1985 yılında çıkardığı ilk albümü “Infernal Overkill” ile thrash metale yeni bir soluk getiren Destruction, Alman thrash metal sahnesi içerisinde kendi karakteristik müziğini inşa ederek oldukça belirgin ve özgün bir noktada durmayı başarmıştı. Sodom ve Kreator’da karşımıza çıkan aşırı agresif ve müzikal anlamda daha düz ve sabit kalıplar üzerinden ilerleyen bir thrash metal anlayışının aksine Destruction, thrash metalin geleneksel kalıplarını bozmamakla birlikte daha karakteristik, komplike, nota geçişleri ve melodik altyapısı daha belirgin bir thrash metal anlayışı ortaya koymuştu.
Grubun 2’nci stüdyo albümü olan “Eternal Devastation” da ilk albümdeki gibi bu thrash metal anlayışının oldukça belirgin bir şekilde ortaya konduğu ve Destruction’ın çoğu hayranına göre grubun müziğinin zirve noktası olan albümüydü. “Eternal Devastation” 7 şarkıdan oluşuyor ve şarkı sürelerinin ortalamadan uzun olduğunu görüyoruz. Destruction “Eternal Devastation”da temel yaklaşım olarak yine ilk albümünün çizgisinde, fakat yaratıcılık açısından bir kez daha oldukça güçlü bir iş ortaya koyuyor. İlk olarak prodüksiyonda old-school bir tını içerisinde müzikal hissiyatı ön planda tutan, özellikle gitarı belirgin ve karıncalı bir sound kullanıldığını görüyoruz. Destruction bir kez daha thrash metalde geleneksel bir tavır olarak karşımıza çıkan, büyük ölçüde sertlik, agresiflik ve hıza odaklı bir müzik yapmaktansa temelde müzikaliteye odaklanan, notasyonun tüm bu unsurlar içerisindeki hissedilirliğini ön planda tutan bir müzik ortaya koyuyor. Fakat rif ve notasyonun ön planda olduğu bu müzik elbette thrash metal standartları içerisinde oldukça makul bir sertlikle sunuluyor ve bu durum Destruction müziğinin hem rif ve nota çeşitliliği açısından zengin hem de sound açısından oldukça tatmin edici düzeyde olmasını sağlıyor.
“Eternal Devastation” hem kendi yapısı içerisinde nota geçişleri açısından zengin rifler hem parçalar içerisinde keskin geçişlere yer veren şarkılar barındırıyor. Bununla birlikte parçalar içerisindeki tüm rif ve tempo değişiklikleri şarkı bütünlüğünü inşa edecek şekilde birbirini takip ediyor ve böylece parçalar içerisinde hissiyat açısından bir kopukluk yaşanmadığı gibi parçaların anlamsız bir avangart karaktere girmesi de önlenmiş oluyor. Şarkılar baştan sona karakteristik ve derinlikli gitar rifleriyle örülmüş durumda ve genel olarak rifleri ön plana çıkaran bir yapıdalar.
Bununla birlikte akıcı ve nota geçişkenliği yüksek sololar da yer yer ritim gitarla birlikte yer yer tek başına parçaların karakterini artıran bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Davullar büyük ölçüde tek düze ve standart bit ritimde çalınıyor. Bu durumun albümün temel olarak gitar riflerini ön plana çıkarıp diğer unsurları riflerin destekleyicisi olarak kullanmak istemesinden kaynaklandığını söylemek mümkün. Vokalde ise oldukça rahat, kendini kasmayan, bazı noktalarda belirgin scream’ler kullanarak istenen yerleri vurgulayan akıcı bir vokal görüyoruz.
Destruction bu zengin ve müzikal açıdan yüksek varyasyonlu müziği her bir parçada içerik olarak oldukça yaratıcı bir şekilde bize sunuyor ve böylece albüm az şarkıdan oluşuyor olsa da her birinin ciddi bir titizlikle inşa edilmiş olması ve albümde gerçek anlamda boş bir şarkı bulunmaması, “Eternal Devastation”ı Destruction’ın en karakteristik, en akılda kalıcı ve dinlenirliği en yüksek albümlerinden biri olarak karşımıza çıkarıyor. Albüme yöneltilebilecek tek eleştirinin oldukça çiğ, vurgulu ve doyurucu bir sound yakalasa da prodüksiyonun sertliğinin müzikaliteyi vurgulamak için biraz fazla düşük tutulması olduğunu düşünüyorum. Daha sert bir prodüksiyon bu zengin müzikal yapıyı daha canlı hale getirebilirdi. Bu durum özellikle sert sound arayan dinleyiciler için belli ölçüde hissedilir bir eksiklik gibi dursa da albümün değerinden fazla bir şey eksiltmiyor.
“Eternal Devastation” Destruction’ın karakteristik thrash metal anlayışının en belirgin ve hassaslıkla işlenmiş örneklerinden olması ve özellikle de grubun “Curse the Gods” ve “Life Without Sense” gibi önemli hit parçalarını barındırması açısından en önemli başyapıtlarından biri olduğu gibi bir thrash metal klasiği olarak ortaya çıkıyor.
10 puanı verdim yiğidolara. Almanların en iyi ikinci ya da üçüncü thrash metal grubu. Bu albüm sanki daha önce sitede vardı ama tekrar incelendiyse de şikayet edecek değilim. Almanlar gerçekten çok değişik bir millet, dünyada sadece Almanlar kalsa kendilerine yetecek kadar edebi eserleri, futbolu, rock ve metal grubuna sahipler, yemekleri tırt diye biliyorum ama dönerleri falan var, Almanlıktan aldığım keyfi hiçbir şeyden alamıyorum, ilk kural saygı, saygıya saygı saygı olmazsa bu olur, herkese Kuzey Bremen’den selamlar.
@Boba Fett, bende de tam tersi estetikten uzak saman gibi geliyorlar. Tam anlamı ile makine gibiler…
Almanya’yı bir insanla özetle deseler, direkt Müller derdim. Top seviyede, 10 numara ve çevresinde bu kadar sıkıcı, teknikten uzak bir futbolcu bilmiyorum. Oyun görüşü, devamlılık gibi sik*msonik statlarla süslüyorlar ama onun sıkıcı ve sığ yetenekli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Estetik/zeka lazım olduğunda hemen devşiriyorlar zaten :)) resmen alman nefreti ksutum ahsdhasd
2005 yılına destruction kemancı konseriyle girmiştim, tabii ki “curse the god” ile başlamıştı konser, herkes eskiyi sever ama ben bu parçanın yeniden düzenlenmiş halini daha çok seviyorum (girişteki kesik riffin olduğu) Kritiğin katılmadığım yerleri var, yazının başındaki kreator kıyaslamasında düz ve sınırlı tarafın kreator olması yanlış bence, hatta thrash metalin tek düze yapısından daha ilk albüm ile sıyrıldığı için yeri ayrıdır kreator’un. Tabi bu benim düşüncem.
Her konser sağdan soldan çıkan bi “bulgar orhan” vardı, sahi ne oldu ona?
Değişik bir albüm bu. Ne zaman dinlesem en sevdiğim thrash albümünlerinden biri ilk üçe girer diyorum sonra 5 sene falan dinlemiyorum. En güzel albümleri bence
Evet bu grup bu Metallica nin İlk zamanlarına benzettim şarkılar hem uzun hemde akıcı keşke hep böyle devam etseler di son dönem albümleri kısa ve hızlı çoğu vasat şarkılar
şu tarz g.tten cimcikleniyormuş gibi yapılan vokalleri kendi öz iradesiyle dinleyebilen herkesi saygıyla selamlıyorum. metalin en itici hali sanırım bu— 90lar gay metal.
Infernal Overkill thrash adına en sevdiğim şeylerden biri ama bu albümün de yeri ayrı. Speed elementleri azalmış, daha teknik, saf thrash. Curse The Gods zaten gerçek bir thrash anthem, ne denebilir, 10 üzeri 10.
10 puanı verdim yiğidolara. Almanların en iyi ikinci ya da üçüncü thrash metal grubu. Bu albüm sanki daha önce sitede vardı ama tekrar incelendiyse de şikayet edecek değilim. Almanlar gerçekten çok değişik bir millet, dünyada sadece Almanlar kalsa kendilerine yetecek kadar edebi eserleri, futbolu, rock ve metal grubuna sahipler, yemekleri tırt diye biliyorum ama dönerleri falan var, Almanlıktan aldığım keyfi hiçbir şeyden alamıyorum, ilk kural saygı, saygıya saygı saygı olmazsa bu olur, herkese Kuzey Bremen’den selamlar.
24.08.2025
@Boba Fett, bende de tam tersi estetikten uzak saman gibi geliyorlar. Tam anlamı ile makine gibiler…
Almanya’yı bir insanla özetle deseler, direkt Müller derdim. Top seviyede, 10 numara ve çevresinde bu kadar sıkıcı, teknikten uzak bir futbolcu bilmiyorum. Oyun görüşü, devamlılık gibi sik*msonik statlarla süslüyorlar ama onun sıkıcı ve sığ yetenekli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Estetik/zeka lazım olduğunda hemen devşiriyorlar zaten :)) resmen alman nefreti ksutum ahsdhasd
2005 yılına destruction kemancı konseriyle girmiştim, tabii ki “curse the god” ile başlamıştı konser, herkes eskiyi sever ama ben bu parçanın yeniden düzenlenmiş halini daha çok seviyorum (girişteki kesik riffin olduğu) Kritiğin katılmadığım yerleri var, yazının başındaki kreator kıyaslamasında düz ve sınırlı tarafın kreator olması yanlış bence, hatta thrash metalin tek düze yapısından daha ilk albüm ile sıyrıldığı için yeri ayrıdır kreator’un. Tabi bu benim düşüncem.
Her konser sağdan soldan çıkan bi “bulgar orhan” vardı, sahi ne oldu ona?
25.08.2025
@Hakkan, ben de o konserdeydim
Değişik bir albüm bu. Ne zaman dinlesem en sevdiğim thrash albümünlerinden biri ilk üçe girer diyorum sonra 5 sene falan dinlemiyorum. En güzel albümleri bence
Evet bu grup bu Metallica nin İlk zamanlarına benzettim şarkılar hem uzun hemde akıcı keşke hep böyle devam etseler di son dönem albümleri kısa ve hızlı çoğu vasat şarkılar
Dünyanın en iyi ilk şarkısı bu mu?
şu tarz g.tten cimcikleniyormuş gibi yapılan vokalleri kendi öz iradesiyle dinleyebilen herkesi saygıyla selamlıyorum. metalin en itici hali sanırım bu— 90lar gay metal.
24.08.2025
@gXnn, trollük denemene 10 üzerinden 0.
26.08.2025
@gXnn, Metalin en eril hali silip tokendir. Götten sikiyormuş gibi taşşaklı vokalleriyle tam bir 2020ler yarrak metal.
Infernal Overkill thrash adına en sevdiğim şeylerden biri ama bu albümün de yeri ayrı. Speed elementleri azalmış, daha teknik, saf thrash. Curse The Gods zaten gerçek bir thrash anthem, ne denebilir, 10 üzeri 10.