# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
AUTOPSY – Shitfun
| 26.02.2024

Zevkler ve renkler tartışılmaz.

Cemil Okumuş

İlk iki albümü “Severed Survival” ve “Mental Funeral” ile death/doom alt türevinin kurucusu olan ve döneminin büyük ölçüde sertlik ve agresiflik üzerine kurulu baskın death metal anlayışının aksine oldukça karakteristik bir death metal anlayışı ortaya koyan Autopsy, death ve doom metalin karakteristiğini karanlık, atmosferik, boğucu, ürkütücü bir yapı içerisinde bir araya getiren, gücünü salt saldırganlık ve teknikten değil, dehşet yaratma konusundaki yoğunluğundan alan bir müzik ortaya koymuştu. Üçüncü albümü “Acts of the Unspeakable” ile ilk iki albümünün gerisinde kalmakla birlikte yine kendi karakteristik müziğinin belirgin bir örneğini ortaya koyan grup, 1995 yılında death metal tarihinin en kötü şöhretli albümlerinden biri olan “Shitfun”ı çıkardı.

“Shitfun”, Autopsy diskografisinde ve dinleyiciler arasında oldukça tartışmalı bir yere sahip olmuş; albümün hem isminden hem kapak fotoğrafından kaynaklanan tiksinti, ekstrem metal dinleyicilerinin bile önemli bir bölümü tarafından yok sayılmasına neden olmuştu. Durum böyle olunca bu albüm, üzerinde çok fazla konuşulmayıp varlığı göz ardı edilen bir albüm oldu. “Shitfun” adeta kimsenin sözünü etmeye cesaret edemediği genel bir travmaydı. Bununla birlikte albümün müzikal açıdan kötü kabul edilmesi de kanımca yine isminin, kapağının ve şarkı sözlerinin yarattığı tiksintiden kaynaklıydı. Zira “Shitfun” her ne kadar Autopsy’nin ilk iki albümünün ayarında olmasa da gerileme gösterdiği “Acts of the Unspeakable”ın ardından kendi karakteristik, ürkütücü ve boğucu death metal anlayışını tekrar güçlü bir şekilde ortaya koyduğu ve bunu amaçladığı şekilde albümün rahatsız edici görsel ve şarkı sözü içeriğiyle de bir araya getirdiği bir çalışmaydı.

Autopsy bu albümde “Mental Funeral”den sonra ilk dört albüm içerisindeki en canlı ve hissedilir prodüksiyonu yakalamıştı. Prodüksiyonun enstrüman sunumunda yarattığı boğuculuk grubun dinleyici üzerinde bırakmak istediği etkinin temel yapı taşı niteliğindeydi. Autopsy belirgin bir şekilde dinleyiciyi yarattığı iğrençliğin, korkunun ve dehşetin içinde hapsederek onu müziğinin esiri yapmayı amaçlıyor ve müziğinin çarpıcılığı da buradan geliyor. Müzikal yapıya baktığımızda ise grubun hem death/doom karakterini koruduğunu hem de bu çerçeve içerisinde daha deneysel denebilecek bir noktaya geldiğini görüyoruz. Her ne kadar ilk iki albümün kült statüsüne ulaşamayacak olsa da “Shitfun” Autopsy diskografisinde ciddi bir atılım olarak ortaya çıkıyor.

Teknik açıdan çok unsurlu, şarkı organizasyonları açısından karmaşık, amaçlanan boğucu ve dehşete düşürücü havayı yaratacak şekilde atmosferik, bir o kadar da sert ve saldırgan bir müzikle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bununla birlikte bu kompleks yapı, Autopsy’nin elinin değmesiyle bir teknik ve çoklu unsurlar karmaşası olarak değil, her bir parçası dinleyicinin boğazında düğümlenen, göğsüne saplanan, ona tiksintiyle baş başa kalmanın dehşetini ve çaresizliğini yaşatan bir kabus olarak karşımıza çıkıyor. Ağır tempolar ve hızlı tempolar arasındaki değişimler, dinleyiciyi gerilimli bekleyişin yaşandığı korku anlarıyla pisliğin üzerine hücum ettiği dehşet anları arasında dolaştırıyor. Gitarda yine dinleyiciyi esir alan, işkence eden, karanlık ve rahatsız edici melodiler ve aynı düzeyde dehşet verici death metal ve yer yer punk karakteri taşıyan riflerle, dinleyiciyi acıyla sarmalayan keskin sololarla karşılaşıyoruz. Bas gitarın da güçlü bir şekilde kaydedildiğini ve müziğin derinlik ve doygunluk katan bir unsuru olarak karşımıza çıktığını görüyoruz.

Değişen davul ritimleri, blast beat’ler, kick’li tempolar, teknik oyunlar ve ataklar albümdeki tüm pisliği ve vahşeti acımasızca dinleyicinin üzerine boşaltıyor. Enstrümanların genel ve bütüncül bir karanlık atmosfer yaratacak şekilde bir araya gelmeleri durumu yine net bir şekilde karşımıza çıkıyor. Autopsy kompleks bir müziğin agresif ve teknik estetiğiyle dehşet hissiyatını aynı yapının içinden çıkacak şekilde, mutlak bir uyum içerisinde dinleyiciye ulaştırıyor. Vokallerin de albümün rahatsız edici tavrını en üst düzeye çıkaracak karakterde, son derece hastalıklı bir yapıya sahip olduklarını görüyoruz. Yer yer korkuyu dinleyicinin kanına enjekte eden boğuk brutal vokaller, yer yer albümün iğrençliğini kusarcasına kulağa saldıran gırtlaksı ve boğuk scream’ler, yer yer doom karakterde ürkütücü bir konuşma sesi, yer yer işkence çeken bir insanın acısını dışa vuran korkunç haykırışlar şeklinde karşımıza çıkan vokaller zengin ve çeşitli bir karakter taşıyor.

“Shitfun” sırf kapağı ve şarkı sözlerinin yarattığı tiksinti nedeniyle çoğu kişinin yerin dibine soktuğu ya da yok saydığı bir albüm olsa da müzikal açıdan Autopsy diskografisi içerisinde grubun en vahşi çalışmalarından biri ve Autopsy’nin müziğinde gözle görülür bir atılım yaptığı albümü. Peşin kabulleriniz ve çekincelerinizden arınmış bir şekilde dinleyin. Son olarak, insanları yargılamayın; bırakın kim ne bok yerse yesin.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.63/10, Toplam oy: 8)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1995
Şirket
Peaceville Records
Kadro
Chris Reifert: Vokal, davul, bas
Eric Cutler: Gitar, bas
Danny Coralles: Gitar, bas
Şarkılar
1. Deathmask
2. Humiliate Your Corpse
3. Fuckdog
4. Praise the Children
5. The Birthing
6. Shit Eater
7. Formaldehigh
8. I Sodomize Your Corpse
9. Geek
10. Brain Damage
11. Blood Orgy
12. No More Hate
13. Grave Violators
14. Maim Rape Kill Rape
15. I Shit on Your Grave
16. An End to the Misery
17. The 24 Public Mutilations
18. Bathe in Fire
19. Bowel Ripper
20. Burnt to a Fuck
21. Excremental Ecstasy
  Yorum alanı

“AUTOPSY – Shitfun” yazısına 2 yorum var

  1. ismail vilehand says:

    Bu kritiği yazdığın için seni kutluyorum. Tamamen aynı fikirdeyim. Çok iyi albüm bence de.

    Bu albümü sevmeyenlerin ortak noktası ise Abscess de sevmemeleri. Başlıktaki berlirttiğin gibi “Zevkler ve renkler tartışılmaz.” diye bir gerçek var ama ben şahsen bu albüm ve Abscess tarafında olmayanları (kınamamak ile beraber) “tatlı su ekstrem metalcisi” olarak görüyorum.

    Bir de şöyle bir şey var, Chris Reifert death metaldeki rahatsız edicilik konusunda her daim “Abartabildiğin kadar abart” öğretisini savunmuş ve uygulamış bir adam. Sırf o açıdan bile bu albümün eksik görülmesi epey manâsız aslında.

  2. Emir says:

    Eline sağlık Cemil, çok iyi bir inceleme. Autopsy’nin esasen 3. albümünü dinlemişliğim yok baştan sona, keza bu albüme gelince de zaten incelemede bahsettiğin mevzulardan ötürü ben de ziyadesiyle kapalı kaldım bu albüme karşı. Ama önyargı ve yargılamama noktasında dediklerine kesinlikle katılıyorum. Bir noktada “Acts of Unspeakable” ile beraber dinleyeceğim bu albümü de, sıra bir gelsin hele.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.