# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
MÅNEGARM
24.09.2013

DÜNYANIN EN İYİ GRUBU MÅNEGARM İLE ÖZEL DAKİKALAR!!

Bu hafta İsveç’e gidiyor ve viking metalin önemli isimlerinden MÅNEGARM’ı konuk ediyoruz. Kısa süre önce çıkan albümleri “Legions of the North” da dâhil olmak üzere pek çok konuda konuştuğumuz grubu umarız yakın zamanda ülkemizde de izleyebiliriz diyor ve vokalist/basçı Erik’le yaptığımız röportaja geçiyoruz.

Yeni albümünüzden dolayı tebrik ederiz. “Legions of the North” çıkalı henüz birkaç ay oldu. Şu ana kadar dinleyicilerden ve basından gelen tepkiler nasıldı?

Tepkiler ve kritikler epey iyi. Şu ana kadar gördüğüm 40′tan fazla kritiğin ortalamasını aldım ve 8,5/10 gibi bir not çıktı!

Yeni albümü yazarken veya kaydederken “Nättvasen“e göre farklı bir şey yaptınız mı? Bu son iki albümünüz arasındaki ana farklılıklar sence neler?

Yazım süreci aynıydı fakat bu sefer kayıt süreci farklılık gösterdi. Sadece davul kayıtlarını ve miksleri Studion Underground’da yaptık. Geri kalanını ise kendi stüdyomuzda hallettik. “Nättvasen”, Studion Underground’da üç haftada kaydedilmişti. Muhtemelen kendimiz yaptığımız için “Legions of the North”un kayıtları biraz daha uzun sürdü. Ama gayet eğlenceli ve öğretici bir süreçti. “Legions of the North”un “Nättvasen” ile bir çok açıdan aynı yolu izlediğini düşünüyorum. Fakat bence sound’umuzu biraz daha genişlettik. Bana göre bu albüm biraz daha klasik heavy metal akıcılığı taşıyor, mesela “Sons of War”. Ayrıca bu albümde bir kaç tane de hızlı şarkımız var. “Nättvasen”de böyle bir şey yoktu.

Uzun bir süredir piyasadasınız ve “Legions of the North” ağırlıklı olarak İngilizce şarkılar içeren (ve albüm adı da İngilizce olan) ilk albümünüz. Bu albüm, ismiyle, kapak tasarımıyla, konseptiyle, her şeyiyle “Kuzey” temasına ağırlık veriyorken, kısacası her şeyiyle “Kuzey” ile alakalı bir albümken, neden “Kuzeyli olmayan” bir dil kullanmayı seçtiniz?

Belki de Danca ya da Norveççe sözler kullanabilirdik, onlar da Kuzey ülkesi… İnsanlar bu soruyu sürekli soruyorlar ve sebebini anlayabiliyorum. Bu sefer İngilizce yazmamızın en büyük sebebi MÅNEGARM’ın büyük değişiklikler geçirmesiydi. Tam bu albüm üzerine çalışmaya başladığımız sırada Pierre (eski basçımız/söz yazarımız) gruptan ayrıldı, ya da ayrılmak zorunda kaldı. Pierre bizim ana söz yazarımızdı ve o İsveççe yazmayı tercih ederdi çünkü böyle çok daha rahat hissediyordu. Aynı zamanda yeni bir plak şirketi bulmak zorundaydık, ayrıca kemancımız Janne de gruptan ayrılmıştı… Neyse; Pierre artık denklemin dışındaydı ve bir anda bu “şarkı sözü” problemiyle baş etmek zorunda kaldık. İlerlemeye ve bu problemi çözmeye karar verdik ve ben ve Jonas kendi başımıza şarkı sözü yazmaya başladık. İsveççe yazmak baya zorluydu (en azından benim için) ve İngilizce yazma konusunda kendimizi daha rahat hissettik. Şarkı yazma sürecinin sonunda, neredeyse her şey bitmişken, Jakob (davulcumuz) son şarkı Raadh için harika İsveççe sözler yazdı, yani sanırım yeni İsveççe söz yazarımızı bulduk. Gelecekte İsveççe sözler de yazacağız, bu yüzden dil ile ilgili endişeleri olanlar rahat olsunlar. Bazı insanlar bizim İngilizce şarkı sözü yazmamızdan hoşlanmıyorlar, bunun MÅNEGARM’a uygun olmadığını söylüyorlar. Halbuki demolarımızda ve albümlerimizde daha önce de İngilizce sözler yazmıştık (“Dödsfärd” iki tane İngilizce şarkı içeriyor mesela), yani bu öyle sıradışı ve özel bir olay değil. İşler boka sardığında -bizim grubumuza olduğu gibi- sadece iki seçeneğiniz var; ya dağılırsınız ya da devam edersiniz! Biz müzik yapmaya devam etmek istedik ve bunu yaptık. Bizim için en önemli şey sözlerin müzikle iyi bir uyum içinde olması ve bu yeni albümde durumun böyle olduğunu düşünüyorum.

Şarkı sözlerinden bahsetmişken, söz yazma süreci nasıl ilerliyor? Önce sözleri mi yoksa müziği mi yazıyorsunuz? Sözleri yazmadan önce araştırma yapıyor musunuz?

Genelde önce müziği yazıp sonra sözleri yazıyoruz ama istisnalar olabilir tabii ki. Sözlerimiz gerçek hikayelere, karakterlere vs. dayalı olabilir ama tabiri caizse “kurgusal” hikayeler de olabilir.

Müziğinizdeki folk etkileşimleri nedeniyle sormak istiyorum; çoğu folk grubu, parçalarını basit power chord’ların üzerine oturttukları melodiler ile kuruyorlar ve bu formülü bazen çok abarttıkları için şarkıları (hatta bazen albümleri) kulağa çok benzer gelmeye başlıyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Folk etkileşimli bir grubu iyi yapan ana özellikler nelerdir sizce? Folk etkileşimleri olan bir grubun, herhangi bir folk grubu olmaktan kurtulması ve müziğine bir karakter katması için ne gerekir?

Şahsen, müziğimizin oldukça farklı olduğunu düşünüyorum. Beste yaparken sadece içgüdülerimizi takip ediyoruz ve iyi şarkı olma potansiyeline sahip materyaller üzerine gidiyoruz. Çok fazla müzik dinlerim, sadece metal de değil. Dinlediğim her müzik türünden iyi fikirler ve ilham alabilirim ve bunun, hem müziğinizi, hem de bir müzisyen ve bir besteci olarak kendinizi geliştirmek için önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. Yaptığınız işi severek ve kendinizi adayarak yapıyorsanız, şarkılarınıza karakter katabilirsiniz. Yaptığınız şeyi sevmeniz, eğlenmeniz ve inandığınız şarkılar bestelemeniz gerekiyor. Herhangi başka biri için şarkı yazamazsınız ve herkesi memnun edemezsiniz, elinizden gelenin en iyisini yapsanız bile bu mümkün olmaz. Benim için iyi bir grup, dinleyicilere o sevgi, adanmışlık ve “özel bir şeyi” aktarabilen grup demektir. Bir dinleyici olarak müziği “hissetmeniz” gerekir. Her iyi melodiye hemen tav olan bir adamım ve harika melodileri ve “çekici yanları” olan bir grupsanız, yaptığınız müziğin bir önemi yok, ilgi alanıma girdiniz bile!

Erken dönemlerinizde birkaç üye değiştirmeniz ve Pierre’in 2010 yılında gruptan ayrılıp yerini sana (Erik) bırakması haricinde, sabit bir kadroya sahip oldunuz. Bu ilginç bir durum, zira sen grupta 14 senedir davul çalıyordun ve yeni bir bas gitarist almak yerine, yeni bir davulcu almayı tercih ettiniz ve sen de bas gitar görevine geçtin. Davul çalmaktan sıkılmış mıydın? Bu alışılmadık kadro değişikliğinin nedeni nedir?

Hikâye şöyle: 2007 yılında “gerçek” bir frontman’e ihtiyacımız olduğunu düşündük, yani benim yalnızca vokal yapmam gerekiyordu. O zamana kadar konser ve albümlerde hem davul çalıp, hem vokal yapıyordum ancak bunun garip bir kadro seçimi olduğuna karar verdik. Konserlerimiz sırasında kimin vokal yaptığını kimse göremiyordu. :) Yalnızca vokal yapmaya odaklanabilmem için, 2007 yılının yazında davulcu Jakob Hallegren ile anlaştık. O zamanlar Pierre hâlen gruptaydı ve 2007-2010 yılları arasında 6 kişilik bir gruptuk: Vokallerde ben, gitarda Jonas ve Markus, bas gitarda Pierre, kemanda Janne ve davullarda Jakob. Pierre 2010 yılında gruptan ayrılınca bas gitarı da ben çalmaya başladım ve böylelikle mevcut kadromuza kavuştuk.

Keman, flüt ve cello çalması için sabit bir eleman alma planınız var mı, yoka konserlerde geçici elemanlar mı kullanacaksınız? Gelecekteki albümlerde daha çok keman duyacak mıyız, belki “Legions of the North”takinden biraz daha fazla?

İleride ne olacak göreceğiz, fakat şu an için Janne’nin yerine temelli geçecek biri yok. Şu an bazı şarkılar için spy phone çeşitli fikirler üzerine çalışıyorum ve tek söyleyebileceğim şu: büyük ihtimalle daha fazla keman olacak. Fakat göreceğiz tabii, bunlar sadece şu anki fikirler.

Neden “Nattväsen”de klasik MÅNEGARM logosunu kullanmadınız? Bütün kataloğunuzdaki logo bardındırmayan tek kapağınız o. Bunun sebebi homework help site “Nattväsen”in sanat tasarımının diğerlerine oranla daha minimalist olması mı, yani daha basit mi tutmak istediniz?

Haklısın, “Nattväsen”‘in kapağını daha minimalist ve basit tutmak istedik o yüzden logoyu kullanmadık. Şu an tekrar kullanmamızın sebebi ise elimizde “klasik” bir Månegarm kapağı olması ve logonun da üzerinde güzel durması.

Viking konseptinin bazı gruplar tarafından aşırı şekilde kullanıldığını düşünüyor musunuz, sizce zamanla çekiciliğini yitirebilir mi? Sanırım İskandinavyalı grupların dinleyicilerden “Öf, yine aynı Viking şeyleri” gibi söylemler duyması üzücü olurdu. Belki de Viking konseptinin hiç kimsenin sıkılmayacağı kadar harika olduğu düşünüyorsunuzdur haha.

Açıkçası insanların hiç sıkılmayacağanı umuyoruz, hahah! Fakat Viking metal konseptinin aşırı kullanıldığı konusundaki riske dikkat çekmekte kesinlikle haklısın. Bu günlerde bu tarz müziği çalan bir sürü grup var ve bir gün popülerliğinin azalma ihtimali mevcut. Bunun hakkında pek düşünmüyoruz gerçi, biz kendi müziğimizi çalmaya 1995′te başladık ve bundan zevk aldığımız sürece de aynı tarzı çalmaya devam edeceğiz!

Folk metalin genç insanlar için mitolojiyi –özellikle Nors mitolojisini- daha ilgi çekici bir hale getirmede nasıl bir role sahip olduğunu düşünüyorsun? Görünüşe göre Mjölnir bugünlerde haçtan bile daha popüler.

Eğer sözler de bu yönde kullanılırsa, müzik, genç insanları mirasımız ve antik geçmişimiz hakkında bilgilendirmede iyi bir araç olabilir. Dediğim gibi, Mjölnir haçtan bile daha popüler gibi görünüyor –umarım öyledir- ve bu çok güzel bir şey!

Folk metal Almanya’da çok revaçta olmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde İsveç’te o kadar da popüler değil. Bunun sebebinin ne olabileceğini düşünüyorsun? İsveç’ten çok Almanya’da çalıyorsunuz sanırım.

Gerçekten Manegarm’ı tam anlamıyla bir folk metal grubu olarak görmüyorum ama Almanya’da daha fazla sahneye çıktığımız konusunda haklısın. Bu tür (özellikle viking/pagan/folk metal türleri) Almanya’da, İsveç’de olduğundan çok daha büyükler, gerçi tüm metal piyasası çok daha büyük. Almanya’da, İsveç’te bulamayacağın çok köklü ve sağlam bir “heavy metal kültürü” var. İsveç’ten de harika gruplar çıktığı için sebebinin tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ama sanırım buradaki ilgi daha yüksek oluyor.

İleride bir başka akustik albüm yayınlama gibi bir planınız var mı?

Aslında bunun hakkında konuştuk ve belki ileride bir tane daha akustik albüm yapabiliriz. Ancak şu an için böyle bir planımız yok, gelecek bize ne gösterecek, göreceğiz.

Daha önce albümlerinizde folk, viking veya pagan gruplarından konuklar bulundurmayı düşündünüz mü? Bu janrdan en sevdiğiniz gruplar hangiler?

Bu çok iyi bir fikir! İsveç’ten FEJD baya iyi. Letonya’dan SKYFORGER grubu ile arkadaş sayılırız, beraber turladık ve konserler verdik. Ayrıca müziklerini de çok beğeniyorum, belki bu gruplara sonraki kayıtlarımızda bize katılmaları için istekte bulunabilirim. Muhtemelen Stina Engelbrecht (yeni albümümüzdeki kadın vokal) ile tekrar çalışacağız. Kocası da çok başarılı bir folk müzisyeni ve o da bize yardım edebilirse bu çok iyi olur!

Bu seneye ait şu ana kadar en çok beğendiğiniz albümler ve çıkması için sabredemedikleriniz hangileri?

Şu ana kadar çok beğendiğim bir albüm olmadı.. Bir kaç ay önce TEMPERANCE MOVEMENT isimli fantastik bir rock’n roll grubu dinledim. Şu an yalnızca Pride isimli bir EP’leri var ancak Eylül ayı içerisinde ilk albümlerini piyasaya sürecekler, onu dört gözle bekliyorum. Harika müzisyenler ve çok güzel müzik yapıyorlar.

Bu soruyu röportaj yaptığımız tüm İsveçli gruplara soruyoruz. GHOST elemanları kim biliyor musunuz haha?

Hahaha, hayır dostum hiçbir fikrm yok

Son sorumuza geldik. Geleneksel sorumuz olarak, röportajın manşetine koymamız için bize ilgi çekici bir manşet cümlesi söyler misin?

Tamam, manşet şöyle: MUHTEMELEN DÜNYANIN EN İYİ GRUBU OLAN MÅNEGARM İLE ÖZEL DAKİKALAR!! İsveç’in Viking metal savaşçıları MÅNEGARM son albümleri “Legions of the North” hakkında konuştu!

HAHA

Zaman ayırdığın için sağ ol Erik, son sözlerini alalım.

Röportaj için çok teşekkürler, umarız yakında Türkiye’de çalma şansını yakalarız!

Röportaj
Ömer Kuş
Ahmet Saraçoğlu
Tercüme
PASİFAGRESİF

etiketler:
  Yorum alanı

“MÅNEGARM” yazısına 11 yorum var

  1. aliihsan balı says:

    En çok sevdiğim, benim için çok büyük anlam ifade eden bir grup ve bu grubun röportajını PA’da gördüğüm için de ayrıca mutlu oldum. Erik sorulara çok net ve içten cevaplar vermiş. Gayet kasıntısız bir adam izlenimi uyandı Erik’e karşı içimde.

    Bu arada yıllardır sadık bir okuyucusu olduğum(öhm) PA’ya ilk kez bir şekilde katkıda bulunmuş oldum. Bunun için de Ahmet Saraçoğlu’na çok teşekkür ediyorum.

    Ömer Kuş

    @aliihsan balı, Erik de Jakob da kasıntısız adamlar :) Jakob ile Rockstad Falun’da tekrar konuşma fırsatım oldu bi 15 dakika falan muhabbet ettik. Normal İsveçlilere kıyasla baya sıcakkanlı biri. Erik de geçenlerde Türkiye’ye tatile gitmiş bir haftalığına onu söyledi :) Jakob tarih okuyo o yüzden İstanbul’u görmek istiyomuş, gelirse artık evde ağırlarız :)

    Güzel cevaplar vermiş bu arada Erik, hastasıyık.

    ali ihsan balı

    @Ömer Kuş, Grubun başından o kadar zor bir dönem geçmiş ki, şu an bakınca devam ediyor olmaları bile çok önemli. O yüzden fazla sevmediğim ve çok az dinlediğim Legions Of The North’a tekrar asılmaya karar verdim.

  2. İkiniz için röportaj yapmışız lan resmen. Yorum yapan kişi sayısı 2, FB like’ı 2 ahah.

    ali ihsan balı

    @Ahmet Saraçoğlu, ahah hakkaten.. Soru soran adamlar yorum yapmış röportaja sadece. Kendimiz çalıp, kendimiz oynamışız yani.. Muhtemelen site tarihi boyunca okurlar tarafından en sallanmayan röportaj oldu.

    Ubeydullah İndiroğlu

    @Ahmet Saraçoğlu, bu ara genel bi sallamamazlık var sanki. :p

  3. Jester says:

    Bayağı sevdiğim bir grup aslında, ama son albüme bakamadım daha. Röportaj da doyurucuymuş, elinize sağlık.

    (Çok zorlama mesaj)

  4. eXozmen says:

    Kesinlikle çok iyi bir röpörtaj, okuma şansı verdiğiniz için teşekkürler. Nors mitolojisine merak duyduğum şu günlerde keşfetmiştim Manegarm’ın ne kadar sevilesi olduğunu. Hal böyle olunca da güzel bi tesadüf oldu. Şu viking metal’in popülerliği hakkındaki muhabbet..gerçekten çok yerinde olmuş. Öyle ki; Ragnarok adında milyarlarca şarkıya rastlamamız mümkün.

  5. Ahura Mazda says:

    İlk soruda araya reklam girmiş.

    Ahura Mazda

    Sadece ilk soruda değil metin aralarında da alakasız şeyler bulunuyor.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Ahura Mazda, sağ ol düzelttim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.