# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
VOLBEAT – God of Angels Trust
| 11.07.2025

Dinamiklerini sivrilterek gösteren VOLBEAT ve kırk yılın başında şarkıların tek tek yorumlandığı bir inceleme.

Doksanlarda DOMINUS’la çıkardığı dört albümü, EP ve demoları da eklersek 1992 yılından beri her iki, üç senede bir mutlaka bir şeyler yayınlayan Michael Poulsen, 2021’de “Servant of the Mind” ile pek çok insana göre VOLBEAT’in en iyi albümlerinden birini çıkarmış, ardından soluğu sert sularda almış ve 2023’te de death metal projesi ASINHELL’in ilk albümü “Impii Hora”yı ortamlara salmıştı.

Poulsen bu özelliğiyle, yani radyo dostu şarkılar yapıyor olmasına rağmen özünden kopmamasıyla, death metal sevgisini sürekli vurgulamasıyla, “Mary Ann’s Place” diye şarkılar söylerken konserlerde HELLHAMMER, DEATH, BOLT THROWER, DARKTHRONE tişörtleri giymesiyle metal kitlesinin geneli için “adam” kategorisine alınmış bir isim.

ASINHELL’in albümünün ardından da iki yıl geçti ve Poulsen ile arkadaşları şimdi de yeni VOLBEAT albümü “God of Angels Trust” ile karşımızdalar.

İlk söylemek istediğim şey, VOLBEAT’in bu albümde farklı dinamiklerini en uç noktalarında sunuyor olduğu. VOLBEAT dendiğinde akla gelen ne varsa hepsi “God of Angels Trust”ta var ve hepsi de grubun bugüne dek en üstüne basa basa sergilediği şekilde karşımıza çıkıyor. VOLBEAT’in heavy metal tarafı var, hard rock tarafı var, rockabilly tarafı, groove metal tarafı, rock ‘n’ roll tarafı, hatta death metal olmasa da death metal seven birinin yazdığını hissettiren bir tarafı var.

Bu dinamiklerin öne çıkması muhabbetinden dolayı, normalde çok nadir yaptığım bir şeyi yapıp albümü şarkı şarkı değerlendirmek istiyorum. Bu sayede bu dinamik sivriltme işini daha iyi anlatabilirim diye düşünüyorum.

“God of Angels Trust” bu açıdan bakınca dinamiklerin sivrildiği bir çalışma. Albüm “Servant of the Mind”daki “Say No More” tarzı, sertlik ve melodiyi bir arada sunan “Devils Are Awake” ile başlıyor ve gerekli benzini pompalayarak dinleyiciyi havaya sokuyor. “By a Monster’s Hand”de ise “Beyond Hell / Above Heaven”daki “Who They Are”ı aklıma getiren phrygian mod melodilerle ilerliyoruz. Poulsen bu şarkıda farklı vokal fikirleri de deniyor. Mesela “And it goes on and on and on” kısmının sonundaki “on”u namelendirdiği yerde birkaç saniyeliğine SYSTEM OF THE DOWN’ın “Radio/Video”sunda “…with Danny and Lisa” dediği yeri duyar gibi oluyoruz. Umarım anlatabilmişimdir.

Muhtemelen albümde adıyla en alakasız şarkı olan “Acid Rain”de ise VOLBEAT’in şekerlemeli, tatlış taraflarının öne çıktığı, bir gençlik filminde esas kızla esas oğlanın birbirlerine âşık olduğu görüntüler montajının arkasında çalabilecek türde, aydınlık ve umutlarla dolu bir şarkı. Albümün sertlikten en uzak şarkısı ve buna rağmen favorilerimden de biri. Hemen ardından albümün en thrashy, en groovy, en death metal dinleyicisi tarafından yazılan şarkısı “Demonic Depression” geliyor. İlk bakışta dümdüz, fikir kıtlığı çeken bir şarkı olarak gözükse de nefis nakaratıyla işi götürüyor.

Sonra bence albümün en özellikli, en yaratıcı, en başarılı şarkısı olan “In the Barn of the Goat Giving Birth to Satan’s Spawn in a Dying World of Doom”a geliyoruz. Poulsen bu şarkıya direkt Elvis Presley worship’le başlıyor. Öylesine Elvis’si başlıyor ki az sonra bir şeylerin patlayacağını, grubun bundan sonra her konserinde mutlaka çalacağı bir şarkı dinlemekte olduğunuzu hissediyorsunuz. Şarkıyla ilgili hoşuma giden şeylerden biri, Poulsen bu Elvis personasıyla “Pleading agony from the wagons plague of Christ, Chanting masquerade, the crooked souls on fire” gibi söyler söylemesi. Ardından çok tatlı bir rifle birlikte ateşi yakıyorlar ve “Groove metal yapan BLACK SABBATH” bile diyebileceğim tarzda hem sludgy hem melodik dokunuşlarla akıp gidiyor. Albümü ilk dinleyişimde, bir sonraki şarkıya geçmeden durdurup gitarda çıkardığım tek şarkı da bu oldu. Dinlemesi de çalması da çok keyifli.

Benzerlerini çok duyduğumuz fazlaca tahmin edilebilir yapılı “Time Will Heal”den pek bir şey bulamadım, ancak hemen ardından gelen “Better Be Fueled than Tamed” de albümün en dikkat çekici işlerinden biri. Saf rock ‘n’ roll başlayıp aralara metalci fikirler arttıktan sonra dümdüz SLAYER’a bağlanması gibi enteresan olayları var. Albümün en uzun şarkısı “At the End of the Sirens”ı epey denediysem de pek tutamadım. “Lonely Fields” ise VOLBEAT’in yarı ballad işindeki ustalığını sadece ufak bir vokal vurgusuyla karakter kattığı nakaratı sayesinde gösteren bir şarkı. Tümüyle çok başarılı olduğunu düşünmüyorum, ama “Those lonely fields in the night”lardaki vokal yazımı sayesinde kendini belli edebiliyor.

“Enlighten the Disorder (By a Monster’s Hand Part 2)” güzel fikirler barındıran, genel olarak beğendiğim, ama bence daha iyi olabileceği bazı anlardaki bazı tercihleriyle kendini sınırlandırıyormuş gibi gözüken bir şarkı. Bir dinleyici olarak bazı riflerdeki bazı nota tercihlerinin şarkının önünü açılabilecek bazı fırsatları değerlendirmediğini düşünüyorum, böyle olunca da dinlerken içimde bir kaçan gol hissiyatı oluşuyor. Yine de albümü sıkıntısız şekilde, kendine has bir atmosfer yaratarak kapatan bir parça.

Böylece albüm sona eriyoruz. Bana kalırsa grup bu albümde “Acid Rain”, “Demonic Depression”, “In the Barn of the Goat Giving Birth to Satan’s Spawn in a Dying World of Doom” ve “Better Be Fueled than Tamed” özelinde VOLBEAT’i VOLBEAT yapan her şeyi bastıra bastıra sergiliyor, VOLBEAT’le ilk kez “God of Angles Trust” vesilesiyle tanışan birinin VOLBEAT’in ne olduğunu tam olarak anlamasını sağlıyor. Diğer şarkılar arasından bazıları, atıyorum “Servant of the Mind”a da konabilecek, orada olsa sırıtmayacak şarkılar, ancak bu adını andıklarım bence “God of Angels Trust”ın karakterini belirleyen bileşenler ve sadece bu albüme aitler. Bakış açısına, grubun geçmişte yaptıklarına ilişkin düşüncelere göre elbet farklı yorumlar yapılabilir.

Buradan yola çıkarak hesap kitap yaptığımda, ben “God of Angels Trust”ın iyi bir albüm olduğunu düşünüyorum. Bence çok iyi değil, VOLBEAT’in kariyeri açısından büyük bir önem taşımıyor, ama VOLBEAT’in neden eşsiz olduğunu gösteren yeterli materyali de içeriyor. Sertlikse sertlik, radyo dostluğuysa radyo dostluğu, çeşitlilikse çeşitlilik, hepsine sahip. Değişmesini isteyeceğim ne var diye bakınca, bence albümde mutlak, herkesçe kabul edilecek, ağızlardan düşmeyecek düzeyde VOLBEAT klasiği denebilecek bir hit yok. Çok iyi, çok keyifli şarkılar var, ama grubun kariyerinde yazdığı en iyi şarkılardan biri dediğim bir şarkı bence yok. Onun dışında bir önceki “Servant of the Mind”dan 17 dakika kısa olma durumu var, 17 dakika dört şarkı demek ve bizi bundan mahrum bırakıyor olmaları bir tık tatsız.

VOLBEAT yaptığı işi, bu tarzı dünyada en iyi yapan gruplardan biri, “God of Angels Trust” da yeterince iyi bir albüm. Beğendim, genel olarak mutluyum, ama umarım 2-3 yıl sonra çıtayı yükselterek devam ederler.

Son bir not olarak da hayatta en sevdiğim melodik death metal albümlerinden biri olan “As Night Conquers Day“de imzası olan eski AUTUMN LEAVES/THE ARCANE ORDER gitaristi Flemming C. Lund’un albümdeki altı şarkıda lead gitar çalmış olmasından, yıllar sonra dünya çapında dinlenen bir işte yer almasından dolayı da mutluyum.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.65/10, Toplam oy: 37)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
Vertigo Records
Kadro
Michael Poulsen: Vokal, gitar
Kaspar Boye Larsen: Bas
Jon Larsen: Davul

Kadro:
Flemming C. Lund: Lead gitar (1, 2, 4, 5, 7, 10)
Mia Maja: Geri vokal (3, 4, 6, 9)
Martin Pagaard Wolff: İlave gitar (3, 5, 6), akustik gitar (3)
Şarkılar
1. Devils Are Awake
2. By a Monster's Hand
3. Acid Rain
4. Demonic Depression
5. In the Barn of the Goat Giving Birth to Satan's Spawn in a Dying World of Doom
6. Time Will Heal
7. Better Be Fueled than Tamed
8. At the End of the Sirens
9. Lonely Fields
10. Enlighten the Disorder (By a Monster's Hand Part 2)
  Yorum alanı

“VOLBEAT – God of Angels Trust” yazısına 23 yorum var

  1. Koralp says:

    Albüm, Servant of the Mind kadar mükemmel olmasa da akıp gidiyor. Bu yıl Malevolence ve Cryptopsy albümleriyle beraber en çok dinlediğim iş oldu.

  2. 42 yaşındayım says:

    kritikleri yazmakta okumakta zevkli bir durum tabiki.
    ama bazen bir albümü dinlediğimde o albüm için buna hiç gerek olmadığını düşünüyorum.
    Volbeat sevenlerin seveceği, onun dışındaki insanlara birşey vermeyecek bir albüm cümlesi kullanılsa benim için yeterli.
    Volbeatin kendisi için bile vasat bir albümken grubun fanı olmayanlar (benim gibi) sonunu zor getirir.

  3. Scream Bloody Gore says:

    Dominus zamanında çok sevmiştim elemanı, The First 9 underrrated bir albüm.

  4. Boba Fett says:

    Tüm pasifagresiflerin eleştirmediği, sevdiği bir grubun Volbeat olması beni çok şaşırtıyor. Güzel grup vesselam.

    ismail vilehand

    @Boba Fett, neden şaşırtıyor?

    Boba Fett

    @ismail vilehand, Genel dinleyici kitlesi bu tarz işlerden ziyade daha ekstrem türlere yöneliyor gibi geliyordu.

    ismail vilehand

    @Boba Fett, iyi de Volbeat soft, ciciş bir grup değil ki. Gayet serseri adamlar. Grubun esas adamı Michael Poulsen hayvan gibi death metalci. Albümün ilk klip şarkısında kafa kesmekten, vücut parçalamaktan falan bahsediyor.

    Boba Fett

    @ismail vilehand, Sözler ya da müzik sertleşse de bence çoğu kişinin dinlediği ekstremlikten daha uzak hard rock, rock and roll, blues’a daha yakın bir grup bu açıdan beni şaşırtıyor. He sevilsin bence, çok tatlı grup.

    Pontiff Suleyman

    @Boba Fett, yok öyle bir şey. Ben asla anlamıyorum bu grubun neden bu kadar sevildiğini. Dinliyorum dinliyorum grubun olayını çözemiyorum. Temsil ettiği her şeye bayılıyorum ancak bana aşırı yüzeysel geliyor.

    TanSolo

    @Pontiff Suleyman, ben de sevmiyorum.

  5. eatthegun says:

    Çok keyifli, sikişken bi albüm. Çıktığından beri şarkıları kafamda çalıp duruyor. Şimdi gidip az daha döndürücem tam yaz albümü.

  6. enemyofgod says:

    Bir Servant of the Mind çıkmasını beklemiyordum zaten. Güzel nakaratların hatrına zayıf bir 8/10 işler.

  7. ismail vilehand says:

    Dünyanın en büyük Volbeat fanı olarak şunları söylebilirim; sound, konsept ve liriksel olarak Servant of the Mind kafasında devam ettikleri için albümden çok memnunum. Ayrıca “Demonic Depression” ve “By a Monster’s Hand” çok net grubun bu güne kadar yaptığı en iyi şarkılar arasına girer.

    Servant of the Mind’ın dünyanın en kusursuz, en mükemmel, en 10/10, albümlerinden biri olması bu albümü bir ufak zayıf göstermiş olabilir ama her durumda buram buram kalite kokan muhteşem bir albüm.

    Son olarak da şunu bırakayım:

    Servant of the Mind > Rock the Rebel/Metal the Devil >
    The Strength/The Sound/The Songs > God of Angels Trust > Beyond Hell/Above Heaven > Guitar Gangsters & Cadillac Blood > Seal the Deal & Let’s Boogie > Outlaw Gentlemen & Shady Ladies > Rewind, Replay, Rebound

    Canoir

    @ismail vilehand, Seal the Deal’ın çok net hakkı yenmiş

    ismail vilehand

    @Canoir, çok sevdiğim bir albüm ama diğerlerinin önüne koyamıyorum.

  8. Dysplasia says:

    Birkaç parça haricinde sıktı, hele o Acid Rain ve Time will Heal nedir birader?
    Ama kritiğin son paragrafı nedeniyle bir kez daha döndürmem lazım.

  9. Melkor says:

    Bu albümün sorunu sotmdan sonra çıkmış olması. Mevzu şu canım volbeat çektiğinde hangisini açarım? servantı tabi ki. Keşke onun kapağı keçili falan olsaydı.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Melkor, SotM belki de en iyi Volbeat albümü, net şekilde en kötü Volbeat kapağı.

  10. eatthegun says:

    SotM’dan daha iyi bence bu albüm. Daha çok keyif aldım. Daha cayır cayır bi albüm olmuş. Acid Rain ve Time Will Heal dışında ayılıp bayılmadığım şarkı yok. SotM çok uzundu ve sevmediğim bir kaç şarkı vardı, bu albüm yardırıp geçiyor.

  11. çaksu says:

    Bikaç gün önce Servant eşliğinde yürüyüp koştum bi saat. Mükkemmel gitmişti, iki k ile. Bugün bunun ilk yarısı da güzel gitti ama denk geldi belki de, kafam müzik olmayan bişeyler istedi kapayıverdim.

    Metallica meets Green Day gibi duruyor yine. Cool ^.^

  12. gulyabani says:

    çok güzel yaa.

  13. ismail vilehand says:

    Volbeat eşliğinde kafa çekmece = %100 kaliteli hayat 👍🏻

    eatthegun

    @ismail vilehand, In the pool of booze booze boozah

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.