# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
SEPULTURA – Quadra
| 28.02.2020

Biz Brezilya bebesiyiz aslaaaan.

SEPULTURA dinlediğim ilk “normal olmayan vokalli” grup. “Arise”la tanıştığım, “Chaos A.D.” ile hastası olduğum, Max’li tüm albümlerine orijinal olarak sahip olduğum bu grup bildiğimiz gibi sonradan çetrefilli yollara girdi; bazen saçmaladı bazen sıktı, ara sıra şaşırtıp çokça da vasatlık sundu.

Tüm bunlara rağmen, Max Cavalera ayrılığı sonrasında bocalayan ve gerçekten de vasıfsız albümler çıkaran SEPULTURA’ya bir noktadan sonra haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Adamlar belli ki “Max gitti Sepultura bitti” yorumlarını haksız çıkarmak için var güçleriyle çalışıyorlar. Tamam, belli noktalarda neredeyse bu iddiayı haklı çıkarmaya çalışırcasına mala bağladılar, ama bu kadar negatif PR ve ters algı içerisinde bile tökezlemeden yola devam ettikleri de ortada.

Kendim adına konuşursam, açıkçası Max ve Andreas’ın ortak bestelerini içeren albümlerin kusursuzluğunun ardından, Andreas’ın nasıl yaratıcı olabildiğini bilen biri olarak Max sonrası SEPULTURA’nın büyük bir kısmı benim için dev bir hayal kırıklığı. “Desperate Cry” solosunu yazan adam yıllar boyunca bu kadar boş albümü nasıl yapar, harbiden şaşırtıcı.

Farklı yorumlar alan ve şahsen “Chaos A.D.”den bu yana çıkan en iyi SEPULTURA albümü” olarak nitelendirdiğim “Machine Messiah“ı kesinlikle olumlu yöne atılmış bir adım olarak gören bir dinleyici olarak grubun çıkaracağı bir sonraki albümü %51 olumlu hislerle bekliyor, merak etmesem de “hadi bakalım nasıl bir şey çıkacak görelim” tarzı bir göt oğlanı gibi bekliyordum. Grup epeydir çok vasattı ve “Machine Messiah” en azından bunu %51 olumlu tarafa çekmeyi başarmıştı.

İlk yayınlanan single “Isolation” hem iyi hem de kötü şeyler ifade ediyordu. Sert, tavizsiz, kök suyu kokan bir yapıdaydı ancak tüm bunlar altı doldurulmadıklarında bomboş olmaya da müsait kavramlardı. “Evet sert, ama?” gibi bir hisle sindirdiğim bu şarkının ardından yayınlanan single’ları, albümü daha bütünlüklü özümsemek adına dinlemedim. Son dönemlerde bu konuya dikkat ediyorum; single olarak yayınlanan pek çok şarkıyı albümde daha iyi bulduğumu fark ettim, bu yüzden de meraktan delirmiyorsam albümün çıkışını bekleyip klibi mlibi sonradan izliyorum.

“Quadra”ya dair olumlu olarak karşımıza çıkan başlıca şey SEPULTURA’nın gerçekten de eski thrash metal kimliğini groove metal bazlı son 20 küsur yılıyla harmanlamış olması. Albümü dinlerken akılda kalıcılık, yaratıcılık açısından sıkıntı çeken ancak eski SEPULTURA’yı seven, daha doğrusu SEPULTURA’yı eskiden beri seven dinleyicilerin yüzünü gülümsetecek detaylar içeren şarkılar dinlediğinizi hissediyorsunuz. Gerek gitar kullanımı gerek daha thrashy rif yazımı gerek tonlar gerekse grubun başına gelmiş en iyi birkaç şeyden biri olan Eloy Casagrande’nin nefis davulculuğuyla “Quadra”, öyle boş beleş bir iş olmadığını açık şekilde gösteriyor.

Bu noktada albüme daha konsantre şekilde eğilmemi sağlayan başlıca şeyi söyleyeceğim. “Quadra” SEPULTURA’nın Brezilya, etnik tatlar, Amazon, kabile ekmeği yeme amacı taşımayan ve bunu göze sokar düzeyde gösteren albümlerinden biri. Tamtamdır, arada dangıl dungul fakir yaylısıdır, bu tarz şeyler mevcut. Ancak “biz Brezilya bebesiyiz aslaaaan” tarzı bir durum da yok. Buna rağmen dikkatimi çeken şey, Brezilyalı metal dinleyicilerinin albüme yönelik olumlu yorumları oldu. Pek çok yerde, grubun son 20 küsur yılını çöp diye ifade eden ancak “Machine Messiah”ta başlayan olumlu yönelimin bu albümde çok daha güçlü bir düzleme çıktığını söyleyen Brezilyalı metalciler gördüm. “As bayrakları as as as” şeklinde gezmiyorlar belki, ancak ülkelerinden çıkan tartışmasız en büyük ve önemli metal grubunun bunca yılı heba ettiğini söyleyecek kadar objektif, son yıllarda yükselme trendine girdiğini belirtecek kadar da iyimser olabiliyorlar.

“Guardians of Earth” ve “Agony of Defeat” gibi grubun daha önce neredeyse hiç yapmadığı şeyleri içeren ve başarılı da olan şarkılar, “Quadra”nın değerlenmesini sağlayan başlıca ögeler. Grup ilk single’ındaki gibi “alın sertlik, alın thrash, alın hıamına” diye üstümüze çuvalla içi boş sertlik atmak yerine albümü ciddi anlamda sofistike, yer yer progresif ve yüksek kaliteli fikirlerle bezemiş. Sadece koro vokallerin yarattığı atmosferden bahsetmiyorum; gitar kullanımından hafif deneysel beste trafiğine dek bu gibi şarkılar SEPULTURA’nın 2020’deki güneşi olmayı ve “harbiden düzeliyorlar sanki lan” dedirtmeyi başarıyorlar. SEPULTURA yıllar sonra sadece farklı olsun diye değil, “grup daha önce sunmadığımız türde bir kaliteyle devam etsin” diyebilme amacıyla müzik yaptığını hissettiriyor.

Albümü hatırı sayılır miktarda dinlemiş bir insan olarak, bence “Quadra” güzel özellikleri, akıllıca uygulanmış fikirleri, sevilesi pek çok yanı olan bir albüm. SEPULTURA diskografisi açısından özel bir yeri olacak mı, bir şey söylemek için erken. Sonuçta “SEPULTURA geri döndü!!!” gibi bir durum yok, zaten hem öyle geri dönülecek bir şey yok hem de olsaydı o dönüşü yapacak bir grup yok. Ama her şeye rağmen tutkuyla beste yaptıklarını belli eden, bu devirde “The Pentagram” gibi idealist bir şey yaratabilen, kısacası benim ve benim gibi düşünenlerin yüzünü güldürmeye namzet, albümün pek çok yerinde “helal lan” dedirten bir SEPULTURA var. Bunca yıl sonra grupla olan bağınız kopmuş olabilir, artık her şey için çok geç olabilir, bu gayet normal. Ama SEPULTURA’yı zamanında seviyorduysanız, grupla belki bundan 25 yıl önce dahi olsa güzel şeyler yaşadıysanız, en azından 3-5 “Vay be” demek, “görmeyeli bunlar ne olmuş” diye dudak büzmeli takdir etmek için bile “Quadra”ya 50 dakikanızı ayırmanızı içtenlikle tavsiye ederim.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.82/10, Toplam oy: 44)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Derrick Green: Vokal
Andreas Kisser: Gitar
Paulo Jr.: Bas
Eloy Casagrande: Davul
Şarkılar
01. Isolation
02. Means To An End
03. Last Time
04. Capital Enslavement
05. Ali
06. Raging Void
07. Guardians Of Earth
08. The Pentagram
09. Autem
10. Quadra
11. Agony Of Defeat
12. Fear; Pain; Suffering
  Yorum alanı

“SEPULTURA – Quadra” yazısına 8 yorum var

  1. yenal says:

    Değişik enstrümanların metal müziğe yerinde yedirilmesinden hoşlanıyorum.Bu albümü olgunlaştırdığını ve daha da derinleştirdiğini düşünüyorum.Önemli olan dinlediğinde seni rahatsız etmemesi ve heyecanlandırması.Bu albümü sevmemin bir sebebide daha önce dinlemiş olduğum rap,klasik müzik ve aklınıza gelebilecek kaliteli,birbirinden bağımsız olan her türlü müziğe ilgili olmamdır.Yani kısıtlamam yok.

  2. Ugur says:

    Haberin altına yaptığım yorumu buraya taşıyorum: “Albüm taş gibi”.

  3. Serkan says:

    Dante XXI ile birlikte Sepultura’nın son 20 yılda yaptığı en iyi iki albümden biri olmuş.

  4. bahadır says:

    Jens Bogren boş beleş işlerle uğraşmaz. Albüm üzerinde etkisi büyük.

  5. Ouz says:

    Against’ten bu yana sanırım hiçbir Sepultura albümünü baştan sona dinlemedim. Kritik vesilesiyle bakacağım, acayip merak ettim.

  6. cayır cayır bir albüm olmuş nefis

  7. Yenal says:

    Gerçekten güzel albüm..Yazma ihtiyacı hissettim.Sürekli eski albümlerinden bahsediliyor ama bu albüm müzikalite olarak iyi yerlerde.

  8. Sinan Ceylan says:

    Agony of Defeat gibi bi şeyi iyi ki yapmışlar yalnız.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.