# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GHOST – Skeletá
| 01.05.2025

Hayatın doğal akışı ve çeşitli burukluklar.

100 metalci bulup “son 15 yılda çıkan tüm metal grupları arasından en hızlı büyüyen grup kimdir?” diye sorsak muhtemelen cevapların yarıdan fazlası GHOST olacaktır. 2000 sonrasına damga vuran, çok büyüyen gruplar var; LAMB OF GOD, GOJIRA, MASTODON ilk akla gelenlerden bazıları. Ancak bir anda ortaya çıkıp en büyük etkiyi yaratıp en geniş kitleye yayılan grup kim diye düşündüğümüzde o grup GHOST’tan başkası değildir diye düşünüyorum.

Fenriz’in radyo programında övdüğü bir gruptan, James Hetfield’a tişörtünü giydiren, Phil Anselmo’ya diz çöktürüp el öptüren, Grammy ödülü alan, metal dinlemeyen insanlara bile kendini dinleten, şahsen benim de aynı sahneyi paylaştığım daha küçük ölçekli festivallerden festival headliner’lıklarına, devasa arenalara uzanan bir yol…

GHOST’un bunu başarmasını sağlayan pek çok şey vardı elbet; çarpıcı bir imaj, yaratılan gizemli bir grup personası, Papa’nın 2000 sonrası metal dünyasının en ikonik figürlerinden biri hâline gelmesi, müziklerindeki çeşitli sevimliliklere rağmen buna tezat oluşturan kötücül bir tema, akılda kalıcı melodik nakaratlar ve tüm bunların anlamlı ve geçerli olmasını sağlayan yaratıcı besteler…

Böyle bir yolculukta GHOST’un müziğinin giderek daha kolay dinlenir, kolay benimsenir, daha hedef odaklı ve daha dolambaçsız olması elbette ki beklenen ve anlaşılır bir şeydi. Grup ilk albümünden itibaren sound’unu çok akıcı ve adım adım yumuşatmış, yumuşatmasa bile kitlelere daha kolay ulaşacak ve kitleler tarafından daha kolay benimsenecek şekilde bir evrime sokmuştu.

Bu durum, yani GHOST’un büyüdükçe, hatta büyümeyi geçtim devasa bir hâl aldıkça popüler kültüre daha kolay ve hızlı uyum sağlayabilecek bir hüviyete bürünmesi zaten normal olandı. Adamların şöhreti, kitlesi, satış rakamları, izlenme ve dinlenme sayıları, bilet satışları arttıkça PANTERA gibi daha da sertleşecek hâlleri yoktu elbet. Dolayısıyla GHOST, bence akıllı bir planlamayla, mevcut kitlesini fazla soğutmadan ve yeni kitleler edinmesini sağlayacak şekilde hareket etti ve günümüze kadar geldi. Davayı bir anda komple satmadan, ilk albümündeki metal kimliğini alıştıra alıştıra törpüleyerek, metalcileri fazla da kızdırmadan, ama hem müziğiyle hem de imajıyla yavaş yavaş AOR ile “okült temalı bir Broadway müzikali” arası bir şeye doğru gitmekte olduğunu da hissettirerek.

GHOST’un beste anlamında en yaratıcı ve özgün işini “Infestissumam” olarak görsem de kendi bünyeleri içerisinde en farklı şeyler denedikleri albümleri bir önceki “Impera”ydı. Grup o albümde çok farklı müzikal ilhamlarla ve şarkı sözü temalarıyla hem o zamana kadar GHOST’tan duymadığımız tarzda şeyler sunmuş hem de GHOST olarak kalabilmişti. Grup artık sadece karanlık efendimizden, tebessüm eden kötülüklerden bahsetmiyor, “Spillways”de olduğu gibi Trump’ın eski başkan yardımcısı Mike Pence’i konu edebiliyor, “Twenties”de olduğu gibi Brezilyalı sokak müzisyenlerinden ilham alabiliyordu.

Grubu ilk albümden beri bilen ve dinleyen bir insan olarak, “Impera”daki her şarkı bana günümüze dek eşlik edememiş olsa da albümdeki bir kısım şarkının GHOST’un kariyeri açısından son derece önemli ve mihenk taşı konumunda olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla belki ilk iki, üç albümdeki kadar karakteristik ve nevi şahsına münhasır bir GHOST olmasa da Forge GHOST’u evriltmeyi sürdürüyordu.

Ve ardından “Skeletá” geldi.

Görenleriniz olmuştur, albümü ilk dinleyişimde hoşuma giden tek bir şarkı bile olmadığını albüm haberinin altına yazmıştım. Keyfi bir bütün hâlinde çıksın diye single’larının hiçbirini dinlemediğim “Skeletá”yla olan ilk tanışmam cidden büyük çaplı bir hayal kırıklığı ve mutsuzluk seansıydı. Albümü Kadıköy’deki boğa heykelinin orada başlattım ve eve yürüdüğüm elli dakikalık süre boyunca yüzüm gerçekten de bir kez olsun gülmedi, aksine “ya yapmayın ya”lar ve sessiz üfleyip püflemeler eşliğinde geçti.

Tabii bununla kalmadım ve albümü en az on beş, yirmi kez dinledim. Sonuçta Tobias Forge çok yetenekli bir adamdı ve ilk seferde göremediğim şeyler yapmış olabilirdi. O yüzden albümü dinledikçe dinledim, kaçırdığım bir şey olmasın diye didik didik ettim. Bunun neticesinde elbette ki alıştığım veya detaylardan çıkardığım birtakım şeylerden dolayı ilk dinlemeye göre çok daha fazla sevdiğim, beğendiğim şeyler oldu. Bazı nakaratlar, melodiler artık daha güzel geliyor, bazı fikirleri gerçekten takdir ediyorum. Ne var ki bunların hiçbiri albümdeki herhangi bir şarkıyı her şeyiyle sevmeme ve bir GHOST klasiği olarak görmeme yetmedi.

“Skeletá”yla ilgili olarak beni üzen birkaç şey var.

Bunlardan ilki ve en önemlisi, yazının başında dediğim, GHOST’un bu kadar büyümesini sağlayan en önemli şey olan akılda kalıcı nakaratları ve yaratıcı besteleri “Skeletá”da asl bulamıyor oluşum. GHOST her albümünde mutlaka çok net bazı hit şarkılara imza atan bir gruptu, ancak ben single’lar da dâhil olmak üzere hiçbir şarkının önceki GHOST hit’leriyle boy ölçüşebileceğini düşünmüyorum. Bu konu “Skeletá”nın en büyük ve altından en kalkılamaz eksisi. “Skeletá”da diğer GHOST albümlerindeki o sihirli dokunuş, o sadece GHOST’tan duyabildiğimiz karakteristik atmosfer yok.

Bunun sebebine gelince, bence bunun sebebi Tobias Forge ile albümdeki diğer besteciler Max Grahn, Vincent Pontare ve Salem Al Fakir’in “Skeletá”yı biraz fazla “tribute’çu” ve “seksenler abi ya” tarzı bir kafayla yazmış olmaları. GHOST elbette ki önceden de retroydu, okült rock’ın gereği olarak yetmişlerin gizemli havasını yansıtıyordu ancak bu kez çok daha seksenler, çok daha AOR ve ilham kaynaklarını çok ama çok daha fazla belli eden ve bu nedenle de GHOST hissiyatının geri plana çekildiği bir albüm var.

İlk şarkı “Peacefields”ın nakaratının JOURNEY klasiği “Separate Ways”e bu kadar benziyor olmasından elbette ki Tobias’ın da haberi var. Hatta öylesine haberi var ki, bunu bilerek yapmamış olmasına imkân vermiyorum. Bunun dışında albümü dinlerken kendini açık açık hissettiren BLUE ÖYSTER CULT, DEF LEPPARD, STATUS QUO, DOKKEN, VAN HALEN, RATT, hatta RUSH gibi isimler var ve bu kadar fazla seksenler efsanesinin bir arada aklıma gelmesi doğal olarak bunun bilinçli bir tercih olduğunu gösteriyor.

“Skeletá”nın esas can sıkıcı tarafı işte bu; grubun kendinden uzaklaşıp ilham kaynaklarına yaklaşması ve bunu da bence kariyerindeki en zayıf besteler eşliğinde yapması. Bu cümlenin akla getirdiği diğer bir albüm olarak, elbette ki ortada OPETH’in “Heritage”da yaptığı düzeyde bir kendinden uzaklaşma yok, hatta işin %90’ı yine GHOST, ama GHOST’u GHOST yapan ve hissiyatını veren de işte o %10’luk dilim ve “Skeletá”da bu ne yazık ki yeterince güçlü değil. Yoksa elbet bir şeyler var; “Satanized”da güzel olaylar var, “De Profundis Borealis”te tatlışlıklar var, “Umbra”da var. Ama o güzel şeyler de bu şarkıları bir GHOST klasiği ya da en azından hit’yi yapmaya yetmiyor. “Missilia Amori” veya “Excelsis” gibi hiç tat alamadığım, hatta bir tık uyuz olduğum şarkıları veya o güzelim GHOST imajının “Lachryma” klibindeki gibi sikko Cadılar Bayramı kumpanyasına dönüştürülmüş olmasını saymıyorum bile.

Bu eski ve önemli gruplara öykünüş illa kötü bir şey olmayabilir, ancak bunun GHOST kimliğinin önüne geçecek şekilde ve yeterince akılda kalıcı, yaratıcı ve karakteristik olmayan şarkılarla yapılması kaçınılmaz şekilde “Skeletá”nın gol yemesine neden oluyor. Bunca yıldır “Ritual”larla, “Year Zero”larla, “Monstrance Clock”larla, “Cirice”lerle, “He Is”lerle, “Life Eternal”larla GHOST’a vurulmuş, bu şarkıların nakaratlarını ömür boyu unutmayacak bir nesil olarak, “There! There! The marks are spreading everywhere. There! There! The marks of the evil one” gibi nakaratlar bizi doğal olarak kesmiyor. Sırf kesmese yine iyi, üstüne üstlük bir de canımızı sıkıyor.

Tüm bunların üstüne bir de bana göre GHOST’un uzak ara en kötü, en uyduruk albüm kapağı gelince, onunla da yetinmeyip grup imajının “Papa Emeritus ve Nameless Ghouls” karizmasından çıkarılıp “Kraliçe I. Elizabeth ve Maskeli Balodaki Yavşaklar”a dönüştürülmüş olması eklenince, kendi adıma elle tutulur pek bir şey kalmıyor.

Biz “Come together for Lucifer’s son”dan devam…

5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (2.65/10, Toplam oy: 131)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2025
Şirket
Loma Vista Recordings
Kadro
Papa V Perpetua: Vokal, bas, besteler, sözler

Konuk:
Martin Sandmark Eriksson: Ritim gitar
Fredrik Åkesson: Lead gitar (1-3, 6-9)
Salem Al Fakir: Klavye, beste (1, 3)
Vincent Pontare: Synth, beste (1, 3)
Max Grahn: Davul, besteler (2, 4-6, 9, 10)
Şarkılar
1. Peacefield
2. Lachryma
3. Satanized
4. Guiding Lights
5. De Profundis Borealis
6. Cenotaph
7. Missilia Amori
8. Marks of the Evil One
9. Umbra
10. Excelsis
  Yorum alanı

“GHOST – Skeletá” yazısına 31 yorum var

  1. Zeynel says:

    Bu grubun köklere dönüş zamanı ne zaman gelecek. Güldük eğlendik yeter artık hadi

  2. şeyh hulud says:

    Son 3 albümdür devam eden Tobias Forge, Salem Al Fakir ve Vincent Pontare ortaklığının en zayıf albümü. Fakir ve Pontare ikilisi Madonna’yla, Lady Gaga’yla çalışan tipler, adamlar pop müzik mantığını yalayıp yutmuş, haliyle yine ilk dinlemede kulağa zevkli kısımlar var ancak bu pop müzik catchy’liğini saymazsak albümdeki materyal ikinci dinlemeyi teşvik edecek düzeyde değil. Depo hafiften boşalmış gibi, şarkı yazımı zayıf veya albümdeki tercihler bana hiç hitap etmedi.

  3. Seyfettin Dursun says:

    “İlk şarkı “Peacefields”ın nakaratının JOURNEY klasiği “Separate Ways”e bu kadar benziyor olmasından elbette ki Tobias’ın da haberi var. Hatta öylesine haberi var ki, bunu bilerek yapmamış olmasına imkân vermiyorum.” Hakikaten ben de albümü ve şarkıyı ilk dinlediğimde aynen böyle hissetmiştim. Biraz fazla “esinlenmeli” ve AOR amaçlı bir albüm olduğu doğrudur. Stadyumlarda marş olacak şarkı da içerdiğini düşünmüyorum albümün. Ancak yine de sanki Impera’dan daha fazla dinleyecek gibiyim. Sadece soloları bilhassa sevmedim, Akesson önce The Last Testament’ta şimdi de burada çok kötü işler çıkartmış.

  4. Dysplasia says:

    Ghost bitmiş.
    Impera da aynı sıkıntılardan muzdaripti bence, bir iki şarkı hariç hiç dönüp bakmadım bile. Şimdi iyice çiğnenmiş sakıza dönmüş.

  5. Kıvo says:

    Satanized ve Lachryma hariç olmamış be.

  6. atb says:

    “There! There! The marks are spreading everywhere. There! There! The marks of the evil one” gibi nakaratlar, denmiş ancak albümde ,ki ghost dinlemeye 2014′de başlayan biri olarak, en çok sevdiğim nakaratlardan oldu. Ve dolayısı ile o şarkıda şuana kadar en çok dinlediğim şarkı sanırım. Hiç gaz kesmiyor. Evet IMPERA’daki gibi,spillways’i duyduğum an oha bu neymiş aq dediğim gibi bir şarkı olmadı bu albümde. Ancak kulak iyi bişey duymak istediğinde bir şeyler yakalıyor. Ayrıca Guiding Lights’da çok güzel bir veda şarkısı gibi. Albüm kapanışı ya da konser kapanışı olacak çok tatlı bir şarkı. Umbra desen,klavye ile gitarın düellosu çok güzel. Ancak incelemede şuna çok katılıyorum bence Marks Of The Evil One ve Satanized hariç çok hit olabilecek bi şarkı yok. Hiç alakası olmayan eşim bile nakaratlarına çok kolay eşlik edebiliyor. Ayrıca 80′lere bu kadar uzanmışken daha belirgin ya da doğru tabirle daha akılda kalıcı melodisi olan bir synth organizasyonu beklerdim albümde. Çalıştıkları prodüktörler the weeknd’in meşhur after hours albümünün de prodüktörlüğünü yapan adamlar. O albümdeki synthler oldukça inanılmazdı. Belki ilerde daha belirgin olur.

  7. Bardolf Munt says:

    Sleep Token saydığınız grupların hepsinden daha hızlı büyüdü ama siz onları metaldan saymıyorsunuz muhtemelen.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Bardolf Munt, Sleep Token’ın en çok dinlenen üç şarkısını dinledim ve hiç benlik olmadığından daha fazla dinlemedim. Metal olarak bakmak isteyen varsa onu da en hızlı büyüyenler arasında sayabilir.

  8. Noumena says:

    Olumsuz yorumların çokluğunu görünce ben yanlış albümü mü dinledim diyorum ama bir yandan da gelen bütün olumsuz eleştirileri anlayabiliyorum. Grubun artık iyice ‘davayı’ sattığı artık bir pop grubuna dönüştüğü düşünüldüğünden bu albüme ön yargılı yaklaşıldığını düşünüyorum. 50+ dinlemeden sonra söyleyebilirim ki bu albüm Meliora dan sonra yaptıkları en iyi albüm. Kendi açımdan grubun diskografisinde en az dinlediğim albüm olan (dinleme istatistiklerime göre) Impera filler diye tabir edebileceğim şarkıların çokluğu sebebiyle kusurlu bir albümdü. Kritikte de değinildiği gibi zaten Ghost’un büyüyeceği, stadyum dolduran bir arena rock grubu olacağı az çok belliydi. Impera’nın amacı da kitlesini genişletmekti ve daha cheesy parçalara ağırlık verilmişti. Skeleta da beni en çok yakalayan 80lerdeki bir çok headliner gruplara (Scorpions, Def Leppard, Journey gibi) olan yakınlığı ve albümün kayıt tonlarının bile oraya yakın durması. Kısacası bana göre grup nihai amacına 3.albümde ulaşmış gibi görünüyor. Guiding lights ve Missilia Amori haricinde diğer bütün parçalar gayet güzel kotarılmış; özellikle 3 single da çok çok iyiydi zaten. Bunun dışında Umbra, Cenotaph ve Marks of the Evil One parlıyor. Keyifli bir albüm, ben memnunum 8/10

  9. Evrim Eren says:

    Bayaaa keyifli albüm. Belki içinden hit şarkı çıkmaz ama uzun yolda açıp baştan sonra dinlesem yolculuğa keyif katar net.

  10. eatthegun says:

    Ghost balonu patlamıştır

    ismail vilehand

    @eatthegun, Tobias bu albümü beğenmeyenleri Allah’a havale etmiş.

    eatthegun

    @ismail vilehand, Hahahahah kahkaha attım. Zevklerimiz Tobias’ın nezdinde makul bi zemine oturmadıysa demek ki..

    ismail vilehand

    @eatthegun, bu saatten sonra Ghost sevmeyenlerin hava değişimi olsun diye iki günlüğüne yazlığa gidip kombiye yakın seks yapmaması gerekiyor.

    eatthegun

    @ismail vilehand, HAHAHAHAH abi bağırarak güldüm amk, neyseki mikrodalgam da yazlığım da yok

  11. İlker says:

    Ben gayet beğendim valla, keyifli bir albüm olmuş. 3 single hariç De Profundis Borealis, Cenotaph, Marks of the Evil One ve Umbra’yı baya sevdim. Missilia Amori ve Excelsis dışında sevmediğim parça yok, 7-7.5 veririm albüme.

  12. Boba Fett says:

    Yine şahane bir albüm olmuş. Olay tamamen beklentiyle alakalı. “Aman eski Ghost, doom Ghost, 2013 ne güzeldi” mantığıyla dinlerseniz pek keyif alamazsınız. Ne yaptıklarını bilerek dinlerseniz ya seversiniz ya da “benlik değil” deyip geçersiniz. Ortada patlayan bir balon yok. 70′ler rock, aor, pop müziğin ghost tarzıyla harmanlanması, ucundan 80′ler ve Forge zekası var.

    Arsen

    @Boba Fett, linclenmek pahasina dusuncelerimi soyleyecegim. arkadasim, pop muzik falan ne diyorsun farkindamisin gercekten? burasi gordugum kadari ile metal muzik seven dinleyen kesimin takip ettigi bir site. metal muzigin sert, saldirgan, cogu zaman komplike bir yapisi var. pop tarzi muzik sevenlere hitap eden siteler billboard, rolling stone gibi yerler. dolayisi ile burayi takip eden cogu kisinin bu albumu begenmemesi bence oldukca normal. bence sizin bu tarz muzik yapan bir grubu burada bu kadar yuksege cikartmaniz dayatircasina savunmaniz anlamsizdir. balon olarak tabir eden arkadasa ben katiliyorum, bence haklidir. herseyi ben bilirim siz anlamiyorsunuz gibi bir tavir hos degil, inan bilerek dinledim ve yinede sevmedim.

  13. presto says:

    Bu albüm benim uzun zamandır dinlediğim en özenli düşünülmüş, yazılmış ve kayıt edilmiş albüm olabilir.

  14. Oğuz Doğanyılmaz says:

    Ben neyi anlamıyorum biliyormusunuz arkadaşlar.
    İnsanlar neden şu anda elinde olan albümden birazcık olsun tat almaya çalışmaktansa (ki bence albümde çok keyifli parçalar var) grup eskiden şöyleydi aman böyle yamandı ters takla atardı şimdi atmıyor a takılıyor?????

    Albüm eğlenceli vokaller çok iyi.
    80 ler i özlemişim hafiften doyurdu beni.

    Her neyse iyi yorumlar sizlere elinizde olana değilde olmayana verin tüm dikkatinizi o sırada anı kaçırın.
    Benim IRON MAIDEN “Senjutsu” albumünü sıkıcı bulup 4 yıl sonra dinleyip len bunda birşeyler var demem gibi:)

    Sevgiler saygılar

    Boba Fett

    @Oğuz Doğanyılmaz, Çok doğru.

    Raddor

    @Oğuz Doğanyılmaz, yorumundaki pozitif yaklaşımı ve albümden keyif alma çabanı gerçekten takdir ediyorum. Müzikten zevk almak hepimizin ortak paydası, elbette ki buna odaklanmak güzel. Ancak burada, bu platformda toplanma amacımız sadece “eğlenceli olmuş, melodiler iyiymiş vs.” diye geçmek değil; bir albümü tüm yönleriyle masaya yatırmak, önceki işlerle kıyaslamak, artısını eksisini tartmak. Yani biraz “müzik dedektifliği” yapıyoruz burada – hem de zevkle.

    Eleştiri yapmak, illa ki kötülemek anlamına gelmez. Aksine, sevdiğimiz şeyleri bile didikleyerek daha da derinlemesine anlamaya çalışıyoruz. Yoksa sadece beğendiğimiz albümlerin altına “harika olmuş” yazıp geçsek, bu site bir “fan sayfası”na döner, tartışma kültürü kaybolur. Bu da hem müziğe hem de dinleyicilere haksızlık olur.

    Dysplasia

    @Oğuz Doğanyılmaz, Bu ne saçma bir bakış açısıdır ya.

  15. Reinkaos says:

    İlk dinlediğimde çok beğenmemiştim ama sonraki her dinleyişimde sevdiğim şarkılara bir tane daha eklendi, keşke 5 vermeden önce biraz bekleseydim :D. Bu arada Umbra’da 3:40′taki klavye melodisi COB’un Hate Crew Deathroll’uyla aynı.

  16. enemyofgod says:

    Impera’dan çok aşağıda değil. Taş gibi albüm. Kapak iyi olsa sorun çözülürmüş.

  17. Terbiyesiz Raddor says:

    Lachryma = Cirice. Bayağı kendi kendilerinin ekmeğini yemişler bu parçada.

    Yalnız bu Tobias dümbüğünde acayip şarkı yazma becerisi var. In the middle of the night it feeds ile In the middle of the night it eats you cümlelerinin aynı notalarla başlayıp farklı gamlara bağlanması mesela. İkincisini arıza notayla bitirip hiç ummadık bir hareketle iç gıdıklıyor. Yatakta partnerinin beklemediğin anda kıçına parmak sokması gibi. Kiminin hoşuna gidiyor, kiminin gitmiyor işte.

    Bu yönüyle Ghost, The Beatles’ın satanik versiyonu gibi. Diğer catchy nakaratlı Hard Rock/Metal gruplarından (Avantasia, The Hellacopters vs.) bu sayede ayrılıyorlar. The Beatles da en basit şarkılarında bile sağ gösterip sol vurabilen bir gruptu.

    atb

    @Terbiyesiz Raddor,

    Lachryma = Cirice değil bence Lachryma diretk Absolution. Riff bile neredeyse birebir.

    Raddor

    @atb, o da olur. Vokal melodileri bana Cirice’i anımsatıyor. Sonuç olarak albümde Meliora’ya öykünen yegane parça o. Geri kalanı çoğunlukla AOR olmuş, güzel de olmuş. Marks Of The Evil One ve Umbra gibi Totoş parçalar dinlemeyi özlemişim.

    atb

    @Raddor, Marks Of The Evil One bence inanılmaz bir parça ya

  18. Raddor says:

    Kötü bir Metal albümü.

    Vasat bir Ghost albümü.

    İyi bir Hard Rock albümü.

    Fevkaladenin fevkinde mükemmel bir AOR albümü.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.