“Yıllardan beri ABD’den sonra en çok KOSTNATĚNÍ dinlenen ülke hep Türkiye oluyor ve biz de Türk müziğinden aldığımız ilhamı tüm dünyadaki dinleyicilerle buluşturmaya devam edeceğiz.”
Uzun zamandır ara verdiğimiz röportaj olayına, coğrafi olarak bize epey uzak olsa da kafaca bize son derece yakın bir oluşumla, Türk müziğine Anadolu türkülerini black metal olarak yorumlayacak kadar meraklı bir grup olan KOSTNATĚNÍ ile geri dönüyoruz. 2022 yılında çıkardığı “Oheň hoří tam, kde padl” EP’sinde “Çay Benim Çeşme Benim”, “Plevne Marşı” ve “Şu Dalma’dan Geçtin Mi?” eserlerini black metal ve Türkçe olarak yorumlayan ABD’li tek kişilik black metal projesi KOSTNATĚNÍ’nin esas adamı D.L. ile o EP’nin hikâyesini, yeni albüm “Přílišnost (Excess)“i, grubun gelecek planlarını ve olası bir Türkiye konseri ihtimalini konuştuk.
Röportaj: Ahmet Saraçoğlu
Merhaba D.L., umarım iyisindir. Muhteşem yeni albümünüz “Přílišnost (Excess)” için tebrikler. Anadolu türkülerini black metal olarak yorumladığın ve kapağında Türk mimarisinden motifler kullandığın “Oheň hoří tam, kde padl” EP’sinden beri grubun takipçisiyiz. Bu konuya birazdan daha detaylı değiniriz. Bize biraz KOSTNATĚNÍ’nin kuruluşundan bahseder misin? Öncesinde GLASS SHRINE adı altında çalıyordun. Seni bunun dışında başka bir solo black metal projesi başlatmaya iten ve KOSTNATĚNÍ’nin doğuşu sırasında kafanda nasıl bir düşünce vardı?
GLASS SHRINE’ı dinlediğinizde o projenin black metal adına çok farklı bir sound yakalamak için başladığını görebilirisiniz. Birkaç yıl o şekilde devam ettikten sonra, çok farklı kafalarda müzik yapan ABD’li black metal grupları RHINOCERVS, ODZ MANOUK ve TUKAARIA’dan büyük ilham aldığımı fark ettim ve bu ilhamla ortaya koymayı planladıklarım, mevcut GLASS SHRINE çatısı altına sığabilecek şeyler değillerdi. KOSTNATĚNÍ’yi hayata geçirerek bu yeni vizyona hayat verme fırsatı buldum ve zamanla KOSTNATĚNÍ, sanatsal anlamda beni en baskın şekilde yansıtan şeye dönüştü. Müzikal olarak sevdiğim neredeyse her şeyi de yeni albüm “Přílišnost (Excess)”te yansıtmak adın kendimi bir hayli zorladığımı söyleyebilirim.
Birçok kişinin albüm ve şarkı adlarında Çekçe kullanma sebebini merak ettiğine eminim. Bunun sebebini söyleyebilir misin?
Bunun elbette ki bir sebebi var, ancak bunu açıklamaktansa insanların bunun sebebini kendilerinin bulmasını tercih ederim.
Bunun yanı sıra KOSTNATĚNÍ’nin bir de Türkiye bağlantısı var. “Oheň hoří tam, kde padl” EP’sinde Anadolu türkülerini black metal olarak yorumlama fikri nereden çıktı? Bu eserlerden nasıl haberdar oldun?
Türk müziğiyle ilk kez üniversitede tanıştım. Tam olarak nasıl olduğunu hatırlamıyorum, ama Türkçe öğrenen bir arkadaşımdan ve Hollandalı ama Türk kökenli bir arkadaşımdan tavsiyeler aldım. Karmaşık orkestral düzenlemeleri ve güzel, akıcı melodileri nedeniyle hem Türk müziğine hem de çevre bölgelerin, yani Orta Doğu’nun ve Azerbaycan’ın müziğine hayran kalmıştım. Metal müziğe iyi uyum sağlayacağını biliyordum, bu yüzden en sevdiğim üç türküyü öğrenmek için işe koyuldum.
“Oheň hoří tam, kde padl” ifadesinin Türkçede birebir karşılığı “Ateş düştüğü yeri yakar”. nTürkçede çok yaygın bir atasözüdür. Aslında o kadar çok Türkçe bir isim ki, sırf EP’nin adı bu ifade olsun diye bu Türkçe ifadeyi aynen Çekçeye çevirdiğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra, EP’yi tamamen Türkçe söylüyorsun ve sözlerin telaffuzu da hiç fena değil. Bu konuda kimseden yardım aldı mı?
Evet, o Türkçe ifadeyi biliyordum ve bilinçli olarak seçip aynen Çekçeye çevirdim. EP başlığının Türkçe bir atasözü olmasını istiyordum ve müziğin karakterine uygun bir atasözü bulmak için de biraz zaman harcadım. Telaffuzum konusunda doğrudan yardım almadım, ancak dil bilim ile uzun zamandır yakından ilgileniyorum, bu yüzden Türkçeyi mümkün olan en iyi şekilde telaffuz edebilmek için Türkçe fonolojisi hakkında epey bir çalıştım.
“Oheň hoří tam, kde padl” hakkındaki son bir sorum daha var. EP kapağında Mimar Sinan’ın yaptığı Şehzade Mehmet Camii’ndeki kubbe motiflerini kullanman, bize Türk kültürüne gerçekten meraklı olduğunu düşündürdü. Bundan da kısaca bahsedebilir misin?
Kapak resminin belirgin bir şekilde Türk kültüründen olması gerektiğini, aynı zamanda KOSTNATĚNÍ sound’unun sıra dışılığını ve saykodelik havasını da yansıtması gerektiğini biliyordum. Türk sanatındaki birçok motifi inceledikten sonra cami mimarisinin buna mükemmel bir şekilde uyduğunu gördüm. Sonsuz gibi görünen süslemeler, zıt geometrik şekiller ve cami kubbesine bakınca oluşan çarpık perspektif… Hepsi de bu görselin bu müziğe çok uygun olduğunu hissettirdi. EP’nin plak sürümünü görmediyseniz, ona da bakmanı tavsiye ederim. Tüm şarkılar A yüzüne sığdığı için B yüzüne de Arapça bir kaligrafi kazıdık. Bence bu bugüne kadar yayınladığım herhangi bir albümün belki de en havalı fiziksel ögesiydi.
Geçmişi geride bıraktığımıza göre, yeni albümden bahsedelim. “Přílišnost (Excess)”in, KOSTNATĚNÍ’nin müzikal kimliğini daha da genişlettiğini ve grubun gelecekte daha da cesur adımlar atabileceği yeni alanlar açtığını düşünüyorum. Albümü yazarken kafanda nasıl bir düşünce vardı ve yine aynı düzeyde muhteşem olan “Úpal” ile karşılaştırdığında neler söyleyebilirsin?
Albümü yazdığım sıralarda, hayata yönelik olarak hissettiğim bakış açımın günlük hayatımdaki etkilerinin giderek daha fazla farkına varıyordum. Ben hayattaki her konuda kendimden hep en fazlasını bekleyen, kendime dinlenme fırsatı bile tanımayan, bu yüzden de pek çok şeyi çok yoğun yaşayan biriyim. Müzikal olarak bakınca da KOSTNATĚNÍ için daha önce hiç kullanmadığım türde daha kalın gitar telleri kullandım. Önceki KOSTNATĚNÍ çalışmalarındaki daha kompleks, akrobatik rif yazımına kıyasla kaba kuvvetin öne çıkmasını sağlayan çok farklı bir akorda sahip bir gitarla çalıştım. İkisini birleştirdiğimde hem müziği hem de temaları eşit derecede yoğun hâle getirebildiğim, aynı zamanda önceki çalışmalara kıyasla müziğin benzersizliğinden veya vizyonundan da ödün vermeyen çok daha doğrudan ve güçlü bir albüm yapmak istedim.
KOSTNATĚNÍ’nin müziği black metalin standart özellikleriyle sınırlı değil ve bu yaklaşım ona daha uhrevi, daha soyut bir kimlik kazandırıyor ve bu his albüm kapağına da yansıyor. Kapak resmi için Metastazis’le iletişime geçmeden önce bu görseli ve renk paletini düşünmüş müydün, yoksa albümü dinledikten sonra bunu o mu önerdi?
Kapağın genel fikri, albümdeki müziği yansıttığını düşündüğüm bir düşünceden geldi. Üç boyutlu bir düzlemin üzerinde süzülerek asılı duran bir kafatası ve bu düzlemde farklı yönlere doğru yaydığı yoğun bir enerji. Metastazis’in çizdiği başka bir black metal albümündeki mükemmel çalışmalarına dayanarak onunla iletişime geçtim. Renk paleti tamamen bilinçliydi. Sarı ve siyah birlikte yüksek görünürlüğü, dikkati ve tehlikeyi temsil ediyor. Tabii bu renk paletinin arkasında başka bir neden daha var ve bu da zamanla, KOSTNATĚNÍ daha fazla müzik yayınladıkça belirginleşecek.
Sınırlanmama fikrinden devam edersek, black metal çoğunlukla soğuk ve kötücül olarak bilinir ve çoğunlukla ikinci dalga Norveç black metalinin özellikleri üzerinden ilerler. Ancak CULT OF FIRE, ki Çek bir grup haha, NEGURÁ BUNGET, DORDEDUH veya son albümü “Sundrung” itibarıyla NEXION gibi birçok grup black metal konusunda farklı bir yaklaşım benimseyerek, kitleler tarafından black metal için uygun görülmeyebilecek bazı etnik unsurları da baskın şekilde kullanıyor. KOSTNATĚNÍ’nin bu denli etnik odaklı olduğunu düşünmüyorum, ama black metal kavramını bilinçli olarak genişletmeye çalıştığın da ortada. İleride black metal özelinde daha avangart, daha liberal bir yaklaşım sergilemeyi planlıyor musun?
Black metali oluşturan unsurlara karşı oldukça liberal bir yaklaşımım var. “İyi melodiler ve enerjik davullarla birlikte distortion’lı gitarlardan çıkan rifler” şeklindeki çerçeveye sığdırabileceğim her şeyi sığdırmaya çalışıyorum. Bundan sonra da tür içinde kabul edilebilir olarak görülen şeylerin sınırlarını zorlamaya devam etmeyi planlıyorum.
“Přílišnost (Excess)”in, öncesindeki tüm işlerine kıyasla daha fazla death metal ögesi kullandığı ortada. Özellikle son iki albüm ULCERATE, AD NAUSEAM, kısacası DEATHSPELL OMEGA’vari death metal karakterinden söz ediyorum. Bu durum albümün temasıyla ilgili bilinçli bir tercih miydi, yoksa beste aşamasında kendiliğinden mi oldu?
Evet, death metal etkileri kesinlikle bilinçliydi. Yukarıda da belirttiğim gibi daha düşük ve farklı bir akortta gitarların kullanılması, büyük ölçüde daha kromatik ve death metal tarzı melodilerin kullanımını teşvik etti. Bu albümde duyduğunuz bazı şeyleri yaklaşık 10 yıl önce atmosferik, endüstriyel esintili bir slam death metal albümü yaratma fikrim olduğunda yazmıştım. Sonuçta yeni albümde duyduklarınız 10 yıl önceki o albüm için kafamda oluşan ilk düşüncelerdeki şeye pek benzemiyor, ancak “Přílišnost (Excess)”in farklı kafada bir vizyon üzerine inşa edilen fikirlerle ortaya çıktığı da sanırım rahatlıkla görülebiliyor.
Albümün temasından bahsetmişken, Bandcamp sayfanızdaki Çekçe şarkı sözlerinin İngilizce tercümelerini okudum. Albümün tam konseptinden emin olmasam da Tanrı kavramına yönelik bir etkileşim olduğunu, “Řekni mi, co to znamená vidět jaro” gibi dizelerle vurgulanan ve daha iyi, daha olumlu bir şeye ulaşmaya yönelik kişisel çatışmalar veya beklentiler olduğunu da tahmin ediyorum. Şarkı sözleri neyle ilgili?
Sözlerin tamamı albümün temasıyla, yani çelişkili ama birbirini tamamlayan iki zihniyet arasındaki paradoksla tam olarak örtüşmüyor. Birincisi, herkesten üstün olduğunuzu, hayatın dünyadaki herkesle verdiğiniz ve kazanmaya kararlı olduğunuz bir mücadele olduğunu, herkesten daha çok ve daha güçlü şekilde çalışarak tüm hedeflerinize ulaşacağınızı düşünmek. İkincisi, yalnız, yanlış anlaşılmış, çevreye uyum sağlayamamış ve diğer insanlarla aynı düzlemde yer alamamış olma hissi. Üstünlük hissi, direkt olarak ötekilik hissini pekiştiren bir duygudur ve böylece diğer insanlardan farklı bir şeye dönüşürsünüz. Bir dizesini örnek verdiğin “Further from Outside” esasında gerçek hayattan bir konuyu ele alan bir şarkı. Minnesota’da kışın dışarı çıkmak zordur, özellikle de sokağa ulaşmak için karanlık koridorlarında birkaç dakika yürümek zorunda kaldığınız bir apartmanda yaşıyorsanız. Bu yüzden de örnek verdiğin ve aslında olumlu gibi gözüken “bana baharı görmenin ne anlama geldiğini söyle” dizesini hiç de olumlu bulmuyorum. Anlatıcı, dinleyiciden anlatıcı adına baharı beklemesini istiyor, çünkü anlatıcı dışarıda olup da baharı kendi gözleriyle görmeyecek. Söz konusu müzikal etkiler göz önüne alındığında, sözlerde biraz nu-metal şarkılarında yansıtılan tarzda bir öfke eğilimi olduğunu düşünüyorum.
EP’den bu yana her albümde farklı davulcularla çalıştın. Bu tesadüfen mi böyle oldu, yoksa stilistik bir tercih mi? Ayrıca, KOSTNATĚNÍ artık canlı çalmaya başladığına göre, bir sonraki albümü mevcut kadroyla, onların fikirlerinden de yararlanarak mı yazmayı planlıyorsun yoksa KOSTNATĚNÍ’nin tek bestecisi olarak mı kalacaksın?
Benim tercihim tüm KOSTNATĚNÍ albümlerinde aynı davulcunun çalması olurdu, ancak koşullar bunu zorlaştırıyor. En son davulcu Minneapolis’te yaşıyor ve artık iyi arkadaşız, bu yüzden öngörülebilir gelecekte birlikte çalışmaya devam edebileceğimizi umuyorum. Gelecekteki çalışmalar için şarkı yazımını tüm gruba yaymayı planlıyorum; genellikle bu tür çalışmaların daha iyi sonuçlar ürettiğini düşünüyorum. Sanatsal kontrolü tamamen elimde tutmak istediğim zamanlar olmuş olabilir, ancak düzenleme aşamasındayken her zaman güvendiğim arkadaşlarımın fikirlerine danışmışımdır. Grup arkadaşlarım sayesinde artık bu ilişkinin daha da verimli olacağını düşünüyorum.
Ağustos ayında ilk kez canlı çaldınız. Beklentilerin nelerdi ve nasıl sonuçlandı? KOSTNATĚNÍ’nin müziğinin atmosferik unsurlarını sahneye istediğin düzeyde yansıtabildin mi?
İlk konserimiz harika geçti. Aslında KOSTNATĚNÍ’den önce de hiçbir grubumla sahneye çıkmamıştım, bu yüzden sadece bu tür bir müziği çalmak için gereken becerileri değil, aynı zamanda konser verme konusundaki her türlü şeyi sıfırdan öğrenmem gerekti. Üç kişilik bir grubuz, bu yüzden kayıtlarda yakalamaya çalıştığımız seslerin tamamını sahnede aynen yakalamanın zor olduğunu söylemeye gerek yok. Ama bence buna yaklaşıyoruz. Ayrıca KOSTNATĚNÍ’nin diğer pek çok black metal grubuna kıyasla biraz daha “punk”, biraz daha DIY havasına sahip olmasının da faydasını gördüğümü düşünüyorum. Bence bu sayede müzik, sanki insanlar tarafından yaratılmamış soyut bir varlık olmaktan ziyade, bir odadaki bir grup insan tarafından çalınıyormuş gibi daha doğal hâle geliyor. Genel olarak harika bir deneyimdi. Böyle bir müziği canlı çalmak gerçekten çok eğlenceli ve bu fırsatın her zaman yakalanamadığının farkındayım.
İlk konserinizde o gece son grup olan SUFFERING HOUR’ın tişörtünü giydiğin dikkatimi çekti. Gerçekten çok iyiler, değil mi? 2021 çıkışlı “The Cyclic Reckoning” tam bir başyapıt ve son EP’leri “Impelling Rebirth” de aynı şekilde harika.
Evet, SUFFERING HOUR mükemmel bir grup ve ayrıca çok iyi dostlarımız. Onlar da Minnesotalı. Eylül ayındaki ikinci konserimizde de onlarla çaldık ve davulcularının kanserle mücadelesinin ardından ortamlara geri dönüşlerini destekleyebilmek harikaydı.
Ekim ayında da bu sene içinde İstanbul’da da çalan THOU ile sahneye çıktınız ve 21 Aralık’ta tekrar çalacaksınız. Instagram gönderilerinizden birinde gelecek yıl daha sık canlı performans sergilemeyi planladığınızdan bahsetmiştiniz. Avrupa’da da çalmayı planlıyor musunuz? Bir gün KOSTNATĚNÍ’yi İstanbul’da görmek harika olurdu. Tüm kalabalığın ciğerleri patlayarak “Tuna Nehri akmam diyor, etrafımı yıkmam diyor” diye söyleyeceğinden emin olabilirsiniz, haha
Bir gün Türkiye’de konser vermeyi kesinlikle çok isteriz. 2026’da Avrupa’da çalmak için henüz somut bir planımız yok, ancak konserler konusunda ufkumuzu genişletmeyi de düşünüyoruz. Bunun nasıl olacağı hakkında daha fazla bilgiyi yakında paylaşırız!
Bizden bu kadardı D.L., KOSTNATĚNÍ’ye ve sana bol şans ve başarılar diliyoruz. Zaman ayırdığın için teşekkürler.
Ahmet, bizimle röportaj yapmak için zaman ayırdığınız ve güzel sözleriniz için teşekkürler! Türkiye’deki tüm destekçilerimize içtenlikle teşekkür ederiz. İstatistiklere baktığımızda yıllardan beri ABD’den sonra en çok KOSTNATĚNÍ dinlenen ülke hep Türkiye oluyor, bu yüzden desteğinizi hissediyoruz ve bunun için minnettarız. Türk müziğinden aldığımız ilhamı tüm dünyadaki dinleyicilerle buluşturmaya devam etmeyi umuyoruz. Teşekkürler!