2000 yılından bu yana metalle ilgili bir şeyler karalayan; 2004’ten beri çeşitli site ve dergilerde yazılar yazan; kendisi de grup kurmuş, konserler vermiş, albümler çıkarmış, organizasyonlarda yer almış bir insan olarak bugüne dek bana metalle ilgili olarak en çok sorulan soruların başında Türk gruplarının neden uzun soluklu olamadığı, Türkiye sahnesinin neden dışarıya açılamadığı gibi yerel sahnemize odaklanan sorular geliyor.
COSMOVEILLANCE’ı dinleyip potansiyellerini görünce yazıya böyle başlayasım geldi. Günün birinde sadece bu konulara odaklanan kapsamlı bir yazı yazmak istiyorum, ancak şu an için biz önümüze ve elimizdekilere bakalım.
Bugün sitemizde ağırladığımız COSMOVEILLANCE bundan on yıl önce gitarist Gökalp Ülkü tarafından kurulan İstanbullu bir teknik death metal grubu.
On yıl önce kurulmuş olmasına rağmen ilk şarkısını geçtiğimiz sonbaharda yayınlayabilen COSMOVEILLANCE, iki ay kadar önce de ilk albümü “Spatiotemporal Evolution”ı ortamlara sundu. “Hem zamanda hem mekânda gerçekleşen evrim” anlamına gelen “Spatiotemporal Evolution”, adının hakkını veren tarzda dolambaçlı ve katmanlı bir müzik barındıran, grubun bilim ve felsefe temalı şarkı sözlerinin altını dolduran bestesel derinliğe sahip bir çalışma.
Her ne kadar COSMOVEILLANCE bir worship grubu olmasa ve dümdüz başka bir büyük grubun ayak izlerini takip etmese de teknik death metal, yapısı itibarıyla grupların birbirine benzeşmesinin çok mümkün olduğu bir tür. Dolayısıyla COSMOVEILLANCE’ı dinlerken de akıllara türün önemli icracılarının gelmesi gayet doğal. Grubun kendi ifadesiyle NECROPHAGIST, GOROD ve DEATH’ten ilham alan COSMOVEILLANCE, benzer karakterdeki gruplardan OBSCURA, BEYOND CREATION, FIRST FRAGMENT gibi isimlerin izlerini de taşıyor.
Sololara baktığımızda güzel bir çeşitlilik ve renk cümbüşü görüyoruz. Onun kadar neoklasik olmasa da Muhammed Suiçmez etkisi yadsınamaz. Benzer şekilde baslarda da BEYOND CREATION ve FIRST FRAGMENT’ta yaptıklarıyla sülalesine sövdüren Forest’tan alınan belirgin ilhamlar var. Özellikle teknik death metal özelinde bu tarz benzeşmelerin diğer türlere kıyasla daha olağan ve makul olduğunu düşünüyorum. Teknik death metal doğası gereği genelde teorik tarafa daha yatkın, hatta kimi zaman bağımlı olduğundan birtakım benzeşmelerin olması, hele ki COSMOVEILLANCE’ın daha ilk ürününden böyle benzeşmelerin olması normal, hatta belki de kaçınılmaz. Sonuçta ilk albümlerinde bu işi daha da ileriye götürüp ilham aldıkları gruplara tribute düzeyinde gönderme yapan isimler olduğunu da biliyoruz. Misal THE ZENITH PASSAGE’ın “Solipsist”teki “Holographic Principle II: Convergence”ın 36. saniyesindeki aleni NECROPHAGIST göndermeli rifi hâlâ akıllarımızda. COSMOVEILLANCE’ın bu tarz bir “X’i çok seviyoruz ve X olmasaydı burada olamazdık, o yüzden dümdüz X’i hatırlatan bir rif yazdık” gibi olayları yok. Genel sound açısından OBSCURA ve BEYOND CREATION net hissediliyor, evet, ama kötü niyetli ya da kolaya kaçan bir durum asla yok.
Gitar icrası kesinlikle dünya çapında ve sadece temiz sweep atılabiliyor oluşuyla yetinmeyen, üstüne kafa yorulmuş sololar var. Prodüksiyonun temizliği de bu durumun öne çıkmasına destek oluyor. Son otuz beş yıldır teknik death metal dünyasındaki perdesiz bas gitar kullanımını şekillendiren Sean Malone, Tony Choy, Steve DiGiorgio ve sonrasında gelen Jeroen Paul Thesseling, Dominic Lapointe gibi isimlerle birlikte özellikle son on yılda teknik death metaldeki etkin perdesiz bas gitar kullanımı daha da arttığını, bas gitara da lead gitar gibi solo bölümlerinin ayrıldığını görüyoruz (sana göz kırpıyorum “Gloire éternelle”). COSMOVEILLANCE da perdesiz bas konusuna büyük önem veriyor ve katmanlı gitarlarla birlikte öne çıkan bas sayesinde müziğin dolambaçlı yapısı daha da belirgin hâle geliyor.
Eleştirel ya da geliştirilebileceğine inandığım kısımlara geldiğimde, yukarıda bahsettiğim durumlar neticesinde COSMOVEILLANCE’ın an itibarıyla kendine özgü, nevi şahsına münhasır bir sound’ndan söz edemeyiz, lakin yine yukarıda dediğim gibi bu gayet normal ve bunun gelişeceğine kesin gözüyle bakıyorum. Esas geliştirilmesi, hatta bence değiştirilmesi gereken konu ise her ne kadar drum machine yazımı genel olarak fazla sırıtmasa da belirli anlarda bunun çok belirgin şekilde hissedildiğini düşünüyorum. Hem performans hem kayıt masrafı hem de bazı başka meseleler yüzünden canlı davul kaydının özellikle teknik death metal albümü kaydederken en sıkıntılı şey olduğunun farkındayım ve çoğu genç davulcunun haftada 100 saat prova yapabildiği kendine ait garajının olduğu ABD dışındaki pek çok ülkeden çıkan çoğu teknik death metal grubunun en azından ilk albümlerini çıkarabilmek için drum machine kullanmak zorunda kalabildiklerini de biliyorum, lakin bunu neredeyse hiç hissettirmeden VST davul kullanmak da mümkün. Albümün geneli gayet yeterli olsa da örneğin “Omnipotent Perpetuality”nin 28. saniyesinde giren %100 tuşeli seri trampet vuruşları doğal olarak drum machine hissini öne çıkarıyor. Bu gibi detaylar ister istemez suni bir tat veriyor, o yüzden COSMOVEILLANCE’ın sonraki işlerinde bu tür detaylara daha çok dikkat edeceğini düşünüyorum. Tabii canlı davul kaydı yapabilirlerse çok daha iyi olur, onu söylemeye gerek yok.
Bir ilk albüm olduğu düşünüldüğünde bana kalırsa “Spatiotemporal Evolution” gayet olumlu bir ilk intiba yaratıyor. Kendi teknik death metal sound’unu, kimliğini bulması biraz zaman alabilir, lâkin grubun çok yetenekli isimlerden oluştuğu ortada ve ülkemizden bu tarzda çok da fazla grup çıkmadığı düşünüldüğünde COSMOVEILLANCE’ın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yazıda adı geçen grupları seviyorsanız, teknik death metal adına ülkemizden çıkan değerli işlerden biri olan “Spatiotemporal Evolution”ı dinlemenizi öneririm. Kadro problemleri yaşamazlarsa, uzun soluklu olabilirlerse, COSMOVEILLANCE’ın bundan daha iyisini yapacağına dair en ufak bir şüphem yok.
9 şarkılık , ülkemizde çok nadir türde bir albüm yayınlıyorsun bir tane Türkçe söz olmaz mı , bence bizim grupların en temel sorunu ingilizce söz yazması , bu türü dinlemek isteyen vatandaş Theory in Practice , Allegaeon , Psycroptic gibi gruplar varken seni nasıl bulup dinlesin , bari Türkçe bir şeyler yaz o cezbedici olsun misal bak Kaptan Kadavra’ya ilk albümden bu yana tamamı Türkçe şarkılar yayımladı şuanda belki de ülkenin en aktif metal grubu , amaç hobiyse istediklerini yapabilirler ama amaç dinleyici kazanmak , tanınmak vb. ise işleri çok zor , albüm iyi ama kaç defa dinlerim veya tekrar dinler miyim emin değilim , Türkçe olsaydı durum farklı olurdu .
Albüm iyi hoş ama bir konuya değinmek istiyorum
9 şarkılık , ülkemizde çok nadir türde bir albüm yayınlıyorsun bir tane Türkçe söz olmaz mı , bence bizim grupların en temel sorunu ingilizce söz yazması , bu türü dinlemek isteyen vatandaş Theory in Practice , Allegaeon , Psycroptic gibi gruplar varken seni nasıl bulup dinlesin , bari Türkçe bir şeyler yaz o cezbedici olsun misal bak Kaptan Kadavra’ya ilk albümden bu yana tamamı Türkçe şarkılar yayımladı şuanda belki de ülkenin en aktif metal grubu , amaç hobiyse istediklerini yapabilirler ama amaç dinleyici kazanmak , tanınmak vb. ise işleri çok zor , albüm iyi ama kaç defa dinlerim veya tekrar dinler miyim emin değilim , Türkçe olsaydı durum farklı olurdu .
başarılı