Bazen bazı albümleri daha hiç dinlemeden, bir sebepten, sevmeye hazır oluyorsunuz.
Ya kapağı ya adı ya grubun imajı ya da başka bir nedenden grup size pozitif bir hava veriyor ve iyi olmasını umuyor, sanki sevecekmiş gibi hissediyorsunuz. Bu şekilde hissedip haklı çıktığım ve pek bir memnun olduğum sayısız albüm var.
Tabii bu şekilde hissedip beklediğimi bulamadıklarım da bir o kadar fazla.
Yeni DROUTH albümü “The Teeth of Time”ı nedendir bilmem daha dinlemeden sevmeye hazır konuma geçmiş ve “ay hadi işşşşşşallah” diyerek başlatmıştım.
DROUTH ABD’li bir black/death metal grubu. Böyle deyince insan ister istemez aşırı kötücül, kaotik, rezil rüsva bir şeyler hayal ediyor. Kafalarda her tür pislik, karmaşa, ölümcül düzeyde hayvanlık canlanıyor. Ne var ki DROUTH o denli ekstrem bir müziğe, tavra sahip değil.
Evet, yaptıkları müzikte black metal ve death metal unsurları var, lakin bu türü icra eden pek çok grup kadar militan düzeyde bir kötülükleri yok.
Bunun başlıca sebebi black metal taraflarını doksanların ortalarındaki ve ikinci yarısındaki melodik black metal gruplarının yaptığı nispeten daha ılıman black metal karakterinden derlemiş olmaları. Black metallerinde melodi de var keder de.
Arada IMMORTAL’vari rifler de var DISSECTION, SACRAMENTUM, UNANIMATED kasa melodiler de. Bu melodilerin büyük kısmı şeytani taraftan gelmiyorlar ve “gazlı hüzün” veya “ezikleşmeyen ızdırap” ekseninde seyrediyorlar.
Sebepsiz yere umutlu olduğum “The Teeth of Time”la ilgili olarak umduğumu bulamamamı sağlayan konuların başında grubun yaptığı müziğin atmosfer yaratma konusunda çok da mahir olmaması geliyor. Şarkılar arka arkaya eklenen rif ve melodilerden oluşuyor ve bir bütünlük sağlama konusunda bence çok da etkileyici bir yere ulaşamıyorlar. Bu durum ister istemez albümün içine girmeyi zorlaştırıyor. Grubun en iyi yaptığı şey kesinlikle çift gitarlı, kederli, blast beat’li black metal ve buna abandıkları anlarda, mesela albüme adını veren şarkının kimi yerlerinde veya “False Grail”ın başı gibi daha azgın yüklendikleri kısımlarda gayet başarılılar.
Ne var ki dinlerken odağın bir sebepten kaydığını düşünmeme yol açan tuhaf bir kopukluk hissediyorum. Bu hissi destekleyen diğer bir -kısmi- sıkıntım da albümün prodüksiyonunu bir hayli kuru bulmam. Gitar, davul gayet organik tınlıyorlar, sırıtan bir tarafları yok, lakin bir sebepten albümün miksinde bir sorun varmışçasına duyduğum şeyden tam anlamıyla profesyonel bir prodüksiyon hissi alamıyorum. Bas gitar da gayet duyulur düzeyde, ancak enstrümanlar bir şekilde bütünleşemiyor gibi hissediyorum. Belki de bu sadece bir his, ancak “The Teeth of Time”ın dinleyici olarak bana verdiği bu.
DROUTH iyi yaptığı şeyleri cidden iyi yapan bir grup ve sadece bu taraflarıyla sınırlı kalsalar cidden çok sevilesi bir noktada olabilirler. Ne var ki yukarıda bahsettiğim kopukluk hissi veren bestelerden ve prodüksiyondaki kuruluktan dolayı tam olarak içine girmeyi başaramıyorum. Belki başaran olur, onlar şüphesiz ki benden daha çok keyif alacaklardır.