Depresif müzik yapan black metal tandanslı gruplar evreninin son yıllarda en çok dikkat çeken isimlerinden biri, iki albüm çıkardıktan sonra on yıldan uzun süre ara veren ve döner dönmez de üç yılda üç albüm sığdıran Avustralyalı AUSTERE.
Özellikle “To Lay Like Old Ashes” albümleriyle ağızlarda kederli bir tat bıraktıktan sonra aramızdan ayrılan AUSTERE, geri dönüş albümü “Corrosion of Hearts” ile son derece başarılı bir iş ortaya koymuş, ancak sanki acelesi varmış gibi sadece bir yıl sonra çıkardıkları “Beneath the Threshold” ile bana kalırsa aceleye gelmiş hissi veren vasat bir albüme imza atmışlardı.
Hâl böyle olunca, geçen bir senenin ardından üçüncü bir albüm çıkarıyor oluşlarından dolayı bu sefer iyice endişelendirmiş, “aga nabıyonuz?” dedirtmiş durumdalar. “Corrosion of Hearts”ta olumlu anlamda, “Beneath the Threshold”da ise olumsuz anlamda üzüldükten sonra, bu çekinceler ve “lütfen düzgün iş yapmış olsunlar” düşünceleriyle oturdum “The Stillness of Dissolution”ın başına.
“Beneath the Threshold”u ilk dinleyişimde hissettiğim hayal kırıklığını düşününce, “The Stillness of Dissolution”ın ileriye doğru bir adım olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. “The Stillness of Dissolution” aceleye gelmiş gibi gelmiyor, şarkılar depresif müzik yazma formüllerine sıkıştıklarını hissettirmiyor, beste çeşitliliği daha albümün üçte birine gelmişken kendini belli ediyor.
Dolayısıyla AUSTERE’in bu albümde “Corrosion of Hearts”ta yaptığı etkiye yaklaştığını görüyoruz. Belki bir önceki albümde on yıllık arada yazılan ve elde kalan vasat şeyleri yayınladılar, belki de sadece geri dönüşün gazına gelip bir dolu şarkı yazdılar. Kesin olan, “The Stillness of Dissolution”un keyifli bir iş olduğunu ilk andan hissettiriyor oluşu.
Albümü açan “Dissolve Exile” albüme basit yapılı, fazla laga luga yapmayan, akılda kalıcı ve melodik bir giriş yapıyor. Depresif müziğin temelinde zaten sadelik, basit fikirlerle çarpıcılık yatıyor ancak bunu da akıllıca yapmadığınızda her şey birbirine benzeyebiliyor. AUSTERE burada tekerleği yeniden icat etmeden, yeterli vuruculukta, güzel bir açılış sunuyor. Sonraki “Time Awry” ise ilk saniyesinden “Brave Murder Day” dönemi KATATONIA’yı dayayarak doksanlar depresifliğini ağzımıza yüzümüze vuruyor. Cidden çok karakteristik, hedef odaklı ve “kazanan formül” diyebileceğim bu beste yapısıyla albüm gayet iyi başlıyor.
Diğer şarkılarda da AUSTERE’in kendine has kederini, yürek burkan melodilerini duyma fırsatı buluyoruz. DAYLIGHT DIES veya benzerleri kadar ızdıraplı, böğür parçalayan bir kederden bahsetmiyoruz, ama yine her türlü etkili bir müzik yaptıklarını söyleyebiliriz. Olumsuz tarafları düşündüğümde söyleyebileceğim ilk şey, AUSTERE’in black metal vokallerinin bana kalırsa bu duygu yoğunluğunun altında kalıyor oluşu. Yürekleri burkma amacıyla yola çıktığınızda, bu tarz silik shriek/harsh vokallerdense hançer gibi saplanan daha etkili, güçlü vokaller kullanılması bence epey bir fark yaratırdı. Yine de olayın özüne bakınca AUSTERE’in bu albümde “Beneath the Threshold”un üstüne net şekilde çıkmış olmasından dolayı her türlü mutluyum.
Bir insan Avustralyalı olup da nasıl bu kadar kederli olur dedirten AUSTERE, on yıl aradan sonraki başarılı geri dönüşünün ardından çok kısa sürede üç albüm çıkararak bazı soru işaretleri uyandırsa da “The Stillness of Dissolution” bu endişeleri dağıtacak düzeyde iyi ve amacına ulaşan bir albüm. Benim gibi “Corrosion of Hearts”ı sevdiyseniz, ancak “Beneath the Threshold”u pek tutmadıysanız, “The Stillness of Dissolution” büyük ihtimalle AUSTERE’i tekrardan radarınıza sokacaktır.
Albümü beğenince diğerlerine de bir bakayım dedim ve depresif black olan ilk dönem albümleri pek açmadı. Dinlemediğimiz bir tür değil hani ama her zaman gitmiyor haliyle. Her ne kadar depresif black denilse de melodik doom/black karışımı diyebileceğim yapıda olmuş bu ve kritikte bahsedilen son dönem albümleri. Bazı kısımlarıyla Rapture(Fin) grubunu anımsattığı için de ayrı bir sevdim.
Albümü beğenince diğerlerine de bir bakayım dedim ve depresif black olan ilk dönem albümleri pek açmadı. Dinlemediğimiz bir tür değil hani ama her zaman gitmiyor haliyle. Her ne kadar depresif black denilse de melodik doom/black karışımı diyebileceğim yapıda olmuş bu ve kritikte bahsedilen son dönem albümleri. Bazı kısımlarıyla Rapture(Fin) grubunu anımsattığı için de ayrı bir sevdim.
Albüm çok Agalloch olmamış mı