# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
Klavyeciler
| 30.03.2016

Siyah beyaz tuşlardan rengârenk notalara…

Mart ayının son tartışma konusundan merhaba. Bu hafta, geçen senenin son aylarında başlattığımız müzisyen serisinin diğer bir ayağını, klavyecileri konuşuyoruz.

Metal yahut başka bir müzik türünde klavyeci olma kavramı hakkında ne düşünüyorsunuz? Dinlediğiniz grupların ne kadarlık bir kısmında klavye kullanılıyor ve bu enstrümanın hangi türler için en faydalı olduğunu düşünüyorsunuz? Tercihiniz klavyenin aktif şekilde kullanılması mı, yoksa arka planda görev yapması mı? Duyulduğu anda kendini belli ettiğini düşündüğünüz klavyeciler kimler?

DEEP PURPLE’dan CHILDREN OF BODOM’a, DREAM THEATER’dan OPETH’e, YES’ten EMPEROR’a, sizce metal dünyası bu enstrümandan ne oranda yararlanıyor? Müziğinden klavyenin çıkmasını istediğiniz, yahut klavye eklense çok daha zengin bir müzik icra edeceğini düşündüğünüz gruplar var mı?

Paylaşımlarınız ve yeni müzisyen önerileriyle renklendireceğiniz bir tartışma olmasını umuyor, hepinize şimdiden güzel bir Nisan ayı diliyorum.

  Yorum alanı

“Klavyeciler” yazısına 25 yorum var

  1. Klavye konusu başlarda benim için tabuydu resmen. Bundan 20 küsür yıl önce metale yeni yeni alışırken, bu müziğin sadece gitar, davul, bas ve vokalden oluşması gerektiğini düşünürdüm. Hatta “içinde klavye olan hiçbir şeyi dinlemem” demişliğim bile vardı. Bunun sebebi o sırada (1992-1995) çok kısıtlı sayıda grup biliyor oluşum ve klavyenin de televizyonda gördüğümüz pop müzik kliplerinde kullanılan bir enstrüman oluşuydu.

    Bu abuk düşüncemi kıran albüm hangisiydi hatırlamıyorum, ama “Scenes from a Memory”deki klavye kullanımından baya bir etkilendiğimi söyleyebilirim. O albümün ardından bu enstrümanın düşündüğüm kadar tükaka olmadığını fark etmiştim. Düşününce, 1999 böyle bir şeyi fark etmek için epey geç bir zaman, ama dediğim gibi o zamana dek karşımıza çıkan şeyler sınırlıydı.

    Bugün dinlediklerime bakınca, klavye konusunda beni hayretlere düşüren çok da fazla insan olduğunu söyleyemem. Dinlediğim her şeyi düşününce, en etkileyici bulduğum klavyeci Yes’ten Rick Wakeman. Müthiş bir müzik kafası var ve Yes müziğinin böylesi zengin olmasının başlıca sorumlularından biri.

    Onun dışında özellikle takip ettiğim bir klavyeci yok sanırım (grup arkadaşım Eren Başbuğ hariç). Dinlerken müziğe çok şey kattığını düşündüğüm insanlar var, aklıma geldikçe yazarım.

  2. sulfurbalonu says:

    Ben metal muzige Megadeth ile basladim. İlk basladigim grupta olmadigi icin ilk baslarda bana da gereksiz geliyordu. Ama bazi melodilerin klavye disinda verilebilecegi baska enstruman yok, ozellikle klavyenin en cok Opeth ve Slipknot’a yakistigini dusunuyorum…

  3. ÖNCÜL says:

    Klavyeyi hiçbir zaman müzik anlayışımın merkezine oturtmadım. Olsa da olur, olmasa da olur düşüncesindeydim. Aslında bas, elektro gitar ve davul dışındaki hiçbir enstrümanı vazgeçilmez bulmuyorum. Benim için ana enstrüman ve yan enstrüman diye bir ayrım var. Yalnız ana enstrümanları bastırmadan, inceden, adeta yemeğe tat veren baharat gibi kullanıldığında ve bu kullanım gerçekten şarkıyı daha iyi bir noktaya taşıdığında, başımın üstünde yeri vardır.

    Bunu en iyi başaran grupların başında da Dark Tranquillity’i sayarım. DT 90′larda da çok iyi bir gruptu ama Martin Brandström katıldıktan sonra apayrı bir yere taşıdı. Bunun dışında Children of Bodom, Needled 24/7 şarkısıyla ekstrem müziğe adım atmamda önemli rol oynadı. Opeth’te ise klavyede en sevdiğim dönem Ghost Reveries’di. Tabi klavye demişken Dan Swanö’yü anmamak da olmaz. Bir şekilde duymayan varsa şunu da şuraya bırakalım:

    https://www.youtube.com/watch?v=pF_42zfAEOM

    ÖNCÜL

    @ÖNCÜL, Ghost Reveries dedim ama şu an Spiritual Beggars’ın son albümünü dinliyorum. Per Wiberg bu albümde de iyi iş çıkarmış.

  4. Ş. Yıldırım says:

    Flake Lorenz diyip uzaklaşıyorum

  5. şeyh hulud says:

    Metal + Klavye = Finlandiya

    Adamlar seviyor, yapacak bir şey yok.

    Özellikle aklıma gelen tek bir isim var bu alanda o da Alestorm – Gloryhammer’dan Christopher Bowes. Çok eğleniyorum bu adamın işlerinde, Gloryhammer’ın son albümü Lost Horizon’dan beri ciddi ciddi takıldığım ilk power metal albümü oldu.

  6. Melechesh says:

    Christian “Flake” Lorenz der susarım..

  7. Ouz says:

    Klavye benim için hep en kolay kullanılabilen enstruman olarak geldi, hatta üniversiteye kadar hemen her okul döneminde evdeki mütevazı klavyeleri müzik dersinde çalmak üzere okula da götürdüm. Millet blok flüt kasarken ben çalınması gereken şarkıları klavyede çalardım.

    1995 yılında Moğollar sayesinde Anadolu Rock ve Rock müzikle tanıştım ciddi anlamda. Grubun klavyecisi Serhat Ersöz fena işler çıkarmıyordu o dönemki albümlerde. Sonra Pantera’yla metal müziğe başladım. Metal müzik gruplarında klavye kullanılabileceğini düşünmezken Iron Maiden’daki yumuşak string tonlarını duyar oldum. İlk esaslı klavyeli metal müzik deneyimim ise Dimmu Borgir’in Mourning Palace parçasıyla oldu. Şarkıyı ilk duyduğum anı anımsıyorum hala, resmen taş kesilmiştim. Sonra birçok black metal grubundaki başarılı klavye işlerine denk geldim ama günden güne içimde büyüyen teknik müzik dinleme arzusunu tatmin edecek bir şey bulamadım -o dönemlerde doğru düzgün internet yok tabi-. Gel zaman git zaman, 2009′da Jordan Rudess’ın Notes On A Dream albümünü buldum. Nasıl denk geldiğimi ve neden indirdiğimi hiç hatırlamıyorum. Tabi o dönem Dream Theater filan dinlemezdim. Rock Market’lerde çıktığı zaman sesini kısıp “daha sert” şarkıların çıkmasını beklerdim o zamanlar. Neyse, albüm başladı ve ilk iki parçada paralize olan ben Jordan’ın kendi besteleri olan Perpetuum Mobile ve The Grand Escapement parçalarıyla yamulup kaldım. Sonra gelsin bol klavyeli Progressive Metal grupları, gitsin Progressive Rock grupları…

    Ha unutmadan, Jordan Paşa sayesinde eski klavyelerimi bir köşeye koyup o dönemki birkaç maaşlık paramla Korg M50 aldım. Sayesinde tekniğimi de geliştirdim.

    Buralardan çıkan en yetenekli klavyecilerden biri olan Eren Başbuğ, hayalimdeki olayı gerçekleştirdi tabi. Adam gitti Jordan paşa ve DT ile birlikte çaldı. :)

    Amma doluymuşum ya, başlık için teşekkürler. :)

  8. Ufuk Sönmez says:

    hani futbolda bazı orta saha oyuncuları vardır ya, oyun sıkıştığında ters tarafa uzun top atıp birden oyunu açar, işte klavyeciler de benim gözümde o futbolcudur. iyi klavyecisi olan gruplar her zaman +1 avantaja sahiptir benim gözümde. müziğe çok şey kattıklarını düşünüyorum. artı gitar çalan çok bulunur ama iyi klavyeci sayısı azdır, klavyeciler değerlidir.

    sevdiğim klavyecilerden birkaçına örnek vermek gerekirse:
    satriani ve vai gibi isimlerle çalışmış olan mike keneally, greg howe’la yaptığı işleri çok beğendiğim vitalij kuprij, stevie ray vaughan’ın kavyecisi reese wynans, children of bodom’dan janne wirman, vasil hadzimanov vb.. gibi. özellikle blues-rock gruplarında blues solosu atan klavyeciler acayip hoşuma gidiyor.

  9. Cem says:

    Instagramdaki gönderinin altına da yazmıştım aslında ama burda yinelemek istedim. Herhalde son yıllarda klavyesi ile öne çıkan bir grup varsa o da hiç şüphesiz Ghost’tur. Özellikle Infestissumam ile tam bir ayin albümü yapmış olan ve bu ayin albümü ile büyük başarılara imza atmış Ghost’un bu başarıdaki en önemli payı Air Ghoul (Klavyeci dayı)’a aittir. Kilise orgu sesi ile Ghost şarkılarını bu denli bezendiren ağabeyime saygılarımı sunarım. :D

  10. Zudviz says:

    Children of Bodom, Rhapsody, Symphony X, Cradle of Filth gibi, bir dönem çok sevdiğim, kimisinin eski hallerini, kimisini de hala sevdiğim birçok grup klavyeye ağırlık veren gruplardı. Lakin sonraki dönemlerinde kimisi dramatik, kimisi ise belli oranda klavyenin efektifliğini azalttılar albümlerinde.

    Belki şimdinin klavyeye ağırlık veren genç grupları da, benim 90′lar sonu 2000′ler başlarındaki yaşadığım heyecana benzerini yaşatıyorlardır daha genç dinleyicilere; ama ben ara ara keşfe çıkıp yeni grupları dinlesem de o heyecanı yaşatan yeni grup bulmakta zorlanıyorum. Dediğim gibi, belki yaş veya eski grupların iz bırakması, ve yenilerin o tavır veya anlayışla klavye kullanmamaları yüzünden subjektif olarak da tam benimseyemiyor olabilirim ve şimdiki genç kuşak için çok değerli klavyeli gruplar olabilir metalde. Hah bir de şöyle karanlık klavye / synth’li şeyleri de pek seviyorum, ama bana hitap eden bu tarz klavye interlüdlerine nadiren denk geliyorum. https://www.youtube.com/watch?v=-6q3bfNjiRM

    Nordic Lord

    @Zudviz, bence teknolojinin getirdiği sentetikliklede alakası var. Senin sevdiğin 90 lar ve 2000 başları olan aletlerin algoritmaları ve kullandıkları samplerları. Neden müzisyenlerin çoğu paraları varken eski KORG M1, korg 0/1 ensoniq vb aletleri alıyor? çünkü tuşeleri güzel verdikleri tonlardaki samimiyet derinlik yok. Örneğin Rhapsoyd nin Symphony of Enchanted Lands albümündeki tonları beste kalitesinde albüm yapamadığını düşünüyorum teknoloji süper bütün yaylıları gerçek gibi çalıyosun ama olmuyor eski albümlerde tonlar oyuncak gibi geliyor ama albümün başarısına bak. Şahsen 98 den beri dinliyorum. keza Emperor kullandıkları tonlar vs gene yakalanamıyor. tabii bide yaşlada alakalı adamın o zamanki kan akışı vslerde etki ediyor. genel toplamak gerekirse analog çağa yakın aletler insana daha çok hitap ediyor. ne kadar teknoloji o kadar sentetik ve yapay. Kalbimize hitap etmiyor. Sadece kalvye değil gitar tonlarıda artık öyle….

  11. Giray says:

    Klavye…Terminatör 2 filmindeki T-1000 ‘nin iyi kalpli versiyonu…okey oyunundaki okey taşı…iskambildeki joker kağıdı… müziğin “ne iş olsa yaparım abi” çalgısı…
    Emir Ersoy sağolsun…2002 veya 2003 yılında Infected’ın Chaosium kasedini alıp müzik setine takıp çalana kadar ben klavyeyi sadece metal değil genel olarak rock müziğin hiç bir türünde seveceğimi sanmazdım.Hatta piyano sesini sevdireceğini bir klavyeden bu kadar tatminkar orkestral düzenlemeler dinleyebileceğimi hayal bile edemezdim. https://www.youtube.com/watch?v=lLr8VNKaZzQ
    Klavyeci özellikle seaboard veya herhangi midi bağlantısı olabilen bir klavyeye sahipse metal müziğin her türünde yer alabilir bence.https://www.youtube.com/watch?v=V90IcSuFMcA bununla veya benzer bir vst ile mesela yeri gelir ikinci gitar olur.Örneğin bar programı yaptığınızı düşünün Dio-Rainbow in the dark ‘da yaylı çalgı modunda takılan klavyeci Iron Maiden-Aces High da diğer gitarları yüklenir eğer tek gitarlı bir grubunuz varsa.
    Buarada klavye demişken bunu yazarken bunu dinliyordum https://www.youtube.com/watch?v=MybkNlXNBCw hatta “bu arada bunu yazarken bunu dinliyordum” u yazarken de onu dinliyorum.Koray Abi seni çok seviyom…Ne olur Northern Lights geri dön…Northern Lights – Return To Logans End https://www.youtube.com/watch?v=YD3udCl69cA…Aftermath ‘i dinleyip sevenler için şöyle bir link mevcut https://www.facebook.com/korayalarslanofficial/

  12. P L A G U E says:

    Klavyeyi severim burzum’dan ötürü…

    Herşeyin başlangıcı olan parça için bkz: det som en gang var…

  13. psylocke says:

    klavye sevmem ama cult of luna canlı izlemistim guzeldi ama o konserden sonra eve donunce acıp bi kere bile dinlemedim. klavye var diye dinlemedigim cok grup vardır. klavsyesi olup da dinledigim bir grup ya da sevdigim bir sarkı yoktur. klavye bence kıyafeti olmayan batman gibidir. gerekli techizat yoksa hicbirseydir.

  14. OnurOnur says:

    Pasi Hiltula.

  15. brutalyapankari says:

    Bir klavyeye bakarim klavye mi diye bir de calana bakarim onu nasil kullanmis diye.

    Altyapi verir bi ortam bi ambiyans katar yeri gelir cuk diye tamamlar sarkiyi eyvallah.
    Ama tutup onu ince notalara basmak suretiyle ana ses yapar en one cikarirsan gitar solosu gibi sololar attirisan dakika boyu benim icin ne metal kalir ne de muzik. Tum tadim kacar hayati sorgular cami acip nedeeen diye bagiririm bunu neden yaptiniz nedeeen.

  16. Salata says:

    Burzum gibi atmosfer olusturma amaciyla kullanan birkac grup hariç klavyeye katlanamiyorum, Dream Theater gibi gruplarda ki klavye sololarina hic dayanamıyorum, olmasa da olur.

  17. patognomonic says:

    Mustis ve onun sahne klavyesi baya iyidi

  18. vavi says:

    Klavye=Summoning’dir benim için.

  19. ismail vilehand says:

    klavye dendi mi; prog rock olsun, hard rock olsun başımın tacı, ancak metal müzikte klavyeden müthiş tiksiniyorum.

    ha ama; Nocturnus, Necrophagia gibi istisnalar yok değil. bu gruplar harici klavye denen enstrüman komple yok olsa üzülmem, hatta sevinirim.

  20. Rashid says:

    Aslında riskli bir alet. Babamın pianist/klavyeci olması ve benim de işin içinde az-biraz olmamdan dolayı tam olarak benim ilgimi alanıma giren bir konu bu :D İşin esas tarafı klavyeci ya çok iyi olacak ya da grubun müziğini mahvedecek. Malum aletin sesi bass değil ki, arkalarda takılsın. Yani ambiyans yaratsa bile yine de duyulabilirlik bakımından gayet rahat duyuluyor. Aslında bu olay hem klavyeciden hem de onun kullandığı alete bağlı bir durum. Mesela Jordan reyizi pek severim ama son zamanlar kullandığı ton beni acaip gıcık ediyor. Sebebi ise fazla kullanması. Mesela bu benim gitarda rahatsız etmez ama klavye ton bakımından zengin olduğundan farklı şeyler duymak istiyor insan doğal olarak. Bir diğer olaysa tek klavye ile tüm şarkıları götüren klavyecilerde illa aynı şeyi tekrar etme oluyor. Mesela bunu MeloDeath gruplarında pek farketmek olmuyor. Çünkü, CoB tarzı gruplar haric diğerlerinde soloya filan girmedikleri için öyle atıl takılıyorlar ama Power Metal gibi klavyenin ana enstrüman olduğu bir türde klavyecilerin en az 2 farklı marka klavye kullanması işi güzelleştirir ki, çoğu power grubunun klavyecisi 3-6 arası bir set ile konsere çıkıyor :D Benim metalde en çok duymak istediğim aletlerden biridir. Özellikle black metal için bence pahabiçilemez bir alet. Ancak, işin zor tarafıysa müzik aletlerinin içinde en pahalı aletlerden biri olduğu için maalesef her iyi müzisyen de gidip son model Korg, yamaha, roland filan alamıyor. Son olaraksa eğer metalde hala klavyeyi pek sevmiyorsanız mutlaka Japon metal gruplarını dinleyin. Bence Metal dünyasındakı en iyi klavyeciler Japonyadan çıkıyor. Mesela Galneryus, Light Bringer, Asriel, Blood Stain Child, Matenrou Opera gibi gruplar.

    şeyh hulud

    @Rashid, uzakdoğulunun eline üzerinde düğme olan bir alet geçmeye görsün.

    Bu arada Japonya deyince, Babymetal’in de yeni albümü çıkmış geçen, yeni gördüm.

  21. Egege says:

    Prog metalde çok yakışıyor, dinlerken çok zevk alıyorum şahsen.
    Christian “Flake” Lorenz abimiz de kaliteli tabii. O olmasa Rammstein tanınmazdı, en azından endüstriyel metal yapmazlardı diye düşünüyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.