# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CORONER – Dissonance Theory
| 20.10.2025

“Bu tarz bir şeyi CORONER’dan ilk kez duyuyoruz” ile “bu tarz bir şeyi ilk kez CORONER’dan duymuştuk” arasında gidip gelen bir ustalık gösterisi.

R.I.P.”, “Punishment for Decadence”, “No More Color”, “Mental Vortex”, “Grin”…

En başta bir adet kendini tanıma, yola çıkma ve belirli bir karakter oturtmaya çalışma albümü, Ardından teknik thrash metal kavramanın varlık sebebi diyeceğimiz ve bu alt tür içerisinde metal tarihine kazınan üç adet başyapıt albüm, en sonda ise pek çok grupta gördüğümüz gibi iyi, ancak öncesindeki işlerin gerisinde kalan ve hemen arkasından da grubun dağılmasıyla sonuçlanacak bir kariyerin Kapanışını yapan bir albüm.

CORONER hiç şüphesiz ki metal tarihi konuşulurken, thrash metalin farklı anlayışları ele alındığı sırada bahsedilmeden geçilemeyecek, seksenlerde CELTIC FROST ile birlikte metal tarihini en çok etki eden iki İsviçreli gruptan biri olarak anacağımız çok ama çok önemli bir grup.

“Punishment for Decadence”, “No More Color”, “Mental Vortex”…

Dört yıl içinde çıkan bu üç albüm, içerdikleri yaratıcılıkla, vizyonla, üst düzey müzisyenlikle sayısız gruba ilham verdi ve hâlâ da vermeye devam ediyor. Bu denli değerli bir mirasınız olduğunda, verdiğiniz 32 yıllık aranın ardından geri dönüyorsanız doğal olarak dinleyicilerinizi ister istemez biraz olsun tedirgin ediyorsunuz. Ne mutlu ki metal dünyasında gördüğümüz geri dönüşlerin büyük kısmı, grupların akıllıca hareket etmesi ve ne yaptıklarını biliyor olmaları sayesinde olumlu sonuçlandı ve dinleyicileri pişman etmedi. Arada elbette ki böyle dönecektiyseniz hiç dönmeseydiniz dedirten kekremsi durumlarla da karşılaşıyoruz, ancak genel olarak çoğu geri dönüş bizi üzmedi, aksine memnun etti.

Yine de dile kolay 32 yıl muazzam uzun bir süre ve bahsettiğimiz grup da teknik thrash metal gibi vizyon gerektiren, yaratıcılık isteyen ve hakkı verilerek yapılmadığında grubun sadık dinleyicilerinin canını epey çıkabilecek tarzda bir müzik icra ettiğinden, yine de ister istemez akıllarda bir şüphe olması normaldi. Şimdi tüm bunları bir çırpıda atlayalım ve şu ana, bu düşünceler eşliğinde çıkan yeni CORONER albümü “Dissonance Theory”ye gelelim.

26 Aralık 2011… Bu tarih CORONER’ın yeniden faaliyete geçtiğini duyurduğumuz ilk haberin tarihi. Yani tam 14 yıldır gruptan yeni bir şeyler üretmesini bekliyoruz. Bu haberi 2016, 2020, 2021, 2024 ve nihayet yeni albüm detayları olarak 2025’te güncellemişiz. Dolayısıyla bunca insan, bu kadar uzun süren bir süreçten dolayı içten içe “lütfen çok iyi bir şey gelsin de tatlar kaçmasın” modunda, neyle karşılaşacağımızı bilmeden albümü beklemekteydik.

Daha en baştan “Dissonance Theory” ile ilgili olarak söyleyebileceğim en mutluluk verici ve rahatlatıcı şey, CORONER’daki üç müzisyenin ne kadar büyük adamlar ve iş bilir insanlar olduklarını gösteren şarkı yazım anlayışı oldu. CORONER bu albümde “biz teknik thrash metal adına çok önemli bir grubuz o yüzden bu sorumluluk dâhilinde kendimizi iyice kasıp olabilecek en teknik thrash metal albümünü yapmaya çalışalım, 32 yıl sonra geri dönüyor olmamız bu sayede anlam bulsun ve herkesi çok etkileyelim” gibisinden bir kafaya girmeden, her şarkıda hissedildiği üzere, her zaman besteyi ilk sıraya koyarak ve şarkıların müzikal akıcılığını koruyarak ilerlemiş.

Albümü dinlerken beni en çok mutlu eden şey işte bu oldu. Hiçbir şarkıda, hiçbir anda, CORONER’ın kendi öneminin ve geçmişteki mirasının altında ezildiğini veya bundan kaçmak adına kendi doğallığının dışına çıkacak düzeyde zorlamalara giriştiğine tanık olmadım. “Dissonance Theory”deki birtakım şarkıların belirli yerlerinde, yukarıda adını andığımız üç başyapıta konsa sırıtabilecek, eğreti durabilecek, çok konvansiyonel gelebilecek, fazlaca düz bulunabilecek, biraz fazla akılda kalıcı olmaya çalıştığı düşünülebilecek, CORONER için fazlaca sade veya melodik olarak değerlendirilebilecek pek çok fikir ve bölüm var. Ancak bu adamlar öylesine aklı başında müzisyenler ki, bunu tam tersine bir silah olarak kullanmayı ve albümü bunlarla yükseltmeyi başarmışlar. Açık konuşmam gerekirse “Dissonance Theory”de en çok hoşuma giden anılardan bazıları, grubun herkes için kabul edilen üç başyapıtına konsa belki de en çok sığabilecek bölümlerden oluşuyor.

Ama yine bu adamları öylesine aklı başında müzisyenler ki, bu dediklerinle kendi kalıtsal cephanelerini, DNA’larını mükemmel bir uyumla harmanlayarak tam anlamıyla 2025 model bir CORONER inşa etmeyi başarmış ve en azından kendi adıma konuşursam çeyrek asırdan uzun süreli bir dinleyicilerine çok memnun edecek bir albüm meydana getirmişler.

Albümü dinlerken belirli noktalarda “bu tarz bir şeyi CORONER’dan ilk kez duyuyoruz” sevincini yaşarken, pek çok anda da “bu tarz bir şeyi zamanında ilk kez CORONER’dan duyduk” keyfini yaşıyorum. Bu açıdan “Dissonance Theory” hem grubun mirasını yaşatıyor hem de tıpkı AT THE GATES ve CARCASS gibi CORONER’ın da uzun soluklu olabilecek bir geri dönüş yapmasının, dolayısıyla yarınlarının taşlarını döşüyor. AT THE GATES’i bu şekilde anmış olmaktan dolayı elbette ki içim cız etti, bu vesileyle canımız ciğerimiz Tompa’yı da bir kez daha anmış olalım. ❤

2025 yılının CORONER’ında yeni davulcu Diego Rapacchietti’nin albüme çok şey kattığını, CORONER’ın ihtiyaç duyduğu dinamizmi sağladığını görüyoruz. Gitarlarda Tommy Vetterli muhtemelen en az on yıldır biriktirmekte olduğu fikirlerle albümün yukarıda anlattığım çeşitliliğe sahip olmasını sağlamış, bunun dışında gerektiği yerdeki lead’leriyle, atmosfer yaratan dokunuşlarıyla CORONER’ın bu geri dönüşünü anlamlı kılmış. Vokalist/basçı Ron Broder ise vokal karakteri olarak CORONER’In geçmişi ile günümüzü arasındaki farklılıklardan birine imza atıyor ve önceki albümlerde daha geride tuttuğu, mikste gitarın bir tık arkasına aldığı vokallerini daha ön planda, daha başrolde sunuyor. Vokal karakteri geçmişe göre fazla değişmemiş olsa da Broder’ın kariyerindeki en iddialı ve kendine güvenli vokallerine “Dissonance Theory”de imza attığını düşünüyorum. Bir de bir tek bana mı öyle geldi bilmiyorum ama bazı anlarda vokalleri Mille Petrozza’ya fazlasıyla benzettiğimi söylemeliyim. Özellikle kimi şarkıların belirli bölümlerinde sanki Petrozza’nın özellikle “Violent Revolution” dönemindeki vokallerinin daha kırçıllı, daha pütürlü hâllerini dinliyormuş gibi hissettim.

Yukarıda da bahsettiğim gibi bu tarz geri dönüşler başta insanları biraz tedirgin ediyor. Bu yüzden de CORONER gibi kalitesine alışık olduğumuz, zamanında imza attığı başyapıtlara her daim saygı duyduğumuz bir grubun 32 yıl gibi devasa bir aradan sonraki geri dönüşü ister istemez bazı “acaba”lar da yaratmıştı. Neyse ki tüm bunlar karşılık bulmadı ve CORONER abiliğini, babalığını bir kez daha yaptı ve metalin görece daha az ön plandaki ama en değerli alanlarından birindeki ustalığını, ustalığını bir kez daha gösterdi.

Büyüksünüz ne diyelim.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.60/10, Toplam oy: 114)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
Century Media Records
Kadro
Ron Broder: Vokal, bas
Tommy Vetterli: Gitar, besteler
Diego Rapacchietti: Davul

Konuk:
Dennis Russ: Klavye, geri vokal
Isaak Rodriguez: Geri vokal
Sven Gryspeerdt: Geri vokal (2, 5)
Şarkılar
1. Oxymoron
2. Consequence
3. Sacrificial Lamb
4. Crisium Bound
5. Symmetry
6. The Law
7. Transparent Eye
8. Trinity
9. Renewal
10. Prolonging
  Yorum alanı

“CORONER – Dissonance Theory” yazısına 31 yorum var

  1. 12ParmakBağırsağı says:

    Muazzam albüm. Çok net yılın en iyilerinden.

  2. Melkor says:

    Bu alemde sikemeyecekleri kimse yok, öyle büyükler.

  3. Koralp says:

    Mükemmel bir albüm. Dinlemelere doyamıyorum. Sürekli kafamda bu şarkılar dönüyor. Kusursuz diskografilerine uzun yıllar sonra şahane bir iş daha eklediler.

  4. “biz teknik thrash metal adına çok önemli bir grubuz o yüzden bu sorumluluk dâhilinde kendimizi iyice kasıp olabilecek en teknik thrash metal albümünü yapmaya çalışalım, 32 yıl sonra geri dönüyor olmamız bu sayede anlam bulsun ve herkesi çok etkileyelim” gibisinden bir kafaya girmeden

    Bu cümleye çok katılıyorum. Eski grupların, bu tarz zamanında şuydum buydum kafasından çıkamayıp yeni albümlerinde çuvalladıkları oluyor. Adamlar hiç bu tripte değiller gayet modern karanlık bir soundları var, groove delirmeler, haldır haldır bass daha ne olsun. Kendi adıma tek olumsuz yorum şarkı süreleri biraz uzun o da progresifliğin şanındadır.

  5. Emir says:

    Kritik epey heyecanlandırdı, ilk fırsatta dinlemek için sabırsızlanıyorum.

  6. Necrobutcher says:

    senenin albümü

  7. Normalde 8,5-9 da verilebilecek bir albüm, herhangi bir kusuru yok ama “Punishment for Decadence”, “No More Color”, ve “Mental Vortex”ten dolayı 8 verdim. Onların yeri metal tarihinde ayrı, o yüzden biraz fark olsun istedim. Yoksa haşa Coroner’dan 2 puan not kırmış falan değilim.

    TanSolo

    @Ahmet Saraçoğlu, Testament albumunden daha yuksek bir puan almasini isterdim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @TanSolo, Coroner diskografisi içerisinde değerlendirerek verdim.

    TanSolo

    @Ahmet Saraçoğlu, Anladım fakat yine de rahatsızlığımı belirtmeden duramadım.
    8, bu albüme gayet yakışır bir not ve ayrıca çok da kıymetli bir not. Klasiklere bile 8 verildiğinde çok irite olan birisi değilim. Coroner’in “baba” albümleriyle kıyasladığımızda ise yine 8 bence kulağa oldukça makul geliyor.

    Fakat iki büyük thrash grubunun yakın tarihlerde çıkardığı albümleri ister istemez kıyaslıyorum ve bunun çok daha keyifli bir albüm olduğunu düşünüyorum.

    Öte yandan, “Para Bellum” da bence çok başarılı bir albüm; 8 verilmesine irite olmadım ama Coroner albümünün daha yüksek bir not aldığını görmek isterdim.

  8. Memo says:

    Ohh be. Sonunda geldi albüm. Çıktığından beri sürekli dinliyorum albümü. Daha doğrusu bir testament bir coroner bir sodom dönüp duruyor. Bu dönem çok bereketli geçiyor. Sırada bunların plaklarını koleksiyona katmak kaldı. Umarım ülkeye gelir biran önce albümler. Hammer müzik duy sesimizi.

  9. Ali Osman says:

    Senenin en iyi birkaç albümünden biri. İnanılmaz başarılı bir atmosfer yaratılmış, hapsetti beni içine resmen.

  10. Seyfettin Dursun says:

    Çok heyecanla dinlemeye başladım albümü ve ilk şarkıdaki davullar ve groove ile kendimden geçtim ama albüm baştan sona dinlenince bazı eski formüllere biraz fazla takılı kalıyor gibi hissettirdi. Gaz riff, yavaş riff, zor riff, iyi solo, tekrar yavaş riff… Bunca yıl beklemeye değecek bir iş değil ve benim tercihim tüm albümü dinlemek yerine bazı şarkılara sık sık dönmek yönünde olacak.

  11. gXnn says:

    60 yaşında 3 tane adamın 30 sene ara verdikten sonra çıkarıp çıkarabileceği en iyi album. tek başına hiç bir şeye dokunmadan yok 30 sene önce söyleydi böyleydi demeden dümdüz yılın en iyi metal albumlerinden biri. 10 / 10

  12. şeyh hulud says:

    Beklentimin üstünde çıktı. Coroner’in distopik, karanlık thrash metalini özlemişiz.

  13. P L A G U E says:

    Daha önce hiç Coroner dinlemedim. Bu albüm dünden beri beni manyak etti resmen. Bayıldım ulan, su gibi akıp gidiyor. Albümün karanlık havasına müthiş katkı veren bir mekaniklik var. Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım. Yine hiç ilgim ve alakam olmayan bir grubun beni yakalama vakası gerçekleşmiş oldu. Mükemmel iş.

    Cerca C.

    @P L A G U E, epey grup dinledik epey grup ile haşır neşir olduk ama bu adamlar ayrı cidden. yani adamların yaptığı hiç bir işte acemilik yok. en baba gruplar bile saçmaladığı anlar olurdu ama bunlarda yok, Grin sevmiyorum sadece.
    Albümü burada görmesem unutacaktım muhtemelen. Şimdi dinlemeye başladığım gayet iyi ilerliyor.

    11jesterhead

    @P L A G U E, kesinlikle haklısın. O mekanikliği galiba ruhsuzluk olarak tanımlardım ben. Garip bir soğukluk ve bürudet var albümde. Şarkılardaki ruhsuzluktan ölümüne nefret ederim ancak mixteki bu ruhsuzluk oldukça hoşuma gitti.

  14. Rust in Peace. says:

    Arkadaşlar The Law dünyanın en iyi şarkısı olabilir mi

    Raddor

    @Rust in Peace., olabilir, benim de favorim.

  15. 12ParmakBağırsağı says:

    Albümü çıktığı günden beri her gün en az bir kere dinledim. Çoğu gün 3-4 kere. Hatta arka arkaya önce bunu sonra Gorguts-Colored Sands’ı açıyorum, geri dönüşlerden geri dönüş beğeniyorum. Çok uzun zamandır bir albümden bu kadar etkilenmemiştim.

  16. P L A G U E says:

    Kritikteki vokal benzeme kısmına ilave olarak, ben de bazı yerlerde resmen ‘Tom G. Warrior’ abimizi duyar gibi oluyorum.

    şekil 2b: Crisium Bound

  17. Lüzumsuz Adam says:

    Epey uzun zamandır Spotify’da ‘senin için yeni çıkanlar’ sırasında görüp de bu kadar heyecanlanıp dinlemeye abandığım, zerre hayal kırıklığı bırakmadan iyi ki varlar dedirten başka bir grup… düşündüm de bulamadım desem, dedim ve kaçtım, yani dinlemeye.

  18. Koralp says:

    Thrash metal ölmedi, sadece thrash yapan grupların çoğu yarrak gibi yapıyor.

  19. Mahdum says:

    Bu albüm çıktığından beri daha bir mutluyum. Bu albüm çıktığından beri daha huzurlu uykular çekiyorum.

    Özellikle Sacrificial Lamb, The Law ve Trinity üçlüsü beni yeniden hayata bağladı. Teşekkürler Coroner. 30 yıllık bir boşlukta bile hiçbir şey kaybetmemiş olmanız beni hayrete düşürüyor.

    Umarım Enis ağabey cd ya da plak şeklinde getirir bu albümü.

  20. ismail vilehand says:

    Coroner bildiğin dayak atmış bu albümde. Demir Demirkan’ı yürekten kutluyorum.

  21. Raddor says:

    Bazı grupları değişiyor diye dövüyoruz, bazılarını da hiç değişmiyor diye dövüyoruz. “Ee değişsin mi değişmesin mi o zaman yrraam” diyecekler için bu albüm örnek gösterilmeli. Özünü, hayranların sevdiği unsurları koruyarak güncelleşmek böyle olur işte. Kaç milyon yıl sonra adamların yaptığı şahesere bak, inanılır gibi değil.

    Albümün hoş, karanlık bir yönü var. Coroner meets Deftones gibi bir şey olmuş bu albüm. Bazı kısımlarda vokali Chino Moreno yapsa zerre sırıtmayacak. Evet Deftones, hani Ahmet abinin inatla dinlemediği, Rock müzik yaptığını zannettiği şu grup. Bu albümde Coroner özünü kaybetmeden modern bir Metal albümü yapmak istemiş, bu da yer yer Deftones benzeri rifler yazmalarını sağlamış.

    Ve evet ben de vokali Mille Petrozza’ya benzettim. Broder “A” seslerini aşırı derecede Petrozza’ya benzer şekilde boğazından öne getirerek açıyor. Anlatamadım ama dinleyenler anladı.

  22. Melkor says:

    Huzurevi baskını gibi bir albüm. Götünün kılı ağırmış, müzik yapıyormuş ortalıkta dolaşan thrash metal gruplarını önce süpürge fırçasıyla yıkayıp sonra aynı fırçanın sapıyla dövmüşler. 32 sene sonra birileri çıkar müzik piyasasını böyle siker işte.

  23. Boba Fett says:

    Albümü beğendim ama bu kadar övgü açıkçası inanılmaz şaşırttı hatta lan başka bir albüm mü indirdim diye youtuba girip oradan şarkılara baktım. Şakasız.

  24. Berca B. says:

    Transparent Eye’da çok fena ağzım sulanıyor. Acayip lezzetli bi şarkı.

  25. Emir says:

    Albüm hakikaten çok iyi ve Coroner’a yakışacak cinsten bir geri dönüş albümü olmuş. Ama hâlihazırda zaten herkes albümü hak ettiği şekilde övmüşken, ben de albümle alakalı daha farklı içeriği olan birkaç görüşten bahsedeyim.

    Albüm en başta, hiçbir şekide Coroner’ın anıldığın “teknik thrash” skalasında durmuyor. Bana kalırsa bir thrash albümü bile değil “Dissonance Theory”. “O zaman ne albümü?” diye sorulacak olsa sorun şu ki cevabını ben de bilmiyorum, bu da zaten albümle ilgili bende biraz yadırgama yaratan durumların birincisi. Albümde türler üstü denebilecek bir yaklaşım var.

    Coroner net biçimde, “Grin” ile gösterdiği “thrash kalıplarından sıyrılma” refleksini bu albümde de devam ettirmiş, hatta daha farklı bir boyuta taşımış. Yorumlarda pek göremedim ama, ben bu albümü dinlerken yeri geldiğinde Gojira yeri geldiğinde ise disonant black metal gruplarından karşılaştığımız bazı arpejler duydum (“Crisium Bound”). Coroner için bile epey avangart denebilecek bir atılım bu.

    Coroner bu albümde sanırım işin biraz daha bütüncül anlamda iyi olmasına odaklanmış. Albümden sevdiğim temiz 5 parça var, ama nedense hiçbirini gerçek bir Coroner hit’i olarak göremiyorum. “No More Colors”dan bir D.O.A, Tunnel of Pain; Metamorphosis’ten bir “Semtex Revolution”, “Punsihment for Decadance”tan bir Skeleton on Your Shoulder ile benzer kalibrede bir parça bulamadım. “Trinity”, Crisium Bond” ve “Symmetry” çok sağlam şarkılar ama aralarından sadece Trinity bir Coroner klasiği olmaya aday gibi. Ama albüm çok yeni olduğu için bu şarkı, zaman aşımından sağ çıkacak mı henüz bilmiyorum.

    Sözün özü, çok iyi albüm, harika bir geri dönüş, ama sanki Coroner deyince aklımda ilk canlanan şeylere pek benzemiyor.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.