# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
OATHBREAKER – Rheia
| 06.12.2016

Paralaks denemeleri.

Alperen Kartal

“Nasıl başlıyorlar?” Ne zaman bir albüm kritiği yazma girişiminde bulunsam kendime bu soruyu soruyorum. Gerçekten, matematiği olmayan bu elçilik görevine nasıl başlamalıyız? Burada süreç gerçekten birisinin bir müzik türünü, bir grubu, bir dinleme halini anlatması olabilir mi? Yeterince saçma olurdu zaten. Ortada kesinlikle farklı bir şey var. Tüm bu okuduklarınız, eğer okuyorsanız zaman zaman saçma gelebilir fakat burada oluşturulan havuz aslında bir insana bir grup önermekten daha değerlidir. Bu yüzden kritik yazarlarının kafa yordukları albümlere fiziksel ve teorik anlamda hakim olmaları gerekir.

“And the problem that are no longer mine
I resided under your broken feathers
For too long scraps of pictures in a box
Is what remains of those childhood dreams
You’ll never know, The person I’ve become”

- Second Son of R

2008’de Belçika’da kurulan Oathbreaker, sınıflandırmaya göre rock-heavy-avangart-black metal ana zemininde post-hardcore, hardcore-punk, metalcore, crust punk, d-beat, sludge, screamo, post-metal, shoegazing, post-rock elementlerinin diyaloğuyla kat kat yukarı çıkan bir müzik tarzını icra ediyor. Bu cümleyi etikete çok düşkün olan bir kesim için kurdum ancak takdir edersiniz ki Oathbreaker gibi kendi tarzını oluşturmaya çalışan hiçbir grubu bu tarz kalıplara sokamıyoruz. Grubun diskografilerinde “Mælstrøm” (2011), “Eros|Anteros“ (2013) ve Rheia (2016) olmak üzere üç stüdyo albümü ile bir de
çıkışları olan “Oathbreaker” EP’si (2008) bulunuyor.

Oathbreaker, yeni albümüyle dinleyicilerini hem yeni işlevsel şarkı yazımıyla hem de yeni davulcuları Wim Coppers’la selamlıyor. Gruba ayak uydurmadığını söylemek yalan olurdu ama Ivo Debrabandere’yi de grubun uzun soluklu bir dinleyicisi olarak buradan hatırlatmak isterim. Not: Yukarıda grubun çektirdiği en güncel fotoğraf, Rheia sonrası, Debrabandere ile birlikte.

“Dripping all over the floor
I would drag myself outside
As I open the front door
The sun captures my weary face
The weight comes off, when I let go
It’s so strange, being able to feel nothing”

- Being Able to Feel Nothing

Türkiye’de epey az dinleyicisi olan bu grubu “Eros|Anteros” (2013) kritiğinde bir nebze anlatmaya çalışmıştım. Bu yüzden orada yaptığım gibi, yine, sizden albümü şu an dinlemeye başlamanızı rica ediyorum.

Oathbreaker’ın gerçekten farklı bir şey yapmaya çalıştığını grubu çıkış sürecinden beri takip eden biri olarak defalarca tekrarladım ve bu daha ilk dinlemede de kendini fark ettiriyor. Albümü kendi özgün tarzlarını yaratma arzusundaki bir süreç olarak değerlendirmek mümkün. Grup, çizgisinden ayrılmamış gibi gözükse de “Rheia” çizgilerini kalınlaştırmış. Grubun gitaristi Lennart’ın birçok röportaj-söyleşide belirttiği gibi neredeyse tüm Avrupalı genç gruplar gibi sürekli yeni ekipmanlar deneyerek kendi tarzlarını yaratmaya çalışıyorlar. Ne kadar post-rock elementleri artırılmış olsa da en azından vokalist Caro Tange sayesinde; yine o salt çıkıntılığıyla “Eros|Anteros”un tersine Deafheaven, Touché Amoré gibi beraber anıldıkları gruplardan kendilerini birazda olsa soyutlamayı başarmışlar.

“I’m hungry, but I’m losing taste
Let me turn my back on home
Seeking love without boundaries
You ate my heart out, I am stone”

- Immortals

Son yıllarda en sağlam müzikleri yapan grupların bile rezalet video klipler çektiğine şahit olan dinleyiciler olarak bu çalışmada klişe birkaç kimliğe sahip grup çekimleri dışında gerçekten iyi bir görselle karşılaşıyoruz. İmgelerin, dönüşlerin ne anlama geldiğini burada benim açıklamam-anladığımı açıklamam çok hadsizce bir eylem olurdu. Yalnızca Oathbreaker hakkında değil bu tarz müzik yapan zihinler hakkında da bir topoloji oluşturması açısından 10:56″ / “Second Son of R’ın klibini izledikten sonra bir varyasyon ustası minimal besteci Steve Reich müziğini kullanarak Anne Teresa De Keersmaeker’in hazırladığı ve kendisinin uyguladığı kareografiyi izlemeniz bu tür grupların hatta genel anlamda bu tarz agresif notalar planlayan müzisyenlerin ne yapmaya çalıştığını, nerede durduklarını anlamanıza yardımcı olacaktır. İkisi arasındaki bağlantı çok önemli.

Albüm için konuşulacak en genel sorun kesinlikle kayıt. Albümün tüm mühendisliğini Jack Shirley üstlenmiş. Eğer benden bu albümün mix-mastering’i için bir isim söylememi isteseydiniz Shirley son kişi olurdu. Seslerle onun ilgilendiğini öğrenmek beni iki kat üzdü. Shirley’i Deafheaven’da yaptığı mükemmel işlerle tanısam da Rheia benim için çalışmaları arasında en altlarda yerini aldı. Sadece müzisyenlerinin değil mühendislerinin de deneysel bir fikir yapısına sahip olduğu Rheia için bu bir sorun. Oathbreaker gibi zaten sindirilmesi zor şarkılara imza atarak dinleyicilerin ilgisini çeken grupların neden böylesine ses düzenlemeriyle kulak yorgunluğunu azaltmaya çalıştıklarını anlamam sanırım uzun zaman alacak. Özellikle “Being Able to Feel Nothing’i dinlerken gitar soundunun vokali yer yer boğduğunu rahatlıkla görmek mümkün. Umuyorum gitar tonları bir sonraki çalışmalarda tekrar gözden geçirilir. Grupların yeni gear deneyimleri artık neredeyse şart, sound yaratımı sadece dinleyici değil müzisyen içinde kendi müziğinden soğumaması için bir yaşam kaynağı haline geldi fakat bazen de özellikle Oathbreaker gibi Caro’ya sahip özel-ekstrem oluşumlarda yani sound’unun büyük bir kısmını Ses’ine dizayn eden gruplarda böyle felaketler yaşanabiliyor çünkü böylesine yırtıcı, güçlü bir sesin üstünde bir öge inşaa etmeye kalkmak yeni bir şey icad etmeye çalışmaktan çok performansın kondisyonunu düşürüyor.

“My mindruns in circles dropping in the stream
Lines dissolve as I go
Drink me, make me feel something”

- Where I Leave

Grup ilk defa akustik bir parça yazıyor. Eros Anteros’daki dileklerim, özellikle Caro’dan daha fazla clean vokal duyma isteğim gerçek olmuş. Stay Here, albümden ayrı dinlendiğinde tamamen farklı bir tarzın ürünü olarak görünebilir; alternatif ögeler yoğun, “Eros|Anteros” tersine burada dinleyiciyi dinlendirerek ilerlemeyi tercih etmişler. Needles‘la da sanki Stay Here’in bir devamı gibi başlayan soft bir duruş varken birkaç dakika sonra, Oathbreaker parçalayıcılığını görüyoruz. Belki biraz romantik bir cümle olacak ama şunu demek istiyorum ki gereksiz renkten kaçınılmış. Maalesef, albümün geri kalanında da mixin azizliğini Caro’nun vokallerinde yer yer hissetmek mümkün. Caro, diğer albümlerin aksine artık sesini daha esnek kullanabiliyor. Şarkı kapanışı elektronik bir sound’la yaparken. Immortal’dan duydukları vokalden rahatsız olacak birileri mutlaka olacaktır fakat nakarata başlamalarına izin vermelisiniz.

Sanırım albümde anlaşılması gereken şey vokal dinamikleri, bu tür yorumların kullanımı bizleri yeni bir müzik anlayışına götürebilir. Ses dediğimiz etmenin bu kadar aktif kullanımı, kendi sesini tanıyan ve gittikçe tanımaya devam eden bir bedenin söylediği şarkılar bunlar. Bu yüzden tekrarlamak gerek ki maalesef albümün enstürmantal iskeleti Caro’nun sesine erişemiyor. O kendini çok ayrı bir yerde geliştirirken gitarlar ve bas hâlâ kendi içerisinde sanki vokalden bağımsız bir şekilde ilerlemeye çalışıyor. Denilebilir ki grubun yeni davulcusu Wim Coppers grubun bu yeni elementlerine ayak uydurmayı başarabilmiş ve davullar kayıt sırasında iyi mikrofonlanmış. Bu post-rock geçişleri Caro’nun müziği terk ettiğinde hakkını vermek gerek ki kulak yormayan, ideal bir dinleti oluşturmuş.

En başta Deafheaven’dan ayrımından bahsetmeme rağmen yine farklı bir tad arayışı albümün enstürmantal parçası Sorry for This, bana Deafheaven’dan Please Remember’ı anımsattı. Sorry for This’in sayıklamalı Sözlerine bir türlü ulaşamasam da, albümün geri kalanında Deafheaven gibi İncil’den alıntılar kullandıklarını göremiyoruz.

Where I Live’e gelip arkama baktığımda fark ediyorum ki albüm algılarla “bungee jumping” yapmamıza izin veren bir eser. Albümün geri kalanında da sık sık vokal kayıtlarından kaynaklanan problemlere işaret etmek mümkün fakat ben susacağım. Where I Leave üstüne konuşulacak her şeyi yerle bir ediyor.

Grubun soundunun kendi adıyla anıldığı günleri de yaşamak temennisiyle tekrarlamak istiyorum grubun geleceği bir anlamda iyi bir anlamda kötü bir şekilde Caro’nun sesinde. Son olarak Audiotreenin konukları olmuşlar, Rheia’dan çaldıkları parçaları buradan canlı kayıtla dinlemek mümkün.

Söylecek daha fazla şeyim yok. İşte, “böyle, bitiriyorlar.”

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.31/10, Toplam oy: 16)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Deathwish Inc.
Kadro
Lennart Bossu: Gitar
Wim Coppers: Davul
Gilles Demolder: Bas
Caro Tanghe: Vokal
Şarkılar
1. 10 : 56
2. Second Son of R.
3. Being Able to Feel Nothing
4. Stay Here / Accroche-Moi
5. Needles in Your Skin
6. Immortals
7. I'm Sorry, This Is
8. Where I Live
9. Where I Leave
10. Begeerte
  Yorum alanı

“OATHBREAKER – Rheia” yazısına 6 yorum var

  1. All2 says:

    Albümün kritiğini yazmak vardı aklımda iyi ki kalkışmamışım. Bunun yanında çok yüzeysel kalırmış. Epey güzel olmuş

  2. deadhouse says:

    Üzerinde baya uğraşılmış bir kritik. Grubu hiç dinlemedim. Bu güzel kritiğin üzerine dinlemem gerekiyor diye düşünüyorum.

  3. Alperen Kartal says:

    @deadhouse @All2 teşekkürler. birilerinin gerçekten okuduğunu bilmek bile güzel.

  4. kujeste says:

    ben çok övülen eros anteros’u beğenmeye çalıştım kaç kere ama bir türlü ısınamadım. Lakin ki bu albümü baya beğendim. Ne farkı var derseniz bilmiyorum.

  5. Macbeth says:

    Cover anasını sikmiş resmen GG. Hiç duymamıştım bakayım dedim Sound fena değildi ama kadın vokalle front – woman ile hayatta uğraşamayacağım için 1 dakika zor dayandım.

  6. ismail vilehand says:

    bir önceki albümleri çok daha iyiydi bence. belki de albüm bolluğundan dolayı kasmadım ama olmadı, sevemedim şu albümü.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.