# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
TOOL – Ænima
| 30.08.2025

Ruhu arındırmak için lavmanı tercih etmek.

Emir Şekercioğlu

90’lı yıllarda Tool’un, onu bugün tanıdığımız Tool’dan ayıran özel bir tarafı vardı. Sokakla, parçalanmış aileler ve benliklerle, uyuşturucuyla iç içe, konuşulması mahrem kabul edilen konular hakkında dobraca konuşan bir gruptu. 2000 başlarında “Lateralus” ile kendini progresif metalin/rock’ın kanına zerk edip resmen tarih yazmasından önce, bu progresifliği “alternatif metal” türü ile harmanladığı iki albümlük döneminin son ürünü olan “Ænima”, belki de grubun kariyerindeki en benzersiz albüm olarak 1996’da dinleyicilerle buluştu.

Bunu söylerken amacım “Lateralus”a laf sokmak değil. “Lateralus” inanılmaz bir albüm; bir mihenktaşı ve Tool sanatının en üst noktası, tartışılmaz. Ancak bir “Ænima” kadar müzik anlamında eklektik, sözsel anlamda hem mizahi hem olabildiğine depresif ve geçiş şarkıları bakımından da alabildiğine fırlama olabilmiş miydi? Böyle bir derdi bile yoktu. Çünkü destan yazmanın şöyle bir olayı var; bir kere bir destan yazıldı mı iyi yazıldıysa şayet tarihe geçmek ve herkesçe konuşulmak zorundadır. Aynı zamanda kendisinden en çok bahsedilen şey de olması gerekir. “Lateralus”un durumu biraz böyle. Hatta “Metropolis Pt. 2: Scenes From A Memory” ve “Blackwater Park” gibi albümlerin de olayı biraz böyle.

“Ænima”nın teması, sözsel içeriğinin derinliği, hangi şarkı ne manaya geliyor, albümün vurgusu ne, şair burada ne demek istedi, albüm kimlere selam çakıyor, hangi söz Scientology’e giydiriyor gibi şeylere girmeyeceğim. Bana kalırsa başta Maynard olmak üzere grup artık bunlardan bıktı. Hatta Tool’u zirvelere taşıyan manevralarının, bir noktadan sonra önlerinde dikilen en çetin engel ya da duymaktan en yaka silktikleri argümanlara dönüştüğünü söylemek bile mümkün olabilir.

Adamlar troll olarak koydukları bir interlude’ün ismini muhtemelen biz dinleyicilere ithafen “Useful Idiot” vermiş, “Hooker with a Penis” gibi bir şarkıyla hem kariyerinin en iyi şarkılarından birine imza atmış hem de belki metal tarihinin en sağlam dis’ini atmışken “Ænima” gibi bir albüm için virtüözite ve derinlik gibi konuları bir kenara bırakmak lazım. Müzikal açıdan bakıldığında da keza Tool’un kendi namına sergilediği bütün sözsel ve müzikal “sıradaşılıklar”, onlar için bugün artık sıradanlığın bir tipine dönüştüğünden ötürü belki de bir Tool incelemesinde meseleye daha farklı yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden de albümün derin içeriğine dair detaylı bilgileri okuyucunun kendi araştırmasına bırakıyorum.

Ve şu önemli notu düşerek albümü incelemeye girişiyorum; Tool için hadisenin göte kol sokmaktan Fibonacci dizilimine evrilmesi esasen şaşırtıcı bir şey değildi, tersine doğal bir süreçti. Çünkü ne Maynard’ın ne de genel olarak grubun kasıntı bir prog. grubu olmak gibi bir derdi yoktu. Hatta grup, hayranları nezdinde böyle algılandığı için Maynard artık böyle fanlara açıkça “beyinsizler” diyor. Yılmış adam. Tabii göte kol sokmanın da hayatın simbiyotik karanlıklarına yapılan bir atıf olmasını anlamamız için Tool zamanının biraz ötesindeydi.

Yine de sormak lazım ama; o sıralarda radyolarda en çok çalan şeyin grunge hit’leri olduğu bir dönemde çıkıp, içinde “Saplı Sultan” adı taşıyan (“Hooker with a Penis”) bir şarkının olduğu albümü partnerine metaforik bir anal fisting yaparak açtıktan sonra, albümü Jung’un gölgesinde beliren bir “Üçüncü Göz” ile bitirip, sonra da sanki bunlar hiç yaşanmamış gibi (“fistinglerimiz yalanmış”) başyapıtında Fibonacci’ye göre şarkı yaparsan insanlar da delirmekte haksız mı? Hırsızın hiç mi günahı yok? Bu da ayrı bir konu tabii. Hayata yaklaşım açısından “Ænima” ile “Lateralus” arasındaki uçurumun bu derece absürt olması da hâliyle “Ænima”yı grubun diskografisinde eşsiz bir yere koyuyor.

“Ænima” nezdinde Tool’un esas alameti farikası hayatın ve insan ilişkilerinin tüm karanlığını; kara mizah, dobra bir dürüstlük ve marazi bir cinsellikle bezeyen eleştirel tutumuydu. Gerçi bu işe daha ilk albümleri “Undertow”da başlamışlardı. Korkunç ama gerçek bir temaya ve sözlere sahip olan “Prison Sex” gibi bir şarkının, o albüm boyunca bize dinletilen en neşeli, groovy riflere sahip şarkı olması sadece Tool’un kara mizahından çıkabilecek bir şeydi. “Ænima” albümüne geldiğimizdeyse bu anlayışı bir üst seviyeye taşıdılar. Neredeyse her dinleyişimde hiçbir söze gerek kalmadan beni güldürebilen tek şarkı olmuş “Intermission”ı, “Jimmy” gibi yine sözleriyle, vokalleriyle ve müziğiyle insanı sarsan gerçekliklerle örülmüş bir şarkının takip etmesi de yalnızca Tool’un kara mizahının bir ürünüydü. “Intermission”dan “Jimmy”e geçişle beraber yaratılan o vurucu hava değişiminin, rock müzik tarihinde devrim gibi bir hareket olduğunu cidden kaçımız idrak etti şüpheliyim.

Özünde, bolca içerdiği “Bill Hicks” referansları ve absürt interlude’leriyle “Ænima” Tool’un belki de gerçek anlamda doğrudan kara mizah pompalayan tek albümü olabilir. Ancak grup, bir yandan da bu kara mizahı öyle bir aşkınsallığa buluyor ki (“Forty Six & 2, “The Third Eye”, “Ænema”), grubun “şaka yaparken” bir yandan da “hiç şakasının olmadığını” anlıyorsunuz. Güldürürken düşündürmeyi anlarım, ama şaka yaparken şakam yoktur demek ve bunu hissettirmek gerçekten bambaşka bir seviye.

Peki “Ænima” bütün bunların ardından Tool kataloğunun neresinde duruyor dersek, cevap rectum olur (tabii ki “metaforik” olarak, yoksa Maynard kızıyor). Tool’un kariyeri boyunca belki bir daha üzerinden geçmediği derecede özgün riflerin, alternatif metal ile progresif metalin birleşiminden doğan harika bir sentezin, ama bunların da ötesinde tüm dahiyaneliğiyle döneminde benzersiz bir müzik yaparak ortaya çıkmış bir Tool fenomeninin en kaçık albümü hakkında konuşuyoruz bana kalırsa şu an.

“Ænima”, Tool’un kariyerinde “Undertow” ile “Lateralus” arasında grubun geçirdiği evrimi düşünürsek gayet dönüm noktası denebilecek bir yerde duruyor. Albümde hem kendisini öncülleyen Tool’u, hem de ardından gelecek Tool’u gösteren bir sentez söz konusu. Maynard söz yazarlığındaki yeteneğini ve kendisine has vokal numaralarını daha bu albümde bir gövde gösterisi olarak sunuyor. Danny Carey, rock davulculuğuna ismini altın harflerle yazdıracak bir davulcu olarak bazı deli sololarını (“Forty Six & Two”nun son düzlüğü) bu albümde atıyor, Tool’un signature bas sound’u eski basçıları Paul D’Amor tarafından “Undertow”da atılmış olsa da gelecekte sayısız ikonik Tool şarkısının baslarına hayat verecek Justin Chancellor gruba bu albümde katılıyor ve Adam Jones, diğer grup üyeleriyle beraber kafayı matematik ile bozmadan önce en rock kokan bazı riflerini bu albüm için yazıyor. Tool’un hem gençliğini, taşkınlığını, hem de daha o zamanlardan tecrübe kokmaya başlayan kontrollü kaosunu en dengeli biçimde verdiği albüm de bu nedenle “Ænima” oluyor.

Bu albüm sonrasında işlerin nasıl çığrından çıktığı herkesçe malumdur.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.44/10, Toplam oy: 34)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1996
Şirket
Zoo - Volcano
Kadro
Maynard James Keenan: vokal
Adam Jones: Gitar
Justin Chancellor: Bas
Danny Carey: Davul, perküsyon ve türlü sample’lar
Şarkılar
1. Stinkfist
2. Eulogy
3. H.
4. Useful Idiot
5. Forty Six & 2
6. Message to Harry Manback
7. Hooker with a Penis
8. Intermission
9. Jimmy
10. Die Eier von Satan
11. Pushit
12. Cesaro Summability
13. Ænema
14. (-) Ions 15. Third Eye
  Yorum alanı

“TOOL – Ænima” yazısına 30 yorum var

  1. northern says:

    bazı albümlerin nasıl yazılDığını cidden aklım almıyor. sene 1996 birAder yahu. albümle ilgili tek sıkıNtım, beN tool’u lateralus ile tanıdığım ve önce o albümü dinlediğim ve hatta ezberlediğim için, iki albümü karşılaştırmaktan kaçınamıYorum ve burada şarkI sözlerinin daldan dala atlar olmaSı (almanca yemek tarifi nedir abi) yüzümü ekşitiyor. hatta hooker’ın baya erGensel sözleri var bence. maynard bir fanın “davayı sattınız” sözlerine ciddi ciddi kızıp atarlanıyOr oraDa.

    ha ama 46-2 ile de tool, öyle bir albümle geleceğiz ki -bir anlamda konsept de yaratarak- ananızı laciverde boyayacağız sinyalini de ilk kez ciddi olarak veriyor. (pushit de tool külliyatındaki gizli cevherlerden biri olarak orada bekliyor)

  2. Pontiff Suleyman says:

    Sadece bir müzik albümü olarak değil, direkt hayatımda en sevdiğim şeylerden biri. Gayet nefis bir kritik olmuş. Bir dönem yazmaya yeltenmiştim ancak vazgeçmiştim. İyi ki de vazgeçmişim.

    Göndermeler, metaforlar, easter eggler, zartlar zurtlar… Bunlar tool’un müziğinin önüne geçti maalesef. Bütün enstrümanların, dolayısıyla bütün üyelerin harika performans gösterdiği bir albüm. Lateralus ile sıklıkla kıyaslandığını görüyorum ancak Undertow’a kimlik olarak çok daha yakın bir albüm bu. Undertow’da da harika anlar var ancak baştan sona kusursuza yakın bulduğum ilk tool albümü bu.

    Emir

    @Pontiff Suleyman, Sanırım albümün “Lateralus” ile karşılaştırılması biraz “Undertow”a kıyasla daha progresif unsurlar içermesiyle alakalı. Yoksa dediğin gibi kimlik olarak ilk albüme çok daha yakın.

  3. Hacı Yatmaz says:

    Bu grubun bu kadar kıymetli olmasını aklım almıyor sanırım çok az gözükmesi bunda büyük etken. Ha iyi mi çok çok iyi güzel ama böyle çok şey var.

  4. Cerca C. says:

    ismail’in POE2 oynarken en çok dinlediği albüm.

    ismail vilehand

    @Cerca C., yine yakaladın beni.

  5. Kritiği yazan arkadaş 9 vermiş, 1 puan da ben vereyim 10’a tamamlansın dedim. Hak ettiklerinden 1 puan fazla verdim ama o da benim günahım olsun.

    Sadece tool görmüşken sövmeden geçmek olmaz, örfte adette yeri yok bunun diyerek geldim. Bu yüzden kritiği okumadım ama kaydırırken gözüme takılan bi cümle oldu. “…tüm dahiyaneliğiyle döneminde benzersiz müzik yaparak…” Dahiyane mi? Bütün samimiyetimle son derece objektif olarak ve zerre abartmadan söylüyorum: 13 yaşındayken regal marka gri tüplü tv’de gördüğüm “CENDERE yaz 3939’a gönder polifonik cendere melodisi cebine gelsin” ibaresi sayesinde dinleme şerefine nail olduğum, nokia 3310’umda çalan polifonik cendere melodisi bile Tool’un müziğinden daha dahiyane amk.

    Gerçekten merak ediyorum, müzikal olarak Tool müziğinde dahiyane olan şey ne mesela? Biri gelip “Tool dinlicem, bu adamların müziği ne vaat ediyor” diye sorsa bana “Varsa nasibinde biraz groove amk, fazlası yok” derim. Bu objektif görüşüm, kötülemek için söylemiyorum. Basit senkoplar, drop d’de yazılmış gelişigüzel 3 tane riffi ve varyantlarını 7 dakika boyunca bi clean’de, bi overdrive veya distortion’la bi palm mute’la sonra bir de açık notalarla, arada bir de basla çalmanın neresinde deha görülüyor; dinlemek isterim. Dinlerken de çalarken de bestelerde ve düzenlemelerde ne duyabildiğim ne görebildiğim; hatta zerresine dahi rastlamadığım ama var olduğu iddia edilen ve dahiyane olarak refere edilen unsurlar ne tam olarak? Dümdüz “seviyoruz moruk adamların müziğini” deyin, ağzımı açmam ama olmayan şeyleri varmış gibi lanse etmeyelim ya. Aynı cümledeki “döneminde benzersiz” ifadesine de bi şerh düşmek isterim. Sound bağlamında katılırım, döneminde benzersiz. Hatta bugün de o sound’ın adı benim için de tool sound’ı. Ancak sound dışında o dönemde benzersiz diyebileceğimiz bir tarafı yok maalesef. “Alternatif metale arada dümenden aksak ritim atalım, ara sıra da uzun sıkıcı atmosfer yaratacak clean bölümler ekleyelim progresif olsun kanka” çok orijinal fikir be fibonacci31

    Bakın beyler gençken girdik bu günaha. Allah affetsin zamanında dinledik çoğumuz. Ama artık eşşek kadar olduk. Bazı hatalar genç yaşta yapılır, ileri yaşlara aksettirmemek lazım. Bu yaşta tool dinleyip de elaleme maskara olmayalım. Çok içen azaltsın, az içen bıraksın. Gelin vazgeçin şu beladan geç olmadan. Rabbim cümlemizin gönlüne mebzul miktarda tool nefreti versin de bir an evvel def’i bela ile kurtulalım bu illetten. Arınmışlar meclisimize tüm cemaatimizi en yakın zamanda bekliyorum.

    Emir

    @Marvin Yanbasanyan, “Dümdüz ‘seviyoruz moruk adamların müziğini’ deyin, ağzımı açmam ama olmayan şeyleri varmış gibi lanse etmeyelim ya.” – Sen de dümdüz “sevmiyorum olm bu adamları da müziğini de, destan da yazsan nafile” deseydin de “kötülemek için söylemiyorum” gibi sözlerle sonra kıvırmaya çalışmasaydın. Yorumunun ilk ve son paragrafı zaten söylediklerinin tersini düşündüğünü gösteriyor.

    Ne yaparsın hatasız kul da olmaz, günahsız kul da. Ha günahım Tool dinlemekse o da benim günahım kimseyi bağlamaz.

    Marvin Yanbasanyan

    @Emir, söylediklerimin tersini düşünsem söylediklerimin tersini söylerdim aga durduk yere niye siteye false flag operasyonu çekeyim amk. “Bu objektif yorumum, kötülemek için söylemiyorum” cümlesinin ardılı olduğu cümle için geçerli olduğu, yorumumun tamamını kapsayan bir ifade olmadığı aşikar. Birçok kısımda kötülemişim zaten, kıvırmalık bir durum yok.

    Müziklerinin çok gereksiz abartıldığına dair söylediklerimde ciddi, bu müziği dinlemeye dair söylemlerimde son derece gayriciddi olduğumun yazdıklarımdan anlaşıldığını düşünüyorum. Son paragrafta da müstehzi biçimde bunu belirtmişim zaten.

    Bazen burda sevdiğim albümlere bile o gün üşenmemişsem kıl oldu yün oldu diye bi araba laf sayıyorum. Oturup uzun uzun tool eleştirsem inan bana 50 paragraf daha döşerdim. Geçiyoken uğradım, neşesine dümenden bi iki taşladım, araya da biraz eleştiri sıkıştırdım sadece. Bu kadar ciddiye almana gerek yok. Dün yorumu yazarken aklıma geldi açtım kes – v dinledim yıllar sonra, anla işte. Bırak tool’u; lvbel c5 – TAK TAK TAK dinlemekle Şostakoviç dinlemek arasında değer ifade eden bi fark yok benim için. Kaldı ki tool kitlesinin snobluğunu umursayıp buna dair izahat yapacak kadar da genç değilim maalesef. Keza sitedeki yazarlar da bunun kavgasını vermeyecek kadar yaş aldı sanırım. Şu ragebait’e düşen olmadı mesela.

    Emir

    @Marvin Yanbasanyan, Burada olay grubu ya da albümü kötülemek için 50 paragraf düşüp düşmemek ya da ragebait’e kanmak falan değil ki. Ben yukarıdaki yorumumu yaptığın spesifik bir hareket için attım.

    O da, açıkça okumadığını söylediğin bir kritikten pasajlar alıntılayarak iğneleme yapman, söylediklerimden yola çıkarak sözde-sorular sorman, dolayısıyla da bana cevap hakkı doğurmandı. Ben de yoksa yazdığım her kritikteki albümü/grubu söven/öven yoruma cevap yazmıyorum zaten.

    İstersen grubu/albümü eleştirmek için 50 değil, 100 paragraf döşe bana sıkıntı yok. Ama naçizane, verdiğim emeğe saygısızlık etme.

    Marvin Yanbasanyan

    @Emir, yalan yok, amacım kargaşa ve infial yaratıp eğlence çıkarmaktı da çok ılımlı geldin be kanka, mahcup hissettim şu an. İhaleyi sana yıkmışım gibi olmuş bazı söylemler, kusura bakma. Esasen krtikle bir derdim de yoktu. Hatta genel olarak seviyorum senin kritikleri, gelişigüzel övüp geçmiyorsun, ekstra araştırma külfetine girip yazmana ciddi saygı duyuyorum.

    Yevgeni Zamyatin

    @Marvin Yanbasanyan, Esasen verdiğin örnekte ne kadar önemli bir grup olduğunu anlatmışsın, biliyorsun ki nokia 3310, nokia 6600 bir nesli hakimiyeti altına alan modellerdi çünkü basitlerdi her şeyi ile basitlerdi, melodilerinden tut yılan oyununa kadar basitlerdi ve o dönemin tüm ihtiyaçlarını karşılıyorlardı. Hatta o kadar iyiler ki hep yeni çıkan modeller onlarla mukayese edilirdi. Çok sonrasında Iphone 5s çıktı. Yine aynı özellikler basit ve stabilizasyon konusunda mükemmeldi. Dönemin gerektirdiklerinin üzerinde performansı olduğu için batarya sorunu ortaya çıkmıştı.
    Bu konuya bir çok örnek verilebilir; tükenmez kalem, çatal iğne sik sik bir ton şey 100 yıldır kullanılıyorlar ve bir olayları yok.
    Der weg einer freiheit-noktvrn albüm kapağı çok basit değil mi ama mükemmel bir görsel. Toplantılarda yöneticiler konuyu bana en basit şekilde anlat demez mi ya da futbolda önemli olan basit oynamaktır vs… bence Tool unda böyle bir durumu var. Basit ve etkili.

    Marvin Yanbasanyan

    @Yevgeni Zamyatin, katılmadım. Iphone 16 pro max 512 GB Siyah Titanium’la daha mutluyum ben, 3310′la snake oynamak dışında bi sikim yapılmıyodu. Metaforu aynı şekilde müziğe de uyarlayabiliriz. Basit ve etkiliden ziyade basit ve sıkıcı.

    Yevgeni Zamyatin

    @Marvin Yanbasanyan, 2000 yılında nokia3310′dan nasıl bir beklentin olabilir. Telefon dediğin şey arama ve mesaj atmaktan ibaretti.
    Konu dağılmasın, tabii sen daha öznel cevaplar veriyorsun, ben daha genel anlatmaya çalıştım. Aynı açıdan bakamadık elbette bakmak zorunda da değiliz.

    Pontiff Suleyman

    @Marvin Yanbasanyan, okumadım ama haksızsındır kesin

    Marvin Yanbasanyan

    @Pontiff Suleyman, Maynard’ın üzüm bağlarından ve şarap imalathanesinden ve jambi’nin 9/8′lik olmasından (Vaov!) bahsettim kanka uzun uzun, okuyabilirsin.

    Pontiff Suleyman

    @Marvin Yanbasanyan, ne yaşıyon amk

    Godless Killing Machine

    @Marvin Yanbasanyan, bundan sonra bu sitede senin herhangi bir görüşüne karşı çıkan karşısında aynı zamanda beni de bulur. senin yan bastığın yere gerekirse ben yan basarım yine de seni bastırtmam birader. kendine çok güçlü bir müttefik edindin.

    Marvin Yanbasanyan

    @Godless Killing Machine, ATÖH (Anti-TOOL Özel Harekat) her zaman tetikte👍 https://hizliresim.com/t7cqtto

  6. Tool genre üstü bir grup ve albümlerini dinlemek terapi seansı gibi benim için o nedenle bir şarkı dinleyeyim kapatayım şeklinde ilerleyemiyorum. Bir filmin 35:45 – 42:56 dk arasını izleyip, tüm filmi anlamya çalışmak nasıl mantıksızsa bu grupta da o durum var. Özetle seviyorum kendilerini…
    Ayrıca “H.” Tool diskografisi içerindeki favorimdir. İnsan işi değildir.

  7. Godless Killing Machine says:

    tool sevenlerle tartışmak ve küfürleşmek için instagramım oguzhanozkan939 instagramınız yoksa buradan yazın küfürleşelim

  8. Pneuma says:

    Güzel kritik olmuş, teşekkürler. Sevenler ve sevemeyenler falan filan. Yaşım 50. Hayat bana şunu öğretti. Hayat bi gündür o da bugündür. Size günü yaşadığınızı hissettiren ne varsa 4 el lle sarılın bırakmayın. Gerisi boş.Ez cümle Tool bana yaşadığımı hatırlatıyor. Sağolsunlar, varolsunlar.

    Boba Fett

    @Pneuma, Ozzy ve Brent’in ölümü daha taze. Neyin tatavası yapılıyor anlamıyorum amına koyayım. Alt tarafı müzik lan, kimi dinliyor, seviyor, kimi sevmiyor bu kadar basit. Basit bir şey işte çok zor değil anlaması, sevene güzel hisler hissettirir, sevmeyen de pek bir şey hissetmez. Hayat böyle, çok şey yapmayın yani.

    Rust in Peace.

    @Boba Fett, Tool dinlemeye başladığımdan beri Tool 31′i yapanın birkaç katı kadar Tool 31′i yapana sallayan insan görmüşümdür herhalde. Nerede amk bu salladığınız elemanlar hani görsek tamam diyeceğim de olay yaşlı adam bulutlara bağırıyor muhabbetine döndü

    Boba Fett

    @Rust in Peace., Ben de göremedim ki Türkiye’de kaç kişi Tool dinliyor? Yabancı forumlarda da öyle şeyler görmüyorum. Kim bunlar? Böyle insanlar hala aramızda mı? Biz görebiliyor muyuz bu insanları?

  9. manson says:

    sevmem sevemedim bi türlü

  10. Bizarro Raddor says:

    Şarkılar benim için biraz kısa keşke daha uzun sürselerdi. Onun dışında tapıyorum. Bu grubu sevmeyen Black Label Society gibi hırbo müzikler dinliyordur.

    ismail vilehand

    @Bizarro Raddor, üzerimde BLS tişörtü varken okudum bu yorumu.

    Bizarro Raddor

    @ismail vilehand, biliyordum !!1!

    Hırrrboğlu eatthegun

    @Bizarro Raddor, Black Label siker S.D.M.F. Zakk Wylde en iyi gitarist

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.