“Bu kadar fazla sayıda üst düzey şeyin aynı albümde olması haksızlık” dedirtecek kadar iyi bir albümle birlikteyiz bugün.
DORMANT ORDEAL 2005 yılında davulcu Radek Kowal’ın solo teknik death metal projesi olarak hayata geçen bir oluşum. Kowal 2008 yılında DORMANT ORDEAL’ı solo projeden çıkarıp gerçek bir gruba döndürmek amacıyla bir vokalist ve bir gitarist alıyor ve sadece davullara odaklanıyor. Bu kadro 2013-2021 arasında üç albüm çıkarıyor ve Kowal 2023’te ayrılarak kendi kurduğu DORMANT ORDEAL’ı gruba sonradan katılan iki arkadaşına teslim ediyor.
Grubun önceki albümü “The Grand Scheme of Things”i çıktığı sene dinlemiş, ancak o dönemki bazı durumlardan ötürü incelemeyi unuttuğumu çok sonradan fark etmiştim. O albüm, sadece adından bile anlaşıldığı üzere hem tema hem müzik olarak derinlere temas eden son derece güçlü bir albümdü ve DORMANT ORDEAL’ın o noktaya kadarki bilinirliğini epey bir artırmıştı. Yine de Polonya sahnesine baktığımız zaman ülkeden çıkan bir dolu üst düzey grup arasında DORMANT ORDEAL’ın nispeten geri planda kaldığını ve yaptığı müziğin seviyesi düşünüldüğünde underrated kategorisinde yer aldığını söyleyebiliriz.
Yeni albümleri “Tooth and Nail”e baktığımızda ise daha ilk andan grubun bu albüme daha farklı bir ilhamla, motivasyonla, iştahla hazırlandığını ve DORMANT ORDEAL’ın kendi evreni içerisindeki en büyük patlamasını yapacağı albümün bu olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Adamlar zaten çok iyi oldukları şeyleri daha da köpürterek ve kendilerini aşma hedefi ekleyerek sunuyorlar. Bunu yapmalarını sağlayan şeyler arasında albümün müthiş prodüksiyonu, hayvan gibi güçlü gitar yazımı ve bu albümde gruba konuk olan davulcu Chason Westmoreland 2025’in en iyi davul performansı adayı davulculuğu var.
Grubun bu albümde sunduğu müzikal karakter, “The Grand Scheme of Things”dekine göre daha agresif, daha hırslı, öfke ve nefret dolu. O albümde yer yer, mesela “At the Garden’s Gate”teki gibi hem sert hem de derinliklerinde keder barındıran rifler, melodiler vardı. “Tooth and Nail”de de bu tarz işler var, ancak agresif kısımlar bu kez daha da diş gösterir nitelikte. Özellikle albümün ilk üçte birlik bölümünde çok belirgin bir nefret kusma, kin besleme var. “Tooth and Nail” ULCERATE’in efsane şarkısı “Burning Skies”ın girişini andıran tekinsiz bir girişle başlayan “Wije i mary, Pt. 1” ile açılıyor ve darbe üstüne darbe indirerek ilerliyor. Şarkılar devam ettikçe grubun gerçekten de hiç şakası olmadığını görüyoruz. Yeri geliyor NILE’vari oktavlı riflerle ortamı karartıyor, yeri geliyor azman DECAPITATED rifleriyle olayın kemik kıran tarafını öne çıkarıyorlar. “Halo of Bones”un belirli anlarında “Thelema.6” ve “Satanica” dönemi BEHEMOTH’un güncellenmiş, steroid takviyesi yapılmış ve daha da kudurtulmuş bir versiyonunu sunarken, albümdeki en sevdiğim şarkılardan olan “Orphans”ın 3.52’de ise DECAPITATED “Anticult”tan fırlama bir rifle kafa göz giriyorlar.
Albümün ilk yarısındaki acımasızlık, olağanüstü güzellikteki “Dust Crown”ın ardından son üç şarkıda biraz daha duygulara hitap eden bir yere kayıyor ve can pazarı şeklindeki riflerle kederli notalar bir arada çarpışıyor. “Tooth and Nail”in tamamına kefilimi, ancak “Opehans”, “Solvent” ve “Dust Crown” üçlüsü, en azından bu sene içinde duyduğum aralıksız en kusursuz 18 dakikalardan biri olarak resmen gövde gösterisi yapıyor.
Çarpışma ifadesini kullandığımıza göre “Tooth and Nail”ı özel kılan en önemli unsurlardan birine daha etraflıca değinebiliriz. Yukarıda da bahsettiğim gibi albümde MUAZZAM bir davulculuk performansı var. Chason Westmoreland şu anda metal dünyasının bilinen, ne kadar iyi olduğu herkesçe bilinen isimlerinden biri olmayabilir, ancak bu albümdeki davul performansı onun tek kelimeyle kusursuz bir metal davulcusu olduğunu herkese gösterecek nitelikte. Westmoreland EQUIPOISE’un “Demiurgus” albümünde de çalıyordu ve o albümün incelemesinde kendisi için “eski THE FACELESS davulcularından Chason Westmoreland deli gibi yardırıyor” ifadesini kullanmışım. Aynı şekilde HATE ETERNAL’ın “Infernus” incelemesinde de, yazıyı yazan arkadaş “‘Infernus’a dair değinilmesi gereken en önemli şeylerden biri de elbette ki gruba geçtiğimiz sene katılan yeni davulcu Chason Westmoreland’in albüme ve genel olarak HATE ETERNAL müziğine yaptığı katkı” diyerek bu arkadaşın herhangi bir davulcu olmadığını vurgulamış, ki bu yazının yazıldığı sırada Westmoreland henüz 26 yaşındaydı. Kendisi “Tooth and Nail”ın böylesine aşmış olmasını sağlayan en önemli kalemlerden biri ve abartısız, şakasız yılın en görkemli davul performanslarından birini, belki de birincisini sunuyor.
Uzun lafın kısası, DORMANT ORDEAL “Tooth and Nail”de adeta “çok iyi olmayan hiçbir şey sunmuyor”. Albümde duyduğunuz her bir unsur “çok iyi” ile “aşmış” arasında gidip geliyor ve bu da ortaya nefes kesici heybette, çok zekice tasarlanmış, yıl sonu listelerinin büyük bir kısmında görmemiz gerektiğini düşündüğüm bu albümü çıkarıyor.
Gerçekten çok iyi. Fazla iyi. Haksız rekabet dedirtecek kadar iyi.
Şarkılar 1. Wije i mary, Pt. 1
2. Halo of Bones
3. Horse Eater
4. Orphans
5. Solvent
6. Dust Crown
7. Against the Dying of the Light
8. Everything That Isn't Silence Is Trivial
9. Wije i mary, Pt. 2
Albüm bir haftadır arka plan müziğim oldu, halo of bones’u albüm çıkmadan önce dinlemiştim ve melechesh hayranı herhalde bu adamlar demiştim ama albüm çok daha fazlası çıktı.
Grubu ilk defa bu yazı ile tanıdım. Mükemmel olmuş. Davulcu da Ahmet Bey’in dediği kadar iyi. Halo of Bones yer yer Misery index tadı bile veriyor, bilmesem Adam Jarvis çalıyor derdim.
Tanıdığım bütün Polonyalılar ya çok şeker insanlardı ya da biraz içe dönük tiplerdi. Ancak içlerinde nasıl bir öfke ve nefret biriktiriyorlarsa, bu müziklerine son derece yansıyor.
“Yeni Dormant Ordeal albümünde, Behemoth var, Blaze of Perdition var, Manbryne var. Polonya zip.
Bir önceki albümden iyi değil diye düşünüyorum, yine de baya klas iş.”
Albüm gerçekten iyi, özellikle 89 doğumlu davulcu arkadaş resmen gövde gösterisi yapmış. Ben bu elemanın hiç seks yapmadığını düşünüyorum. Adam bu konudaki tüm öfke ve enerjisini davul üzerinde harcamayı seçmiş.
Davul konusundan bağımsız olarak; albümün çoğu yerinde ben burayı biliyorum, lan bu çok tanıdık derken buluyorum kendimi ve bu sebeple en azından benim için ne kadar uzun ömürlü olur bilmiyorum. Bu tanıdıklık kısmı deliler gibi coşmamı engelliyor maalesef. Bir önceki albüm hem beste hem hissiyat anlamında benim için bu albümün çok çok önünde.
@Scream Bloody Gore, sadece Machine Head’in olduğu gün, yani ikinci gün gidebilirim. Yani şöyle, diğer iki gün hiç ilgimi çekmiyor ve o yeme+içme+yol masrafına giremem.
Eğer 3 gün boyunca tüm grupları izlemek isteyen tanıdığın varsa o kişinin hakkına da girmek istemem. Ama yoksa tabi bileti seve seve alır ikinci gün gelir, Bleed from Within, Machine Head ve Kreator izler kaçarım.
Tüm iletişim bilgilerimi Ahmet’den alabilirsin. Netleşince haberleşelim çünkü eşime de bilet almam gerecek.
Albüm bir haftadır arka plan müziğim oldu, halo of bones’u albüm çıkmadan önce dinlemiştim ve melechesh hayranı herhalde bu adamlar demiştim ama albüm çok daha fazlası çıktı.
Mis gibi iş olmuş.
Kesinlikle bu yılın albümü (benim için)
Sikim gibi albüm. O yüzden sikime verdiğim puanla aynı puanı veriyorum. 10/10.
Albüm muhteşem de, Dust Crown bu sene duyduğum en iyi şeylerden biri.
Albüm öyle bir bağımlılık yaptı ki müzik dinleyemediğim anlar albümü özlüyorum.
Taş gibi albüm. Sene sonu listemde kesinlikle.
İçinde ‘At Yiyen’ diye bir şarkının olduğu albümden mülayimlik tabii ki beklemiyordum. Bu yılın en flaş işlerinden biri. Iskalamak hata olur 8,5/10
Bu Polonyalıları neyle besliyorlar lan.
The Grand Scheme of Things > Tooth and Nail. İkisi de fazlasıyla iyi albümler ama. Tooth and Nail’deki davulculuk, TGSoT’deki besteler döver.
Grubu ilk defa bu yazı ile tanıdım. Mükemmel olmuş. Davulcu da Ahmet Bey’in dediği kadar iyi. Halo of Bones yer yer Misery index tadı bile veriyor, bilmesem Adam Jarvis çalıyor derdim.
Tanıdığım bütün Polonyalılar ya çok şeker insanlardı ya da biraz içe dönük tiplerdi. Ancak içlerinde nasıl bir öfke ve nefret biriktiriyorlarsa, bu müziklerine son derece yansıyor.
10/10, taş gibi.
Daha önce şunu yazmıştım ve hâlâ arkasındayım:
“Yeni Dormant Ordeal albümünde, Behemoth var, Blaze of Perdition var, Manbryne var. Polonya zip.
Bir önceki albümden iyi değil diye düşünüyorum, yine de baya klas iş.”
Albüm gerçekten iyi, özellikle 89 doğumlu davulcu arkadaş resmen gövde gösterisi yapmış. Ben bu elemanın hiç seks yapmadığını düşünüyorum. Adam bu konudaki tüm öfke ve enerjisini davul üzerinde harcamayı seçmiş.
Davul konusundan bağımsız olarak; albümün çoğu yerinde ben burayı biliyorum, lan bu çok tanıdık derken buluyorum kendimi ve bu sebeple en azından benim için ne kadar uzun ömürlü olur bilmiyorum. Bu tanıdıklık kısmı deliler gibi coşmamı engelliyor maalesef. Bir önceki albüm hem beste hem hissiyat anlamında benim için bu albümün çok çok önünde.
“Dust Crown”dan çıkamıyorum. Ne biçim şarkı yapmış ruh hastaları.
albümün gitarları köpek ediyor
“Horse Eater” baya Kriegsmaschine şarkısı aslında.
Ben davul çalıyor olsam “Halo of Bones”u duyduktan sonra kendimi emekli eder, bir daha davula elimi sürmem.
4.08′de başlayan melodiyi daha önce duydum ama hangi gruptu anımsayamıyorum muhtelen Entombed’du. https://youtu.be/_KJChFTwfjM?t=248
27.05.2025
@Cerca C., https://youtu.be/tQUzrZ2Ts_0
Solvent’i kimseye dinletmiyorum, böylece çevremle aram bozulmuyor. Küfür gibi şarkı.
Bu albümün davulları ile aşk yaşıyorum. Yok böyle bişey.
“Dust Crown” dünyanın en iyi şarkısı olabilir mi? Bence olabilir.
10.06.2025
@ismail vilehand, Bu senenin zirvesi olabilir.
10.06.2025
@Scream Bloody Gore, davulcu arkadaş 10 sene önce Hate Eternal’ın Infernus albümü ile akıl sağlığımızı bozmuştu zaten.
Ayrıca bu adamın babası ünlü bir jazz, funk müzisyeniymiş. Umarım bu albümü dinleyip kalpten gitmez.
10.06.2025
@ismail vilehand, bu arada Headbangers Weekend’e sağlık problemlerinden dolayı gidemezsem biletimi sana verebilir miyim?
10.06.2025
@Scream Bloody Gore, sadece Machine Head’in olduğu gün, yani ikinci gün gidebilirim. Yani şöyle, diğer iki gün hiç ilgimi çekmiyor ve o yeme+içme+yol masrafına giremem.
Eğer 3 gün boyunca tüm grupları izlemek isteyen tanıdığın varsa o kişinin hakkına da girmek istemem. Ama yoksa tabi bileti seve seve alır ikinci gün gelir, Bleed from Within, Machine Head ve Kreator izler kaçarım.
Tüm iletişim bilgilerimi Ahmet’den alabilirsin. Netleşince haberleşelim çünkü eşime de bilet almam gerecek.
💛🖤
Terli Ankara gecelerinin bela albümü ❤️
Merhamet edin efendim.
Bakalım bu sene daha iyi bir albüm çıkacak mı. Baya rakipsiz kaldı şu an.
Everything that isn’t silence is trivial 5:07′den sonuna kadar inanılmaz bir şey, hipnotize edici. Mükemmel
Halo of Bones bu sene çıkmış en iyi şey.
The dust crown once wanted by no one
The dust crown now wanted by all