# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
KATATONIA – The Fall of Hearts
| 28.04.2016

Ömürlük.

İnsanın dinleyicilik hayatında çok sevdiği bazı gruplar vardır. O gruplar her anlamda özeldir. Yaptıkları albümlerin her birine ayrı değer yüklersiniz, yeni çıkacaklara dair şüphe duymazsınız. Bilirsiniz ki o grup sizi hiçbir zaman yüzüstü bırakmayacak, bu müziği dinlediğiniz sürece size eşlik edecek.

Bir de bazı gruplar vardır ki, o gruplar üstteki tanımlamanın da ötesine geçerler. Onlar sadece çok sevdiğiniz, hayatınızda yer etmiş bir gruptan ibaret değildirler. Çok, çok daha fazlasıdırlar. Üzerinizde bir yaptırımları vardır. Size bir şey hissetmenizi söylerler ve siz de boyun eğersiniz, hissedersiniz.

Bu gruplar adeta manevi bir dost, içinizde yaşayan görünmez bir yoldaş, bir eşlikçidir. İşte bu grupların yaptıkları her şeyden değerlidir. Sanki sen yapıyormuşçasına, sanki bu yolculukta onlarla birlikteymişçesine…

KATATONIA hayatımın en önemli birkaç grubundan biri. Zaman zaman en sevdiğim grup da olmuştur, başka hiçbir grubun hissettirmediklerini hissettirmiştir.

KATATONIA insan ömrünün müziğidir.

Her albümüyle hayatımın farklı bir dönemine kazınan bu dünyalar kıymetlisi grubun yaptığı her şey, dokunduğu her nota, bir şekilde enstrüman üzerinde kalmıyor ve benim ve benim gibi on binlerce insanın içlerinde bir yerlere dokunuyor. Izdırap dolu ilk dönemi de, kedere bulandıkları doksanlar da, giderek progresifleşmelerine rağmen karakterlerini her zaman korudukları 2000 sonrası sound’ları da…

Hepsi KATATONIA, hep KATATONIA.

“The Fall of Hearts”, çıkışına bir ay kala elime geçen ve son bir haftadır sayısını bilmediğim kadar dinlediğim bir albüm. Son bir haftada başka herhangi bir albüm de dinlemedim, dinleyemedim.

Bu senenin başından bu yana şöyle bir bakarsak, 2016 benim bu müziği dinlediğim süre boyunca, iyi albüm namına karşılaştığım en iyi birkaç yıldan biri. Son dört ay içerisinde muazzam albümler dinledim, çok sevdiğim grupların harika albümler çıkarmasına tanık olup çocuklar gibi şenlendim. Lâkin bu albümlerin hiçbiri, “The Fall of Hearts” kadar derinden vurmadı. Bu albümlerin hiçbirinden, KATATONIA’nın yarattığı şey kadar etkilenmedim.

“The Fall of Hearts”, sadece KATATONIA’nın bugüne dek çıkardığı en iyi albümlerden biri değil, benim de uzun zamandır dinlediğim en iyi albüm. KATATONIA’yı 20 yıla yakın süredir hiç durmadan dinleyen bir insan olarak bunu demekten, gerçekten de böyle düşünüp düşünmediğimden emin olmaktan başlarda biraz çekindiğimi söylemem lazım. İlk görüşte aşkın cazibesine mi kapılıyorum, yoksa ortaya konan şey gerçekten de bu kadar değerli mi, bir süre karar veremedim.

Ama şu anda bundan net şekilde eminim.

“The Fall of Hearts” KATATONIA’nın en iyi birkaç albümünden biri.

Bunun sebeplerine gelelim. Öncelikle bu durumu sağlayan başlıca şey, grubun ne yaptığını bilirlik konusunda artık en tepeye çıkmış olması. Albüm her ama her şeyiyle o kadar oturaklı, o kadar deneyim kokan ve o kadar kusursuz kurgulanmış ki, her bir şarkının her bir fikrinde KATATONIA’nın işinde ustalar ustası bir hâle geldiğini hissediyorsunuz.

Bölümler arası geçişler, melodilerin nota seçimlerindeki ince zevk, vokal kullanımındaki akıl almaz zeka; hepsi de albümü baştan sona doyulmaz bir deneyime dönüştürüyor. “The Fall of Hearts” ile ilgili en ilginç konulardan biri, KATATONIA’nın şu ana kadarki uzak ara en uzun albümü olması. Genelde 45-50 dakika ortalamayla oynayan KATATONIA albümlerinin aksine, “The Fall of Hearts” 68 dakikaya dayanan bir uzunluğa sahip. Her şeyi daha da inanılmaz yapansa, albümü 50-60 kez dinlememin ardından vardığım “Bu albüm biraz kısa gibi” hissinin, albümün süresini görmemle tepetaklak olması. Albümün özellikle kısa olduğunu hissedip bir de grubun uzak ara en uzun albümü olduğunu görmem, size “The Fall of Hearts”ın nasıl akıcı, bütünlüklü ve zengin bir albüm olduğu konusunda fikir verecektir diye düşünüyorum.

Albümdeki şarkılara baktığımızda, KATATONIA’nın albüm öncesinde yaptığı “bu albümde, şimdiye dek yapmak isteyip de yapamadığımız her şeyi yaptık” açıklamasının sebebini şarkıdan şarkıya görüyoruz. Albüme 7 dakika üzeri bir şarkıyla başlayan grup, KATATONIA’ya dair güzel olan ne varsa hepsini ve daha fazlasını sergiliyor. Bu “daha fazlası” kısmı, “The Fall of Hearts”ı değerli yapan bir numaralı unsur. Grup bugüne dek kendisinden hiç ama hiç duymadığımız bazı şeyleri, misal grubun bugüne dek hiçbir albümünde kullanmadığı yoğunlukta twin pedallı bölümleri öylesine ustalıkla kendi karakterine yedirmiş ki, “oha bunun KATATONIA’yla ne alakası var?” ile “oha adamlar bunca zamandır kanıksadığımız sound’larını bir anda nasıl zenginleştirmişler” gibi iki karşıt duyguyu bir arada yaşıyorsunuz.

Rifler, melodiler, sololar, altyapı, şarkı trafikleri, düzenlemeler, basılan her bir nota KATATONIA’nın dehası içerisinde eşsiz bir sarmal hâlinde sizi duygudan duyguya koşturuyor. Son zamanlarda duyduğum en güzel şarkı olan Decima ile Renkse’ye küfürler savurup, son albümlere göre yer yer artan sertliğin zirve noktası olan Passer’ın girişiyle “OHA” diye bağırmaktan, NEVERMORE mu dinliyorum acaba diye düşünmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Takeover ve Serein’in enfes progresifliği, Serac’taki muazzam fikirler, Residual’daki eşsizlik, The Night Subscriber’daki karakter… Saymakla bitmez.

Her şeyin ötesinde değinmek istediğim bir konu da, Jonas Renkse’nin kariyerinin en iyi performanslarından birini “The Fall of Hearts”ta sunmuş olması. Karakterli ses rengini nasıl kullanacağı konusunda zirveye çıkan Renkse’nin bu albümde yaptıkları o kadar, ama o kadar değerli ki; Renkse vokal yorumu konusunda öylesine bir noktaya gelmiş ki; dinlemeden anlaşılması mümkün değil. Sırf The Night Subscriber’ın nakaratı bile, dünyada başka kimse tarafından yapılamayacak kadar güzel.

“Makes my heart to sentiment within…”

Cidden tarifsiz.

KATATONIA sevenler; 3 hafta sonra piyasada olacak “The Fall of Hearts”ta muazzam şeyler bulacaksınız. Garanti ediyorum. Albüm grubun bugüne kadarki en varyasyonlu ve zengin işlerinden biri, belki de birincisi olduğundan ilk birkaç dinlemede şaşırabilirsiniz ancak bana güvenin ve kesin kararınızı verdiğinizi düşünmeyin. Grubu gerçekten seviyorsanız, albümü bir bütün olarak sindirdiğinizde karşınızdaki şeyin nasıl bir sanat eseri olduğunu takdir edeceğinizden adım gibi eminim.

Şarkı şarkı yapılacak yorumları, paylaşımları görmek için şimdiden sabırsızlanıyorum.

9,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (9.16/10, Toplam oy: 159)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2016
Şirket
Peaceville Records
Kadro
Anders "Blakkheim" Nyström: Gitar, bas, klavye, programlama, geri vokal
Jonas Renkse: Vokal, davul, gitar, klavye, programlama
Niklas "Nille" Sandin: Bas
Daniel Moilanen: Davul
Roger Öjersson: Gitar
Şarkılar
1. Takeover
2. Serein
3. Old Heart Falls
4. Decima
5. Sanction
6. Residual
7. Serac
8. Last Song Before the Fade
9. Shifts
10. The Night Subscriber
11. Pale Flag
12. Passer
13. Wide Awake in Quietus (bonus)
  Yorum alanı

“KATATONIA – The Fall of Hearts” yazısına 72 yorum var

  1. Koray says:

    Beni son aradığında Decima dinliyordum. Geçmedi

  2. Koray says:

    Ya her şey için çok uğraşıyoruz amk ya

  3. reddr says:

    Sakın ret yedikten sonra metroda decima dinlemeyin.

    reddr

    @reddr, hayatımın en iyi dönemlerinden birisinde o kişi yüzünden yarrak gibi hissediyorum. Amk böyle işin

    Boba Fett

    @reddr, hayat kısa, çok fazla seçenek var.

    Okumuş Raddor

    @reddr, incinmişsin.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.