# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NEVERMORE – This Godless Endeavor
| 03.04.2009

I am “godless”, yet Jeff Loomis is God.

Bundan 5-6 yıl önce kritik yazmaya başladığım zamanlarda aklıma gelen ilk şeylerden biri, çok sevdiğim gruplara kritik yazmanın ne kadar güzel olacağıydı. Çünkü herkesin sevdiği bir şeyler vardır. Müzik, sinema, otomobiller, spor vs. Öyle çok seversiniz ki konu ondan açılınca saatlerce konuşmak, ya da sayfalarca yazı yazmak istersiniz.

Nevermore’la ilk tanışmam aslında pek de eskiye dayanmıyor. İlk kez iki yıl önce duyduğum ve tam anlamıyla “kitlendiğim” “Dead Heart In A Dead World” albümünün ardından, grup en çok sevdiğim dört-beş gruptan biri olmuştu bile. Nevermore başka bir şeydi. Tam aradığım şeydi. Tümüyle riff üzerine kurulu bir müzik, üzerine brutal vokal eklense katıksız death metale dönüşecek bir sertlik ve riff çeşitliliği, aynı şarkıda pek çok farklı duyguyu yaşatabilen tarifsiz bir vokal, yerinde duramayan davullar ve PaleFire’ın da dediği gibi “groove” kelimesinin tanımı olan heyecan ve gaz dolu bir müzik. Aradığım şey diyorum, çünkü Nevermore clean vokal kullanarak yine de çok sert olunabileceğini kanıtlayan, benim için tek gruptu (Evet o da var, ama Iced Earth Nevermore’un yanına bile yaklaşamaz).

Albüme geçmeden önce biraz da grup üyelerinden, özellikle de Warrel ve Jeff’ten bahsetmek istiyorum (bizim Jeff yahu.. mahalleden). Zamanında çok fazla Candlemass dinlediğinin kanıtı olan ve kimseye benzemeyen mükemmel sesi, ve bana göre metal müzikteki en güçlü birkaç yorumcudan biri olmasını sağlayan benzersiz yorumuyla, Warrel Dane gerçek bir efsane. Candlemass’ten Messiah Marcolin’in “Solitude”daki yorumunu dinlerseniz, Warrel’ın Marcolin’den ne kadar çok etkilendiğini görürsünüz. Ama Warrel bunun üstüne öyle bir yorum gücü ekledi ki, duygusal bölümlerde haykırırken sesi adeta ağlıyor, sert kısımlardaki hırçın yorumu ise insanın içini titretiyordu. Bu vokali yetmiyormuş gibi, şarkı sözü yazma konusunda da çok az rakibi olduğunu düşünüyorum. “Inside Four Walls” ya da “Destruction”a bakmak bile bunu görmek için yeterli. Politik ve toplumsal konularda bazen gerçek bir filozofa dönüşebiliyor.

Bahsedeceğim diğer kişi ise tabii ki Jeff Loomis. Aslında kısaca “benim için dünyanın en iyi gitaristidir” deyip geçebilirim, ama insan en sevdiği gitaristten bahsetme fırsatını her zaman bulamıyor. Loomis tek başına böyle bir müziği yaratan kişi olmak yetmezmiş gibi, bir de kendi başına öğrendiği ve geliştirdiği gitar çalışıyla ciddi anlamda insanı oturduğu yere yapıştırıyor. Resmen gitara hükmediyor, aklına ne gelirse yapıyor, adeta konuşurmuşçasına rahat bir şekilde gitar üzerinde olmadık numaralar yapıyor.
Gitaristlerin yüzde doksandan fazlası, bilinen belli solo kalıplarını kullanır. Bunları farklı kombinasyonlara sokarak çeşit çeşit binlerce solo yazabilirsiniz, gitar çalmayı biliyorsanız ve duyduğunuz solo kalıbının nasıl çalındığını anlayabiliyorsanız o soloları kulaktan çıkarıp çalabilirsiniz. Ama Loomis’te böyle değil. Onun bazı soloları kalıp dışı denebilecek kadar farklı. Loomis normalde arka arkaya gelse güzel bir bileşim oluşturmayacağı düşünülebilecek farklı sesleri öylesine güzel bir arada kullanıyor ki, yüzde yüz Loomis kokan sololar ortaya çıkıyor. Riff konusunda zaten dediğim gibi, bence daha iyisi yok. Kısacası, Loomis benim gitar tanrım. Bu kadar basit. Burada keseyim yoksa sitenin bandwidth’ini düşürene dek yazabilirim.
Albüme geçelim.

“This Godless Endeavor” Nevermore seven herkesin ağzından salya akıtacak bir albüm. Bunu baştan söyleyelim. Müzikalite, teknik, beste yeteneği, ve en önemlisi de yaratıcılık. Hepsi burada. Van Williams’ın tek bir trampet vuruşuyla başlayan ilk şarkı “Born (Retribution Of Spiritual Sickness)”, tipik bir death metal riff’iyle açılıyor ve birtakım ruh hastası vokal ve ritmlerin ardından o herkesin aklına kazınan nakarata geliyor:

“Born, we are the same
Within this silence
Indifference be thy name”

diye başlayan nakarat, klavye desteği ve Dane’in yazdığı en iyi nakarat melodilerinden biriyle daha ilk dinleyişte bir Nevermore klasiğine dönüşüyor. Bu şarkıyı son bir ay içinde en az 100 kere dinlemişimdir diyeyim anlayın (Evet her gün en az 3 kez). O nakarat sırasında arkada çalan dahiyane rif de şu şekilde hayat buluyor:

Ve hizmetler devam ediyor! İşte “Born”un akıllara zarar solosu:

Tek kelimeyle: olağanüstü.
İkinci sıradaki ilk klip parçası “The Final Product” da her anıyla hayvan bir parça. “The media loves the latest tragic suicide…” diye başlayan şarkı, 2.34 civarında Loomis’in salya akıtan melodik sololarıyla zirveye çıkıyor.

İşte o solo!

Üçüncü sıradaki “Acid Words”, “Born” ile birlikte albümdeki en dikkat çekici parçalardan biri. Ağır ağır başlayan şarkı, hafif İskandinav soslu muhteşem bir riff’le öyle bir giriyor ki, dinlerken daha bu riff biter bitmez “Çabuk gitar verin bana bunu çıkarmam lazım!” diye bağırasım geldi. Warrel “Death and suffering all around me..” diye girerken arkadan gelen kesik kesik gitarlar o kadar gaz ve “groovy” (Türkçe’si hala bulunamadı..) ki, bu müziği ve özellikle de Nevermore’u çok seven herkesin yüzünde bir tebessüm oluşturmak için yeter de artar bile. Aynı ritmin ikinci kısmında davulun çift krosa geçmesi de bu gazı pompalayan diğer bir etmen tabii ki. 2.28’de giren ve (her zamanki gibi) kafa göz yaran nakaratta, Warrel’ın yanında bu kez de Van Williams’ın davul becerilerini görüyoruz. O da döktürmüş gerçekten.

İlk üç parçanın yıkıcı şokunu atlatamadıktan sonra, dördüncü sıradaki “Bittersweet Feast” çıkıyor karşımıza. Önce bi “N’aber abi?” diyor, ardından da “İyiyim canım benim sen nasılsın?” demenizi beklemeden “Al sana karakan!” diyor ve kafa göz girişiyor. Bu şarkının solosu sanırım albümdeki doğaçlama olmayan birkaç solodan biri. Melodik ve tabii ki “deli” bir solo. Beşinci sırada yine albümün ağır toplarından olan ve her yanından duygu fışkıran “Sentient 6” var. Bu şarkıyla ilgili bir not olarak, “Sentient 6”nın “Politics Of Ecstacy” albümünün son şarkısı “The Learning”in devamı olduğunu söyleyebiliriz. Müzikal değil ama şarkı sözü anlamında bu şarkının asıl adı “Sentient 6: The Learning Part II”. Bu parça da baştan sona bir Warrel Dane gösterisine dönüşmüş. Albümün en yavaş parçası ve yapı itibariyle biraz “The Heart Collector”ı anımsatıyor.

Bir sonraki “Medicated Nation” albümün mükemmel diyemeyeceğim belki de tek parçası. Bunun sebebi de sanırım şarkının Jeff Loomis tarafından değil, basçı Jim Sheppard tarafından yazılmış olması. Oldukça gaz olmasına rağmen vokal melodileri ve genel yapısı çok çarpıcı gelmedi. Gitarları da albümün geri kalanı düşünüldüğünde oldukça kolay (sololar dışında). Yine de kötü bir şarkı değil tabii ki.
Bunun ardından “The Holocaust Of Thought” geliyor. Kısacık bir gitar solosundan ibaret olan bu şarkı hakkında kafamda bir soru işareti var. Albümün orijinali henüz elimde olmadığı için kesin bir şey söyleyemiyorum, ama bu şarkıda konuk müzisyen olarak James Murphy yer almadıysa, Loomis kasıtlı olarak Murphy’ye bir gönderme yapmış. Çünkü hem çift gitarlı solodaki gitar sound’u, hem de solonun kendisi her şeyiyle James Murphy kokuyor.

“Sentient 6” ile birlikte albümün ikinci yavaş parçası olan “Sell My Heart For Stones” de nakarat nasıl yazılır sorusuna cevap arayanlar için iyi bir kaynak olabilir. Bu şarkının grup ve albüm açısından önemli bir tarafı var, o da bu şarkının gruba bu albümde katılan ve grubun resmi bir üyesi olan Steve Smyth tarafından yazılan tek parça oluşu. Testament’la birlikte turlayan ve Dragonlord’dan da tanıdığımız Smyth bu şarkıda beste yeteneğinin tam da Nevermore’a uygun olduğunu kanıtlamış. Bir sonraki “Psalm Of Lydia” girişindeki aksak gitar ritmi ile dikkat çeken, ve ortasındaki kısa akustik pasaj ve ardından gelen solo atışması ile yürek hoplatan bir parça. Onuncu sıradaki “A Future Uncertain” akustik gitar ve Dane’in huzur veren sesiyle giren, ama sonra birden kudurup çift kros destekli bir enerji topuna (o ne ki?) dönüşen, ve son sıradaki “The Godless Endeavor”ın başındaki yumuşak kısmı daha etkili kılmak için gayet sert şekilde bitirilen bir şarkı.

Son şarkıya geldiğimizde, karşımıza dokuz dakikalık bir şaheser çıktığını görüyoruz. Tıpkı bir önceki şarkı gibi akustik gitar ve vokalle başlayan parça, birinci dakikanın bitimiyle distortion takviyesini alıyor ve bizlere güzel bir nakarat sunuyor. İkinci dakika bittiğinde ise bu nakarat birden duruyor ve Loomis’in insanın içine işleyen yedi telli canavarından çıkan riff’ler arka arkaya gelmeye başlıyor. Beşinci dakika bittiğinde, şarkının nasıl şekil değiştirdiğine tanık oluyor ve kısa bir şaşkınlık evresi geçiriyorsunuz (isteyen geçirmeyebilir de). Dakika 5.40 olduğunda ise Loomis önceden 7. telin alt kısmına dayadığı bileğini hafifçe kaldırıyor ve 7. telin boru gibi sesinden kulaklara bayram yaşatan olağanüstü bir riff giriyor. Özellikle 5.54-6.04 arası bölüm tam anlamıyla “hayvan” diyebilirim. Ardından Loomis fon müziği olsun diye çeşitli hayvanlıklar yapıyor ve vokalin arkasına delişmen bir solo koyuveriyor.
Ve sonra bir şey oluyor. Tanrı sweep picking’i yaratıyor. 7.09’da giren ve 35 saniye devam eden bölüm, “sweep picking” olayına konan birkaç noktadan biri oluyor. 35 saniyelik bir sweep picking dersi olan bu bölüm tam anlamıyla tüyleri diken diken ediyor, coşturuyor, delirtiyor. Gitar çalan bir insanın bu bölüme kayıtsız kalması gerçekten çok zor. Neden pek çok saygın yayında Loomis dünyanın en iyi metal gitaristidir diye bas bas bağırıldığını bu bölümde bir kez daha görmüş oluyoruz. Onunla boy ölçüşebilecek gerçekten çok çok az kişi var.

Ve böylece albüm bitiyor. Maalesef… Yeni bir Nevermore albümü için 2-3 yıl beklememiz gerektiğini bilmek biraz üzüyor olsa da, “Born”un insanın içini titreten nakaratı bizi tekrardan tebessüm etmek zorunda bırakıyor.

Son olarak da albümün konusundan bahsetmek istiyorum. Adından da anlaşılacağı gibi “This Godless Endeavor” (Bu Tanrısız Çaba) din konusunu, özellikle de din ve bilim arasındaki çekişmeyi konu alıyor. Şarkı sözlerini yazan Warrel Dane’in din karşıtı bir tavrı olduğunu, hatta “Create your own religion” dediğini bildiğimizden, bu da son derece normal sanırım. Albümün şarkı sözleri elimde yok ama bazı şarkı isimleri bu din eleştirisini ortaya koyuyor. Örneğin “Holocaust Of Thought” veya nakaratındaki “Born, we are the same…” kısmı insanları dinlerine göre ayırmanın yanlışlığını, hatta belki de din olgusunun gereksizliğini gösteren “Born”. Sözleri okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.

Sonuçta, Nevermore’u seven biriyseniz ve albümü henüz dinlemediyseniz, sizi çok güzel dakikaların beklediğini söyleyebilirim. Mutlaka alın falan demiyorum. Kaliteli müziği bilen zaten biliyordur.

Nevermore dünyanın en sağlam birkaç grubundan biri ve bu işi onlardan daha kaliteli yapan belki de tek grup… eee…. hmm… bilmediğimiz soruları boş bırakabiliyor muyuz?

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.28/10, Toplam oy: 267)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2005
Şirket
Century Media
Şarkılar
01. Born (The Retribution Of Spiritual Sickness)
02. Final Product
03. My Acid Words
04. Bittersweet Feast
05. Sentient 6
06. Medicated Nation
07. The Holocaust Of Thought
08. Sell My Heart For Stones
09. The Psalm Of Lydia
10. A Future Uncertain
11. This Godless Endeavor
  Yorum alanı

“NEVERMORE – This Godless Endeavor” yazısına 36 yorum var

  1. demandred says:

    this godless endeavor adlı şarkıyı yapmak bildiğin hayvanlıktır. esir aldı bırakmıyor yav. ama bu diğer şarkıların kötü olduğu anlamına gelmiyor. ama bu şarkı… bu şarkı başka be kardeşim. hiç mi acımadınız dinleyene? hiç bi korkmadınız biz nasıl zehirleriz bu mlleti diye?

  2. The Holocaust of Thought’u daha ilk dinlememde ben de aynı şeyi düşünmüştüm. “Acaba?” diye. Cidden James Murphy’miş. Diğer bir nokta benim de en az dinlediğim şarkı Medicated Nation’dır. Diğer şarkılara göre basit kalmış gibi. Ayrıca onun solosunda da bi James Murphy etkilenimi var sanki. Jeff sağlam boğmuş James abiyi ahah. Albüme gelince Dead Heart, in a Dead World’den sonra en sevdiğim albüm diyebilirim. Bittersweet Feast ise en beğendiğim parça.

  3. like fire says:

    nevermore’un en iyi albümü budur bence. my acid words’ün solosu mu desem, this godless endeavor’un (şarkı olan) baştan sona kusursuzca beştelenişi mi desem, a future certain’in nakaratının yıkıcılığı mı desem… bütün şarkıların yeri ayrı benim için. dinlediğim en iyi albümlerden biridir kısacası.

    uyurken kulaklığı takıp kısık seste ve tekrar modunda bu albümü dinlemek gibisi yok. tabii çalar saati de duyamıyosunuz sabah doğal olarak. geceleri aniden şarkının en güzel yerinde uyanmanız ve sonra aptal bir sırıtışla kafayı vurup tekrar uyumanız. işte hayat bu!

  4. caksu says:

    A Future Uncertain son zamanlarda dinlediğim solo bölümü en güzel, Sentient 6 vokal melodileri en güzel, This Godless Endeavor girişi en güzel şarkı. Metal dinleyen birinin dinlediği en iyi albümlerden biri olması kuvvetle muhtemel. Beklenti artırmak olumsuz görülebilse de mesela ben The Year of The Voyager’ın hayvanlığına kapıldıktan sonra dinlemiştim. Potansiyelin farkına vardıktan sonra o iştahla dinleyip beklentinin karşılanması kadar keyifli birşey yok. Saçma sapan bir gün mutlu mesut geçmişti. Olur da benden de geç keşfedecek biri olursa çabuk keşfetsin. Yeni albüm haberleriyle heyecanlansın, mutlu olacak birşeyi daha olsun.

  5. demandred says:

    hani bazı albümler vardır, ilk dinlemede bakarsınız küfrü, bu ne dersiniz, anca çok sonraları – o da belki- playliste girer, dinletebilir. bazı albümler vardır, ilk dinlemede bi şeyler var, biraz dinlersem bi şey olmaz dersiniz. bi kaç tur dönebilir o albüm. ama bazı albümler vardır, ilk dinlemede anlarsınız büyük bir albüm olduğunu. ne kadar döndürseniz döndürün eskimez, tam tersine yıllanmış şarap etkisi yapar. bu albüm son dediğim türden albümlere süper bir örnek. acaba diyorum geçebilecekler mi bu albümü? çünkü bence bu albüm bir başyapıt…

  6. Emre says:

    Bu album superdir aşmıştır tamam ama nedense dhiadw bir başkadır neden bilmiyorum.bu arada born un nakaratı nasıl bir şeydir ne kadar yaratıcı ne kadar vurucudur oyle

  7. ramtasis says:

    Nevermore un bütün albümleri gibi yine çok kaliteli bir albüm. İnşallah yeni çıkaracakları albümlerinde bu kaliteden ödün vermeden devam ederler.

  8. zerosilencer says:

    sanctuary deseni,z ok, nevermore da neymiş a be kendini bilmezler

    janslore the celebrity

    sanctuary.

    Aeonian_Lich

    @janslore the celebrity, ok

  9. zafer says:

    this godless endeavor şarkısında edgar allan poe’nun raven şiirine deli gibi gönderme var ayrıca. zaten grubun ismi nevermore da o şiirden gelmekte.

  10. Ömer Kuş says:

    Daha önce çeşitli mecralarda da belirtmiştim, yine belirteceğim. The Psalm of Lydia’nın girişi duyduğum en gaz girişlerden biri olup her dinleyişimde delicesine kafa sallama isteği uyandırmakta, hatta sallatmakta.

  11. like fire says:

    Oha lan! A Future Certain’ın sözleri, teee ilk demoları Utopia’dan The World Unborn ile aynı nerdeyse.

    Zaten, “Why is the world unborn as crashing seas still form?” diye bir kısım da geçiyor şarkıda.

    Yeni fark ettim vay anasını. Demek ki kafam hâlâ ayık.

  12. Aeonian_Lich says:

    Psalm Of Lydia parçasındaki:

    A thousand winters faded gray and shuttered by the wind
    To tell the tale of Lydia, her legacy begins uprising

    Sözlerine bitiyorum. Yani vokal melodisine. Ve arkadaki gitarlara. Sanki Elm Sokağında Kabus’daki ip atlayan kızların 1-2 Freddy geri geldi sözlerindeki, masumiyet ve basitlik veya delilik ve karmaşıklık tezatı gibi bir duygusu var. Sanki kulağı kötü olan biri şarkıyı yüksek sesle mırıldanırmış gibi. Eminim bu kısmı bir şan hocasına dinlettiğinizde, kendisinin bu tarz müzikle alakası yoksa, çok başarısız ve komik bulacaktır o kısmı. Ama bence çok etkileyici ve dahice…

  13. Burak Canik says:

    hayatımda dinlediğim en iyi 5 albümden biridir heralde böyle bir hayvanoğluhayvanlık da yapılmaz be arkadaş :D yalnız ben o sell my heart for stones’a ayılıp bayılmıyorum çoğunluğun aksine ve medicated nation’ın da gerçekten güzel bir şarkı olduğu kanaatindeyim özellikle o sololar yokmu dehşet dehşet :D born zaten zil sesi oldu bile solosu :D ha bide anket yapılsa (yada İSVİÇRELİ BİLİM ADAMLARI araştırma yapsa yine) this godless endeavor adlı hayvanoğluhayvanlığı dinletseler 100 tane gitar çalan adama 90′dan fazlası gitardan soğuduğunu beyan eder kesin :D Van Williams’ın da kariyerinin en iyi performansı şahsimce bi de gördüğüm en groovy davulları barındıran albümde olabilir. mesela unirock’ta final product dinlemeyi çok isterdim seyirci sağlam moda girerdi sırf o davullarla bile ama nasip değilmiş demekki. bi de hep bu albümün mü yoksa dhiadw’un mu Warrel Dane’in zirvesi olduğunu düşünüp duruyorum ama adamın albüm olarak bi zirvesi resmen yok bunu anladım çünkü bi dreaming neon black dinleyince de anasına bacısına sövüyorum bi de we disentegrate dinleyince de sövüyorum bi sentient 6 dinleyince de sövüyorum bi blue marble and the new soul (bu arada hayatımda dinlediğim en güzel solo sanırım bu şarkıdaki o kısa solo) dinleyince de sövüyorum. adam dine inanmayın falan diyoda kendine de taptırtıyo şerefsiz

    in the court of the crimson king

    @Burak Canik,

    heralde —–> herhalde
    yokmu ——-> yok mu
    bide ——–> bir de
    şahsimce —-> cannot found
    demekki —–> demek ki

    Burak Canik

    @in the court of the crimson king, cümlelere de küçük harfle başıyorum. noktalardan sonra boşluk bırakmıyorum. tahmin ettiğin gibi bu forumda türkçe imla kurallarını SONUNA KADAR DOĞRU KULLANANA TR00 METALCİlerden değilim evet. başın göğe ermiştir sanıyorum. sevgiler.

    illuminati

    @Burak Canik, taşak geçmiştim

    in the court of the crimson king

    @Burak Canik, taşak geçmiştim

    saklanan saman

    @in the court of the crimson king, aha ikinizin aynı delikanlı olduğunun kanıtı.

    in the court of the crimson king

    @saklanan saman, iki ayrı kişi olduğumuzu daha önce söylemiştim. bunu kanıtlamam ne yazık ki imkansız ama blackroseimmortal adlı arkadaşa sorarsanız söyleyebilir. bazen en son illuminati nickli arkadaş yazdığı için öyle kalıyor ve dikkatsizlik sonucu yazdığım yorumu nicki değiştimeden yollayabiliyorum.
    illimunati siteye benden 1 ay önce filan giriyordu. ona o hesapla girebilir miyim diye sorduğumda bana başka bir hesapla yazmamın daha iyi olacağını söyledi çünkü sonuçta müzik zevklerimiz farklı. örneğin onun için ok computer tarihin en iyi 3 albümünden biriyken benim için 10 üzerinden en fazla 7 alabilecek bir albüm. bu gibi durumlarda aynı nikle yapacağımız yorumlar arasında çelişki olabileceği düşüncesiyle ayrı bir nickle yazmaya karar vermiştim. ama tabii ki kanıtlamam pek olanaklı olmadığı için bu nickle yazmamamda yarar var sanırım.

    blackroseimmortal

    @saklanan saman, yok ikisini de tanıyorum abi kardeş onlar yok öyle bişey!!!

    SeventhSon

    @in the court of the crimson king, pwned.

    blackroseimmortal

    @Burak Canik, ahahaha ciddiye almış…

    Burak Canik

    @blackroseimmortal, memleketin hıyarı bol :D bilemedik.

  14. beterin bateri says:

    http://www.youtube.com/watch?v=OFneRsRtP2Y&feature=related

    born-wacken videosunda 4:22′de şovmen beyazın bir an belirmesi.

  15. blackroseimmortal says:

    dream theater fanlarıyla “vijuuvv viyuvv çiyuv çiyuv vijivijijjjiij lübülülülülü fililililil” diye acayip taşşşak geçiyom ama bu grup çok farklı benim için… albüm 9/10, ve bence en iyi albümleri…

  16. warreldane says:

    ilahtı bu adamlar, abartmıyorum tek kelime ile tapılırdı…

  17. Elvan says:

    Sentient 6 benim için = 06:20′de yavaştan girip sonra giderek artan sounduyla tüylerimi diken diken gitar! Hele ana riffi bi unutup kulak kesin. Vay arkadaş ya!

  18. Elvan says:

    Ve tanrı Jeff Loomis’i yaratır

  19. Elvan says:

    Merhaba,

    Ben, zaman zaman tarihin tozlu sayfalarından bu şarkıyla uyanan ve buraya nedenini bilmediğim bir şekilde gelip yorum yapan biriyim. Evet, konu yine Sentient 6, yine bi bitemedim ben :( Ama sizce de bu şarkıda şarkı olmaktan çok öte bir şey yok mu lan? Hani bu bana bir tek Death şarkılarında olur sanırdım ama, bu Sentient 6 yedi bitirdi beni, iflahımı kesti şerefsizim :( Böyle bir şarkım olsa jübilemi yapar, Tibet’e çekilirdim.

  20. Marvin Yanbasanyan says:

    Bugün (daha doğrusu Türkiye’de saat 12′yi geçtiği için dün) bu albümün çıkışının 14. yıldönümü. Aradan geçen 14 yılda bundan daha iyi bi metal albümü dinledim mi, bilmiyorum. Aşırı fazla olmasa da bolca müthiş olarak nitelendirebileceğim kalitede albümler dinledim ama bu süreçte çıkmış olan, “This Godless Endeavor kadar iyi” diyebileceğim toplasam 5 tane albüm yoktur muhtemelen. Bilmiyorum, belki de benim için hatırası ve anlamı olan bi albüm olduğu için, nostaljik değeri olduğu için, Jeff ve Warrel’ın bende çok çok farklı bir yeri olduğu için böylesine yüce görüyor olabilirim.

    Warrel’ın vefatından beri Nevermore dinlemeye kalktığımda tuhaf bir hüzne kapılıyorum ve uzun süre dinlemeyi pek istemiyorum. Bu seferlik geceyi o hüzne ayırdım.

  21. killyourselfchuck says:

    nevermore’un en iyi albümü.

    hadi eyvallah.

  22. Ulan öyle böyle özlemiyorum ya. 500 yıl geçti hala warrel “welcome to the end my friend, the sky has opened” derken tüylerim diken diken oluyor.

  23. Emir says:

    Hem albüm hem de tek tek şarkı olarak “Dead Heart in a Dead World”ü grubun başyapıtı olarak görsem de benim için açık ara en iyi Nevermore şarkısı “This Godless Endeavor”. Bu şarkıdaki her şey, vokalinden müziğine değin o kadar mükemmel, bütüncül ve grubun sanki bir özeti ki her dinlediğimde içim “Nevermore” diye dolup taşıyor…

    İnsanın kafasını ezebilecek riflerle, davullarla metafizik bir kırılganlığın böylesine başarılı anlatıldığı bir şarkı kolay kolay çıkmıyor insanın karşısına. “The Obsidian Conspiracy” albümünden şikayetçi değilim ama “This Godless Endeavor” (hem albüm hem de şarkı) Nevermor’a dair dinlediğimiz son şey olsaydı, “ah be” dediğim kadar “size de böyle bir final yakışırdı” derdim. O derece harika bir şey.

    Yiğit

    @Emir, noktası virgülüne kadar katılıyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.