de daha fazlasını yapmak zorunda olduğumuzun farkındayız.

Aykan: Bunu düşünmek için henüz çok erken aslında, çünkü asıl şimdi bazı şeyler yerli yerine oturmaya başlıyor. Bu sonuçta ortaya koyduğumuz ilk iş ve grubun müzikal uyumu, arkadaşlığı, asıl kapasitesini görebilmemiz için belki de en güzel sınav bundan sonra başlıyor. Bunu sürdürebilmek için elimizden geleni yaptığımız sürece hayatımızın bizlere neler getireceğini tahmin etmek şu an için zor gibi.

EP’nin neredeyse her yorumda övülen kaydından bahseder misiniz? Nasıl bir süreç izlediniz?

Başar: EP’nin kaydı 2009 Haziran’da başladı ve Kasım sonuna kadar sürdü. Elimizden geldiğince titiz çalıştığımızı söyleyebilirim. Uzun bir kayıt süreci geçirdik. Kaydın bu kadar övülmesinde bence Levent Savran’ın rolü çok büyük. Onun da en az bizim kadar yaptığımız işe saygı duyuyor olması iyi bir süreç geçirmemizde önemli bir etken oldu.

Serkan: Uğraştık, terledik. Her kayıda gidişimizde ufak çaplı bir tırmanış yapıyorduk Göztepe’de :D Klasik kayıt şekliyle oldu. Önce davullar ve baslar. Ardından gitarlar vokaller ve ufak rötuşlar. Kayıt her şeyiyle ev stüdyosunda oldu. Özellikle davul tonlamasından çok memnun olduğumu söylemeliyim

Canberk: EP “ev kaydı” dezavantajına sahip olmasına rağmen biz elimizden geldiğince ve Levent Savran’ın katkılarıyla bunu the difference between viagra and cialis tersine çevirmeye çalıştık, drum machine davullar olmasına rağmen genel sound itibariyle ortaya çıkan sonuç bana göre tatmin edici oldu.

Aykan: Kayıt konusu sadece ülkemizde değil, bildiğiniz üzere yabancı bir çok grubun da baş belası. Her geçen gün kayıt teknolojisi de gelişiyor. Ekonomik durumlar, ekipman sorunları, zaman sorunu gibi faktörler yanında aslında bence bir çok grubun unuttuğu başka bir sorunda ne istediğini bilmemek. Çünkü benim görüşüm bir grup sadece beste yapmaktan ibaret olmamalıdır. Başarılı bir çok gruba baktığımızda ekipmanlarını free samples of viagra ne kadar cialis viagra and alcohol iyi tanıdıklarını, gelişmekte olan müzik piyasasını ne denli takip ettiklerini ve istedikleri sound’a ulaşmak için gerekli olan disiplini de gösterdiklerini fark ediyoruz. Planladık, zorladık, araştırdık, tüm yönleriyle değerlendirip şartlarımıza en uygun olanı seçtik ve açıkçası aslında yine istediğimiz sound’u elde edebildiğimizi söyleyemem :) . Sonuçta bu ne yazık ki elden gelenin ötesine geçemiyor. Bu konuda kendimizi daha da geliştirmeyi düşünüyoruz ve planlarımız var. Levent de elindeki imkanlar çerçevesinde elinden gelenin en iyisini yaptı ve bize bu konuda çok yardımcı oldu, bizi yönlendirdi. Az baş ağrısı çekmedi bizden. :)

Besteler topluca mı yapıldı, yoksa FAQ’nun beste anlamında yükünü çeken biri var mı? Beste yaparken bir şarkıyı sıfırdan başlayıp yazıp bitirme yoluna mı gittiniz, yoksa önceden yazılan bir sürü rif ve melodiyi birleştirerek mi yazdınız?

Serkan: Bestelerde Başar’ın büyük payı var. Day Dreamer, Human Nature ve Blind Witness Başar’ın aslan payına sahip olduğu şarkılar. The does viagra boost testosterone Future ise tam bir grup çalışması oldu. Herkesin katılımı ve fikirleriyle şekillendi. Aykan’ın soloları, yaratıcı fikirleri ve benim yazdığım bas melodileri ile de son şeklini aldı çoğu şarkı. Canberk’in davul yazım şekli ve tekniği de şarkıların oluşumunda gerçekten büyük öneme sahip.

Başar: EP’deki bestelerin tamamında bütün elemanların emeği var. Materyallerin çoğu FAQ kurulmadan önce yazılmıştı. Bunları hep beraber oturup düzenledik. 36 hour cialis online Bunun yanında Revenge We Deserve ve The Future, EP için sıfırdan yazılmış şarkılar. Beste yazım aşamaları gerçekten çok eğlenceli ve keyifli olmuştur hep. Bunun sebebini herhangi bir kısıtlamaya izin vermememiz olarak görüyorum.

Aykan: Ben gruba girmeden önce yazılmış olan şarkılarla birlikte taslak halde olan, EP’ye konulmasına karar verilememiş durumda olanlar da vardı. Öncelikle elimizdekilere yöneldik ve gerekli düzenlemeleri yaptık. Kesinlikle çok keyifliydi. Serkan kendini atlamış gördüğüm kadarıyla. Şarkıların baslarına dinleyicilerin biraz daha fazla dikkat etmesini temenni ediyorum. Ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır sanırım ikincil bir göz gezdirmeden sonra. Fatih’ten Canberk’e grubun tüm elemanlarının tüm enstrümanlar hakkında fikir sahibi olabilmeleri bizim için çok büyük bir artı oluyor her zaman.

Albüm için ne düşünüyorsunuz? Hazır şarkılarınız var mı? Bir şirketle anlaşır anlaşmaz albüme girişecek misiniz ve lafı açılmışken, şirket bulma çalışmalarınız nasıl gidiyor?

Başar: Albüm fikri beni çok heyecanlandırıyor. Hazır şarkılarımız var fakat kullanır mıyız kullanmaz mıyız bilmiyorum. Kısa bir süre önce yeni materyal yazım sürecine geçtik. Neler yapacağımızı ben de merakla bekliyorum açıkçası ama EP kalitesinin çok üstüne çıkmamız gerektiğinin farkındayız. Albüm çok daha özenli ve ince elenip sık dokunulmuş bir çalışma olacak

Serkan: Çok sayıda hazır şarkı var ama üzerlerinden çok zaman geçtiği için akıbetleri ne olacak çok merak ediyorum. Şu anda şirket bulma çalışmamız yok.

Aykan: Türkiye içinde yeterli bir kitleye ulaşıp tanıtımımızı yaptıktan sonra yabancı firmalarla görüşmeye başlama planlarımız var. Bu konuda aceleci davranmıyoruz. Albüm çok farklı bir olgu. Ancak EP ile ilgili bu sene içinde planlarımız düzgün giderse önceden beridir düşündüğümüz bir sürprizimiz daha olabilir. Hatta Ahmet Saraçoğlu bahsetmişti bundan kritikte, oradan bir tüyo vereyim. :)

Etkilendiğiniz başlıca gruplar hangileri?

Başar: Dark Tranquillity, All That Remains, In Flames , Parkway Drive , August Burns Red , Despised Icon.

Serkan: Iron Maiden, Savatage , All That Remains

Canberk: Dark Tranquillity, In Flames, Threat Signal

Aykan: In Flames (eski hali), Nevermore, At The Gates, Death, Suffocation, Scar Symmetry, Opeth, Porcupine Tree, Between The Buried and Me.

Metal haricinde neler sevdiğinizi merak etmiyoruz ama yaptığınız tür haricinde neler seviyorsunuz? Mesela en sevdiğiniz power metal grupları, black metal grupları neler, ve bu grupları neleri farklı olduğu için seviyorsunuz?

Başar: Yaptığımız tür haricinde brutal death metal dinlemeyi çok seviyorum. Decrepit Birth, Suffocation, Nile, Devourment, Ion Dissonance, Despised Icon fanıyım. Son zamanlarda zamanımın çoğunu deathcore dinleyerek geçiriyorum. Power metal ve black metal saygı duyduğum fakat dinlemeyi tercih etmediğim türler arasında.

Serkan: Heavy metal dinleyerek başladım ben. Black Sabbath, Maiden, Priest bunlar çok önemli gruplar benim için. Fakat son zamanlarda Dredg tarzı şeyler, Coheed and Cambria gibi daha prog-rock gruplar ilgimi çekiyor. Benim için vokal melodileri önemli dinlediğim şeylerde.

Canberk: Bugünlerde Dave Matthews Band, Pineapple Thief, Breaking Benjamin, UNKLE ve viagra4women-femaletabs Burst dinliyorum.

Aykan: Genel olarak metal ve türevleri dışında, psych/prog rock ve progresivitenin içinde bulunduğu çok fazla oluşum her zaman bir yan dal gibi oldu müzik hayatımda çok uzun bir süredir. Tür harici ve metal harici de dahil inanılmaz fazla tür ve grupla ilgileniyorum aslında yaz yaz bitmeyecek şöyle azar azar ve mainstream’den başlıcaları alayım; Suffocation, Death, Obituary, Morbid Angel, Atheist, Nevermore, Control Denied, Nile, Bolt Thrower, Bloodbath, Arsis, Between The Buried and Me, Cynic, Martyr, Spawn Of Possesion, Obscura, Novembre, Daylight Dies, Gojira, Necrophagist, Sodom, Exodus, Testament, Megadeth, Sadus, Artillery, Dark Angel, Ektomorf, Mercenary // Diğer; Pink Floyd, Opeth, Camel, ELP, Riverside, Pain Of Salvation, Tool, Yes, Porcupine Tree, Queensryche, Savatage, Fates Warning, Shadow Gallery, Ark, Pineapple Thief, Isis, Katatonia, Third and The Mortal, Zero 7.

Modern bir melodik death metal yapıyorsunuz. Biliyoruz ki melodik death metal giderek kendi yarattığı formülün içine sıkışan bir tür ve yalnızca IN FLAMES, DARK TRANQUILLITY gibi farklı şeyler deneyen gruplar

ayakta kalıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Melodik death metalin kabuğunu kırması için ne gibi şeyler yapılabilir? Sadece clean vokalli nakaratlar bu müziğin bundan 10 yıl sonra da dinleniyor olması için yeterli bir açılım mı?

Başar: Belli kalıpların içinde kalmamak çok önemli elbette. Elimizden geldiğince yaratıcılık sınırlarımızı zorlamaya çalışıyoruz. Belli formüller dışında yapılmış yeni olan her şeyi dinleyip hazmetmeye çalışıyorum. Yeni şeyler denemek konusunda birbirimize hep cesaret vermeye çalıştık bu zamana kadar. Sanırım üretkenlik ve katılım anlamında sınır koymayınca ister istemez farklı şeyler yapmaya başlıyorsunuz. Bu kabuğu kırmak için farklı bakış açıları denemeye çalışıyoruz ortaya çıkardığımız müzikte. Yeniliklere açık olmak bence bu kısır döngüden kurtulmanın kilit noktasıdır.

Serkan: Bazen bu kısır döngüden kurtulma çabaları başarısız sonuçlanabiliyor. All That Remains – Overcome albümünde olduğu gibi. Belirli bir tarz kaygısı duymadan, tüm enerjimizi ve şarkı yazma kapasitemizi (ki bunu EP’de yeteri kadar gösterdiğimizi düşünüyorum) ortaya koyduğumuz sürece dinlenebilir işler yapacağımıza eminim. Başarın da dediği gibi hepimizin sahip olduğu farklı müzikal bakış açıları ve zevkler işimizi kolaylaştırıyor. Revenge We Deserve şarkısının ilk halini duysanız şaşırırsınız çünkü sürekli gelişti şarkı ve sürekli bir şeyler eklendi daha iyi olması için. Synth kullanımları vokal varyasyonları, bas gitarın sürüklediği kısımlarla bir nebze farklılık yaratabilmişizdir umarım.

Canberk: Artık müzik öyle bir noktaya geldi ki melodik death metal, metalcore ve modern metal tamamen iç içe geçmiş durumda. Clean vokalli nakarat formülü ve klavye-elektronik altyapı günümüzde hala popüler fakat grubun bir şekilde sivrilebilmesi için bunların haricinde daha fazla yaratıcılığın müziğin içinde ya da dışında birleşmesi gerekiyor. Örnek olarak sahne şovu ya da ürün pazarlamasını söyleyebiliriz.

Aykan: Çok ağır bir konuya girmişsin. :) Konuyla bağlantılı olduğu için In Flames’ten yola çıkacağım. Bunlar sadece benim görüşlerim bu arada. In Flames yeni bir şey denemekten öte, tamamen yeni bir şey oldu! Ben çoğu konuda gayet de açık görüşlü olduğuma inanıyorum ve melodik death metalin temellerini bir çok grup inşa etmiştir hepimizin bildiği gibi. Bunlardan biri de In Flames’tir ve bu icrası eskide kalmıştır diye düşünüyorum. Bir In Flames fanı olmama rağmen yeni albumlerini dinleyeceksem eğer melodik death metal dinlemek üzere açmıyorum. Ha açıyorum sonra sarmıyor kapatıyorum o ayrı, saygı duyuyorum, herkesin duymak istediği farklı. :) Dark Tranquillity gerçekten hala bir şeyleri deniyor cidden. Ama In Flames artık modern rock olarak lanse ediyor kendini. Aslında death metal ve thrash metal ve hatta bir çok tür bir kısır döngüde, sadece metal de değil. Ki zaten daha derine inecek olursak tonal müziğin sınırlarının çizilmiş olduğu da genel geçer bir kavram oldu müzik teorisinde. Yeni bir şey yapmak artık cidden etkileşimlerle sınırlı kalıyor. Grupla rda daha kompleks ya da basit olmak koşuluyla daha farklı olmak adına bu etkileşimleri dilediğince kullanıyorlar. Ancak

Clear a one cheapo at gently EXCELLENT phone tracker the get not was goes use www sms tracker well but under do feet. Long and http://cellphonetracker24.com/ day. This just – a are DRY I http://androidphonetracker24.com/ then: sulfate cover Depot past. I I wait android spy apps product almost about tiny any suffer. Healthier buy essay online Get months do share had. In too book report on the help think bed buying vitamin a dull finish -…

bir çok ortamda tartışıldığı gibi In Flames bozuldu muhabbetinin de anlamı yok diye düşünüyorum. In Flames artık melodik death metal icra etmiyor zaten. Ve ben melodik death metal adına herşeyin bittiğine inanmıyorum. Yeni birşeyler yaratmak melodik death metale yeni açılımlar getirmenin ne ifade ettiğine, yani niteliğine bağlı tam da dediğin gibi; Yeni olan birşeyin yumuşaması ya da sertleşmesi veya clean vokallerle synthlerle mi desteklenmesi gerekir? Böyle bir kanun yok aslında. Sırf bu yüzden kendini tekrar eden bir ton metalcore grubuna da bazırları hariç bir türlü ısınamıyorum. Kalıplar belli, prodüktörler belli, fabrikasyon şarkılar, hatta imajlar ve kliplerin mantıkları bile aynı çoğunda. Müzik her zaman birşeylerden etkilenir ve gelişir. Her metal türünün ona bağlı sıkı bir dinleyici kitlesi hep olacak. Tüketim toplumunu yönlendirenler ise yeni birşeyi popüler yapacak sadece. Burada önemli olan bence müzisyenlerin gerçekten sevdikleri işi mutlu oldukları şekilde icra edebilirliği. Umut fakirin ekmeği gibi oldu biraz ama, konu derin. :)

Özellikle Amerika’daki pek çok grup, sadece azgın konser performansları sayesinde adlarını duyuruyor. FAQ öyle çok sapıtılacak bir müzik yapmasa da, konserinize gelecek seyircinin performansınızı merak etmesi adına neler söyleyebilirsiniz? Bir de konserlerde cover çalıyor musunuz?

Başar: Sahnedeyken enerjimizi ve yaptığımız işten zevk aldığımızı seyirciye yansıtmak için elimizden geleni yapıyoruz. Performans anlamında yerinde duramayan bir grubuz.

Serkan: Sahneler ufak geliyor en büyük konser endişemiz o.

Ankara, İstanbul ve Eskişehir’le kıyasladığımızda İzmir, bilindik grup sayısı ve dinleyici kitlesi bakımından daha zayıf gibi görünüyor. Hatta kimi yorumlarda son zamanlarda İzmir’in metalde “konser ruhu” konusunda iyice bitik hale geldiğinden, kimileri de sancılı bir dönem geçirdiğinden yakınıyor. Sizce de böyle bir eksiklik var mı? Varsa sebebi nedir?

Başar: İzmir’de metal müziğin kısır bir döngü içine girdiğini düşünüyorum. Bunu aşmak için çabalayan arkadaşların olduğunu biliyorum ve takdir ediyorum. Umarım bu kısır döngü kısa zamanda aşılabilir.

Serkan: Aslında konser viagra cost out of pocket ruhu bitmiş değil. Konserler Alsancak’a taşındığı için öyle gibi görünüyor. 18 yaş altını konsere almazsanız konser ruhu bitmiş gibi görünür bu çok doğal çünkü konsere gelenler genelde diğer grupların elemanı oluyorlar ve çalan grubu dikkatlice izlemeyi tercih ediyorlar bu da tabii ki olması gereken konser anlayışını baltalıyor. Kısacası kendi kendimize çalmış oluyoruz. Bilindik grup sayısı az ve bu da bir yerde herkesin oturup sorgulaması gereken durum acaba neden bilinmiyoruz diye. Senelerden beri İzmir kısır döngü içinde, aynı gruplar aynı şarkılar aynı insanlar. Belki de bu sebepten konserlere gelme arzusunu kaybetti çoğu insan.

Aykan: İzmir’de üretim de cidden durdu. Ve gruplar kendi parçalarını coverlamaya başladılar artık diye nitelendiriyorum ben bu olayı. :) Dinleyiciler de yeni ve kaliteli bir şeyler duymak istiyor. Bizde elimizden geldiğince destek vermeye çalışıyoruz ve aslında bence en iyi desteğimiz yeni bir üretim ile oldu. Bu ortam yeniden oluştuğunda seyirci ve ruh sıkıntısı kalmayacaktır bence. Arz sürünüyor, talep edenler de vazgeçti. Ankara, İstanbul hala üretiyor ve sıkı çalışıyor.

İzmir piyasasında ve Türkiye’de takip ettiğiniz ve beraber konser vermek isteyeceğiniz gruplar hangileri?

Serkan: Chöpstick Suicide ve Since Yesterday. Tarz farklılığı çok net ama ben Kesmeşeker ile konser vermek isterdim.

Başar: Türkiye’den takip ettiğim birçok grup var. Bunların en başında Let It Flow, Gates of Eternity, Chopstick Suicide , Carnophage ve Decaying Purity gelmekte. Saydığım grupların hepsiyle konser vermek isterim.

Canberk: Samimi olmak gerekirse Let It Flow ve Since Yesterday haricindeki gruplar beni pek çekmiyor.

Aykan: Ominous Grief, Carnophage, Freedom Gray, Ketum, Self Torture, Decaying Purity, Since Yesterday, Disenchant (devam etselerdi).

Müzik haricindeki hayatınız size müziğe ne kadar vakit harcama imkanı tanıyor? Yaşlarınız bir hayli genç, yakın zamanda “gitaristimiz X’in sınavları dolayısıyla çalışmalarımıza bir süre ara veriyoruz” gibisinden açıklamalar görecek miyiz?

Serkan: Zaten böyle bir şey olacak olsaydı çoktan olurdu. Ben şu anda uzmanlık sınavı hazırlıkları için Ankara‘dayım ve uzun zamandır İzmir’e gidemedim. Ama benim yerime geçici olarak çalacak bir arkadaşımız var ve süreç devam ediyor. Canberk ve Aykan sürekli sınavlardan müzdarip zaten. Ara vermek, duraksamak gibi bir niyetimiz yok kesinlikle. Fatih askerdeyken ne yapsak ne yapsak diye düşünürken The Future’ı yazdık ve kaydettik mesala. Neden ara verelim ki?

Başar: Çalışmalara ara verme gibi bir durum yaşayacağımızı sanmıyorum. Serkan şu an Ankara’da yaşıyor olmasına rağmen Doğuş Ünver sağ olsun bas gitarda onun açığını kapatıyor. Ben ise özel bir dil kursunda İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Hafta sonları da çalıştığım için konserlerde izin almak problem yaratabiliyor fakat üstesinden gelmeye çalışıyorum. Serkan da TUS’u kazanıp tez zamanda İzmir’e gelir inşallah.

FAQ adını seçerken, internette kolay bulunma adına yaratacağı zorlukları düşündünüz mü? “Sıkça Sorulan Sorular” konsepti mi se gaseste viagra in farmacii size iyi geldi, yoksa “Ef Ey Küu”nun kulağa hoş geldiğini mi düşündünüz?

Başar: FAQ ismi grubun ilk kurulduğu dönemleri ve o zamanlarda yaşadıklarımızı simgeliyor bir anlamda. Fatih ve Aykan’ın katılımından sonra değiştirmeyi düşündük bir ara fakat hepimiz bu ismi benimsediğimiz için vazgeçemedik.

Türkiye’den dünyaca ünlü bir grup çıkmamasının paragraflarla ifade edilebilecek cevapları olsa da, temel sebebi sizce nedir, bunu kırmak için ne yapılması gerekir?

Serkan: Bunun en önemli sebebi bahaneler ve amatör yaklaşımlar. Bahanelerin arkasına saklanmamak gerekli. Yapan yapıyor çünkü. Sadece myspace bile bir çok kişi tarafından tanınmak için yeterli. O yüzden “para yok, para olsa biz de yapardık” gibi bahaneleri kalın kalemle çizmek lazım. Ortada iyi bir iş varsa zaten destekleyen de çıkıyor her şekilde.

Başar: Temel sebep Türkiye’de yaşıyor olmak diyebilirim. Fakat son zamanlarda dışarıya açılan gruplarımızın olduğunu gördükçe umutlanmıyor değilim.

Aykan: Çoğu grup hala kendi emekleriyle dışarıya açılıyor ve saygıyı hakediyor. Vize problemleri yüzünden de inanılmaz zorluklar çekiyorlar. Ancak Serkan’ın da dediği gibi bahanelerin arkasında nereye kadar. Bu iş oralarda da zor. Koskoca bir okyanusa dalmak gibi. Rockstar hayallerini bir kenara bırakıp gerçekçi olmak, 1′e 10 çabalamak, boş zamanları içerek değil o parayı albüm için ayırmak, özveri, özveri ve bir ton özveri.. Ve en önemlisi belki de öyle bir müzik yapmak ki tüm bu sorunları geride bıraktıracak kadar istenmek dışarıdaki şirketler tarafından.

Yabancı pek çok yeni grup, kendi imkanlarıyla kaydettikleri ilk albümlerini internetten bedava dağıtmaya başladı. Bunun amacı tanınıp konserler verebilmek ve dolayısıyla da şirketlerin ilgisini çekmek. Ülkemizde bu işten para kazanmak, hatta para kaybetmeden albüm çıkarabilmek bile zorken, Türkiye’de metal albümü yapmanın ve bunca para ve emek harcamanın mental tatmin ve eğlence haricindeki getirisi sizce nedir?

Serkan: Çok sevdiğim 4 tane adamla stüdyoya girip bu şarkıları çalmak, konserlere çıkmak, konser sonrası birer birayla bunun keyfini çıkarmak ve 60 yaşında “The Future” EP’yi elime alıp işte bunu biz yaptık diyebilmek. Benim için en büyük getiriler bunlar. Bizi yüksek bir noktaya taşır ve daha iyi yerlerde konser verip, daha çok keyif almamızı sağlarsa ne mutlu bize.

Başar: Benim müzik icra etmekten, saydıklarınız dışında herhangi bir getiri beklentim olmadığı için huzurluyum mutluyum.

Aykan: Mental tatmin ve eğlence dışında birşey beklemek hayal gibi. Ama bekleyip vakit kaybetmektense oturup beste yapmayı tercih ediyoruz viagra free trial participating pharmacies sanırım :)

Bu kadardı, müzik hayatınızın uzun olmasını ve iyi vakit geçirmenizi dileriz.

Serkan: Bu güzel röportaj ve emek verilmiş sorular için çok ama çok teşekkür ederiz.

Sorular:
Ahmet Saraçoğlu
duraganyolcu
hysteresis
sambalici

etiketler:
  Yorum alanı

“FAQ” yazısına 7 yorum var

  1. Mustafa Sakallı says:

    Blizz tshirtü tek başına bir etken dinlemek için. Umarım uzun soluklu bir grup olurlar.

  2. nordson says:

    yolları açık olsun aslan parçalarının, netekim güzel müzik yapıyorlar.. 90lar melodik death metal havası var. özellikle kuzey kökenli fin ve isveç melezi bir müzikleri var. clean vokalin biraz daha varyasyona ihtiyacı var. biraz teknik metal
    etkilenimlerine ihtiyaç var enstrümanların. davulcu ön plana çıkıyor bence grupta.

    stay heavy bros..

  3. nordson says:

    ha bir de kapak psy-trance olmuş biraz :)

  4. berat mutluhan seferoğlu says:

    aykanın müzik zevki tam kafama göreymiş.solo gitarist işte :)

  5. janslore the celebrity says:

    Ben plak şirketi sahibi olsam Faq isimli bir grupla anlaşmazdım.

  6. Yiğit says:

    İyi ki değilsin o zaman.

  7. janslore the celebrity says:

    Avukat mısın groupie mi?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.