Bazen gruplar çok başarılı bir albümün ardından doğal olarak o albümü başarılı kılan formülü devam ettiriyor ve tırnak içinde ekmek yemeyi sürdürmeyi, tutan bir formülü devam ettirmeyi amaçlıyorlar.
Bazı gruplar tüm kariyerlerini bunun üstüne kurup mevcudiyetleri boyunca hep aynı şeyi yaparken, bazıları ise belirli doyumlara ulaştıktan sonra şerit değiştiriyor ve farklı kafalardan kendilerine yeni hareket alanları oluşturuyorlar.
CONVERGE 2001’deki “Jane Doe” ile metalcore tarihinin en iyi albümlerinden birini çıkardıktan ve müthiş bir itibar edindikten sonra “You Fail Me” ve “No Heroes”da da müzik olarak büyük oranda benzer bir karakteri devam ettirmiş ve Kurt Ballou’nun da sonradan dediği gibi müzikal anlayış olarak bir üçlemeye imza atmıştı.
O albümler “Jane Doe” kadar net ve hatları belirgin bir temaya odaklanmamış ve CONVERGE’ün biraz daha rahat hareket edebilmesini sağlamıştı.
Pasifagresif açıldıktan 4,5 ay sonra, Ekim 2009’da çıkan “Axe to Fall”da ise CONVERGE’ün pek çok açıdan zihniyet değiştirdiğini ve öncesindeki üç albümden farklı bir kafaya büründüğünü görmüştük. Albümdeki şarkılar belirli bir temayı işlemiyor, Jacob Bannon’ın “No Heroes” ile “Axe to Fall” arasında yaşadığı birtakım şeyler üzerinden ilerliyordu.
Ne var ki esas değişiklik elbette ki CONVERGE’ün şarkı yazımına olan yaklaşımında görülüyordu.
“Axe to Fall” öncesinde çıkan CONVERGE albümlerine göre çok daha olaylı, şenlikli, resmen eğlenceli, daha melodik, gitar üzerinde önceki albümlerde görmediğimiz hokkabazlıklara tanık olduğumuz, yer yer neredeyse rock ’n’ roll diyebileceğim bir karakterle bezeli ve buna rağmen icra olarak daha teknik işlerin de sunulduğu bir albüm. Bence “Axe to Fall”u dinlemesi aşırı zevkli yapan başlıca unsur da bu: albümde belli oranda şekil değiştirmeye çalışan ve bu sırada kendi benliğini kaybetmeyen bir CONVERGE’le karşılaşıyor ve hem bunları başardığı hem de her biri aşırı dikkat çekici anlarla dolu nefis şarkılar dinliyoruz.
Terrorizer, Decibel, Stereogum gibi önemli yayın organlarında 2009’un en iyi albümü seçilen “Axe to Fall”, içerdiği gitar numaraları ve katmanlı gitar yazımından dolayı akıllara ilk birkaç albümdeki MASTODON karakterini getiren, yoğunluğuyla yer yer ISIS’i, delişmenliğiyle bölüm bölüm DISCHARGE’ı hatırlatan dopdolu bir albüm. Açılışı yapan “Dark Horse” zaten CONVERGE tarihinin en iyi riflerinden biriyle başlıyor ve “bir albüm nasıl coşkulu açılır?” sorusuna “aha böyle” diye cevap veriyor. Harekete geçmeniz, gaza gelmeniz mi gerekiyor? “Dark Horse”u dinleyin. Koltuktan kalkmaya üşeniyor, yapmanız gereken şeyleri yok yere geciktiriyor musunuz? “Dark Horse”u dinleyin.
Yukarıda bahsettiğim MASTODON referansından ilerlersek, ki aslında esas MASTODON’un CONVERGE’den ilham alma durumu var, MASTODON’un 2001’deki “Slick Leg” ve “Lifesblood” EP’lerindeki deli manyak şizofren olayları, kokain çekmiş southern karakterini, örneğin “Reap What You Sow” gibi şarkılarda da görebiliyoruz. Diğer yandan CONVERGE burada çok yönlü bir beste anlayışı benimsediğinden “Worms Will Feed/Rats Will Feast”de daha bas odaklı ağır tempo sertliklere, “Damages”da tamamlanamamışlık ve çözümlenememişlik hissi veren huzursuzluklara, “Cruel Bloom”da adeta Tom Waits’i akıllara getiren bluesy atmosferlere de rastlamadan geçmiyoruz.
“Slave Driver”da SONIC YOUTH ve birtakım punk karakterli gruplardan aşina olduğumuz vokaller eşliğinde düşük tempolu ama bir o kadar gergin ve neredeyse “paranoyak” diyebileceğim bir atmosfer yaratan CONVERGE, “Dead Beat”te ise yine kafayı yiyen gitarlar ve “Axe to Fall”un parlayan yıldızı davulcu Ben Koller’in mükemmel davul yazımıyla adrenalini verdikçe veriyor, şarkılar ilerledikçe dinleyiciyi bir oraya bir buraya savuruyor. Böyle olunca da CONVERGE’ün kariyerindeki en adrenalini bol, götünden en çok ter akan, gitar tellerine en çok kan bulaşmış albümlerden biri çıkıyor. Tüm bu farklı karakterdeki şarkıları sunmak için grup “Axe to Fall”a özgü bir olaya daha girişiyor ve albümü çuval dolusu konuk müzisyenle dolduruyor. NEUROSIS, DISFEAR, HATEBREED, THE RED CHORD, CAVE IN, HIMSA, GENGHIS TRON gibi gruplardan gelen değerli isimler sayesinde “Axe to Fall” adeta bir panayır yerine dönüşüyor ve hem müzikal renk hem de kadro çeşitliliği açısından CONVERGE’ün en kalabalık ve imece usulü işi hâline geliyor.
“Jane Doe”, “You Fail Me” ve “No Heroes”da birbirine yakın, en azından birbirinden çok da uzaklaşmamaya gayret eden kafalar benimseyen CONVERGE, “Axe to Fall”da bilinçli ve istekli olarak farklı bir kafaya bürünmeyi amaçlıyor. Tarz değiştirmiyorlar, onları CONVERGE yapan şeylerden sapmıyorlar, ama renk paletlerinin çok daha geniş olduğunu ve henüz tüm cephanelerini göstermediklerini çok net bir şekilde belli etmeyi, üstelik de bunu dinlemesi olağanüstü zevkli bir albümle yapmayı başarıyorlar.
Kimi gruplar müzikal yolculukları içerisinde bir daldan diğerine atlarken genelde geçiş albümleri yapar, ani radikal değişikliklerden kaçınır ve alıştıra alıştıra değişimlere uğrarlar. CONVERGE işte bunu yapmıyor. Her ne kadar öyle devasa bir değişimden söz edemesek de öncesindeki üç albümün müzikal havasını kırmak isteyen CONVERGE her zamanki cüretkâr hâliyle hem özünü koruyup hem bir dolu farklı renk katmayı ve böylece “Axe to Fall”u çok özel ve dinlemesi aşırı zevkli bir albüme dönüştürmeyi başarıyor; geçişle falan uğraşmıyor, baltayı geçiriyor.
Kadro Jacob Bannon: Vokal
Kurt Ballou: Gitar, vokal, theremin
Aaron Dalbec: Gitar
Nate Newton: Bas, vokal, theremin
Ben Koller: Davul
Konuk:
Sean Martin: Lead gitar, geri vokal (2)
George Hirsch: Geri vokal (3)
Steve Brodsky: Lead gitar (4)
Adam McGrath: Gitar (4)
John-Robert Conners: Davul (4, 13)
Uffe Cederlund: Lead gitar, geri vokal (13)
Tim "Trivikrama Dasa" Cohen: Lead gitar (7)
John Pettibone: Geri vokal (10)
Steve Von Till: Vokal (12)
Aimee Argote: Geri vokal (12)
"The Rodeo": Geri vokal (12)
Chris Taylor: Geri vokal (12)
Mookie Singerman: Vokal, klavye (12)
Hamilton Jordan: Gitar (12)
Michael Sochynsky: Klavye (12)
Brad Fickeisen: Davul (12)
Şarkılar 1. Dark Horse
2. Reap What You Sow
3. Axe to Fall
4. Effigy
5. Worms Will Feed/Rats Will Feast
6. Wishing Well
7. Damages
8. Losing Battle
9. Dead Beat
10. Cutter
11. Slave Driver
12. Cruel Bloom
13. Wretched World
Bir diğer kusursuzluk. Jane Doe (10/10), Axe to Fall, All We Love, The Dusk in Us…Jane Doe hariç hepsi benim için 9,9/10 luk işler. Tüm bu saydıklarımın içinde sound olarak en iyi iş olduğunu düşünüyorum. Dark Horse ve Axe to Fall’u ilk dinlediğim zaman aklıma geliyor, Bradley Hall’un metal genre nutshell videosunda grindcore kısmındaki gibi koşturmuştum :) Son 2 şarkı ise dünya üzerindeki en mükemmel albüm kapanış seanslarından. Waters of Ain, End the Hope kalibresinde diyebilirim rahatlıkla.
Converge geçen seneye kadar kafasına giremediğim bi gruptu. Kurt Ballou’nun bi videosuna denk gelip bu albüme şans verene kadar. Hayatımın en boktan zamanlarını yaşadığım bi dönemde tam da olması gereken zamanda karşıma çıktı. O dönem kafamın içindeki kaosun, hayatımın genel atmosferinin notalara dökülmüş hali gibiydi, ilaç gibi gelmişti. Hala daha böyle bir şey duymadım. Benzersiz bir şey. Gitar işçiliği ve vokallerle bu kadar geniş bi duygu skalasını bu kadar iyi yansıtan bi albüm görmedim, çok spesifik ve derin yerlere dokunan bambaşka bi kafadan çıkma bir şey. Notalarla ifade edilebileceğini bilmediğim duyguların olduğu, hala her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden sayısız ana sahip. Çok, çok taşaklı bi iş.
Muhteşem bir albüm. Aynı güzellikte bir kritik.
Son 2 şarkı = 1 litre viski. 10/10.
Allah müzik dinlese en sevdiği ilk 5 albümden biri bu olur. Korkunç mükemmel bişey.
Bir diğer kusursuzluk. Jane Doe (10/10), Axe to Fall, All We Love, The Dusk in Us…Jane Doe hariç hepsi benim için 9,9/10 luk işler. Tüm bu saydıklarımın içinde sound olarak en iyi iş olduğunu düşünüyorum. Dark Horse ve Axe to Fall’u ilk dinlediğim zaman aklıma geliyor, Bradley Hall’un metal genre nutshell videosunda grindcore kısmındaki gibi koşturmuştum :) Son 2 şarkı ise dünya üzerindeki en mükemmel albüm kapanış seanslarından. Waters of Ain, End the Hope kalibresinde diyebilirim rahatlıkla.
Converge geçen seneye kadar kafasına giremediğim bi gruptu. Kurt Ballou’nun bi videosuna denk gelip bu albüme şans verene kadar. Hayatımın en boktan zamanlarını yaşadığım bi dönemde tam da olması gereken zamanda karşıma çıktı. O dönem kafamın içindeki kaosun, hayatımın genel atmosferinin notalara dökülmüş hali gibiydi, ilaç gibi gelmişti. Hala daha böyle bir şey duymadım. Benzersiz bir şey. Gitar işçiliği ve vokallerle bu kadar geniş bi duygu skalasını bu kadar iyi yansıtan bi albüm görmedim, çok spesifik ve derin yerlere dokunan bambaşka bi kafadan çıkma bir şey. Notalarla ifade edilebileceğini bilmediğim duyguların olduğu, hala her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden sayısız ana sahip. Çok, çok taşaklı bi iş.
Müzik dediğin böyle bir şey olmalı ya. Sikmişim progresifini tekniğini. Böyle kusacaksın duygularını hiçbir şeyi umursamadan
Gerçek müzik Anathema’dır, Katatonia’dır, hatta Ciguli’dir! Böyle şeyler dinleyenleri kınıyorum!
06.09.2025
@Bizarro Raddor, Ciguli’ye katılıyorum da diğerlerini bilemedim.