Doksanları ve 2000’lerin ilk yıllarını brutal/teknik death metal dünyasının en tehditkâr, en gövde gösterili oluşumlarından biri olarak geçirdikten sonra 2008 yılında kariyer katili denebilecek kafadaki “The Unspoken King”i çıkaran ve karizmayı epey bir çizdiren CRYPTOPSY gibi bir grubun bir dönem sıkıntı yaşadıktan sonra tekrardan zirveye çıkmış olmasından dolayı ziyadesiyle mutlu olduğumu söyleyerek başlamak istiyorum bugünkü yazımıza.
Death metal evreninin gelmiş geçmiş en iyi davulcularından birine, Jon Levasseur ve Éric Langlois gibi grubun karakteristik sound’unu yaratan iki önemli isme ve o tehditkârlığı yaratan Lord Worm gibi ikonik bir isme sahip olan CRYPTOPSY, bir anda sadece Mounier’nin sabit kaldığı yeni bir kadroyla yeni nesle hitap etme peşinde bir albüm çıkardığında hissettiklerimi hatırlıyorum. Nerede “Phobophile”ler, “We Bleed”ler, “Slit Your Guts”lar, “Cold Hate Warm Blood”lar, nerede bu deathcore meraklısı sentetik şarkılar diye düşünmüş ve vileda sopasıyla gravity blast yaparak konu komşuya girişmiştim.
Neyse ki CRYPTOPSY, daha doğrusu o an itibarıyla Flo Mounier ve dadaşları hatalarından hemen dönmüş ve acı çekmenin kitabını yazdıkları iki müthiş EP’yle “benim için bittiler, sattılar” diye gezinen kalbi kırık dinleyicilerine kendilerinden bu kadar hızlı vazgeçmemeleri gerektiğini hatırlatmışlardı.
O iki kitabın ardından da bana kalırsa 2000’lerde çıkardıkları en iyi albüm olan “As Gomorrah Burns”ü yayınlayarak tekrardan boynuzlu taçlarını kafalarına geçirmişlerdi.
Şimdi de yeni albümleri “An Insatiable Violence”la karşımızdalar. Aslında sadece karşımızda da değiller. Önümüzde, arkamızda, altımızda, üstümüzde, her yerimizdeler. Bize derinlemesine nüfuz ediyorlar, partiküllerimize ayırıyorlar, içimizden geçiyorlar…
“An Unsatiable Violence” CRYPTOPSY gibi 33 yıl önce kurulmuş bir grubun takvimler 2025’i gösteriyorken çıkarabileceği en iyi albüm. “The Unspoken King” ile donuna sıçtıktan sonra “Cryptopsy” ile net olumlu tarafa kaymış, kitaplarla yüreklere su serpmiş, “As Gomorrah Burns”le de kendi adıma tekrar prime dönemlerine yakın bir noktaya gelmişlerdi. O albümü çok beğenmiş ve grubun bundan sonra o kalibrede yola devam edeceğini umarak rahat bir nefes almıştım.
Ne var ki düşündüğüm gibi olmuyor ve CRYPTOPSY “As Gomorrah Burns”ün de üstüne çıkarak bana kalırsa tüm kariyerindeki en iyi albümlerden birine imza atıyor. “An Insatiable Violence” neredeyse her açıdan tam bir vahşet, tam bir yıkım, tam bir gövde gösterisi ve grubun bunca yılın ardından, üstelik kadrosu bu kadar değişmişken böyle bir şey yapabiliyor oluşunu göstermesiyle de harbiden çok saygı duyulası, saygı duymayı geçtim dinleyicinin ağzını yüzünü siken, kan işeten bir çalışma. Sadece son albümler üzerinden değerlendirirsek, her birine ayrı ayrı bayıldığım SUFFOCATION’ın “Hymns from the Apocrypha”, CANNIBAL CORPSE’un “Chaos Horrific”, “DEFEATED SANITY’nin “Chronicles of Lunacy”, DYING FETUS’ın “Make Them Beg for Death”, CATTLE DECAPITATION’ın “Terrasite” ve NILE’ın “The Underworld Awaits Us All” albümleri ile bir arada düşündüğümde sanırım en iyi son albüme CRYPTOPSY imza atmış oluyor. DEFEATED SANITY’yle kafa kafaya çarpışabilirler, ama prodüksiyon kozuyla birlikte CRYPTOPSY bana kalırsa bir adım öne çıkıyor.
Albüme baktığımızda CRYPTOPSY’nin en düz ifadeyle albüm adının hakkını verdiğini ve doymak bilmez bir vahşet sunduğunu görüyoruz. Flo Mounier yaşına bakmadan hayvanlar gibi çalıyor, vokalist Matt McGachy ve gitarist Christian Donaldson kariyerlerinin en iyi performansına imza atıyor. NEURAXIS’in aşırı sevdiğim son albümü “Asylon”da ve CATTLE DECAPITATION’ın “Death Atlas” ve “Terrasite”ında çalan basçı Olivier Pinard da mikste gayet duyulur ayarlanan baslar sayesinde Flo’yla tam bir imha ekibine dönüşüyorlar.
Şarkılara değinecek olursak, albüm CRYPTOPSY tarihinin en melodik, en şeker gibi sololarından birini de içeren dehşet açılış şarkısı “The Nimis Adoration”la başlıyor. Daha ilk andan grubun “As Gomorrah Burns”le yetinmemek üzere yola çıktığını anlıyoruz. Sanki daha ikinci albümlerini çıkarıyorlar da ekstrem underground death metal dünyasına kanıtlamaları gereken bir şey varmışçasına saldırıyorlar.
Albümü dinlerken grubun bu albümün yazım sürecinde standardın üstüne çıkan özel bir ilham bulduğunu görebiliyoruz. Çeşitli minik detaylardaki yaratıcılık, parlak fikirler ve akılda kalıcı dokunuşlar bunun belirtisi. “The Nimis Adoration”ın bahsettiğim pırıl pırıl solosu, “Until There’s Nothing Left”in 2.35’teki bas/davul geçişi, “Dead Eyes Replete”in 1.24’te giren tremolo melodisindeki karakteristik lezzet, “Fools Last Acclaim”in 0.47’deki baş döndüren slide’lı rifi, “The Art of Emptiness”ın 2.12’de giren groovy rifi, “Our Great Deception”ın 2.35’te giren müthiş damar tremolo melodisi, “Embrace the Nihility”nin 0.43’te girdiği bend’li rifliyle ortaya çıkan panik atak havası, “Malicious Needs”in 6. saniyesindeki 5 splash vuruşu (TAŞA SAŞA ŞAS ŞAS) ve 3.35’te “Monolith of Inhumanity” dönemi CATTLE DECAPITATION şarkısı gibi bir anda durması, şarkı bitti gibi yapıp full damardan devam etmesi…
Bunlar harbiden de müziğe ayrı ayrı kalite katan, deneyim kokan, fark yaratan olaylar.
Uzun zamandır dinlediğim en hızlı biten 34 dakikalardan biri olarak nitelendirebileceğim “An Insatiable Violence”, CRYPTOPSY’nin geçmişteki dönemlerinden izler taşımaktansa 30 küsur yıllık deneyimini günümüz normlarıyla gözler önüne serdiği, notalarla yaratılan hayvanlığa ve yıkıcılığa yeni bir soluk getirdiği, dinlemelere doyum olmayan bir sanat ürünü. Bireysel olarak grup elemanlarından bazılarının kariyer zirvesi yaptığı, Flo’nun ilk günkü gazından hiçbir şey kaybetmeyen tutkulu performansı ve hepsinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan CRYPTOPSY kimliğiyle “An Insatiable Violence” cidden kusursuza yakın bir şey ortaya koyuyor, brutal/teknik death metal özelinde 2025’in üst limitlerinden birini belirliyor ve muhtemelen CRYPTOPSY dinleyen herkesi zevkten bayıltıyor.
Kadro Matt McGachy: Vokal
Christian Donaldson: Gitar
Olivier Pinard: Bas
Flo Mounier: Davul
Konuk:
Mike DiSalvo: Ek vokal (7)
Şarkılar 1. The Nimis Adoration
2. Until There's Nothing Left
3. Dead Eyes Replete
4. Fools Last Acclaim
5. The Art of Emptiness
6. Our Great Deception
7. Embrace the Nihility
8. Malicious Needs
SUFFOCATION – Hymns from the Apocrypha
CANNIBAL CORPSE – Chaos Horrific
DEFEATED SANITY – Chronicles of Lunacy
DYING FETUS – Make Them Beg for Death
CATTLE DECAPITATION – Terrasite
NILE – The Underworld Awaits Us All
CRYPTOPSY – An Insatiable Violence
Son albümler özelinde sıralamanız nasıl?
Benim şöyle:
Cryptopsy > Defeated Sanity > Suffocation > Terrasite > Dying Fetus > Cannibal Corpse > Nile
Hangi parçasını daha çok övsem, hangi müzisyeni ön plana çıkarsam bilemedim. Her saniyesi ile yıkıp geçen, akıl söken bir iş. Yayınlanan parçalar zaten albümün ne seviye hayvanlık içereceğini belli etmişti ama, bu gerçekten başka bir seviye oldu. Sonraki yıllarda yeni albüm gelir mi bu saatten sonra grup elemanları düşünsün. Aşılması neredeyse mümkün olmayan bir eser bu. Sabırlar diliyorum…
All I heard was groove on groove on groove!!! But I fucken loved it so much! <3
Matts vocals does it for me all the time. Him tapping on to the nasty gutturals every now and then is pure menacing. <3
@PapayaBlood, unrelated topic, but I always thought the most popular Cryptopsy song is Phobophile, but Crown of Horns and Graves of the Fathers are played more than Phobophile on Spotify. That’s somehow interesting to me haha
@Ahmet Saraçoğlu, I totally see that! Now that you mention those, I’ll go ahead and listen to None So Vile! lol I actually prefer ten times more “Slit Your Guts” from that album.
Buraya bir sürü şey yazabilirdim ama yazmayacağım. Siz kafayı yemişsiniz, uçmuşsunuz. Durup da laak! diye son yılların en iyi Dm albümlerinden birisini yapmışsınız.
Cryptopsy’ye çok hakim değildim, albümü başlatmamla The Nimis Adoration’ın suratıma boşalması bir oldu. Adamlar surata boşalan şarkı yapmış. Dehşet içinde dinliyorum.
Tahminimce bu kadar hızlı ve gürültülü bir müziği daha anlaşılır kılmak için böyle bir prodüksiyon tercih ediyorlar, ama ben bu durumdan hiç memnun değilim. Enstrümanlar kulağa hiç gerçek gelmiyor. Nerede None So Vile’daki doğal prodüksiyon, nerede buradaki sıkıcı modern metal prodüksiyonu… Tamam, herkes Colin Marston’la çalışmak zorunda değil, ama Flo Mounier’nin en kabiliyetli ekstrem metal davulcularından biri olduğunu bilmesem şu davullar programlama derdim. Ya abartmıyorum şundan daha gerçek tınlayan programlama davullar duydum. Christian Donaldson, bırak bu işi kardeşim.
Son Suffocation albümünün prodüksiyonu da benzer bir kafadaydı ama o bundan çok daha iyiydi. Şu cinayet müziği leş gibi bir prodüksiyonla dinlemek isterdim.
Umarım ilerleyen zamanlarda durumu kabullenebilirim ama şu an benim için maalesef bir başyapıt değil.
Yeni dinleyebildim, evet eski gruplar’ın yeni ablbümleri özelinde gerçekten de tepelere oynuyor, her zaman kritiklerde ve yorumlarda dönen “bunu eski bir grup değil de yeni bir grup ilk albümü olarak çıkartsaydı…” geyiği aklıma geldi, yeni bir grup şu albümü debut olarak çıkartsa gerçekten de kariyerlerine çok hızlı ve güçlü bir giriş yapmış olurlardı.
Bu arada düşük iq’lu bir John Gallagherist olduğum için bence hala daha make them beg for death bir gömlek üst bu albümden :D
Tan Solo’nun bahsettiğine +1. Başta pek adını koyamadığım ama sonradan sonraya ‘evet lan’ dedirten bir durum oldu. Ayrıca bir de akılda kalıcılık yönünden biraz sıkıntılı buldum. Abartmıyorum 20 kereden fazla dinledim ama kritikte de bahsedilen bir iki nokta dışında aklımda yer eden pek bir şey kalmıyor geriye. Kazımasyon, vurdu kırdı iyi güzel de tuğlaların arasına biraz daha fazla harç koyulmalıymış sanki. Diabolizer’ın son albümü de fazla karambol gelmiş ve buruk bir tat bırakmıştı, bu da benzer etkiyi yaptı. Bilmiyorum belki sorun bendedir.
Albümü gömmek değil niyetim; övülecek kısımları yeterince övüldüğü için bahsetmedim. Diskografide ileri atılmış adımdır neticede ama ilk dönem Cryptopsy hala daha ayrı noktada benim için.
@OblomoV, Dediğin gibi ileri atılmış bir adım, ilk iki albüm zaten brutal death metal abideleri, None So Vile üzerine bir albüm gelemez zaten bu alanda. Beni sevindiren eski tarzlarına bu kadar geri dönüş yapabilmeleri.
Yarrağıma benzeyen tipine bakmayip, işyerindeki tüm kadınlarla arkadaşlık kurmaya çalışan, 2-3 erkek görünce ortamda ne bok yiyeceğini sapıtan karatersiz yalaka inceller dinlemesin.
Yazıda bahsettiğim şeyi buraya da taşıyayım.
SUFFOCATION – Hymns from the Apocrypha
CANNIBAL CORPSE – Chaos Horrific
DEFEATED SANITY – Chronicles of Lunacy
DYING FETUS – Make Them Beg for Death
CATTLE DECAPITATION – Terrasite
NILE – The Underworld Awaits Us All
CRYPTOPSY – An Insatiable Violence
Son albümler özelinde sıralamanız nasıl?
Benim şöyle:
Cryptopsy > Defeated Sanity > Suffocation > Terrasite > Dying Fetus > Cannibal Corpse > Nile
24.06.2025
Dinlediklerim arasından:
Make Them Beg for Death > Terrasite > Hymns from the Apocrypha > The Underworld Awaits Us All > Chaos Horrific
24.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Defeated Sanity > Cryptopsy > Dying Fetus = Suffocation > Cannibal Corpse > Nile > Cattle Decapitation
24.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Cryptopsy > Defeated Sanity > Cattle Decapitation > Dying Fetus > Cannibal Corpse > Suffocation > Nile (son albümler üzerinden)
Bizim Cenotaph ve Japon hayvanlığı Viscera Infest de dahil edilmeli bunlara.
25.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Cryptopsy > Nile > Dying Fetus > Defeated Sanity > Suffocation > Cannibal Corpse > Cattle Decapitation
25.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu,
Defeated Sanity > Cattle Decapitation > Dying Fetus > Cannibal Corpse > Suffocation > Nile > Cryptopsy
27.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Defeated Sanity > Suffocation > Cryptopsy > Dying Fetus > Cattle Decapitation > Nile > Cannibal Corpse
İlk 4 sıra arasında çok çok ufak farklar var
27.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Suffocation, Cryptopsy, Dying Fetus, Defeated Sanity, Yamyam Cesedi, Cattle Decapitated, Nile.
Nil Nehri’ne kesilmiş sığır kafaları atılırken, mahzen gibi bir mezarda ölü bir cenine yapılan otopsiden yayılan cerahat kokusu etrafa sızıyordu. İnsanlar bu iğrenç kokudan boğulma noktasına gelmiş, akıl sağlıklarını kaybetmek üzereydiler.
27.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, Dyin Fetus >= Cattle Decapitation > Cryptopsy >= Defeated Sanity > Suffocation > Nile > Cannibal Corpse
MANYAK GÜZEL.
Albümü henüz dinlemedim ama kritik iştahımı açtı doğrusu eline sağlık
Hangi parçasını daha çok övsem, hangi müzisyeni ön plana çıkarsam bilemedim. Her saniyesi ile yıkıp geçen, akıl söken bir iş. Yayınlanan parçalar zaten albümün ne seviye hayvanlık içereceğini belli etmişti ama, bu gerçekten başka bir seviye oldu. Sonraki yıllarda yeni albüm gelir mi bu saatten sonra grup elemanları düşünsün. Aşılması neredeyse mümkün olmayan bir eser bu. Sabırlar diliyorum…
All I heard was groove on groove on groove!!! But I fucken loved it so much! <3
Matts vocals does it for me all the time. Him tapping on to the nasty gutturals every now and then is pure menacing. <3
24.06.2025
@PapayaBlood, unrelated topic, but I always thought the most popular Cryptopsy song is Phobophile, but Crown of Horns and Graves of the Fathers are played more than Phobophile on Spotify. That’s somehow interesting to me haha
24.06.2025
@Ahmet Saraçoğlu, I totally see that! Now that you mention those, I’ll go ahead and listen to None So Vile! lol I actually prefer ten times more “Slit Your Guts” from that album.
DEHŞET-ÜL VAHŞET.
Olm noluyo lan. Cryptopsy’i güncelli takip etmiyodum hiç. Edeyim ya madem öyledirse.
Neler diyonuz.
Buraya bir sürü şey yazabilirdim ama yazmayacağım. Siz kafayı yemişsiniz, uçmuşsunuz. Durup da laak! diye son yılların en iyi Dm albümlerinden birisini yapmışsınız.
Ben kutlamıyorummm. Beton gibi albüm
Bu albümü ilk dinlediğimden beri aklıma direkt Monolith of Inhumanity ve Wrong One to Fuck With geliyor. Öyle bir albüm.
Cryptopsy’ye çok hakim değildim, albümü başlatmamla The Nimis Adoration’ın suratıma boşalması bir oldu. Adamlar surata boşalan şarkı yapmış. Dehşet içinde dinliyorum.
Tahminimce bu kadar hızlı ve gürültülü bir müziği daha anlaşılır kılmak için böyle bir prodüksiyon tercih ediyorlar, ama ben bu durumdan hiç memnun değilim. Enstrümanlar kulağa hiç gerçek gelmiyor. Nerede None So Vile’daki doğal prodüksiyon, nerede buradaki sıkıcı modern metal prodüksiyonu… Tamam, herkes Colin Marston’la çalışmak zorunda değil, ama Flo Mounier’nin en kabiliyetli ekstrem metal davulcularından biri olduğunu bilmesem şu davullar programlama derdim. Ya abartmıyorum şundan daha gerçek tınlayan programlama davullar duydum. Christian Donaldson, bırak bu işi kardeşim.
Son Suffocation albümünün prodüksiyonu da benzer bir kafadaydı ama o bundan çok daha iyiydi. Şu cinayet müziği leş gibi bir prodüksiyonla dinlemek isterdim.
Umarım ilerleyen zamanlarda durumu kabullenebilirim ama şu an benim için maalesef bir başyapıt değil.
Açılış parçasına bittim eridim.
Özellikle 1.55 gibi başlayan kısımda her seferinde budur ulan! diye bağırıyorum.
Bravo
Git gide devleşiyor. İnanılmaz bir iş gerçekten.
Yeni dinleyebildim, evet eski gruplar’ın yeni ablbümleri özelinde gerçekten de tepelere oynuyor, her zaman kritiklerde ve yorumlarda dönen “bunu eski bir grup değil de yeni bir grup ilk albümü olarak çıkartsaydı…” geyiği aklıma geldi, yeni bir grup şu albümü debut olarak çıkartsa gerçekten de kariyerlerine çok hızlı ve güçlü bir giriş yapmış olurlardı.
Bu arada düşük iq’lu bir John Gallagherist olduğum için bence hala daha make them beg for death bir gömlek üst bu albümden :D
“Mitinge değil eyleme geldik” albümü olmuş!
Tan Solo’nun bahsettiğine +1. Başta pek adını koyamadığım ama sonradan sonraya ‘evet lan’ dedirten bir durum oldu. Ayrıca bir de akılda kalıcılık yönünden biraz sıkıntılı buldum. Abartmıyorum 20 kereden fazla dinledim ama kritikte de bahsedilen bir iki nokta dışında aklımda yer eden pek bir şey kalmıyor geriye. Kazımasyon, vurdu kırdı iyi güzel de tuğlaların arasına biraz daha fazla harç koyulmalıymış sanki. Diabolizer’ın son albümü de fazla karambol gelmiş ve buruk bir tat bırakmıştı, bu da benzer etkiyi yaptı. Bilmiyorum belki sorun bendedir.
Albümü gömmek değil niyetim; övülecek kısımları yeterince övüldüğü için bahsetmedim. Diskografide ileri atılmış adımdır neticede ama ilk dönem Cryptopsy hala daha ayrı noktada benim için.
29.06.2025
@OblomoV, Dediğin gibi ileri atılmış bir adım, ilk iki albüm zaten brutal death metal abideleri, None So Vile üzerine bir albüm gelemez zaten bu alanda. Beni sevindiren eski tarzlarına bu kadar geri dönüş yapabilmeleri.
Dümdüz köpeklik bu ya başka bir şey değil.
çüş aq
Lavabo aşşada birader.
Albüm inanılmaz.
Ama o Malicious Needs yok mu o Malicious Needs.
3:35′ten sonra o tatlış tatlış Cattle Decapitation’a bağlayışı -> büyük Türk düşünürü vilehand’ın dediği gibi: “sankim beni sikiyler”
ohhhhhh çok iyi
Yarrağıma benzeyen tipine bakmayip, işyerindeki tüm kadınlarla arkadaşlık kurmaya çalışan, 2-3 erkek görünce ortamda ne bok yiyeceğini sapıtan karatersiz yalaka inceller dinlemesin.