# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
PARADISE LOST – Ascension
| 27.09.2025

“Çektiğimiz işkencelerin süresi uzayabilir ve böylece bizim bir parçamız olurlar.” – John Milton, “Paradise Lost”, 1667

Dinlediğimiz müzikle ilgili sevdiğim şeylerden biri 40-50 yıllık grupların bile hâlâ çok iyi albümler çıkarabiliyor olması.

Görsel tarafıyla öne çıkan, sahne şovları gerektiren, daha popüler olma çabasında biz müzik olsa, artık kalmayan gençlikten dolayı muhtemelen sadece nostaljik taraftan ekmek yemek durumunda kalınabilir, 40-50 yıl öncesinin dinamizmi, görselliği kaybedildiğinden artık çok özel bir şeyler yapmaya yönelik motivasyon bulunamayabilir.

Metalde ise böyle bir durum söz konusu değil. Eliniz ayağınız tuttuğu sürece müzik yazabilir, sahneye çıkabilir, dinleyicilerinizin aklını başından alabilirsiniz.

Otuz yedi yıllık kariyeri boyunca albümler arasında bir kez bile üç yıldan fazla ara vermeyen PARADISE LOST’un, bir önceki “Obsidian”ın ardından beş yıllık bir ara vermek durumunda kaldığı, sancılı bir yaratım süreci geçiren yeni albümü “Ascension”la beraberiz bugün.

Death metal karakterinin baskınlaştığı “The Plague Within”, çok daha sludgy ve kırçıllı bir doom metal sundukları “Medusa” ve PARADISE LOST’u var eden her şeyin olabilecek en çok yönlü biçimde sunulduğu “Obsidian”ın ardından Greg Mackintosh yeni albümün nasıl bir şey olması gerektiği konusunda epey kafa yormuş ve albüm yazımı açısından zorlu dönemler geçirmiş.

2022 yılında yeni albüm için 6-7 şarkı yazdığını söyleyen Mackintosh, yazdıklarının bir türlü kafasında tam olarak oturmamasından ve içine tam olarak sinmemesinden dolayı onları çöpe atıp yeni bir bakış açısıyla bir şeyler yazmaya koyulmuş. Bu süreçte yeniden kaydettikleri “Icon” albümü ve geçmişte yaptıkları şeyler de kendisine yol göstermiş ve her ne kadar köklere dönmek gibi bir dertleri olmasa da çok eskiden yaptıkları bazı şeylerden ister istemez ilham almışlar. Öylesine ilham almışlar ki, John Milton’ın gruba adını veren eseri “Paradise Lost”u tekrardan bir referans olarak görmüş, eserdeki dinî temalar üzerinden ilham almış, bununla da yetinmeyip yeni albüm “Ascension”ın kapağında da George Frederic Watts’ın “Paradise Lost”taki temalara yakın duran 1902 tarihli “The Court of Death” adlı tablosunu kullanmışlar.

“Ascension”a baktığımızda PARADISE LOST’un OBSIDIAN’daki çok yönlü beste yapısını devam ettirmeye çalıştığını görüyoruz. Şarkıların her biri kendi karakterini yansıtmak için çeşitli numaralara girişiyor ve bir şekilde kendileriyle özdeşleşecek bir şeyler sunuyorlar. Bazı şarkılar melodik bir fikir üzerinden ilerlerken, bazıları ise daha vokal odaklı olarak gelişiyorlar. Açılışı yapan “Serpent on the Cross” albümün en dinamik şarkıların biri. Öyle ki, vokallerin prozodisi ve lead gitardan dolayı 01.58’den itibaren neredeyse DARK TRANQUILLITY’ye benzediğini bile söyleyebiliriz. Lakin asıl benzerlik, 0.45’te başlayan kısımdaki gitar yürüyüşünün SOEN – “Unbreakable”ın nakaratının neredeyse aynısı olması.

“Tyrants Serenade” çok daha gotik, “Faith Divides Us – Death Unites Us” dönemi bir karaktere sahipken, “Medusa”daki “Fearless Sky”dan beri yazdıkları en uzun şarkı olan “Salvation”da ise “Icon” dönemini ve yukarıda bahsettiğim dinî temalarla haşır neşir olma olayını çok net şekilde hissettiriyorlar. Bu şarkıdaki lead gitar ve ritim gitar kullanımı tam olarak PARADISE LOST’un ansiklopedik karşılığı.

“Silence Like the Grave”, Nick Holmes’un daha önce de başvurduğu James Hetfield vokallerinin de karşımıza çıktığı rif odaklı bir şarkıyken, kimi şarkılarda “In Requiem” kimilerinde “Symbol of Life” dönemlerini akla getirecek pek çok şeyle karşılaşıyoruz. Bana kalırsa “Ascension”ı ilginç kılan başlıca şey de bu. Albümün şarkı yazım mantığı “Obsidian”a yakın ve tıpkı o albümdeki gibi PARADISE LOST’un farklı yönlerini gözler önüne sürüyor, ancak hiçbir şekilde “Obsidian II” gibi bir his yaşatmıyor, bilakis ondan epey farklı bir atmosfer sunuyor.

“Diluvium”un ortasında bir anda ortaya çıkan punky hava ve “oh yeah baby rock ‘n’ roll!” diye araya giren blues gamlı solo veya “Sirens”ın ortasındaki phrygian rif gibi albümün genel havası dışına çıkmakta sakınca görmeyen olaylar da var ve “Ascension”u ne kadar seveceğiniz, daha doğrusu seversiniz ama ne kadar bayılacağınız bu gibi detaylara nasıl baktığınıza göre değişiklik gösterebilir. Misal ben “Sirens”daki oryantal riften hoşlanmadım, ama başkası elbet sevebilir.

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumda “Ascension” gayet iyi bir albüm. Dinlerken PARADISE LOST’un neden bu kadar önemli bir grup olduğunu uygulamalı olarak görüyor ve bunca yıl sonra bu kadar iyi olmaları karşısında bir kez daha hayranlık duymadan edemiyoruz. Diğer yandan “Ascension” bence “Obsidian” kadar özel ve PARADISE LOST diskografisi açısından “Obdisian” kadar önem teşkil eden bir albüm değil. Yine de bu onun değerini düşürmüyor. Şu anda giymekte olduğum “Draconian Times” tişörtüm eşliğinde PARADISE LOST’a hâlâ bu kadar iyi olduğu için teşekkür ediyor, bir kez daha play tuşuna basıyorum.

…tak tak tak tak tak tak tak tak tak tak tak tak tak tatata TAK!

“AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!” – Nick Holmes, “Serpent on the Cross”, 2025

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.32/10, Toplam oy: 94)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
Nuclear Blast Records
Kadro
Nick Holmes: Vokal, sözler
Greg Mackintosh: Lead gitar, ritim gitar, besteler
Aaron Aedy: Ritim gitar
Steve Edmondson: Bas
Guido Montanarini: Davul

Konuk:
Heather Thompson: Geri vokal (5)
Alan Averill: Geri vokal (3)
Lawrence Mackrory: Geri vokal (2, 3, 10, 12)
Şarkılar
1. Serpent on the Cross
2. Tyrants Serenade
3. Salvation
4. Silence like the Grave
5. Lay a Wreath upon the World
6. Diluvium
7. Savage Days
8. Sirens
9. Deceivers
10. The Precipice
  Yorum alanı

“PARADISE LOST – Ascension” yazısına 19 yorum var

  1. Farido says:

    Albümü çok sevdim. Senenin en iyi albümlerinden biri olmuş.

  2. Kastaga says:

    son dönemlerde kolay albüm beğenemiyorum ama bu abiler hiç vasat bir şeyle gelmiyorlar. yine de medusa benim için zirvede.

  3. Seyfettin Dursun says:

    Albümü çok sevdim, arkada fon olarak harika gidiyor.

  4. gulyabani says:

    bunların büzüktaşı Anathema ve My Dying Bride a bakıyorum bir de Paradise Lost’a. Mackintosh’a babası bol bol ballı koç taşşağı yedirmiş küçükken. Çok belli

  5. presto says:

    Baya keyifli albüm olmuş abilerin ellerine sağlık

  6. Rust in Peace. says:

    Çok saygım var bu heriflere

  7. Özgür says:

    Mackintosh’un yazım sürecinde sil baştan yapıp ortaya Ascension’ı çıkarmaları, neden Paradise Lost’tan asla boş bir albüm çıkmayacağını bizlere gösteriyor. Ben bonus parçaları dâhi çok beğendim. Yazıda bahsedilen Sirens örneği gibi kendi adıma ufak tefek “böyle değil de şöyle mi olsaydı” dediğim kısımlar var ama albümün genel kalitesini etkileyen şeyler değil. Bu albüm bence Obsidian’ı aşıp diskografide kendine ilk beşte yer bulacak, klasiklere kafa tutacak sağlamlıkta ve şahsi yılın albümü adayım.

  8. Stapedius says:

    Bence Obsidian’ın çok gerisinde bir albüm olmuş

  9. Twat says:

    -Çok büyük Metallica etkileri var. Diluvium, Sirens ve Savage Days üçlüsü “‘son dönem Metallica’sı’ Paradise Lost tarzında müzik yapsa ortaya ne çıkardı?” gibi olmuş. Silence like the Grave’deki 1989-1993 Hetfield vokalleri zaten Icon’da da vardı. Ama bahsettiğim üçlüde vokal değil beste yapısı da Metallica gibi. Bu dediğim kötü bir şey değil tabi iki gruba da Allah gibi tapıyorum.

    -Salvation korkunç iyi olmuş. Yüksek ihtimalle bir sonraki albüme kadar en çok dinleyeceğim şarkılarından olacak. Beneath Broken Earth ağırlığı ve eziciliği + Holmes’un 3-4 farklı renkte vokal kullanımı(“for the founding endeavour…”’lu kısımda adeta Primordial vokaline geçmesi) ve uzun zamandır dinlediğim en melankolik PL bestesi olması açısından çok büyük bir iş.

    -Lay A Wreath Upon the World harika bi power ballad olmuş. Single olarak kliple yayınlansa ya da akustik kısımları bir film fragmanında kullanılsaymış listelerden inmezdi. Tam epik fragman müziği tadı var.

    Şimdilik ilk haftanın dinleme notları bunlar.

    P L A G U E

    @Twat, “ “for the founding endeavour…”’lu kısımda adeta Primordial vokaline geçmesi)”

    Burada zaten Primordial vokali eşlik ediyor. O kısmı söyleyen Nick değil.

    Özgür

    @Twat, Bahsettiğin kısımda gerçekten Primordial vokalisti var abi.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Twat, kardeşim o kısımda zaten Primordial vokalisti var.

    Üstte iki kişi yazınca tam saha pres yapmak için benim de yazasım geldi.

    Twat

    @Twat, aaaaaaaa heheh :) güzel bi alan presi oldu cahal cahal yazmışım.

    Ulan diyorum madem yapabiliyordun niye daha önce bu tip şeyler denemedin, neyse ki yanlış alarm.

    İamthencincihodjas

    @Twat, kardeşim o kısımda vokali yanlış yapıyorsun o vokal öyle yapılmaz.

  10. Özgür says:

    76 oy, 4.99 ortalama. Bakıyorum aynı şey Amorphis albümüne de yapılmış. Metalstorm’a giriyorum, biri 8.7 biri 7.9 ortalamada. Bir yerde bir terslik var ama çözemedim.

    Cryosleep

    @Özgür, Sitede uzun zamandır belli başlı gruplara ve albümlere karşı garip bir review bombing var, ki kimin ne oy verdiği falan da admin panelinde rahatça görülebiliyor.

  11. emre says:

    Şu albüm bunun gerisinde veya tam tersi bir şey yazmayacağım bu grup için çünkü, paradise lost bu tarz yorum yapmayı gerektiren bir grup değil. Adamlar bir türün yaratıcılığına soyunmuşlardı zamanında kitabını yazdılar bunun. Klasik Paradise Lost. Albümdeki her notadan hoşnutum. Oryantal melodi de çok iyi olmuş bence. Yılın en iyi albümlerinden birisi. 10/8,5

  12. Rzeczom says:

    allahsızlar.

  13. Dysplasia says:

    Biraz tırt, ben pek bir şey bulamadım. Ha özenmişler de sıkıp geçmemişler ama akılda kalıcı bir şey de pek yok.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.